Bir kez daha bitti kalem ve gene doldu defter

Lefter vefat ettiğinde böyle söylemiştik. Bu sefer atılacak en uygun başlığın bu olduğunu düşündüm. Fakat bu sefer Lefter için değil

İgal MEVORAH Spor
10 Aralık 2014 Çarşamba

Konuya nereden başlasam, ne yazsam başka hatırası eksik kalıyor gibi hissediyorum. Çok da haksız sayılmam sanırım. Nitekim kimi futbolcular sadece yaptıklarıyla bilinir ancak o gerçekleştirdiği hayaller, mutluluktan döktüğümüz gözyaşları ve insanlığıyla hatırlanacak. Çünkü o, buradan giderken, sevgilimize veda edermişçesine ağladığımız bir adam. Çünkü o, Fenerbahçe’nin her daim kaptanı, her daim koşmayan adamı! Tek kelimeyle anlatmak gerekirse o: Alex De Souza...

Geçtiğimiz Pazar futbol hayatına veda etti Alex. Gözyaşları içerisinde. Ancak burada onu gören her Fenerbahçeli taraftar kendi gözyaşını gördü onda, kimseye anlatamadılar ne hissettiklerini, sadece ağladılar. Kimileri lanet etti gittiği güne, kimileri kahroldu gönderiliş şekline. Kimisi eski gollerini seyretti belki milyonlarca defa. Kimisi sustu, kapadı gözlerini son kez cevap verdi De Souza anonsuna Alex diye. Kimisi düşündü sadece koşmayan adamı, ona neler kattıklarını, ne hissettirdiğini. Kimisi de izledi spikerin son kez Alex demesini. Ben de en son Fenerbahçe maçını izlerken “golll” diye bağırdıktan sonra, Alex’in Fenerbahçe’de oynadığı dönemlerde annemin içeriden sorduğu “Gene Alex mi attı?” sorusunu düşündüm. Boğazım düğümlendi, ne diyebilirdik ki...

İşte böyle duygusallıklar içinde veda etti Alex doktoru olduğu futbola. Şimdi de her Fenerbahçelinin ve tabii ki her futbolseverin okuduğunda tüyleri diken diken edecek Alex’e dair dört başlık derledim. Onu böyle anmak dileğiyle...

YÜZ KERE ALEX, BİN KERE ALEX, GOLÜN ADI ALEX

Fenerbahçe’nin Avrupa kupalarında tarih yazacağı sezonun henüz başıyken, Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde Anderlecht ile karşılaşıyordu. İlk maç Kadıköy’de yine Alex’in attığı golle 1-0 Fenerbahçe kazanmıştı. Bu sefer Belçika’daki rövanşta ise Fenerbahçe 1-0 galipti ki o zamanın 24 numarası Deniz Barış Alex’e harika bir pas attı ve o andan sonra Alex aldı sazı eline. Plaseyle harika bir şekilde havalandırdı ağları. Böylece spikerde bu anı, “Alex Alex Alex Alex Alex! Yüz kere Alex! Bin kere Alex! Golün adı Alex!” diye izleyiciye aktarınca harika bir anı kalmış oldu geriye. Bu zamanda bile Fenerbahçelilerin tüylerini diken diken eden bir anıdır.

ERCAN TANER’İN HARİKA YORUMU

O zamanların Lig TV spikeri Ercan Taner Alex’in Samsunspor’a attığı harika röveşata golünü öyle bir anlatmıştı ki, sanki o yorumla gol başka bir güzel olmuştu. Fenerbahçe 2005-2006 yılının ilk haftalarında kendi evinde Samsunspor ile karşılaşıyordu. O maçta ise Alex asla unutulmayacak bir röveşata golüyle Türkiye futboluna ismini kazıdı. Ercan Taner ise bu sözlerle aklımızda bıraktı o harika golü. “Alex! Yok böyle bir gol, harika harika süper bir gol! Futbol sahalarında ender görülen bir gol!”

HER GOL SONRASI EŞİ DİANA’YA SELAM

Alex futbolcular arasında en efendisi, en aile babası olarak tanınan bir futbolcuydu. Tabii ki eşine olan aşkı da cabası. Her gol sonrasında sağ alt korner bayrağına giderek çok sevdiği eşinin oturduğu locaya koşup onu selamlaması ise, belki de futbolun en renkli görüntülerinden biriydi. Bir insanın futbolla aşkı nasıl birleştirdiğini anlatırdı hepimize. Hele ki bu insan Alex De Souza olunca herkes anlıyordu...

ROL MODEL, KAPTAN VE İYİ İNSAN

Zaten saydığım bu üç kelimeyi Fenerbahçe’yle bağdaştırınca direk aklımıza Alex geliyor. Ancak şimdi baktığımız zaman, kaptanlarımızı kafamda kısa bir şekilde karşılaştırdım. Ve gördüm ki gerçekten kaptan diyebileceğimiz tek kişi varmış aslında, o da Alex De Souza. Galatasaraylıların bile giderken üzüldüğü efendi bir adamdı o. Hakemler yanlış karar verince, “olsun o da insan” diyebilen bir kaptandı hem de. İtiraz etmezdi, takımı için oynardı. Çünkü futbolun, konuşarak değil ayakla oynandığını bilirdi. Gerçekten futbolcuydu çünkü, kaptandı, Fenerbahçeliydi, iyi insandı...

Dedem babama Lefter’i, babam bana Rıdvan’ı ve biz de çocuklarımıza seni anlatacağız Alex De Souza!

Bize yaşayan bir efsane izlettirdiğin için, efsanenin ne demek olduğunu gösterdiğin için ve en önemlisi, bu kirli futbol dünyasını biraz olsun temizlemeye çalıştığın için sana çok teşekkürler Büyük Kaptan!