Neo-noir film

Frank Miller’ın çizgi romanının ikinci filmi ‘Uğruna Öldürülecek Kadın’ çizgi roman-sinema işbirliğinin başarılı bir örneği

Viktor APALAÇİ Sanat
10 Eylül 2014 Çarşamba

7. sanat sinema ile 9. sanat çizgi roman işbirliğinin en çarpıcı örneklerinden bir sayılan ‘Günah Şehri’ serisinin ikinci ayağı ‘Uğruna Öldürülecek Kadın’ı izlemek için iki önemli sebep var. Grafiksel sinema dili, özgün tarzı ve etkileyici görselliği ile filmin özel bir dünyayı sunması. Filme adını veren, güzelliği, seksapeli ve oyunculuğuyla son yılların en başarılı ‘femme fatal’ini canlandıran Eva Green. Grafik yanı öne çıkan büyüleyici sinematografisiyle izleyiciyi etkileyen film, türünün karanlık dünyasını, benzersiz bir estetik anlayışıyla yansıtıyor. Birbirlerine göbekten bağlı üç öyküyle ilerleyen filmin oyuncu kadrosu muhteşem.

 

7 . sanat sinema ile 9. sanat çizgi roman işbirliğinin en çarpıcı örneklerinden bir sayılan ‘Günah Şehri / Sin City’ serisinin ikinci ayağı ‘Uğruna Öldürülecek Kadın / A Dame to Kill For’u izlemek için iki önemli sebep var. Grafiksel sinema dili, özgün tarzı ve etkileyici görselliği ile filmin özel bir dünyayı sunması. İkinci sebep de filme adını veren ‘uğruna öldürülecek kadın’ Ava’yı canlandıran Eva Green.

Sinema oyuncusu ünlü bir annenin (Marlene Jobert) ‘boynuz kulağı geçer’ örneğini kanıtlayan kızı Eva Green, güzelliğiyle, seksapeliyle, oyun gücüyle, son yıllarda perdede rastladığımız ‘femme fatale’lerin en başarılısı.

Quentin Tarantino himayesindeki Meksika kökenli sinemacı Robert Rodiguez, ‘Bir Zamanlar Meksika’da’, ‘El Mariachi’, ‘Fakülte’ ve ‘Uzay Çocuklar’ gibi kötü filmlerle dolu kariyerinde tek başarısı 2005’te ünlü çizer Frank Miller ile birlikte yaptığı ‘Günah Şehri / Sin City’.

Özgün tarzıyla hayranlık uyandıran ilk filmden dokuz yıl sonra gelen, serinin devam filmi, grafik yanı öne çıkan büyüleyici sinematografisiyle izleyiciyi etkiliyor.

Film Noir’ların bildik bütün klişe numaralarını uyarlayan bu sinematografi, türün karanlık dünyasının siyah-beyaz kadrajlara, kan damlası ve ruj kırmızısı, sarı saç gibi renklendirmeler görselliğini cazip hale getiriyor.

2000’li yılların çizgi roman uyarlamaları arasında ön saflarda gösterilen ‘Günah Şehri’, çizen Miller ve yönetmen Rogriguez’in olumlu işbirliğiyle gerçekleşen özgün stili ve benzersiz estetiğiyle övgüyü hak ediyor.

Birbirlerine göbekten bağlı üç öyküyle ilerleyen film ana karakter, insan azmanı Merv mevcudiyetini korurken, Dwight karakterini (İlk filmdeki) Clive Owen yerline Josh Brolin canlandırıyor.

‘Uğruna Öldürülecek Kadın’da dedektif Hartigan’ın yerini gözü  pek, genç kumarbaz Johnny alıyor. Bu rolde Joseph Gordon-Levitt bilinen iyi oyunculuğunu sergiliyor.

Johnny, filmin kötü adamı, şehirdeki büyün kötülüklerin ardındaki adam, Senatör Roark’ı (Power Booth) poker masasından rezil edince, başı beladan kurtulamıyor. Ana kahramanlardan Dwight, evli olmasına rağmen unutamadığı eski aşkı, ona sahip olma uğruna herkesin canına kıyacağı femme*fatale Ava için yeniden tehlikeye atar.

YAN KARAKTERLER DE BAŞARIYLA ÇİZİLMİŞ

Ağına düşürdüğü erkeklere (iş bilir polis müfettişi dahil) seksapelini kullanarak istediğini yaptıran, karanlık oyunlarına alet eden Ava, kendisine körkütük aşık olan Dwight’ı kocasını öldürmesine alet eder.

Kendisine köpek kadar sadık, iri kıyım siyahi koruması Mamute (Dennis Hayabert), ilk filme nazaran rolü çok kısa olan dedektif Hartigan (Bruce Willis), gece kulübünün seksi, çıplan dansözü Nancy (Jessica Alba), Günah Şehri’nin korkusuz kızlarına ablalık eden Marv’ı kötü durumlardan kurtaran Amazon Gail (Rosairo Dawson), öykünün diğer kötü adamı Joey (Ray Liotta) devam filminin yan karakterleri.

Robert Rodriguez ve hayranı olduğu Frank Miller, çizgi roman ve macera filmlerinin, sonu kolayca hamin edilebilir, iyilerle kötülerin mücadelesini, Miller’ın grafiksel öğelerinin ağır bastığı görüntüler eşliğinde, hiç eksilmeyen bir gerilim atmosferin içinde anlatıyorlar.

Görkemli bir oyuncu kadrosu başarılarına ortak oluyor. İnsan azmanı, vurduğunu deviren, asla pes etmez, dizinin baş kahramanı, çirkin ama onurlu kahraman Marv rolünde Mickey Rourke’un oynadığın belki de film bittikten sonra anlayamayacaksınız. Makyaj ile tanınmaz hale getirilen Rourke, Darren Aronofsky’nin 2008 Altın Aslan Ödüllü filmi ‘Şampiyon / The Wrestler’daki başarısını yineliyor.

Ava rolünde, ‘Gilda’ filminin Rita Haywort’unu akla getiren yetenekli ve güzel Fransız aktris Eva Green, unutulmaz femme fatale kompozisyonuyla kalabalık oyuncu kadrosunun lokomotifi.

Seksi striptizci, bağımsızlığına düşkün Nancy’yi oynayan Jessica Alba ile Günah Şehri’nin Amazonlar’nın şefi rolündeki Rosario Dawson, filmin diğer iki cesur ve gözü pek kadın kahramanı.

Korkusuz, kibirli, genç kumarbaz, bela kovalayan Johnny’de Joseph Gordon-Levitt, ilk bölümde olmayan hikâyeye yeni katılan, yakışıklı Dwight’ta Josh Brolin, muhteşem bir kötü adam kompozisyonu yaratırken aynı sahneyi paylaştığı ünlü oyunculardan rol çalan, kumarbaz, kanun tanımaz Senatör Roark’ta, Power Boothe, iyi oyunculuklarıyla iki başrol oyuncusunun başarılarına ortak oluyorlar.

İlk filmdekinden çok daha kısa bir rolü olan, dedektif Hartigan’ı canlandıran, Bruce Willis, Eva ve kocasının iri kıyım siyahi koruması Mamute’ta Dennis Hayabert, kısa rollerinde, sahtekâr Joey’de Ray Liotta ve Dr. Kroennin’de eksi tüfeklerden Christopher Lloyd, oyuncu kadrosunun başarısını tamamlayan üç aktör.

Özetleyecek olursak, Frank Miller’ın 1991’de yarattığı dünyayı, etkileyici bir görsellikle, neo-noir tarzından perdeye aktaran bu film izlenmeyi hak ediyor.