Mavi Köprü/Jisr az-Zarqa

İsrail-Hamas çatışmasının kayıplarından biri de Yahudi ve Müslümanları bir araya getiren Ramazan turları oldu. Bu yazı, içinde bulundukları savaş ortamına rağmen dostluklarını devam ettirme, birbirlerini daha iyi tanıma arzusunda olan insanların bulunduğunu ortaya koymakta.

Kültür
6 Ağustos 2014 Çarşamba

Ramazan ayı boyunca Jisr az-Zarqa’nın ana sokakları taze kızartılmış falafeller, pırıl pırıl turşular ve yumuşacık pideler satan tezgahlarla dolu. İsrailli Yahudiler Ramazan ayının lezzetlerini tatmak için Jisr az-Zarqa’ya bir süre önce düzenlenen bir gezideler.

İsrail ve Filistinliler arasındaki mevcut şiddet sarmalından önce İsrail’in bazı Arap köylerindeki girişimciler, İsrailli Araplarla Yahudileri bir araya getirmek ve kasabaları için az da olsa bir gelir kaynağı yaratmak amacıyla kutsal ay Ramazan’da tur düzenleme fikrini ortaya atmışlar. İsrailli Yahudilerin bir Arap kasabasında dolaşıp vakit geçirmelerini ve orucun bozulduğu iftar yemeğine katılmalarını arzu ediyorlardı. Bu fikir, birkaç yıldır oldukça başarılı bir şekilde uygulanıyordu.

Ancak bu girişimciler son zamanlarda çatışmaların yoğunlaşması nedeniyle birçok zorlukla yüz yüze kaldı. Hamas ile İsrail arasındaki çatışma ve İsrail içinde Yahudiler ile Araplar arasındaki etnik gerilim Jisr az-Zarqa’ya turların sayısını ve katılımı azalttı.

Savaş jetleri, İsrail kıyısındaki tek Arap köyü olan Jisr az-Zarqa’da sahil boyunca uçuyorlar. Muhammed Amash kasabasında bir Ramazan turuna rehberlik yapmak üzere anlaşırken, böyle bir ortamda çalışacağını düşünmemişti. 

 “Buraya gelecek İsraillilerin Ramazanı daha yakından anlamalarını ve insanların ne yaptıklarını, ne yediklerini, nasıl oturduklarını, nasıl davrandıklarını görmelerini istiyoruz. Komşularımızla yakın ilişkiler kurmak için çabalıyoruz,” diyordu Amash.

İsrail vatandaşlarının Jisr az-Zarqa’da yaşayanlar da dahil olmak üzere yüzde yirmisi Arap. 14.000 kişinin yaşadığı bu Müslüman kasabası, İsrail’in en fakir yerleşim yerlerinden biri. Amash, Ramazan turlarının çok ihtiyaç duydukları geliri sağladığını, İsrail’deki Yahudiler ve Müslümanlar arasında önemli köprüler kurduğunu söylüyor.

Jisr az-Zarqa’daki ilk Ramazan geceleri turu altı sene önce başlamış. Tur rehberleri ziyaretçileri kasabada dolaştırıyor ve daha sonra yöre halkı ve turistler orucun açıldığı geleneksel iftar yemeğine katılıyorlar. Yıllar içinde tur, birçok meraklı İsrailliyi ve yabancıyı Jisr az-Zarqa’ya çekmiş. Geçen sene Jisr az-Zarqa’da ilk pansiyon açılmış bile.

İsrail’deki diğer Arap kasabalarına da benzer turlar gerçekleştiriliyor. İsrail Turizm Bakanlığı bu turların İsraillilere pazarlanması için 15.000 dolar yatırım yapmış bu sene. Ancak zamanlama bundan daha kötü olamazdı.

‘Sikkuy Toplumsal Eşitliği Geliştirme Derneği’ kanalıyla turların geliştirilmesine ve tanıtımının yapılmasına yardım eden Khalil Mari, Nazareth, Umm el Fahem ve Taybeh gibi şehirlerde Ramazan turlarının yüzde doksandan fazlasının iptal edildiğini söylüyor.

Ramazanın üçüncü haftasına denk gelen cuma günü Jisr az-Zarqa’daki tura yirmi beş kişinin katılması beklenirken sadece sekiz kişi gelmiş. Savaş, tura katılan kişilerin akıllarını kurcalayan en önemli sorundu.

Yahudi konuklar Muhammed Amash’a çoğunlukla İslam ve Arap kültürü hakkında soru soruyorlar. Tura katılan Orit Gat, Jisr az-Zarqa’da yaşayanların İsrailli Yahudiler hakkında ne hissettiklerini öğrenmek istediğini söylüyor.

“Jisr az-Zarqa’da yaşayanların bizler hakkında ne düşündüklerini merak ediyorum. Bu savaş hakkında ne düşünüyorlar? Umarım bu savaştan hazzetmiyorlardır ve burada roketler varken mutlu değillerdir,” diyor Orit Gat.

Kasabanın merkezinde yöresel aşçılar falafel, salamura pancar turşusu ve baharatlı patlıcan salatası ile donatılmış uzun masalar hazırlıyorlar. Uzun beyaz elbiseli bir adam incecik bir  hamur açıyor ve hamuru yuvarlak bir tavada pişiriyor. Amash, kutsal Ramazan ayının aynı zamanda bir yemek ayı olduğunu ifade ediyor.

 “Orada bir tezgah var, burada bir tezgah var. Bu yoldan yukarı doğru giderseniz bunlar gibi diğer iki veya üç tezgahı da görürsünüz. Ramazan’ı özel kılan şey kadının otuz günü olması. Otuz gün yemek pişirmekle geçer. Ramazanda kadın mutfakta yaşar. Bu günler yemek pişirmek, pişirmek ve pişirmek için iyi zamanlardır.”

Amash, ziyaretçi grubunu kasaba merkezinden aşağıya doğru Akdeniz’e boşalan bir ırmağa götürüyor. Irmağa Arapça’da ‘mavi ırmak’ anlamına gelen ‘Wadi Azzarqa’ ismi verilmiş. Bu isim aynı zamanda ‘mavi köprü’ anlamına gelen kasabanın adının da kaynağı. Irmak uzun yeşil sazlıklarla çevrili. Bu yeşil sazlıklar, Jisr az-Zarqa’nın batak bir kıyı ovasında çamur kulübelerden kurulu bir köy olduğu zamanlardaki romantik geçmişini hatırlatıyor.

Ataları da büyükbaş hayvan yetiştiricisi olan Amash, her ailenin bir meslekte uzmanlaşmış olduğunu söylüyor. “Çobanlık yapanların sürüleri vardı. Bataklıkta büyükbaş hayvan yetiştiriyorlardı. Balıkçılık ve avcılık yapan vardı. Vahşi hayvanları ve hatta timsahları bile avlıyorlardı”.

Irmağın denizle birleştiği yerde renkli balıkçı tekneleri, bu yoksul kasabaya pastoral bir balıkçı köyü süsü veriyor. Hayfa’dan tura katılan Gilad Rosenfelder savaş jetleri gökyüzünde uçarken Gazze yönünde güneye bakıyor. “Gazze Şeridi’nde dalgaların sesini dinleyen insanların olduğundan eminim ve bu korkunç durumun sonunun ne olacağını merak ediyorum,” diyor.

Ramazan geceleri turundaki son durak iftar yemeği. Amash, grubu altı sene önce turları ilk başlatan Ahmad Juha’nın evine götürüyor.

Sekiz konuk pilav, salata, patlıcan ve köftelerle kaplı geniş sinilerin etrafına geçiyorlar. Hayfa’dan gelen Kobi Raifen hassas bir konuyu açıyor.

“Örneğin Hamas ile anlaşmazlığa düşüldüğünde bizler onların bize ateş açtığını ve sivilleri öldürdüklerini görüyoruz ve Hamas’ı sınırdışı etmek veya bozguna uğratmak istiyoruz. Benim sormak istediğim şey sizlerin Hamas’ı nasıl gördüğünüz. Onlar Filistin ulusunun bir parçası mı? veya bugün sizin durumunuzda Hamas’ı size de zarar veren bir unsur olarak mı görüyorsunuz?” diye bir soru yöneltiyor Raifen.

Ev sahibi Juha, Hamas’ın İsrail’e attığı roketler sebebiyle Jisr az-Zarqa’daki insanların kendilerini tehdit altında hissettiklerini söylüyor.

 “Dün bizi teğet geçen roketi izledik. Hava saldırısı sirenleri kasabamızda da çalmaya başladı. Roket, Atlit’e düştü fakat buraya da düşebilirdi. Hamas bizi de tehlikeye atıyor,” sözleri ile soruyu yanıtlıyor Juha.

Tur rehberi Muhammed Amash, duygu karışıklığını belki de en iyi şekilde ifade eden kişi. “Televizyondaki haberleri hem İbranice hem Arapça izleyebilmek güç. Kalbiniz her iki taraf için de sızlıyor” demekte.

Kaynakça:  Public Radio International’s The World

Muhabir Daniella Cheslow /20 Temmuz 2014

Çeviren.: Dr. Didem Özalpat

 http://www.pri.org/stories/2014-07-20/one-casualty-israeli-hamas-conflict-are-ramadan-tours-bring-jews-and-Muslims