Bu hafta ağımıza takılanlar

Çeşitli araştırmalar toplumda da antisemitizme dair ipuçları veriyor. Örneğin halkın %64’ü Yahudi komşusunun olmasını istemiyor. Halbuki bu oran 1990 yılında %45 idi. Bu da tehlikeli bir gelişme sürecini gösteriyor. Aynı şekilde Yahudilerin, TSK, MİT, polis, yargı veya siyasi partilerde görev alması da halkımızca kabul görmüyor. İsrail’in politikalarından İsrailli Yahudilerin sorumlu olduğunu belirtenler %64’ü bulurken; %14’lük bir kesim ise İsrail politikalarının nedeninin Türkiye’li Yahudiler olduğunu belirtiyor. Basında alttan alta ve bazen açıkça verilmeye çalışılan “Yahudi senin düşmanındır” algısının halkta da karşılık bulduğunu gösteriyor bu durum. İsrail-Filistin çatışması nedeniyle halkın %51’i Türkiye Yahudilerine olumsuz bakıyor. Türk vatandaşı olan, askerlik yapmış, vergisini ödeyen Türkiye Yahudilerine. Dolayısıyla her ne kadar Türkiye’de ırkçılık asla olmaz gibi basmakalıp düşüncelerin arkasına sığınsak da, artan oranda bir antisemitizmle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. / Yunus Emre Kocabaşoğlu – demokrasidenetcileri.org

Diğer
2 Temmuz 2014 Çarşamba

 

  • İSRAİL-FİLİSTİN ÇATIŞMASI NEDENİYLE HALKIN %51’İ TÜRKİYE YAHUDİLERİNE OLUMSUZ BAKIYOR. TÜRK VATANDAŞI OLAN, ASKERLİK YAPMIŞ, VERGİSİNİ ÖDEYEN TÜRKİYE YAHUDİLERİNE. DOLAYISIYLA HER NE KADAR TÜRKİYE’DE IRKÇILIK ASLA OLMAZ GİBİ BASMAKALIP DÜŞÜNCELERİN ARKASINA SIĞINSAK DA, ARTAN ORANDA BİR ANTİSEMİTİZMLE KARŞI KARŞIYA OLDUĞUMUZU GÖRÜYORUZ

Türkiye’de antisemitizmin kökleri ve boyutlarına bakıldığında, efsane olarak nitelendirilebilecek, ya da altı boş küçük gerçekliklerden beslendiği görülüyor. Örneğin Çanakkale Savaşlarında sadece 567 kişiden oluşan Katırcı Alayı nedeniyle Yahudilerin Osmanlı ve dolayısıyla Türkleri arkadan bıçakladığı iddia ediliyor. Bu nedenle de sürekli dikkat edilmesi gereken bir topluluk olduğu ileri sürülüyor. Halbuki aynı savaşta Osmanlı ordularının karşısında yer alan on binlerce Müslüman düşman askeri, ya da Osmanlı’ya karşı savaşan Arap ulusları ise sürekli görmezden geliniyor. Osmanlı orduları komutanı Sanders’in bir Yahudi olması ise muhtemelen çok bilinmeyen, bilinse de duymazlıktan gelinen bir başka çelişki.

Gerek Türkiye’de, gerek yurtdışında kabul gören yaygın bir inanış, sınırlı sayıda Yahudi ailenin tüm dünyayı gizlice yönettiği. Ancak bu o kadar gizli bir yönetim ki, sokakta bindiğiniz herhangi bir taksinin şoförü dahi dünyayı yöneten Yahudi ailelerinden bilgiler sunabiliyor!!

(...) Çeşitli araştırmalar toplumda da antisemitizme dair ipuçları veriyor. Örneğin halkın % 64’ü Yahudi komşusunun olmasını istemiyor. Halbuki bu oran 1990 yılında % 45 idi. Bu da tehlikeli bir gelişme sürecini gösteriyor. Aynı şekilde Yahudilerin, TSK, MİT, polis, yargı veya siyasi partilerde görev alması da halkımızca kabul görmüyor. İsrail’in politikalarından İsrailli Yahudilerin sorumlu olduğunu belirtenler % 64’ü bulurken; % 14’lük bir kesim ise İsrail politikalarının nedeninin Türkiye’li Yahudiler olduğunu belirtiyor. Basında alttan alta ve bazen açıkça verilmeye çalışılan “Yahudi senin düşmanındır” algısının halkta da karşılık bulduğunu gösteriyor bu durum. İsrail-Filistin çatışması nedeniyle halkın % 51’i Türkiye Yahudilerine olumsuz bakıyor. Türk vatandaşı olan, askerlik yapmış, vergisini ödeyen Türkiye Yahudilerine. Dolayısıyla her ne kadar Türkiye’de ırkçılık asla olmaz gibi basmakalıp düşüncelerin arkasına sığınsak da, artan oranda bir antisemitizmle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bu durumun kısa vadede engellenmesi ve yok edilmesi elbette ki çok zor. İnsanoğlunun komplolara yatkın olan doğası da bu zorluğu tetikliyor. Ancak ülke olarak bu sorunu görmezden gelmemiz de geçmişte yaşadığımız büyük acıları geleceğe taşımamıza neden olabilir. Bu nedenle sivil toplum, kamuoyu ve yetkililerin daha sağlıklı düşünen, komplolarla değil de gerçek fikirlerle beslenen, düşünebilen bireyler yetiştirilmesi üzerinde durmasına büyük ihtiyaç var.

Yunus Emre Kocabaşoğlu

http://www.demokrasidenetcileri.org/turkiyede-antisemitizm/#sthash.Y3BzJ88D.dpuf

 

  • YAHUDİ ARTIK TEK BAŞINA BİR YAHUDİ DEĞİLDİR. YAHUDİ’NİN SONUNA GENELLİKLE “KOMÜNİST” KELİMESİ EKLENİLİR VE DÜŞMANLIK DAHA SINIFSAL BİR İÇERİĞE BULANDIRILIR. YA DA YAHUDİ’NİN SONUNA BİR KAPİTALİST EKLENİLİR YİNE AYNI SINIFSALLIK, BU DEFA TERSTEN, SAĞLANMIŞ OLUNUR

Yahudi düşmanlığının Nazizm’den türediği sanılabilir ama kökeni çok daha eskilerdedir ve temelinde de Hıristiyan bağnazlığı vardır.

Bugün “Cadı Avı”nı savunan Tayyip Erdoğan’ın, Cadı avları dönemi Hıristiyan dünyasının en büyük düşmanlarının, şeytandan ve cadıdan evvel Yahudiler olduğunu elbette bilmez. Ama söylediği söz tam da o Hıristiyan Ortaçağı’nın ürünüdür.

Elbette günümüzde bu miras bir dinsel görünümle çıkmaz karşımıza.

Yahudi artık tek başına bir Yahudi değildir.

Yahudi’nin sonuna genellikle “komünist” kelimesi eklenilir ve düşmanlık daha sınıfsal bir içeriğe bulandırılır.

Ya da Yahudi’nin sonuna bir kapitalist eklenilir yine aynı sınıfsallık, bu defa tersten, sağlanmış olunur.

Hem komünizmi hem de kapitalizmi temsil edendir artık Yahudi!

Ve bu düşmanlığını iki türü de inanılmaz derecede yaygın ve işlevseldir.

Aslında Hitler’in hem sosyalist hem de kapitalist olmayı aynı anda becerebilmesinin sırrı da buradaydı; ezilen tabana fakirliğin sebebini Yahudi para babaları olarak gösterebildi ve aynı anda Yahudi para babalarına karşı Alman milli birliğini bozanların da Yahudi komünistler olduğunu iddia edebildi.

Şu anda dünyada, komünizmi bir Yahudi oyunu olarak gören ve gösteren bir akım vardır ve yüzlerce yazarlık da bir fikir insanı vardır bunu savunan.

Ve aynı anda, dünya kapitalizmini de bir Yahudi oyunu olarak gösteren bir akım vardır, bu diğerine göre çok daha güçlüdür ve bu fikri savunan fikir insanlarının sayısı binlerle ifade edilebilir.

İyi de hangisi gerçek?

Yahudiler kapitalist mi yoksa komünist mi?

Aslında bu sorunun anlamı başka: Kapitalist veya komünist yok mu?

Öyle ya düşmanın asıl kimliği Yahudiliği ise, bizlerin komünist veya kapitalist ideoloji ile savaşmamız saçma olmaz mı?

Gökçe Fırat

http://www.turksolu.com.tr/451/ortasayfa451.html

 

  • PEKİ, KAZAZEDE YAHUDİ’Yİ İLKİNDEN SONRA BU İKİNCİ SİNAGOGU YAPMAYA İTEN NEDİR? GİTMEDİĞİ SİNAGOG ONUN İÇİN NEDEN BU KADAR ÖNEMLİDİR?

Bir Yahudi kaza sonucu ıssız adaya düşer. Hayatını sürdürmek için kendisine bir barınak, bir bahçe, çeşitli avlanma aletleri vb yapar. Yıllar geçip de her gün yolunu gözlediği o kurtarıcı gemi bir türlü gelmeyince işleri büyütür. Evini daha görkemli hale getirir, bahçesini güzelleştirir, bazı hayvanları evcilleştirir. Sonunda bir gün kendisini kurtaracak o gemi gelir ve kazazedemiz de fark edilmeyi başarır. Kaptan ve mürettebattan birkaç kişi onu almak için karaya gelirler. Ama adam hemen sandala atlayıp gemiye gitmek istemez. “Beni kurtarmaya geldiğiniz için çok teşekkür ederim” der, “ama gemiye gelmeden önce burada yaptıklarımı göstermek isterim sizlere”. Kaptan ve diğerleri bunca yılın emeğini ardında bırakacak olan adama hak verirler ve onunla birlikte bir ada turu yapmayı kabul ederler. Önce evini gösterir adam, gerçekten güzel ve kullanışlı bir ev yapmıştır. Çok beğenir ve takdirlerini sunarlar. Ardından bağını bahçesini filan gösterir. Derken ağaçtan yapılma görkemli bir binaya götürür onları ve gururla “İşte” der, “kendime yaptığım sinagog, böylece dini görevlerimi de yerine getirebiliyordum.” Turun bittiğini düşünerek gemiye dönüp yollarına devam etmek isteyen kurtarıcılarını “Ama daha bitmedi göstereceklerim” diyerek durdurur ve onları adanın biraz daha uzak bir köşesine götürür. Şimdi karşılarında az önce gördükleri sinagogun bir benzeri daha vardır. Ziyaretçiler hayranlık ve şaşkınlıklarını gizleyemezler ve sorarlar: “Peki bu ne?” “Bu mu” der kazazede yüzünde bir küçümseme ifadesiyle, “bu da benim gitmediğim sinagog!”

Peki, kazazede Yahudi’yi ilkinden sonra bu ikinci sinagogu yapmaya iten nedir? Gitmediği sinagog onun için neden bu kadar önemlidir?

Türkay Demir

http://t24.com.tr/yazarlar/turkay-demir/kotuler-ne-ise-yarar,9624

 

  • GERÇEKLEŞEN KÜLTÜREL SENTEZE RAĞMEN, DİKEN ÜSTÜNDE BİR DURUŞU VARDIR, YAHUDİ YURTTAŞLARIMIZIN, BEŞ YÜZ YILDIR YURT BİLDİKLERİ TÜRKİYE’DE. GÖÇLERİN ARDI KESİLMEZ

Gerçeklerden yola çıkan kurmacanın, okur zihnini gerçeğe, değme bilimsel çalışmadan çok daha fazla yakınlaştıran gücü yadsınamaz. Levi’nin romanında verdiği bütün yemek tarifleri gerçekten var mıdır, bir kısmını yazarın hayal gücü mü yaratmıştır bilemiyorum. Şurası kesindir ki Size Pandispanya Yaptım, Musevi olmayan okuru, Türkiye Yahudiliğinin gerçeğine yakınlaştırıyor. Bu yakınlaşma, uzun uzun tarifleri verilen yemeklerin süslediği sofralar ve o sofralarda söze dökülen ve daha çok dökülmeyen duygular, durumlar, ilişkiler aracılığıyla olur. Dilde, damakta bir sentezdir, Türkiye Yahudiliği: Eski yurtla yeni yurdun, beş yüz küsur yıl önce veda edilmiş ülkenin kültürü ile varılan ülkenin, Osmanlı yurdunun kültürel ortamının bir bileşkesi. Roman bu bileşkeyi daha ilk sayfalarında “alikobeni” sözcüğüyle muştular (s. 15). Alikobeni= alıkoy beni! Komşu çocuklarını misafir ederken onları oyalamak için ellerine tutuşturulan taze pişmiş börek, çörek, Allah ne verdiyse bu adla anılmaktadır. Romandaki ailevi olayların tanığı, romanımızın gölgedeki kahramanı “sekiz on yaşlarında yalnız, kendine yetmeye çalışan” (s. 15) çocukla işte böyle tanışırız, “alikobeni” dolayımıyla.

Gerçekleşen kültürel senteze rağmen, diken üstünde bir duruşu vardır, Yahudi yurttaşlarımızın, beş yüz yıldır yurt bildikleri Türkiye’de. Göçlerin ardı kesilmez. Çoğu ticaretle uğraşır, geldikleri ülkenin ve yeni ülkenin toplumsal yapılanmasının dayattığı işbölümünde onların payına ticaret düşmüştür. Büyük sermaye sahibi olmayan aileler, ülkenin iktisadi çalkantılarının etkisindedir. Göçlerle yüklü mazi, “Bir yeni vatan daha mümkün mü?” sorusunu zihinlere kazımıştır. Üstelik Türkiye’mizde gayrımüslimlere tahammülsüz bağnaz kitlelerin bilinen mevcudiyeti, hep bir tehdit unsuru olma niteliğini sürdürmektedir. Nitekim, kahramanlarımızdan bir kısmı, uzak diyarlara, Güney Amerika’ya göç edecektir.

Bu tedirgin ortamda, mazinin acı yükünün gölgesi altında yaşayan insanların, geleceği göğüsleyebilmek için her koşulda sağlam kalan bir şeylere ihtiyacı vardır. Gelenektir o! Varsın, mutfak geleneği olsun! Ülkeden ülkeye savrulan Yahudiliğin, yüzyıllar boyunca kimliğini nasıl ve niçin koruyabildiğini anlarız, Levi’yi okurken. Yahudi yemekleri bu kimliğin romandaki simgesidir. Yazarımız, ıstıraplı bir tarihi, savunmalara ve suçlamalara hiç kalkmadan, duygu sömürüsüne çok açık bir konuda asla bu yola baş vurmayan bir üslupla, duygu ve düşünce dünyamızda var etmeyi başarır.

Erendiz Atasü

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kitap/88665/Mario_Levi_den__Size_Pandispanya_Yaptim_.html#

 

  • YAHUDİ DEVLETİNİ TANIYAN MISIR VE ÜRDÜN BİR YANA ARAP KUŞATMASINA KARŞI İSRAİL, HER ZAMAN İSLAM DÜNYASINDA MEŞRUİYETİNİ GÜÇLENDİRECEK MÜTTEFİKLER ARADI. MESELA TÜRKİYE’DEN SONRA AZERBAYCAN BU BOŞLUĞU DOLDURAN ÜLKEYDİ. BU BAĞLAMDA KÜRTLERİ DE ÖNEMSİYOR

İsrail’e gelince; Kürtlerin uzun soluklu ve son derece haklı mücadeleleriyle ilgili ne düşündükleri sır değil. Yahudi devletini tanıyan Mısır ve Ürdün bir yana Arap kuşatmasına karşı İsrail, her zaman İslam dünyasında meşruiyetini güçlendirecek müttefikler aradı. Mesela Türkiye’den sonra Azerbaycan bu boşluğu dolduran ülkeydi. Bu bağlamda Kürtleri de önemsiyor. Bunun ötesinde İsrail, Irak’taki Kürtlerle derin bir geçmişe sahip. Barzan ve Akre’deki ‘Yahudi Kürtler’le Barzani ailesinin ilişkileri hep iyiydi. Araştırmacı Selin Bölme’nin 2008’de SETA’ya yaptığı derlemeye göre İsrail’in kuruluşu ve 1967 savaşı sonrası Yahudilerin İsrail’e göçünde Kürtlerin yardımları oldu. Geçmişe dayalı iyi ilişkiler, bugün 150 bin kadar Yahudi Kürt’ü barındırdığı belirtilen İsrail ile temaslara da olumlu yansıyor. Baas’ın Araplaştırma politikasına Kürtler isyan ettiğinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani, İsrail’le ilk görüşmeyi 1963’te yapmıştı. İran istihbaratı SAVAK’ın ayarladığı görüşme sonrası Mossad, Kürtlere silah, para ve istihbarat desteği sundu. 1964’te dönemin İsrail Savunma Bakan Yardımcısı Şimon Peres ile görüşen Kürtlerin Avrupa temsilcisi Kamuran Ali Bedirhan temaslarda kilit isimdi. Yine İsrail medyasının sırası geldiğinde yayımladığı Molla Barzani’nin 1967’de dönemin İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan’la çekilmiş fotoğrafları da bu özel ilişkinin tarihine ışık tutuyor. Molla Mustafa Barzani, İsrail’e ikinci ziyareti 1973’te yaptı.

Kürtleri koruma adına gizli tutulan ilişkileri 1980’de eski Başbakan Menahem Begin ifşa etti. İsrail medyası 2004’te Mesud Barzani ve Celal Talabani’nin eski Başbakan Ariel Şaron’la bir araya geldiğini yazmıştı. Kürtlerle Bağdat arasında 1970’te yapılan özerklik anlaşması Kerkük’ün paylaşımı krizine düğümlenip hayata geçirilemezken İsrail, Kürdistan bölgesinde özerk unsurların oluşmasında hatırı sayılır katkılar sunuyordu.

(...) Kürtlerin sessiz kaldığı geçmişteki ilişkiler konusunda İsrail inkârcı bir politika izledi. Bunun nedeni Türkiye ile ilişkileri bozma riski taşımasıydı. Türkiye-İsrail ilişkileri limonileşince, dahası Türkiye’nin Kürtlerle geliştirdiği ilişkiler tahayyülün ötesine geçince İsrail’in susma gerekçesi değişti. İsrail Savunma Bakanlığı yetkilisi Amos Gilad geçen hafta bu sessizliğe “Suskunluğumuz en iyisi. Gereksiz bir ifade sadece Kürtlere zarar verir” diye açıklık getirdi. Tsafrir de Reuters’a demecinde ilişkilerin gizli kalmasını Kürt tarafının istediğini vurguladı.

Fehim Taştekin

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/fehim_tastekin/kurt_devletine_israil_selami-1199506#

 

  • Netten okumalar
  • IŞİD BÖLGESİNDE BİR YAHUDİ - ELDAD BECK - IRAK/ TERCÜME: RAFAEL SADİ

http://odatv.com/n.php?n=isid-bolgesinde-bir-yahudi-3006141200

 

  • 'TÜNEL'DE SÖZ MUSEVİLERİN: BAHRİ BABA BİZİM! – SİNAN DOĞAN

http://egedesonsoz.com/haber/-Tunel-de-soz-Musevilerin-Bahri-Baba-bizim-/872262

 

  • İSRAİL’İN BİLGE ADAMI: ŞİMON PERES

http://www.surecanaliz.org/makale/israilin-bilge-adami-simon-peres

 

  • HAMAS’IN YAZ KAMPLARINDA ÇOCUKLAR ASKERİ EĞİTİM ALIYOR

http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2014/06/palestine-hamas-summer-camps-ideology.html

 

  • YAHUDİ DİNİ MÜZİĞİ

http://www.mirsaro.com/yahudi-dini-muzigi/

 

  • Netten seyredin
  • YAHUDİ DERVİŞ

http://aljazeera.com.tr/izle/yahudi-dervis

 

  •  “Arşivlik”
  • YAHUDİ TOPLUMUNDA TİYATRO – NEŞE BİNARK

http://www.tiyatronline.com/haberler/inceleme-ve-tezler/4731/navisalvia-2013-sunum.html

 

  • ÇANAKKALE SAVAŞINDAKİ YAHUDİ BİRLİKLERİNİN ASIL AMACI NEYDİ? – BÜLENT PAKMAN

http://bpakman.wordpress.com/ataturk/canakkale/canakkale%E2%80%99de-alman-komutanlarin-rolu/canakkale-savasindaki-yahudi-birliklerinin-asil-amaci-neydi/