Kudüs’e en uzak sinagog

Tahiti’ye ilk gelen Yahudiler hakkında fazla bir şey bilinmiyor. Adaya ilk ayak basan Yahudi’nin Kaptan James Cook’un gemisinde bulunan ve onunla beraber 1769 yılında adaya gelen biri olduğu tahmin ediliyor

Kültür
4 Haziran 2014 Çarşamba

Çela Saranga


Güney Pasifik’te denize dağılmış haldeki 118 küçük, volkanik ada ve atollerden oluşan Fransız Polinezyası, Fransa’nın denizaşırı topraklarıdır. Tanrı’nın özene bezene yarattığı, mercandan kolyelerle süslediği bu adalar fazlasıyla mükemmeller. Sabahları pırıl pırıl parlayan bir güneş, sakinleştirici esintiler, turkuaz renkli lagünler, olağanüstü şelaleler, yüksek dağlar, yemyeşil tarlalar, havaya tatlı bir koku yayan beyaz gardenyalar ve arkadaş canlısı insanlar. Adaların en büyüğü ve ünlüsü Tahiti’dir. Evet, bu egzotik cennet adada yaşayan Yahudiler ve bir sinagog var.

Tahiti’ye ilk gelen Yahudiler hakkında fazla bir şey bilinmiyor. Adaya ilk ayak basan Yahudi’nin Kaptan James Cook’un gemisinde bulunan ve onunla beraber 1769 yılında adaya gelen biri olduğu tahmin ediliyor.

‘YERLEŞİK TAHİTİLİ’ ALEXANDER SALMON

Gerçek anlamda adada yaşayan ilk Yahudi Alexander Salmon (Salomon, 1822 – 1866) oldu. İngiliz asıllı olan Salmon, annesi tarafından ünlü Yahudi minyatür sanatçısı Salomon Pollack’ın torunuydu. Pasifik adalarına yaptığı gezilerden biri sırasında Teva kabilesinin prensesi Oehau ile tanıştı ve ona âşık oldu. O tarihteki yasalara göre Tahiti kraliyet ailesi üyelerinin yabancılarla evlenmesi yasaktı. Kraliçe IV. Pomare bir kararname ile üç gün boyunca yasayı askıya alarak Salmon’un ‘yerleşik Tahitili’ unvanını almasına ve prensesle evlenmesine olanak tanıdı. Çiftin kızlarından biri olan Joanna Marau Salmon Tahiti’nin son kraliçesi oldu.

İlerleyen zamanda adaya yerleşen Yahudilerin sayısı arttı ancak Katolik rahiplerin adaya gelmesiyle Yahudilerin birçoğu asimile oldu veya Hıristiyanlığı kabul ettiler. Fransız Yahudi mülteciler 1960’larda adaya gelmeye başlayana kadar, Tahiti Yahudi Cemaati uykuda kaldı. Fransa üzerinden adaya gelen Yahudilerin çoğunluğu Cezayir ve Fas asıllıydı ve kendilerini Fransız, Sefarad ve Ortodoks olarak tanımlıyorlardı.

PAPEETE’DE ‘SEVGİ VE ARKADAŞLIK

İlk sinagog başkent Papeete’de 1993 yılında kuruldu. ‘Ahava ve Ahva’ (Sevgi ve Arkadaşlık) adını alan bu sinagog dünya yüzeyinde Kudüs’e en uzak olan sinagogdur, aslında Kudüs’ün gerçek ‘antipod’u, yani çap ucudur. Coğrafyada kullanılan ve Türkçeye zıt nokta olarak çevrilebilecek ‘antipod’, dünya yüzeyindeki herhangi bir yerin bulunduğu noktadan başlayan çapın karşı ucudur, yani yeryüzünün tam karşı tarafıdır. Tahiti’nin ‘antipod’ olmasından dolayı sinagogda Kudüs’ün yönü herhangi bir yer olabilir çünkü Kutsal Şehir aslında Tahiti’nin tam altında (ya da üstünde). Bu yüzden ‘Ehal’ herhangi bir yöne bakabileceği halde, gelenekler doğrultusunda doğuya doğru bakıyor.

Yemyeşil palmiyelerin, hurma ve mango ağaçlarının arasındaki beyaza boyalı cemaat merkezinin dışı adanın cennet atmosferiyle uyum içinde. Maviye boyalı alçak bir parmaklık ve birkaç kilitli kapıdan başka güvenlik önlemi yok. Mutfağı da olan bir toplantı salonu, küçük bir kütüphane, mikve ve kaşer kantin alt katta bulunuyor. Üst katta hahamın yaşam alanı var.  Bayramlar için genellikle Sidney’den gelen hahamlar burada kalıyorlar.

Sanatçı Deanna de Marigny tarafından yapılmış güzel vitraylarla süslü olan sinagog da üst katta bulunuyor. Gün batımında, alçalan güneşin ışınları ‘Modim’ duasının yazılı olduğu bölümün üzerine kırmızı ışıltılar saçıyor. Sinagogun sahip olduğu üç Sefer Tora’dan birisi Los Angeles Yahudi Cemaati tarafından, birisi de Paris’in Mısır Yahudileri Cemaati tarafından hediye edilmiş. Kapasitesi 60 kişi olan sinagogda dualar Ortodoks Sefarad geleneklerine göre yapılıyor. Sürekli bir haham veya hazan olmadığı için cemaat üyelerinden biri tarafından yönetilen Şabat akşamı ve sabahı dualarına her hafta yaklaşık 20 kişi katılıyor. Pazar günleri biri yedi yaşından küçük çocuklar için, biri de bar-mitzva yaşındakiler için iki ayrı gruba Tora dersleri verilmekte. Cemaat oldukça küçük olduğu halde bayram günlerinde sinagogda en az 150 kişi bulunuyor, neredeyse her yıl bir brit-mila ve beş veya altı bar/bat-mitzva töreni yapılıyor. Ama şimdiye kadar sadece tek bir düğün töreni yapılmış, o da on yıl önce gerçekleşmiş. Kaşer’e bakan aileler için et Melbourne’dan, matsa Paris’ten gelmekte. Tüm bu ürünler sinagogda ve birkaç markette satılıyor. 

ANTİSEMİTİZM YOK

Bugün yaklaşık 200 kişi olan Tahiti Yahudi Cemaati’ni adalardaki Fransız ordusunda görev yapıp, emekli olduktan sonra kalanlar, doktorlar veya inci ticaretiyle uğraşan işadamları oluşturuyor. Ailelerin çoğu karışık evliliklerle kurulmuş. Karışık evlilik yapanların bir bölümü sinagogla bağlarını koparmamışlar ve Yahudi olmayan eşleri de cemaate görev alıyorlar.

Tahiti’de resmi bir Yahudi mezarlığı bulunmuyor, ancak üzerinde Yahudi dinine özel işaretleri olan bir çok mezar taşı var.

Yahudi Cemaati, Tahiti toplumuyla uyum içinde. Tahiti’de antisemitizm yok. Polinezyalılar Tanrı’ya inanıyorlar ve herkesin kendi dini olmasına anlayış gösteriyorlar. Sokağa ‘kipa’ ile çıkıldığında ne dönüp bakıyorlar, ne de bir şey söylüyorlar. İnançlarını özgürce yaşayabildikleri için Yahudiler Tahiti’de çok mutlular. Adanın çocuk yetiştirmek için mükemmel bir yer olduğunu söylüyorlar. Tek şikâyetleri bale, konser, tiyatro gibi kültürel etkinliklerin olmaması.

En yakın komşularından binlerce kilometre uzakta olan cemaat Yahudiliği canlı tutmak için büyük bir çaba gösteriyor. Çünkü içinde bulundukları mutlu ortama rağmen gençler, bütün küçük Diaspora cemaatlerinde olduğu gibi iş olanakları yüzünden ABD ve İsrail gibi ülkelere göç ediyorlar ve Tahiti Yahudi Cemaati’nin 20 yıl içinde yok olacağı tahmin ediliyor.