Avrupa’da antisemitizm

Geçtiğimiz ay Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de International March of the Living (Yaşam Yürüyüşü) organizasyonu kapsamında ‘Avrupa’da Antisemitizm’ başlıklı bir konferans düzenlendi. IJC (Israeli Jewish Congress) tarafından organize edilen ve moderatörlüğünü Kanada eski Adalet Bakanı Irwin Cotler’ın yaptığı konferansa Belçika, Polonya, Yunanistan ve İspanya’dan dört milletvekili katıldı. Avrupalı milletvekilleri konuşmaları sırasında ülkelerinde yaşanan antisemit içerikli olaylara yer verirken, Avrupa’da son yıllarda gittikçe artmakta olan ´yeni´ antisemitizmi değerlendirdi

Rayka NAYIR GÜVEN Diğer
4 Haziran 2014 Çarşamba

İftira ve İnkâr ile Mücadele Birliği’nin (Anti-Defamation League -ADL) dünya çapında gerçekleştirdiği anket antisemitizmin yaygınlığını rakamlarla gözler önünde sererken, geçtiğimiz hafta Brüksel’deki Yahudi Müzesi’nde dört kişinin ölümüyle sonuçlanan ve hemen ardından Paris’te sinagogdan çıkan iki kişiye yapılan bıçaklı saldırılar antisemitizmin gittikçe ciddi boyutlara ulaştığını kanıtlıyor. Özellikle Avrupa’da artmakta olan ve anti-Siyonizmin arkasına gizlenen ‘yeni’antisemitizm sadece Avrupa’da değil tüm dünyada bir an önce ciddi önlemlerin alınması gerektiğine işaret ediyor.

Geçtiğimiz ay Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de International March of the Living (Yaşam Yürüyüşü) organizasyonu kapsamında ‘Avrupa’da Antisemitizm’ başlıklı bir konferans düzenlendi. IJC (Israeli Jewish Congress) tarafından organize edilen ve moderatörlüğünü Kanada eski Adalet Bakanı Irwin Cotler’ın yaptığı konferansa Belçika, Polonya, Yunanistan ve İspanya’dan dört milletvekili katıldı. Avrupalı milletvekilleri konuşmaları sırasında ülkelerinde yaşanan antisemit içerikli olaylara yer verirken, Avrupa’da son yıllarda gittikçe artmakta olan 'yeni' antisemitizmi değerlendirdi. Çarpıcı örneklerin verildiği konferansta milletvekilleri antisemitizmin önüne geçmek, AB ve hükümet yetkililerine harekete geçmeleri için çağrıda bulundu.

Neo-Naziler hem ideolojik hem de operasyonel açıdan yenilmeli

Konferansta ilk söz alan Yunanistan Milletvekili Konstantinos Karagounis, “II. Dünya Savaşı sırasında ülke olarak gerek demografik gerekse ekonomik açıdan çok yıkıcı şeyler yaşadık. Yunanistan’da yaşayan Yahudi Cemaati ne yazık ki yok oldu. Geride kalanları ülkede tutmak ve Yahudi yaşantısını kuvvetlendirmek için her zaman elimizden geleni yaptık. Savaş sonrası bir daha aynı tehditlerle karşılaşmayacağımızı sandık ama yanıldık. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle yüzde 70 oy alan aşırı sağcı Altın Şafak Partisi ile birlikte yükselişe geçen neo-Nazizim’i yenmek için uzun süredir çalışmalarımıza devam ediyoruz. Neo-Naziler hem ideolojik hem de operasyonel açıdan yenilmeli. Antisemitizmle savaş Yunanistan’ın önde gelen hedeflerinden biri ve antisemit içerikli hiçbir hareketi tolere etmiyoruz. Bu suçu işleyenlere gereken cezaların veriyoruz. Avrupa’da antisemitizm şekil değiştirdi, kişisellikten çıkarak İsrail karşıtlığı formuna büründü. Bu nedenle İsrail’in güvenliği sağlanmazsa her zaman tehdit altında olacak ve Ortadoğu’ya barış hiçbir zaman gelmeyecek,” diye konuştu.

Yasalar yeterli değil

Macar Yahudi’si olan kayınpederini ölüm kamplarında kaybeden Belçika Milletvekili Vivivan Teitelbaum, Macaristan’a öncelikle kayınpederinin anısına geldiğini belirttikten sonra Avrupa’da ve Belçika’da antisemitizmin her zaman var olduğunu ancak son dönemlerde yaşanan olayların gittikçe arttığını ifade etti. Teitelbaum konuşmasına şu soruları sorarak devam etti: “Bugün Belçika faşist olmak bir yana, oldukça demokratik bir ülke olmasına rağmen neden antisemitizmle bu kadar uğraşmak zorundayım? Neden okullarda, sinagoglarda sürekli güvenlik var? Yahudi bir milletvekili olarak neden antisemit içerikli söylemlere maruz kalıyorum? Bugün artık Belçika’da halk arasında, parlamentoda, internette her yerde rastladığımız ‘yeni’ antisemitizm var. Yasalar yetersiz. II. Dünya Savaşı sonrası azalsa da 1980’lerden itibaren yeniden başladı. Bugün çok ciddi antisemit söylemler var örneğin, “Holokost yaşanmadı,” denilebiliyor. Yahudi kuruluşlarına, mağazalarına saldırılarda bulunuluyor. Holokost eğitimi her okulda verilemiyor. Bazı öğretmenler uğradıkları sözel ya da fiziksel saldırılardan dolayı eğitim veremiyorlar ancak bunlara kimse engel olamıyor. Antisemitizm geri geldi ve dalga dalga büyüyor. Belçika’da ideolojik, politik – yeni antisemitizm ve anti-Siyonizm olmak üzere üç tip antisemitizm var. Yeni antisemitizm, anti-Siyonizm’in arkasına gizleniyor. Ne yazık ki bunu fark etmek her zaman mümkün olmuyor ve bu Belçika’da gittikçe ciddi bir sorun haline gelmeye başladı. Yahudi olduğu için okulda dövülen bir kız öğrenciye, ‘evine, İsrail’e dön’ denilmesi, trende bir grup gencin Auschwitz’e varıldığında ‘Yahudiler inip duş alsınlar’ anonsu yapması ve bunlar karşısında hiçbir şey yapılmaması oldukça düşündürücü. Bunları şikâyet ettiğimde ise, 'Bu kadar paranoyak olmayın,' cevabını alıyorum. Bugün dünyada ırkçılık, kadın-erkek eşitliği ve daha birçok şey için savaşılıyor. Antisemitizm için de demokratlar uyanmalı ve önlem almaya başlamalılar.”

İspanya Milletvekili Andras Herzog da İspanya’nın II. Dünya Savaşı’na katılmadığını bu nedenle tarih hafızalarının Sivil Savaş’a odaklı olduğunu ifade etti. İspanya’daki antisemitizmin genel olarak İsrail karşıtlığı olarak algıladığını söyleyen Herzog konuyla ilgi şöyle konuştu: “İspanya’da 2009’dan itibaren Yahudi mezarlıklarına yapılan saldırlar başta olmak üzere antisemit içerikli şiddet olaylarında artış yaşanmaya başladı. İspanya hükümeti 15. yüzyılda Sefarad Yahudilerine yapılanlardan ötürü özür dilemek için tüm dünyadaki Sefarad Yahudilerine ikinci vatandaşlık hakkı tanıdı. Ayrıca İngilizceye çevrildiği zaman ‘Kill the Jews’ (Yahudileri öldür) anlamına gelen bir kasabanın adını değiştiriyor. Bunlar İspanya hükümetinin olumlu yönde attığı adımlar. Öte yandan İspanya’daki antisemitizm İsrail-Arap karşıtlığına dayanıyor. Medyanın hiçbir kısıtlama olmadan, tamamen objektiflikten uzak bir şekilde Filistin topraklarında yaşananları taraflı olarak anlatması bu durumu körüklüyor. İspanya hükümetinin ve Avrupa’nın bu konuda ciddi önemler alması gerekiyor.”

Modern antisemitizm:  Anti İsrailizm

Polonya Milletvekili Jozef Pinior II. Dünya Savaşı sırasında yaklaşık 3 milyon Polonyalı Yahudi’nin hayatını kaybettiğini, canlı Yahudi yaşantısının bir daha asla eskisi gibi olmadığını ve bundan duydukları derin acı ve üzüntüyü paylaşarak sözlerine başladı. Pinior, Varşova'daki Polonya Yahudileri Tarihi Müzesi'nde açılan sergide, II. Dünya Savaşı öncesi Yahudi hayatını atmosferini anlatan serginin oldukça ilgi çektiğini hükümetten üst düzey yetkililerin, sivil toplum kuruluşlarının geldiğini sözlerine ekledi. Polonyalı Milletvekili ülkedeki üniversitelerde yapılan ve sonuçları parlamentoda paylaşılan bir araştırmaya göre ‘yeni’ antisemitizmin başta internet olmak üzere okullarda, sokakta, çeşitli kurum ve kuruluşlarda gittikçe yayılmaya başladığına dikkat çekerek antisemitizme karşı ülke ve Avrupa çapında önlem alınması çağrısında bulundu. Pinior, “Her ülkede antisemitizmin arttığını görüyoruz. Eski antisemitizmin yerini modern antisemitizm, anti-İsrailizm aldı. AB ırkçılık ve antisemitizmle savaşmak, Yahudilerin haklarını korumak, Yahudi mirasını devam ettirebilmek ve Avrupa topraklarında Yahudilerin geleceğini güvence altına almak için politikalarını değiştirmeli,” dedi.

 Milletvekilleri konuyla ilgili görüşlerini paylaştıktan sonra katılımcıların sorularını cevapladı. Katılımcılardan bir kişi milletvekillerine ülkelerindeki antisemitizm oranlarını ve bunun günlük hayata nasıl yansıdığını sordu.

Yunanistan Milletvekili Karagounis ülkesinin antisemit bir ülke olduğunu, üç yıl önce oranın yüzde 0,3 iken bugün yüzde 7 olduğunu belirtti. Altın Şafak Partisi’nin parlamentoya girmesi ve yaptığı antisemit içerikli söylemler nedeniyle bu oranın her geçen gün arttığına dikkat çeken Karagounis parti üyelerinin parlamentodan atılmalarını umut ettiğini söylemekten kaçınmadı.

Belçika Milletvekili Teitelbaum, Belçika’nın diğer ülkelerle karşılaştırıldığında daha iyi durumda olduğunu ancak antisemitizmin anti-Siyonizm’in arkasına saklandığını yineledi. Teitelbaum soruyu şu örneklerle cevapladı: “Bir milletvekili ‘tweet’lerinde rahatlıkla 'Siyonist p..ç' ya da ‘Pis Yahudi’ ifadelerini kullanabiliyor. Bu olayın üzerine çok tepki aldı ve özür diledi ancak olay medyaya yansımış oldu. Aşırı sağcılar demokrasiden yararlanarak Yahudilere ve İsrail’e yönelik istediklerini söyleyebiliyorlar. Okullarda, üniversitelerde sürekli 'Pis Yahudi' gibi hakaret içerikli sözler sarf ediliyor ama bunlara hiç tepki verilmiyor. Medya da bu konuda yardımcı olmak bir yana olayları körüklüyor. Yukarıda bahsettiğim tren olayında üç kez basın toplantısı düzenleyerek bu olaya neden yer vermediklerini sorguladıktan sonra ufak bir haber çıktı. Öte yandan Arap-İsrail meselesinde her şeyi en ufak detayına kadar yazıyorlar. İsrail’de bir sinek ters yönde uçmaya kalksa üç sayfa ayırıyorlar.”

İspanya Milletvekili Herzog da konuyla ilgili olarak, “İspanya’da genel olarak Yahudilere karşılar. Günlük hayatta Arap-İsrail karşıtlığı çok fazla tartışılıyor. ABD ve kapitalizm karşıtlığı çok yaygın.  Medya antisemitizmi destekliyor. Bunu durdurmak için çok çaba harcamalıyız,” yorumunu yaptı.

Holokost eğitimi ilkokuldan başlamalı

Polonya Milletvekili Pinior ise soruyu, “Polonya halkının yüzde 24’ü Yahudi biriyle evlenme fikrine sıcak bakıyor ancak antisemitizm ve önyargılar parlamentoda çok yaygın. Bu çok ilginç bir durum. Bu noktada eğitim devreye giriyor. Eğitim ilkokul döneminde başlamalı ve bu eğitim Holokost ile birlikte din, ırkçılık, antisemitizm gibi bilgileri de içermeli. Ancak o zaman çok derinden gelen bu antisemit düşüncelerin önüne geçebiliriz,” diyerek cevapladı.

Eğitim konusunun açılması üzerine ben de söz alarak milletvekillerine ülkelerinde Holokost eğitimi yapılıp yapılmadığını ve bu konuda yapılan çalışmaları sordum. Gelen cevaplara göre:

Yunanistan’da Holokost eğitimi ortaokul seviyesinde (12-15 yaş arası) başlıyor. Holokost eğitimi Belçika’da müfredatta yer almasına rağmen bazı liselerde yaşanan sıkıntılardan dolayı yapılamıyor ancak programın yeniden yapılandırılması ve tüm okullarda uygulanabilmesi için çalışmalar devam ediyor. Bazı liseler farkındalığı artırmak amacıyla Auschwitz’e geziler düzenleniyor. İspanya’da Holokost eğitimi bulunmuyor ancak bir takım STK ve Yahudi kuruluşları konferanslar, toplantılar düzenliyorlar. Polonya henüz II. Dünya Savaşı ile ilgili travmayı atlatamadığından yaşananları, iki halk arasındaki ilişkileri aktarmak özellikle Polonyalılar açısından oldukça zor olduğundan Holokost eğitimi henüz verilemiyor ama hedef eğitimin ilkokul düzeyinden başlaması.

Son olarak 1944 yılında beş yaşında olan Macaristanlı bir Holokost kurtulanı, “Bugün Macaristan parlamentosunun yüzde 23’ünü antisemit neo-Nazi partisi Jobbik oluşturuyor ve Avrupa Birliği buna ses çıkartmıyor. Buna nasıl izin veriliyor?” diye sordu.

Soruyu tüm milletvekilleri adına cevaplayan Belçika Milletvekili Teitelbaum, “Üyesi de olduğum Uluslararası Yahudi Parlamenterler Konseyi (ICJP) hiçbir hükümetin içişlerine karışamıyor ancak Macaristan’a yaptığımız birkaç ziyaret sırasında konuyla ilgili endişelerimizi yetkililere bildirdik. Tatminkâr cevaplar alamadığımız gibi bu sorulara hâlâ cevap verilmesini ve bu yönde önlem alınmasını bekliyoruz,” diyerek konuşmasını noktaladı.