Eğlence dünyasından Şabat’a

70 Pencere kapsamında İstanbul’a gelen Molly Resnick, ünlülerle dolu renkli bir dünyadan Yahudilik köklerini keşfedişini anlattı. Bu eğlenceli konuşmanın ardından biz de Şalom olarak kendisiyle ilgili merak ettiklerimizi sorduk

Kavram
21 Mayıs 2014 Çarşamba

Lian PENSO

 

Molly Resnick deneyimli bir gazeteci ve televizyon programı yapımcısı. Bugüne kadar dünyanın dört bir köşesinde, ünlülerle, politikacılarla, sanatçılarla röportajlar yapmış, onları programına konuk etmiş. Böylesine profesyonel bir gazeteci ile söyleşi yapacağım için çok heyecanlı ve endişeliydim…

Ne oldu biliyor musunuz? Konuşma yapmak için geldiği salona girdi ve ışıldadı. O anda içimde bir rahatlama oldu. Oh işte, beklediğim enerji buydu!

Öyle bir enerjisi var ki Molly ile oturup uzun uzun sohbet edesiniz geliyor. İtiraf etmeliyim ki kendisini tanıma fırsatını yakaladığım için şanslı olduğumu inanacağımı düşünmezdim. Salona adımını attı ve ilk söylediği “Let’s take a selfie!” (haydi selfie çekelim) oldu; güldüm. Önce hazırlandı, makyajını tazeledi, saçını taradı sonra bizi yanına aldı, doğru ışığı seçti ve harika, neşeli bir fotoğraf çektirdik. Ne kadar rahat bir kadın, nasıl da komplekssiz.

Ardından o anlattı biz dinledik; konuştuk, sohbet ettik. Karşımda zeki, espritüel, dünyaya öyle güzel bir açıyla bakan, enerji dolu bir kadın duruyordu ki çok etkilendim. İşte aynı heyecanla bu satırları yazıyorum.

İşte; televizyon yapımcısı Molly Resnick karşınızda; kendisi Amerika’da yıllarca NBC News’da yapımcı olarak çalıştı. Bale, opera, sinema, televizyon, politika… Her gün başka ünlü ile bir arada, ışıl ışıl, hızlı bir hayatın içindeyken, “Peki hayat bu mu?” sorusunu sormuş... Ve bakın aldığı cevap kendisini dini mirasına nasıl yöneltmiş.

Yıllarca NBC’de çalışan biri olarak birçok ünlü ile iletişim halindeydiniz. Bize biraz Hollywood’u ve o renkli dünyayı anlatır mısınız? Dışarıdan parlak ve ışıltılı görünüyor ama içerisi nasıl?

Hiçbir zaman Hollywood’da yaşamadım. New York, NBC haberde röportajlar yapardım. ‘Five Minutes With’ adlı programımda Sean Connery, Sophia Lauren, Bette Davis, Roger Moore gibi birçok ünlü isimle röportajlar yaptım. Hollywood’da insanlar göründüğünden kocaman duruyor, oysa içerden baktığınızda etrafınızdaki insanlardan farksız olduklarını görebiliyorsunuz. Hayatlarında güvensizlikler olan, sıkıntılar olan insanlar... Sadece bu.

Görüştüğünüz sayısız insan, yaptığınız birçok röportaj arasında sizin için en ilginç olanı hangisiydi?

Ben İsrail’de doğup büyüdüm. Yitzhak Rabin, Menahem Begin ve Moşe Dayan gibi İsrailli politikacılarla röportaj yapmak çok enteresandı çünkü ben orada yaşarken onlar yıldızdılar. Özellikle Begin ile Camp David’deki röportajın yeri benim için çok ayrı. O tarihi hareketin ve tarihi olayın ortasındaydım adeta!

Fakat, sanırım en enteresan röportajım yayınlanmayan röportajımdı (gülüyor). John Travolta’nın Saturday Night Fever başarısından sonra heyecanla kendisiyle röportaj ayarladım. Travolta ofisime koruması Bob Lamont beraber gelmişti. Geldiklerinde, Lamont nasıl oluyorsa masanın üzerinde bıraktığım notlarımı okumuştu. Üzerinde “John Travolta dansı için övülüyor ama oyunculuk kabiliyeti için yapılan kritiklerde aynı fikir birliği sağlanabilmiş değil,” şeklinde bir ibare yazmıştım. Bob Lamont bunu görünce şöyle dedi: “Eğer bunu söylemeyi düşünüyorsan, biz yokuz.” Ben de “Nasıl notlarımı okursunuz!” diye tepki gösterdim. Yanıtı çok netti: “Evet, okudum; ya değiştirirsin ya gideriz.”

“Kapı orada açık!” dedim ve gittiler... Cesurcaydı belki ama orada beni en çok rahatsız eden Travolta’nın davranışıydı. Adam hiçbir şey söylemeyip gitmişti. İşte o zaman ilk kez Hollywood algım için kafamda bir soru işareti belirdi. Gördüğüm mega starlar medyanın sadece kuklasıydı, bunu anlamıştım.

‘NBC’de ne öğrenmedim?’ başlıklı konuşmalar yapıyorsunuz. Gerçekten, ne öğrenmediniz?

NBC’de öğrenmediğim Yahudi değerleriydi ki şimdi hayatımın bir parçası - insanlara yardım etmek, insan olmak, verici olmak ve Yahudilere yardım etmek. Hiçbir zaman düşünemezdim böyle olacağımı; çok ön yargılıydım.

Bir gün Kissinger’ın yanında oturup simultane tercüman olacağım da aklıma gelmezdi. Çeviri yapmak için beni seçmişlerdi. İbranicem iyiydi ama konuşma sırasında ne zaman ki Begin Tora’dan örnekler verdi ben orada takıldım kaldım (gülüyor). Yahudilik bilgim o kadar da derin değildi, hatta dini mirasım hakkında hiçbir şey bilmiyordum! İşte orada bunu anlamıştım.

Amerika, Avrupa, Afrika, Avusturalya birçok yere gittim, birçok insan tanıdım. Fark ettim ki dünyada bir bilinçsizlik hakim. İnsanlar nasıl nefreti çocuklarına öğretip buna barış diyebiliyor. Başta Arap toplumları olmak üzere birçok ülkede milyonlarca kişi Yahudilerin kanserli olduğunu düşünüyor, İsrail’in var olma hakkı olmadığını düşünüyor ve maalesef kimse bunun öneminin farkında değil. Bence bu durum dünyanın en önemli siyasi problemlerinden biri. Ben de çocukların üzerinde barış ve bilinçlendirme kampanyaları yürüttüm. Kurduğum MATCKH (Mothers Against Teaching Children to Kill & Hate /Çocuklara Öldürmeyi ve Nefret Etmeyi Öğretmeye Karşı Anneler) organizasyonu ile bağnazlığın ve şiddetin Arap çocuklarını nasıl etkilediğine dikkat çekmeye çalışıyorum.

Lubavitch Rabbi Menachem M. Schneerson ile tanışıklığınız eşinizin sayesinde oldu sanırım. Kendisinden nasıl etkilendiniz?

Eşim Dr. Lawrence Resnick, Rabbi’nin doktoruydu. Rabbi ile mutlaka bir araya gelmek onunla konuşmak ve tanışmak istiyordum. Kendisiyle tanışmaya ilk gittiğimde güzel güzel giyindim ve Rabbi yüzüme baktı ve dedi ki; “Bu, her gün giyindiğin kıyafet mi?” Ben de “Kıyafetimde ne sorun var?” diye sordum. Bana verdiği cevap şuydu: “Her zaman böyle giyindiğinden emin olmak istedim.” Ben bu cümleyi hayat dersi olarak aldım; biz Yahudi prensesleriz, her zaman muhteşem görünmeliyiz. Biz insanlara iyilik, nezaket getirmek için varız. Evet, ben böyle düşünüyorum! Rabbi’den sonra kitaplar okudum, mirasımızı öğrenmeye yöneldim ve Yahudi olduğum için gurur duydum.

Işıl ışılsınız; hayatın anlamını bulmak için yola çıktıktan sonra sizin için şimdi hayatın anlamı nedir?

Benim için hayatın anlamı iyi bir insan olmak için elinden gelen en iyisini yapmak ve Tora’da da olduğu gibi komşunu kendin gibi sevebilmek. Biz naziğiz, sevgi doluyuz, iyi kalpliyiz. Yahudi olarak mirasımız bizim ışığımızdır, bunu bilmeliyiz ve elimizden geldiğince bu mirası öğrenmeye özen göstermeliyiz.

Ben kendi mirasıma aşık oldum ve dünyayı gezerek bunu anlatmak için birçok seminere katıldım; işte bu harika bir hediye.

Molly Resnick kimdir?

İsrael TV, PBS, NBC News, The Jewish Press gibi birçok önemli yayın kuruluşunda çalışan deneyimli gazeteci Molly Resnick, Sean Connery’den Sophia Loren’e, Yitshak Rabin’den Menahem Begin’e birçok ünlü isimle röportajlar yaptı.

MATCKH (Mothers Against Teaching Children To Kill and Hate / Çocuklara Öldürmeyi ve Nefret Etmeyi Öğretmeye Karşı Anneler) adlı sivil toplum kuruluşunun kurucusu ve yönetici olan Resnick özellikle Arap toplumlarında çocuklara verilen eğitime dikkat çekmek için kampanyalar yapıyor ve Jewish Press gazetesindeki ‘Childwatch’ köşesinde yazılarıyla bu konuyu gündeme getiriyor.

Yahudilik hakkında belgeseller de yapan Resnick ‘From Showbiz to Shabbat / Eğlence Dünyasından Şabat’a başlıklı konuşmalarıyla köklerine nasıl döndüğünü eğlenceli bir şekilde anlatıyor.

ABD’den Rusya’ya, Tayland’dan Orta Amerika’ya kadar dünyanın birçok yerinde konuşmalar yapan ve konferanslar veren Resnick, İbranice ve İngilizcenin yanı sıra iyi derecede İspanyolca ve Fransızca konuşuyor.