Ukrayna’nın günah keçileri

Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukovich’in Kasım 2013’te Avrupa Birliği ile ticaret anlaşmasını imzalamaktan son anda vazgeçmesinin ardından patlak veren olaylarda yüzlerce insan öldü ve yaralandı. Ülkenin içinde bulunduğu kargaşa ortamından en çok etkilenenlerin arasında Yahudiler de var

Kültür
15 Mayıs 2014 Perşembe

Çela Saranga

Ukraynalı Yahudiler son aylarda bıçaklanma, sokak ortasında dövülme, iki sinagoga molotof kokteyli atılması, bir sinagog duvarına “Yahudilere Ölüm” yazılması, bir Holokost anıtının ve mezarların tahrif edilmesi gibi sayısız saldırıya maruz kaldılar. Bugün başkent Kiev’in birçok bölgesinde neo-Nazi bayraklarını ve sembollerini görmek mümkün. Donetsk şehrinde maskeli kişilerin Pesah Bayramı’nın ikinci günü sinagogdan çıkan Yahudilere dağıttığı el ilanlarında, derhal Donetsk Cumhuriyeti’ne kayıt olmaları aksi takdirde mülklerine el konulacağı ve sınır dışı edilecekleri yazılıydı. Daha sonra olayın düzmece olduğu anlaşılmış olsa da, saldırılar ve el ilanları eski korkuların yeniden alevlenmesine neden oldu. Çünkü Ukrayna toprakları yüzyıllar boyu süregelmiş trajik Yahudi katliamlarının hüznünü ve acılarını taşıyor. Ukrayna antisemitizmi, Ukrayna Yahudilerinin tarihi kadar eski. Yahudiler yüzyıllar boyunca savaşan tarafların arasında kalmış, politik oyunların kurbanı olmuşlar ve Ukrayna’nın günah keçileri haline gelmişler.

UKRAYNA’YA İLK YERLEŞİMLER

Yahudilerin Ukrayna’daki tarihinin izleri 8.yüzyıla kadar izlenebiliyor. Bizans İmparatorluğu, İran ve Mezopotamya’dan gelen mülteciler ve Avrupa’daki Hıristiyan zulmünden kaçan Yahudiler o tarihte Hazar Krallığı’nın sınırları içinde bulunan Dinyeper Nehri kıyılarına, Ukrayna’ya ve Kırım’a yerleşmişlerdi. Göçmen bir Türk boyu olan Hazarlar, Orta Çağ’ın en güçlü krallıklarından birini kurmuşlardı ve egemenlikleri altındaki Yahudileri ibadetlerinde özgür bırakıyorlardı. Yahudiler zaman içerisinde toplumla kaynaşmışlar ve Hazarlarla evlenmişlerdi. Bir süre sonra, önce Hazarlı soylu aileler daha sonra da krallık sınırları içerisindeki diğer Hazarlar Yahudiliği, Tora okumak, Şabat ve kaşerut kuralları gibi uygulamaları benimsemişler, İbranice’yi resmi yazılı dil olarak kabul etmişlerdi. Dini hoşgörüsüzlüklerin baskın olduğu bir dönemde, Hazar Yahudileri barış içinde yaşayan güçlü bir ulusun kurulmasına katkıda bulunmuşlar, Polonya ve diğer birçok Doğu Avrupa ülkesindeki Yahudi Cemaatlerinin kurucuları olmuşlardı.

13. yüzyılda, tüm Polonya’yı harap eden Moğol istilası Hazar Krallığı’nın çöküşüne neden oldu. Polonyalılar ülkenin yeniden kurulması ve şehirlerin müdafa edilmesi için başta Almanya olmak üzere Batı ülkelerinden göçmenleri davet ettiler. Haçlıların eziyetlerinden ve kara veba salgınıdan kaçan Alman Yahudilerinin birçoğu Polonya’ya yerleşti. Yeni göçmenler Polonya Yahudileriyle ortak bir mirası paylaşıyorlardı ama ortak bir dilleri yoktu. Birbirleriyle iletişimde bulunabilmek için Almanca, İbranice ve Lehçe karışımı, Yidiş denilen bir dil yarattılar. Bu yeni dil, Aşkenaz olarak adlandırılan bölge Yahudilerinin ulusal dili oldu.

Daha sonra, Polonya’nın batı bölgesindeki Yahudiler ekonomik fırsatlardan yararlanmak amacıyla Ukrayna’ya geçtiler. 15. yüzyılın sonlarında Polonya-Litvanya bölgesinde yaklaşık 60 Yahudi cemaati vardı ve Yahudi nüfusu 20 bin – 30 bin arasındaydı. O sıralarda Polonya-Litvanya Uluslar Topluluğu’na bağlı olan Ukrayna sınırları içerisindeki Yahudi cemaati, Ukrayna’nın en büyük ve en önemli etnik azınlık cemaatlerinden biri oldu ve Doğu Avrupa’nın Yahudi hayatının merkezi haline geldi.

Ancak Yahudilerin Ukraynadaki hayatı hiç de kolay değildi. Kilise, Yahudilerin cezalandırması ve hayatlarının kısıtlanması için soylulara baskı yapıyordu çünkü soylular Yahudilerin topluma yaptıkları ekonomik katkıların farkındaydı. Yahudiler Ukrayna’ya yerleştiklerinde boya, kumaş, at, sığır ve arazi ticaretinde öne çıkmışlardı. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşayan Yahudilerle bağlantı kuruyorlar, iki farklı dünya arasında köprü görevini görüyorlardı. Ama Yahudilerin en güçlü oldukları nokta Polonya derebeylerinin vergi toplayacıları, bankacılar ve sağlık hizmet sorumluları olarak hükümette görev almalarıydı. En çok da bu yüzden, kendilerinden nefret ediliyordu.

PEŞ PEŞE GELEN KİTLESEL KIYIMLAR

Yahudiler zengileşip refaha kavuştukça, antisemitizm tohumları çiçek açmaya başladı. Ukraynalı Kazaklar da dâhil olmak üzere halkın alt tabakaları Yahudileri ülkenin zengin derebeylerini daha da zenginleştirmek için fakir insanların varlıklarını çalmakla suçladılar. 16. yüzyıl ortalarına gelindiğinde Polonyalılar Ukraynalı Kazaklar üzerinde daha fazla baskı kurmak istediler ve bunun sonucu olarak Bogdan Chmielicki liderliğindeki Kazaklar 1648-1649 yılları arasında Yahudilere karşı ayaklandılar. Chmielicki halkı Polonyalıların kendilerini köle olarak “lanetli” Yahudilere sattığına inandırdı. Bu inançla deliye dönen Kazaklar on binlerce Yahudi’yi katlettiler. Yahudi kaynaklara göre ölü sayısı 100 binin üzerindeydi ve neredeyse 300 Yahudi cemaati yok edilmişti. Kazaklar öyle zalimlikler yapmışlardı ki, birçok Yahudi esir olmayı kabul ederek Kırım Tatarlarına sığınmıştı. Chmielnicki 1654 yılında Kazakları Rus Çarı’na bağlılık yemini etmeleri için ikna etti. Ukrayna Ruslar tarafından ilhak edildikten sonra antisemitizm daha da tırmandı.

1881 yılında Çar II. Alexander’ı katleden devrimciler, suçu Yahudilerin üzerine attılar. Çar’ın intikamını almak için Kirovograd’da Yahudilere saldırılmasıyla başlayan katliamlar tüm ülkeye yayıldı ve yıllar boyunca aralıklarla devam etti. 1880’li yıllar boyunca süren bu katliamlar sonrasında Yahudileri ekonomik ve politik pozisyonlardan uzaklaştırma amacına yönelik sistematik bir ayrımcılık politikası başlatıldı. Bu katliamlar ve ayrımcı politikalara tepki olarak doğan ilk milliyetçi ve Siyonist akımlar Yahudi tarihinin önemli dönüm noktalarından birini oluşturdu.

1905’teki ilk Rus devriminin ardından ikinci bir katliam dalgası başladı. Devrimci hareketle başa çıkmaya çalışan Rus hükümeti kitlelerin kızgınlığını Yahudilere yöneltmek için isyanların bir “Yahudi entrikası” olduğunu söyledi. Devrimciler güç kazandıkça anti-Yahudi propoagandalar yoğunlaştırıldı. En ciddisi Odessa’da olmak üzere, Ukrayna’da 660 köy ve kasabada Yahudilere karşı saldırılar düzenlendi. 1903 – 1906 pogromları Avrupa Yahudileri arasında büyük bir milliyetçi uyanışı ve organize olmuş savunma birliklerinin kuruluşunu da beraberinde getirdi

1917 – 1921 yılları arasında ortaya çıkan yeni Yahudi katliamı dalgası, kapsam ve ciddiyet açısından diğerlerinden çok daha vahimdi. Ukraynalılar, Yahudileri Rus Bolşeviklerle işbirliği yapmakla suçladılar. 1917 Devrimi ve bunu izleyen Rus Sivil Savaşında 35 bin – 50 bin arasında Yahudi Ukrayna’da öldürüldü. 1991 yılında açığa çıkan gizli kanıtlar bu sayının çok daha yüksek olduğunu, en az 100 bin Yahudi’nin öldürüldüğünü ortaya çıkardı. 1917 – 1921 katliamları Doğu Avrupa Yahudilerini derinden sarsmış ve Yahudiler için bir anavatan yaratma arzularını körüklemişti.

SAVAŞ DÖNEMİ VE BABİ-YAR KATLİAMI

II. Dünya Savaşı’nın başladığı yıllarda Ukrayna’nın Yahudi nüfusu üç milyona ulaşmıştı ve ülke nüfusunun yüzde 8’ini oluşturuyordu. 1941 ve 1945 yılları arasında, günümüz Ukrayna’sının sınırları içerisinde kalan bölgede yaşayan 1,6 – 2,7 milyon arası Yahudi, Almanlar ve Ukraynalı işbirlikçileri tarafından öldürüldü.  En korkunç katliam Kiev yakınlarındaki Babi-Yar da oldu. Naziler,  1941 yılının ekim ayında bir vadi olan Babi-Yar’da iki gün içerisinde 34.000 Yahudi’yi sistematik bir şekilde katlettiler. Savaş sonrasında, Sovyetler öldürülenlerin sayısını 100 bin olarak açıklasa da gerçek rakam asla bilinemeyecek. Ukraynalıların çoğu Yahudi komşularının katledilmelerinde ve varlıklarının yağmalamasında etkin bir rol oynadı. Babi-Yar, Yahudilerin dehşet verici bir şekilde katledilmelerinin ve dünyanın ısrarcı bir şekilde bu trajediyi görmezden gelmesinin sembolüdür.

Savaş sonrasında, Sovyetler Birliği sınırları içerisinde kalan Yahudiler kaybettikleri evlerini, varlıklarını ve işlerini geri almak için Ukrayna’ya dönmeye başladılar. Ukraynalılar geri dönen Yahudilere karşı son derece düşmanca davrandılar. Hükümet Ruslar ve Yahudiler arasındaki anlaşmazlıklarda araya girmeyi ve uzlaşmacı bir rol oynamayı reddetti. Sonuç olarak antisemitizm yeniden yüzeye çıkarak edebiyat, sanat ve politik propogandalarda kendini gösterdi. Yanlızca birkaç sinagogun açık kalmasına izin verildi, bunlar da gizli polis tarafında sıkı gözetim altına alındı.

DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK, ANTİSEMİTİZME DEVAM

1960’lardan sonra bazı Ukraynalı fikir adamları Yahudilerin içinde bulunduğu kötü durumu anlamaya, halkın farkındalığını arttırmaya ve yardım etmeye çalıştılar. 1989 Sovyet nüfus sayımına göre Ukrayna’da yaşayan 487 bin Yahudi vardı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bu nüfusun yüzde 80’i göç etti.

Ukrayna’nın 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmesinden sonra, Ukrayna yetkilileri Yahudilere karşı olumlu bir tutum sergilediler ve Yahudilerle işbirliği yapma arzularını dile getirdiler. Devlet Başkanı Kravchuk, Babi-Yar’ın 50. yıldönümünde Ukrayna halkının katliamdaki payını kabullenerek üzüntülerini dile getirdi. Hükümet Yahudi cemaatini yeniden canlandırmak için çaba göstererek, Yahudi kültürel ve dini kurumlarını tanıdı, 20 kadar sinagogu cemaate iade etti ve el konulmuş olan tüm dini eşyaların iadesi için bir yasa çıkardı. Ukrayna’da oluşturulan Yahudi kurumları, Yahudi cemaatinin refah düzeyini yükseltmek, eğitim kalitesini arttırmak, politik sisteme katılmalarını sağlamak ve katliamlar sırasında ölenlerin anısına anıtlar yapmak için çalışmaktadır. Parlamentoda 12 milletvekili, iş dünyasında ise çok sayıda işadamı Yahudi kökenlidir.

Bütün bunlara rağmen Ukrayna Yahudi cemaatleri gıda eksikliği, işşizlik gibi sıkıntılarla boğuşmaktadır. Devlet kurumlarında yer alan Yahudilerin sayısındaki artışa rağmen, dinleri ve inançları yüzünden nefret ve hoşgörüsüzlüklere maruz kalmaktadırlar. Bugün bile birçok Ukrayna vatandaşı bölgede süregelen ekonomik sıkıntıların ve sefaletin nedeninin Yahudiler olduğuna inanmakta. Bu yüzden son dönemdeki gelişmeler Ukrayna Yahudilerinin geleceği açısından endişe yaratmakta.

 

Öne çıkan Ukraynalı Yahudiler

Katliamlar, antisemitizmin yükselişi ve ayrımcı kısıtlamalar bile Yahudilerin Ukrayna’ya göç etmelerini ve ülkenin ekonomik gelişimde önemli bir rol oynamalarını engelleyemedi. Eğitim gören veya meslek öğrenen Yahudilerin sayısının toplam Yahudi nüfusun yalnızca yüzde 10’u olabileceği şeklindeki kısıtlamalar fakirleşmelerine yol açsa da, Ukrayna Yahudileri zengin bir kültürel birikim geliştirmeyi, mimari, edebiyat, basın, tiyatro ve Yahudilik eğitimi alanlarında başarılı eserler yaratmayı ve Ukrayna’nın politik hayatında yer almayı başardılar. Ze’ev Jabotinsky, Leon Trotsky, Golda Meir, Chaim Nahman Bialik, Shalom Aleichem, İsac Babel kendi dallarında öne çıkmış isimlerden sadece birkaçıdır.

Yahudilerin gördükleri zulüm, manevi ve dini anlamda da yeni gelişmelerin ortaya çıkmasına yol açtı. Baal Shem Tov olarak bilinen Israel ben Eliezer, Hasidizm hareketinin kurucusu oldu ve bu akım zaman içerisinde tüm Ukrayna’ya yayıldı. 18. yüzyılın sonlarına doğru Moses Mendelssohn, Yahudi geleneklerini ve modern hayatın gereklilikleri sentezleyen Haskalah (Aydınlanma) akımını başlattı. Chabad-Lubavitch hareketinin kurucusu Menachem Mendel Schneerson da Ukrayna’da doğdu.

İbranice’nin yeniden doğuşu ve modern hayata uygulanışı da Ukrayna Yahudilerinin eseridir. Kyiv bölgesinde doğmuş olan Ahad Ha-Am “kültürel” ve “düşünsel” Siyonizmin babası sayılır.