Uzakdoğu’nun Amerika’sı SİNGAPUR

Çin, Hint, İngiliz kültürünün birbirine karıştığı, dünyanın ‘en temiz ülkesi’ unvanını uzun süredir başka hiçbir yere kaptırmayan Singapur, gerçekten de doğunun Amerika’sı… Kalabalık ama bir o kadar da ışıl ışıl… Uzakdoğu’da mutlaka görülmesi gereken bir durak.

Cako TARAGANO Seyahat
14 Mayıs 2014 Çarşamba

Kuala Lumpur ve Bangkok’tan sonra Uzakdoğu gezimizin son ayağı olan Singapur’a gece yarısına doğru indik. Buraya gelmeden önce kiminle konuştuysak Singapur için ‘Uzakdoğu’nun Amerika’sı’ dedi. Havaalanının büyüklüğü, temizliği ve güzelliği hemen dikkatimizi çekti.

Çıkışta güler yüzlü rehberimiz Christina bizleri karşıladı. Otel yolunda, her yerin ışıl ışıl ve ağaçlarla kaplı olduğunu gördük. Saatlerin gece yarısını göstermesine rağmen kadınların sokaklarda tek başlarına rahat bir şekilde gezdiklerini görmemiz, Singapur’u hemen sevmemizi sağladı.

Ertesi sabah kahvaltı salonuna girerken kapıda karşılayan garson, bizi Türk konuklar için ayrılmış bölüme götürdü. Avrupa ve Uzakdoğu mutfağının yan yana servis edildiği zengin ve lezzetli bir kahvaltı büfesi ile karşılaştık. Kahvaltının hemen ardından rehberimiz ile buluşup şehir turumuza başladık.

Turumuzun ilk durağı, otelimize birkaç dakika mesafede olan, şehrin en ünlü caddesi Orchard Road idi. Ardından Hint ve Çin mahalleleri ile tapınaklarını gezdik. Singapur’a ilk gelen İngiliz ve ileride valisi olacak olan Raffles’ın, şimdi butik otel olan evini gördük. Singapur’un simgelerinden biri olan orkide bahçelerine hayran kaldık. İnanılmaz çeşit ve güzellikteki orkideler, tropik ağaçlar, yapay göletler ve şelaleler insanı büyülüyordu.

Uzakdoğu turumuzdaki her ülkede olduğu gibi pırlanta ve hediyelik eşya satan yerler de gezi programımızdaydı.

Yarım günlük turumuz otelde sona erince yürüyerek Orchard Road’a gittik. Yol boyunca kalabalık sokak ve caddelerde alışveriş yaptık, yemek yedik.

GECE SAFARİSİ

Saat 19.00 gibi gece safarisi için yeniden rehberimizle buluştuk. Turumuzun adı ‘Night Safari’ idi. Yaklaşık 120 çeşit, 1200’den fazla hayvanın doğal ortamlarında yaşadığı bir hayvanat bahçesine gittik. Gişede başlayan kalabalıkta büyükler kadar çocuk ziyaretçiler de vardı.

Hayvanat bahçesinde yanları açık, tren vagonları ile geziyorsunuz. Vagonların her birinde, en ön vagonda parkı ve hayvanları anlatan rehberi gösteren ekranlar bulunuyor.

Park açık ve mehtaplı bir gece görüntüsünde; sanki pırıl pırıl ay ışığı ile aydınlatılmış gibi. Çok farklı bir teknik ile yapılmış bu aydınlatma ile güzel bir hava yaratılmış. Rehber, hayvanları rahatsız edip huysuzlaştırmamak için fısıltı ile konuşup anlatıyor. Aslanlar, filler, gergedanlar, zürafalar, yaban domuzları, bufalolar, sadece birkaç metre ötenizde duruyor.

Etraf zifiri karanlık, sadece ay ışığı gibi aydınlatılmış bir ortam. İster istemez insanın içi ürperiyor bir anda. Bir yerden sonra tura yürüyerek devam ediyorsunuz. Bu kez de burnunuzun dibinden yarasalar uçuşuyor. Fotoğraf makinemin kordonu istemeden bir arkadaşın bacağına değdi; kızcağız havaya fırladı. O zaman anladım ki yalnız benim değil herkesin içinde bir tedirginlik var. Ancak o an inanılmaz bir adrenalin salgılıyorsunuz. Tarifi imkânsız bir keyif.

Turun bittiği yerde yer alan lokantalar, ızgara kokuları yayıyorlar. Zaten karnımız aç, bu kokular iştahımızı bir kat daha kabarttı. Rehberimizden bizi otele geri götürmek yerine yemek yiyebileceğimiz uygun ve güzel bir yerde bırakmasını istedik. Durağımız ‘Boat Quay’ oldu. Büyükada ya da Tarabya’da rastlayabileceğiniz sahil lokantaları olan bir semt. Aklınıza gelebilecek her türlü yemek yeri mevcut; balık lokantaları, Meksika mutfağı, İtalyan pizzacıları, birahaneler, publar, barlar...

Güzel bir İtalyan lokantasına oturduk. Denize sıfır güzel bir ortamda yemeğimizi yedik.

    SİNGAPUR HAKKINDA...

 Singapur dünyanın en temiz şehri seçildi. Ülkede sakız üretmek yasak. Sebebi ise çocukların oyun olsun diye sakızları asansörün kapılarına yapıştırmaları durumunda elektronik donanımı bozacakları ihtimali.

 Evde saksıda çiçek yetiştirmek serbest ancak bakımını doğru yapmak şart. Eğer komşunuz çiçekler yüzünden sinek oluştuğunu şikâyet ederse, tarım bakanlığından görevliler gelip denetleme yapıyor. Bitkinin doğru yetiştirilmediği tespit edilirse büyük para cezası var.

 İnşaat veya hafriyat sırasında toprak ve mıcırları taşıyan kamyonun inşaat alanından çıkarken lastiklerini yıkaması gerekiyor. Tekerlekleri kirli bir şekilde yola çıkarsa, büyük para cezasına çarptırılıyor.

 Erkeklerin 18 yaşını doldurmamış kızlarla ilişkiye girmesi kesinlikle yasak; cezası da çok büyük.

 Ülkede bunun gibi birçok şey yasak ve yasakları delenlere büyük miktarda para cezası var. Adeta yasaklar ülkesi ama halk bu yasaklardan şikâyetçi değiller. Çünkü bu yasakların kendi huzurları için konulduğunun farkındalar.

 İnsanlar emekli olunca emekli maaşı almıyorlar. Zaten emeklilik yaşı çok geç. Çalışma hayatında maaşlarından kesilen paralar emekli olunca toplu olarak kendilerine veriliyor. Bu parayla yatırımlar yapıp yaşlılıklarında geçimlerini sağlıyorlar.

SENTOSA ADASI

Şehirdeki son günümüzün turu Sentosa Adası’na idi. Bu ada, isterseniz kara yolu, isterseniz teleferik ile ulaşabileceğiniz, içinde sayısız etkinliğin olduğu bir ada. Maalesef her şeyi bir gün içinde gezip görmek imkânsız; dolayısıyla sizi en çok ilgilendiren birkaç yeri seçmek durumunda kalıyorsunuz. Bizim otelden teleferik istasyonuna yolculuğumuz yaklaşık 20 dakika sürdü. Dörder kişilik teleferiklerle adaya havadan geçtik. Böylece tepeden güzel manzarayı da görme fırsatı elde ettik.

Bizim için hazırlanmış tur kapsamında Singapur tarihi hakkında bilgi alabileceğiniz, bir mumya müzesi olan Images of Singapur, Singapur’un simgelerinden biri olan Merlion Anıtı ve denizaltının renkli dünyasını yansıtan dev akvaryum Underwater World yer alıyordu. Bunların yanı sıra adada, sinema, golf sahası, plaj, kuş parkları, orkide ve çiçek bahçeleri, sayısız lokanta ve cafe mevcut.

Rehberimiz önce genel anlamda adayı tanıtıp anlattı. Daha sonra Singapur’un kuruluşunu ve tarihini anlatan mumya mankenlerle dolu müzeyi gezdik. İngilizlerin gelişini, sömürge döneminin başlangıcını ve bitişini, II. Dünya Savaşı’nı, Japonların ülkeye girişini ve savaşı kaybedince gidişini çok heyecanlı bir şekilde rehberimizin ağzından dinledik. Singapur birçok kültürü içinde barındıran bir ülke; Çin, Hint, Müslüman, İngiliz… Şu anda ağırlıklı olarak Çin kültürü göze çarpsa da uzun yıllar İngiliz sömürgesi olmasından dolayı, gerek trafiğin ters yönde akışından gerekse yaşam tarzından İngiliz kültürünün de izlerinin devam ettiğini görebiliyorsunuz.

Mumya müzesinin ardından adayı baştan bir başa geçtiğimiz açık tren sayesinde ziyaret edemediğimiz yerlere de göz atma fırsatı bulduk.

Dev akvaryumda küçücük lepisteslerden denizler canavarı köpek balıklarına, su samurlarından çeşitli su yosunlarına kadar, birçok deniz canlısını gördük. Akvaryumun bir bölümünde balıkları ellerimizle besledik.

Buradan çift katlı üstü açık otobüs ile turumuza devam edip Merlion Anıtı’na geldik. Ülkenin simgelerinden olan Merlion adından da anlaşılacağı gibi vücudu balık kafası aslan olan bir yaratık.

Havadan teleferikle geldiğimiz adayı karayolundan minibüs ile terk ettik. Günümüzün geri kalan kısmını yine Orchard Road’da geçirdik. Gerçekten hiç sıkılmayacağınız bir cadde. Alışveriş merkezleri, şık mağazalar, lokanta ve pub’larla aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir cadde…

Derken birden hava karardı ve bölgenin tipik muson yağmuru başladı. Yağmur ince ince, ip gibi yağıyordu. Hemen kendimizi bir alışveriş merkezinin içine attık. Biraz oyalandıktan sonra yağmurun da hafiflemesini fırsat bilerek taksi ile otelimize dönmek istedik. Ancak taksi durağında inanılmaz bir kuyrukla karşılaştık. Islanmayı göze alarak dönüş yolunu da yürüyerek yaptık.

Artık dönüş yolculuğumuzun zamanı gelmişti. Bizi havaalanına götüren rehberimizle pasaport kontrolde vedalaştık. Ardından Kuala Lumpur aktarmalı İstanbul yolculuğumuz başladı. Uçuş olarak iyi bir saatti. Tüm günün yorgunluğu ile gece uçakta uyuyabilecektik. Nitekim Mısır’a kadar uyuyarak geçirdik vaktimizi. Kahire Havaalanı’nda uçaktan inmemize izin verildi.

Kahire Havaalanı’nın Duty Free Shop’unda gezinip bir şeyler alırken hayatımda daha önce yaşamadığım bir deneyim yaşadım: Free Shop’tan pazarlık yapıp alışveriş ettim! Maalesef dünyaca ünlü Kahire şehrinin havaalanı çok bakımsız ve kötü idi.

İstanbul saati ile sabah sekizde Atatürk Havaalanı’na indik. Uzun zamandan beri düşlediğim ve istediğim Uzakdoğu turu böylelikle noktalanmış oldu.