Kitapların Ardından: Hitler’in kadın cellatları

Kadınlar soykırım yapar mı? Tarih profesörü Wendy Lower, II. Dünya Savaşı’nın bugüne kadar fazla araştırılmamış bir sayfasına ışık tutuyor. ‘Hitler’in Şirret Kadınları’, özellikle Nazilerin doğu cephesinde görev almış kadınların Yahudilerin öldürülmesinde oynadığı aktif rolü gözler önüne sererken bu sorunun yanıtını arıyor.

Virna BANASTEY Sanat
7 Mayıs 2014 Çarşamba

II. Dünya Savaşı ve Holokost konusunda birçok önemli araştırma yapan, kitap ve makale kaleme alan tarih profesörü Wendy Lower, bugüne kadar fazla açılmamış bir kapıyı aralıyor. Soykırım üzerine yirmi yıllık arşiv ve saha araştırması tecrübesine sahip Lower, Koton Kitap’tan çıkan son kitabı ‘Hitler’in Şirret Kadınları’nda özellikle Almanların doğu cephesindeki Yahudi cinayetlerinde kadınların rolünü sorguluyor.

Lower’ın kitabı Nazi Almanya’sının yaklaşık 500 bin genç kadını görevlendirdiği Polonya, Belarus ve Ukrayna’yı kapsayan doğu bölgesinde, genel kanının aksine kadınların cinayetlere sadece tanık olmadığını, aktif olarak, kimi zaman silahın tetiğini çekerek, Yahudileri öldürdüğünü ortaya koyuyor.

Hitler’in Şirret Kadınları, doğu cephesinin kadınlarını, görevlerine ve cinayetlerdeki katılımlarına göre bazı gruplara ayırıyor:

• Çoğu zaman ‘zararsız’ olarak bilinen öğretmenler, anaokulundan itibaren çocuklara Nazi felsefesini öğreterek beyinlerini yıkarken, ‘Ari’ tanımlamasına uymayan öğrencileri de okul sisteminden çıkartılar. Bazı okullarda engelli, yavaş öğrenen ya da ‘ırksal açıdan değerli olmayan’ çocukları SS’e bildirerek ortadan kaldırılmalarını sağlayanlar da öğretmenler oldu.

• En fazla sayıda Alman kadını doğrudan savaşın içine ve Nazi Soykırımı’na sokan meslek ise hemşirelik oldu. Savaş boyunca ‘ırk hijyeni’ ve kalıtımsal hastalıklar konusunda eğitim alan hemşireler bazı noktalarda çok hastaların ‘çektikleri acılara son veren’ iğneleri yapanlar oldu.

• Genellikle sadece verilen emirleri uygulayan kişiler olduğu düşünülen sekreterler ise Gestapo ofislerindeki görevleri kapsamında zaman zaman ölüme gidecek Yahudilerin isim listelerini hazırlayan, kimlerin kurşuna dizileceğine karar veren organlar oldu.

• Lower’ın kitabında en geniş bölüm ise doğu cephesinde görevli askerlerin eş ve sevgililerine ayrıldı. Gestapo subaylarının bazılarının eşleri kocalarının yaptıkları konusunda ilgisiz davranırken bazıları de bizzat kocaları ile birlikte ‘operasyonlara’ katılarak silah kullandılar. Kimileri ise evlerinde ve yakın çevrelerinde çalışan Yahudileri –hatta çocukları– öldürerek sahip oldukları gücü gösterdiler.

BELGELER VE TANIKLIKLAR

Bugüne kadar Yahudi ölümlerinde rol alan Alman kadınlarının sadece kamplarda ve kadın koğuşlarında görevli bir avuç olduğu sanılırken, Lower aslında bu sayının düşünülenden çok daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.

Ukrayna arşivlerinde araştırma yaparken burada görev yapmış Nazi Partisi üyesi kadınlarla ilgili belgelere rastlayan Lower, araştırmasını derinleştirdiğinde Alman kadınların sadece sivil cephede görev almadığını, işgalde ve kanlı operasyonlarda da aktif rol oynadıklarını şaşkınlıkla öğrenmiş.

Kitabı, doğu cephesinde yaşayan ve çalışan on üç ‘sıradan’ kadının hikâyesi üzerine oluşturan yazar, hikâyeleri ortaya çıkartırken, günlük, mektup, sorgu tutanakları gibi yazılı kaynakların yanı sıra tanıklıklardan da faydalanmış.

Zaman zaman, “Bu sıradan kadınları şiddete eğimli yapan neydi? Bir hemşire hastalarını öldürebilir mi? Bir anne, nasıl başta çocukların kafasına silah dayayabilir?” sorularını soran Lower, hikâyesini anlattığı kadınların savaştan sonraki kaderlerini anlatmayı da ihmal etmemiş.

Lower, Hitler’in kadın ‘cellatlarını’ anlattığı kitabının sonunda gözden kesinlikle kaçmaması gereken bir tespiti de vurgulamayı ihmal etmiyor:

“Bu kitapta bahsi geçen kadınlar zorunda oldukları için öldürmediler. Yahudi öldürmeyi reddetmiş olsalardı herhangi bir ceza ile karşılaşmayacaklardı.

(…) Ancak bu hikâyelerin ve anıların, zalimlik ve cesaretin bir araya gelerek oluşturduğu kolaj, bir yandan tarih ve insanlık anlayışımızı sürekli sınava tabi tutmaya devam ederken –yalnızca erkeklerin değil, kadınların da dahil olduğu– insanlığın nelere inanmaya ve neler yapmaya muktedir olduğunu görmemizi sağlıyor.”