70 Pencere’de bu sene tema ‘Neşe ve İnanç’tı

Geçen sene ilki gerçekleşen 70 Pencere etkinliği bu yıl 4 Mayıs Pazar günü yapıldı. Açılış konuşmasını Hahambaşı Rav İsak Haleva´nın yaptığı kültür günü, 17 konuşmacıya ev sahipliği yaptı.

Toplum
7 Mayıs 2014 Çarşamba

Suzet Koenka, Rivka Mazliyah, Dalya Valansi, Ceymi Doenyas, Nedim Büyükabolafya, Yusuf Kohen, Beti Halegua ve Nazlı Doenyas katıldıkları konuşmaları bizlerle paylaştı

Rav Benjamin Blech-Amerika'da yaşayan en etkili 50 Yahudi arasında 16. sırada yer alan, dünyaca tanınmış bir eğitimci, dini lider, yazar ve konuşmacı olan Rav Blech, 70 Pencere'ye üç konuşma ile katıldı. ‘Yahudilikteki Tüm Kapıların Anahtarı’ konuşmasında, bulunduğumuz halden memnun olmamanın aslında fark etmeden etrafımızdan gelen mesajlarla öğretilmiş olabileceğini örneklerle anlattı ve mutlu olmanın, mutluluğu yaşamanın basit ve hemen uygulamaya başlanabilecek formülünü verdi.

‘Tanrı İyi De, Gerisi Neden Bu Kadar Kötü’ konuşmasında, Tanrı’nın Moşe’ye “yüzümü değil ama sırtımı göreceksin” demesinin olayları anında yorumlamanın çok da doğru olmadığını, kötü diye yorumlanan tüm geçmişin ileride iyiliğimiz için olduğunu göreceğimizi belirtti. Hayat ileri doğru yaşanır ve geriye doğru anlaşılır. Bazen hayatının en kötü anı dediğin zamanının, ileriki senelerde hiç de kötü olmadığını anlarsın.

‘Sistine Chapel: Michelangelo'nu Gizli Yahudilik Mesajları’ sunumunda, ekranda Sistine Chapel'den görüntülerle Michelangelo'nun freskolara ustaca yerleştirmiş olduğu Yahudilik mesajlarını gösterdi. Birçok simgenin açıklandığı bu konuşmada, R.Blech'in 26 ülkede 60 lisana çevrilen aynı isimli kitabından bölümler aktarıldı.

Molly Resnick- ‘Sahne Spotlarının Geçici Işığından Şabat Mumlarının Kalıcı Aydınlığına’ konuşmasının başında, Sean Connery, Sophia Loren gibi ünlülerle yaptığı röportajlar sırasında çekilmiş resimlerini göstererek kendini tanıttı. Resnick hayat yolculuğunun nasıl onu köklerini keşfetmeye yönlendirdiğini, adım adım nasıl kendini, kültürünü tanıdığını eğlenceli bir dille anlattı. Konuşmasının sonunda, etrafımızda gördüğümüz birçok teorinin, anlayışın, düşüncenin, zaman içinde veya bulunduğumuz yere göre değişebileceğini fakat Yahudiliğin ebedi değerlerinin her zaman değişmez olarak kalacağını ve mirasımızdan ne kadar gurur duyarsak az olduğunu vurguladı.

Rav Mendy Chitrik- ‘Melodilerin Meditasyonu’ adlı uygulamalı sunumunda, bazı duyguların kelimelerle doğru şekilde ifade edilmesinin mümkün olmadığını anlattı. Derin duyguların ancak şarkı veya ağlayarak ifade edilebileceğini söyledi ve melodilerin, gözler kapalı olarak mırıldandığında, insanı medite edebildiğini gösterdi.

Chaya Chitrik- ‘İnancın Neresi Batıl, Neresi Değil’ başlıklı sunumunda batıl inançlardan bahsetti. Hepimizin başını ağrıtmıştır batıl inançlar… Acaba merdivenin altından geçsem şöyle mi olur, evime at nalı koysam şans getirir mi? Chaya Chitrik konuşmasında Yahudiliğin içinde hiçbir batıl inanışa yer olmadığı, her inanışın ve sembolün iyiye yorumlandığını net bir şekilde anlattı.

Lea Cibili- ‘Neden Ölmedim’  konuşmasında, sağ çıkması mümkün olmayan bir trafik kazasından mucizevi bir şekilde kurtulduğunda, bunun mutlaka bir sebebi olması gerektiğini düşünerek bir arayışa başladığını ve bu arayışın ona farklı kapılar açarak farklı yerlere, farklı deneyimlemelere götürdüğünü ve en sonunda onu bugün olduğu, olmaktan mutlu, gururlu ve her an Tanrı'ya müteşekkir olduğu hale getirdiğini samimi ve eğlenceli bir dille anlattı.

Hay Eytan Yanarocak- ‘Kimlik Bunalımı: Yahudilik, Türklük, İsraillilik’ konuşmasında, kimlik, ulus, etnik grup, Yahudilik, seçilmişlik kavramlarını açıkladıktan sonra İsrail vatandaşı olmaktan bahsetti. Türklük, Atatürk'ün Yahudilere bakışı ve AK Parti’nin son senelerdeki görüşlerinden derlemeler yaptı.


Ilan Frydman- Filmler eşliğinde yaptığı ‘Bayramlar: Yıl Boyu Mutluluk’ konuşmasında, her bir bayramın ayrı ayrı ve yıl boyunca hayatımıza kattığı anlamlardan bahsetti: “Roş Aşana'da yazmaya başlıyoruz, Kipur’da geçmiş için özür diliyoruz, Sukot’ta emin miyiz diye sorguluyoruz ve mühürlüyoruz.”
Tek Bir Dilek Hakkın Olsa Ne Dilerdin’ konuşmasında filmler eşliğinde Yahudiliğin çeşitli boyutlarını ele aldı. Yahudi olmalı mıyım, Yahudi kalmalı mıyım kavramlarını Damdaki Kemancı filminden örneklerle anlattı. Yahudiliği nasıl anlıyoruz? İnanç mıdır, gelenek midir? Din midir, kültür müdür? Ulus mudur? Bir arkadaşlık grubu mudur? Bir ırk mıdır? Bu soruların cevabının, Yahudiliğin orijinal düşünce şeklinin başladığı yere dönülerek anlaşılabileceğinden bahsetti.

Chaya Lester- ‘Keyifli Yolculuğa Değil, Yolculuğun Keyfine Odaklanmak’ sunumunda, hayatımızda kimi zaman karşılaştığımız kötü veya üzücü olayların/deneyimlerin altında mutlaka bir hazinenin yattığını ve bu hazineyi bulmak için bunun bir fırsat olduğunu gerçek yaşanmışlıklardan örnekler vererek açıkladı. Böyle bir durumla karşılaşıldığında yapıcı adımlar atarak değerli olana ulaşılabileceğini belirtti.
Judy Klitsner- ‘Tora'daki Liderler ve Onların Yahudi Olmayan Danışmanları’ konuşmasında, Tora'daki pek çok liderin kişisel ve spiritüel anlamda zorluklarla karşılaştıkları zamanlarda, çoğu zaman onlara akıl veren yardımcılarının Yahudi olmayan kişilerden oluştuğunu belirtti ve bunu belirgin örneklerle açıkladı. Paralellik konuşmasında ise Tora'daki benzer hikâyelerin bazen kişiler hakkında farklı şeyler söylediğine dikkat çekti. Bunun sebebinin ise her dönemin manevi seviyesinin farklı olması, seviyeyi belirleyenin ise insan olduğunu belirtti.
Rav Moshe Zeldman- ‘Günlük Hayatta Mistisizm ve Gizemi Yakalamak Mümkün mü? konuşmasında, insanlığın; sonsuz olan bir kavram olan Tanrı kavramıyla, sınırlı ve fiziksel olarak içinde bulunduğumuz gündelik yaşamı nasıl bir arada yaşanabileceği sorusuna ve bilgisine sadece Yahudiliğin ve Kabala'nın ışık tutabileceğinden bahsetti.

Ruh ve Öbür Dünyanın Gizemi’ konuşmasında ise, ölümden sonra yaşamın en çok merak edilen konu olduğunu anlattı. Rav Zeldman, bu dünyadayken yaptığımız her mitsva ve hareketin, gelecek dünyamıza etkisi olduğunu vurguladı.

Rav Shmuel Klitsner- İlk konuşması ‘Yaradılıştaki Aşk Üçgenleri’nde, Tora'da Avraam'ın Yitshak'ı kurban etme hikâyesinde dağa birlikte çıktıkları fakat dönüş yolunda Avraam'ın dağdan indiğinin yazdığına dikkati çeken Klitsner, bunun Yitshak'ın hâlâ psikolojik olarak dağda ve bu travmanın içinde takılı kaldığını anlatmak için bir yöntem olabileceği yorumumu getirdi. İkinci konuşması 'İnsanın Bütünlük ve Özerklik Mücadelesi'nde Yaakov'un melekle savaşırken Tora'da "Yaakov yalnız kalmıştı" dendiğini, buradan da Yaakov'un aslında kendi ile savaştığının ima edildiğini belirtti. Klitsner'e göre burada bize özümüzde kim olduğumuzu kabullenmeden ileri gidemeyeceğimiz mesajı veriliyor.

Rav Dov Ber Cohen- ‘Budist Rahip, Batı Kültürü Ve Yahudilik Felsefesi’ konuşmasına Hinduizm’den örnekler vererek başladı. Hinduizm’in Yahudilikten 400 sene sonra dünyaya geldiğini söylerken Hindu kahramanları ile Tora kahramanları arasındaki ilişkileri kısaca gösterdi.

Rav Cohen Tanrı’nın insanları yaratırken kendilerini geliştirmelerini anlatırken “Eğer Tanrı hep aynı kalmamızı isteseydi tarladaki buğdayı yememizi isterdi evde yaptığımız keki değil” örneğini verdi. Konuşmasının sonunda egomuzu yenmek için kendimizi bir mağaraya kapatmanın doğru olmadığını, gerçekte hayatı yaşarken egoyu yenmenin daha değerli olduğunu izah etmeye çalışırken, Tanrı ile değil Tanrı gibi olmamız konusunu vurguladı.

Nazlı Erbeş- Maimonides ve Baal Sem Tov'dan Yahudi Mistisizmi hakkında örnekler verdi. Saray parabolleriyle Tanrı’yı bulmak üzerine örnekler verip paralellikler ve farklılıklar üzerinde durdu. Tanrı’ya ulaşmak üzere içimizde var olan ilahi kıvılcımın öneminden bahsedildi.
Rav Shlomo Selim Eskenazi-  ‘Kutsal Olun Çünkü Ben Kutsalım’ konuşmasında, Tanrı'nın, bizim maddi olan bu dünyayı kutsiyet getirmek için kullanmamızı istediğini belirtti. Tanrı şöyle diyor: "Sizden melek olmanızı istemiyorum Benim meleklerim çok, siz insan olun ve olmak için de fiziki dünyayı kullanın."
Rav İsak Alaluf ve Melih Kuzir- ‘Tsadik ve Baal Teşuva’ konuşmasında dünyevi şeylerden yasak ve günah olanlarını tatmış ve yaşamış olan Baal Teşuva’nın pişmanlık yaşayıp onları terk etmesinin, izlenecek çok zor bir yol olduğunu, bu yüzden Baal Teşuva'nın değerinin, hayatında günah işlememiş bir tsadikten daha büyük olduğunu anlattı.
Hayalimizdeki Cemaat Okulu’ panelinde Türkiye’deki bir cemaat okulu olarak UÖMO'nun akademik ve sosyal artıları, dünyadaki diğer Yahudi cemaat okullarıyla karşılaştırıldığında artıları ve eksileri, Türk Yahudi Cemaati’nin tek okulunun 'ne kadar' Yahudi olması gerektiği, Yahudi okulu olmanın sabit ve değişken kuralları gibi sorular, farklı görüşleri savunan panelistler tarafından irdelendi.
Gerçeğe Doğru Farklı Yüzler-Beş konuşmacının, moderatörün sorduğu sorulara 1 dakika içinde cevap verdikleri panelde, mutlu bir evliliğin sırrı, insanları en büyük korkusu, kendi kendine giden bir araba icat edilse Şabat'ta kullanılıp kullanılamayacağı, dindar erkeklerin seküler olan erkeklere göre daha hükmedici olup olmadığı, anlamadan İbranice dua etmenin mi yoksa kendi dilinde anlayarak dua etmenin mi tercih edilmesi gerektiği gibi birçok soru ele alındı.

Eli Beer- 6 yaşındayken bir otobüsün bombalanmasına şahit olan Eli Beer, bu olayın onu nasıl etkilediğini ve nasıl bundan sonra kendini, hayat kurtarmaya adadığını anlattı. 15 kişiyle başlayan gönüllü hayat kurtarma ekibinde bugün 2300 kişinin çalıştığını ve günde 650 hayat kurtardığını anlattı.

Kapanış töreni, Gabi Behiri'nin sunumu, Hazan İzzet Barokas'ın günün anlamına uygun şarkıları ve Sabi Şemarya'nın piyanosu eşliğinde son buldu.


KATILIMCILARIN KALEMİNDEN 70 PENCERE:

Alp Hazan (20): 70 Pencere organizasyonu benim için gerçekten de bir günde okunmuş 70 kitap, tanınmış 70 yeni insan, gezilmiş 70 yeni dünya oldu. Duygusal ve düşünsel olarak çok yoğundu. Beni, kimliğim ve hayat hakkında düşündürerek geliştirdi. Özellikle dinin bildiğim 'yanlış din' olmadığını çok yaşamış, çok sorgulamış, çok düşünmüş ve dünyaya çok fayda sağlamış insanlardan öğrenmek, din hakkındaki önyargılarımı kırmamı sağladı. Dinin aslında yaşamın bilimi olabileceğini gösterdi. Bana hayatımı istediğim gibi yaşayabilmek, anın farkında olabilmek için keşfedilecek yepyeni bir dünya verdi.

Deyvi Mizrahi (28): Açıkçası, önyargı ile yaklaştığım ve beklentisiz olarak geldiğim 70 Pencere etkinliğinden kendime çok şey katmış olarak ayrıldığımı belirtmekten mutluluk duyuyorum. Sadece dini bilgilerin ve yaşam biçiminin dayatıldığı bir konferans değil, tam aksine hayatın içinden, günlük olarak kullanabileceğimiz ve uygulayabileceğimiz birçok küçük yaşam sırrını göstermesi ve inançlarımız hakkında düşünceye sevk etmesi açısından oldukça öğretici olduğunu söyleyebilirim. İnançlarımızın hayatımıza nasıl yön verebileceği ve iyileştirebileceği konusunda ufkumuzu açacak yeni bilgiler öğrendim. Özenle seçilmiş konu ve konukların geniş yelpazede bir dinleyici kitlesine hitap edebilmesi titizlikle yapılan bir çalışmanın sonucu olduğunu ortaya koyuyor. Bu çizgiyi devam ettireceğine inandığım 70 Pencere önümüzdeki senelerde merakla bekleyeceğim etkinliklerden bir tanesi olacak.
Shay Nahmias (24): 70 Pencere ile bilginin sonsuzluğunu tecrübe ediyorsunuz. Ufuk aydınlatan, üzerinde hiç düşünmediğiniz konuları düşündüren, bambaşka bakış açıları katan ve en önemlisi kendinize doğru soruları sorduran harika bir organizasyondu.

 

Sinan Hobeş (20): 70 Pencere’nin bugüne kadar Ulus çatısı altında gördüğüm en güzel organizasyonlardan biri olduğunu düşünüyorum. Çıkarılacak bir sürü ders vardı ama bir tanesini söylemek gerekirse, Rabbi Moshe Zeldman'ın yaşadığımız dünyayı hamile olan bir annenin rahmine, öbür dünyayı da dışarıdakine benzetmesi, bana yaşadığımız fiziksel dünyanın aslında bizi 'gerçek' dünyaya hazırladığı, son diye bir şeyin olmadığı, başlangıca doğru ilerleyen bir kısır döngüde olduğumuzu, başımıza gelen olaylar, yaşadığımız hayat ve bunlara verdiğimiz tepkilerin, aslında hazırlanma sürecimizin bir parçası olduğunu düşündürüyor. Bu açıdan düşününce, minnetar olma duygusu çok daha anlamlı oluyor.