Bu bir ihracat teşvik yazısıdır

Bir ülkenin ekonomik büyümesinde ihracatın artıyor olması birçok açıdan fayda sağlar. En başta, ülkenin cirosunun artması ve bundan hareketle ülkeye döviz kazandırıyor olmasıdır. İhracatın artıyor olması, cari denge hesabındaki açıkların giderilmesi anlamında da önemli

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
1 Mayıs 2014 Perşembe

İhracat konu başlığımız olunca, dış ticaretin ekonomideki yeri ile önce başlamakta fayda var. Bir ülkenin yıllık ekonomik büyüklüğünün ölçüsü olan GSYİH (Gayri safi yurtiçi hasıla), tüketim harcamaları (C), özel yatırımlar (I), kamu harcamaları (G) ile net faktör gelirlerinin (NX, yani ihracattan ithalatın düşmesi) toplamından oluşur. Bir ülkenin ekonomik büyümesinde bu anlamda ihracatın artıyor olması birçok açıdan fayda sağlamaktadır. En başta, ülkenin cirosunun artması ve bundan hareketle ülkeye döviz kazandırıyor olmasıdır.

Merkez Bankası’nın döviz rezervleri başta olmak üzere, Ödemeler Bilançosu’nda rezerv hesabındaki tortuların yani birikimlerin oluşması yönünde öncelikle faydalıdır. Ödemeler Bilançosu’nda denge hesabında da çok önemli bir yer tutar. İhracatın artıyor olması, cari denge hesabındaki açıkların giderilmesi anlamında faydalıdır. Diğer kazanımları arasında, ülkenin patent, marka, know-how satışından hareketle global dünyadaki bilinirliğine sağladığı katkı, talep artışı nedeni ile üretime yönelik istihdamın artması, AR-GE bütçelerine olan etkisi, yan sanayilerin gelişimine sağladığı faydalar sayılabilir. Tabii, ihracatı arttırmak için yarı mamul, enerji, know-how, lisans gibi konularda yurtdışına yani ithalata bağımlılık olmadığı durumda ihracatın getirileri daha da kıymetlidir.

İhracatın faydaları

İhracat firmanın pazar, müşteri segmenti, ürün çeşitliliği ve gelir alternatifleri başlıklarında fayda sağlamaktadır. Farklı pazarlara açılıyor olmak olası bir iç talep daralmasında şirketin cirosunun artmasına ya da korunmasına, gelirlerin sürdürülebilir olmasına destek olmaktadır. Farklı müşteri segmentlerinin talepleri ürün geliştirme, inovasyon, AR-GE faaliyetlerine fayda sağlamaktadır. Örneğin, Afrika’ya yapılacak bir soğutma ürünü satışında coğrafi özelliklere göre kum filtresi veya fanın yaydığı ısıyı soğutmaya yarayan bir çözüm geliştirmek, şirketin patent kazanımına fayda sağlayabilir. Ürün çeşitliliği farklı gelir imkânları yaratacağından işletmenin sürdürülebilir kârlılığını destekleyecektir. Sonraki aşamalarda, farklı ülkelerde bayileşme, mağaza açma, franchise ve lisans satışı, şirket satın alma gibi organik ve inorganik büyüme fırsatlarını da beraberinde getirebilir.

Daha birçok faydayı sıralamak mümkün, kamunun farklı kaynaklardan sağladığı teşvikler de bunların yanında kazanımlar olarak karşımıza çıkmakta. Güncel teşviklere ihracatçı birlikleri, İGEME, TİM, odalar gibi kanallardan ulaşmak mümkün. Marka konusunda Turquality desteği, KOSGEB kanalı ile KOBİ’lere verilen teşvikler, fuar, kongre katılımlarına ve pazar araştırmasına yönelik verilen rakamsal destekler, Ekonomi Bakanlığı URGE Projesi kapsamında ihracata yönelik eğitim ve danışmanlık çalışmalarına yönelik bütçe aktarılması, e-ticarete yönelik olarak farklı yabancı sitelerde yer alabilmek için verilen yüzde 70’e varan teşvikler ihracata yönelik devlet desteği kalemlerinden bazıları.

İhracatta öncelikli nelere dikkat etmek lazım?

Öncelikle kurumun buna yönelik niyeti ve bir ön araştırma yapması lazım. Sonra lisan, satış ve gümrükleme gibi organizasyonel ya da mevzuat gibi gereksinimlerin şirket içinden mi yoksa çeşitli danışmanlıklar ve koçluklar vasıtası ile dışarıdan mı sağlanacağı belirlenmeli. Sonraki aşama yurtdışı pazarların ve fırsatların tespiti noktasında. İhracat için talep bulma, yaratma için yurtdışı fuarlara, kongrelere katılmanın dışında katalog taraması, bu amaçla kurulmuş e-ticaret ve e-pazaryerlerine, ihale sitelerine bakmak bir diğer yöntem. www.trademap.org gibi siteler ülkeler bazında dış ticaret verilerini sağlıyor. Bu şekilde farklı sitelerden ve ülkelerin e-devlet sitelerinden ya da ülke kalkınma ve yatırım bankaları ile Eximbank’larından da faydalanmak mümkün. Tabii, sosyal medya ve reklam dijital bir dünyada olmazsa olmaz. Linkedin’de yer almak, Facebook ve Google Adwords ile hedef pazara reklam vermek önemli. Bir pazara girmek istediğinde sadece mal veya hizmetin rekabeti, satışı gibi alanlara odaklanmak yeterli değil. Finans başlığı da önemli. Malın kaça satılacağı kadar, nasıl tahsil edileceği, kur farkının nasıl bir etki yaratacağı, hangi ödeme şekli ve enstrümanın kullanılacağı doğru tespit edilmeli. Pazar ve müşteri bulunup mal satılacağı zaman iyi bir çerçeve sözleşme yapılması kritik. Eğer ödeme şekli akreditif ise, sözleşmede yer alan bilgilerin akreditifle uyumlu olmasına dikkat edilmeli. Ödeme şekli denildiğinde ise akla önce ICC (Uluslararası Ticaret Odası) ve onun çıkardığı UCP 600 gibi ödeme ve teslim şekillerini belirten mevzuatı dikkate almak önemli. Kur farkının ve riskinin yönetiminde vadeli sözleşmeler (Forward, swap) kullanılabilir. Vadeli alacakların factoring ile ıskonto edilerek erken tahsili de nakit akışlarında ve dış ticaretin finansmanında kullanılabilen bir yöntem. Banka gibi aracı kurumların komisyonlarının en aza indirilmesi için mal veya vesaik mukabili gibi işlemlere yönelmek süreci hızlandırıp kolaylaştırsa da, ilk girilen pazarlarda ve ilk işlemlerde karşı tarafın riskini üstlenmek söz konusu olacağından dikkat edilmesi gereken bir konu. İhracat sigortası ve nakliye sigortaları maliyet arttıran unsurlar gibi görünse de aslında mevzuat karşısındaki önemli koruyuculardan biri. FOB, CIF gibi teslim şekilleri ve gümrükleme konularında gümrük müşavirleri ve danışmanlık firmalarından destek almak mümkün. Satış sonrasında ise malın servis ve kalite / hizmet seviyesi anlaşmaları sürdürülebilir ihracat açısından kritik. Depolama, lojistik, marka, ambalajlama başlıklarına da dikkat etmek lazım. Tüm bu konular göz korkutmasın. Japonya, Çin dünyanın en büyük ihracat rakamlarına sahip ise, onların da farklı süreç ve mevzuata sahip olmadığı kesin. Yani, bilgiye doğru erişim ve kullanım ile dış kaynak kullanımı optimize edildiğinde işler çok kolay.