Bahreyn’in mutlu Yahudileri

Suudi Arabistan, Umman, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi, petrol zengini bir ülke olan Bahreyn’in yaklaşık 800 bin kişilik nüfusu Hintli, Pakistanlı ve Araplardan oluşuyor. Ancak diğer körfez ülkelerinin aksine, burada minik bir Yahudi cemaati var. Bahreyn, Basra Körfezi’ndeki tek sinagoga ve Yahudi mezarlığına ev sahipliği yapıyor ve adanın Yahudi tarihinin izlerini korumaya çabalıyor

Kültür
17 Nisan 2014 Perşembe

Çela SARANGA

Talmud kaynaklarına göre Yahudilerin bu adadaki varlıkları İslamiyet’ten de öncesine dayanıyor. Arapça kaynaklarda, Hz. Muhammed’in 630 yılında bölgenin fethedilmesi için bir ordu yolladığını ancak Yahudilerin İslamiyet’i kabul etmeyi reddettiklerini yazmaktadır. İspanyol gezgini Tudela’lı Benjamin, 12. yüzyılda adada 500 kadar Yahudi yaşadığını ve bu Yahudilerin inci ticaretini ellerinde tuttuklarını kaydetmiştir. 

19. yüzyıl sonlarında Irak, İran ve Hindistan gibi ülkelerden gelen Yahudi tacirler Bahreyn’de küçük bir cemaat oluşturdular. Erkekler ticaret ve el sanatlarıyla ilgilenirken, kadınlar öğretmen ve hemşire olarak çalıştılar ve yerel halkla kaynaştılar. Zaman içinde başkent Manama’da bir sinagog kurulmuş ve bir mezarlık açılmış.

YAHUDİLERİN SOKAĞI

Cemaatinin zirvede olduğu 1930’lu yıllar ve 1940’ların başlarında Yahudi nüfus 1500 civarlarındaydı. Bu dönemde Al-Mutanabi Caddesi üzerinde sahibi Yahudi olan işyeri sayısı öylesine çoktu ki, cadde ‘Yahudilerin Sokağı’ olarak bilinirdi ve bütün mağazalar Şabat kapalı olurdu. 1948 yılının sonlarına doğru Bahreyn’deki Yahudi nüfusu 600’dü.  II. Dünya Savaşı ve İsrail devletinin kurulması sonrasında Arap Dünyası’na yayılan antisemitizm fırtınası Bahreyn’i de etkiledi. Göstericiler Yahudi cemaatini hedef aldılar. Birçok Yahudi evi ve işyeri yağmalandı, sinagog yakıldı ve Sefer Toralar çalındı. (Çalınan Sefer Toralar 1985 yılında iade edildi ve Londra’daki Genaiden Sinagogu’na yollandı.) Yahudilere fiziksel olarak saldırıldı ve yaşlı bir bayan öldürüldü. Olaylar sonucunda birçok Yahudi İsrail, İngiltere veya ABD’ye göç etti. Geride kalanlar için yeni bir sinagog yapıldı. 1960’larda Bahreyn’de 200-300 kadar Yahudi kalmıştı. 1967Altı Gün Savaşı’nı izleyen gösteriler Yahudilerin neredeyse tümünün adadan ayrılmasına yol açtı.

Bugün Bahreyn’de 36 Yahudi yaşıyor. Minyan toplayabilmek son derece nadir bir olay olduğu için sinagog artık işlevini yitirmiş. Dışarıdan bakıldığında bina üzerinde Yahudilikle ilgili herhangi bir sembol görmek mümkün değil. Yahudi cemaatinin resmi olmayan lideri Abraham David Nanoo, damı çökmeye başlamış olan sinagogu 2006 yılında kendi kaynaklarıyla tamir ettirmiş.  Kilitli ağır metal kapının ardındaki sinagogda yalnızca bir köşeye itilmiş birkaç bank ve diğer bir köşede ‘Teva’ kalmış. Hem sinagog hem de mezarlık sürekli olarak kapalı olduğu halde bir – iki ayda bir bir temizlik ekibi sinagogun camlarını temizliyor ve yerlerini süpürüyor. Mezarlık da son derece temiz ve bakımlı.

Bahreyn’de bir haham yok, bu yüzden dini törenler yurt dışında yapılıyor. En son cenaze töreni 2001 yılında yapılmış ve cemaat bu tören için ‘minyan’ toplamakta oldukça zorlanmış. Bu nedenle Yahudiler yakınlarının ülke dışında gömülmelerini tercih etmişler. Dini bayramlardaki dualar cemaat üyelerinden birinin evinde yapılıyor. Bar-mitzva gibi törenler için ya yurt dışına gidiliyor ya da yurt dışından haham getirtiliyor. Bir Yahudi okulu olmadığı için, Yahudilik eğitimi evlerde veriliyor. Erkek çocuklar genellikle devlet okullarına, kız çocuklar ise Amerikan okuluna yollanıyor. Arap-Yahudi evlilikleri pek olağan bir olay olmadığından gençlerin büyük çoğunluğu bekâr.

Dini gerginliklerin yaşandığı Bahreyn’de Yahudiler kendilerini şaşırtıcı bir şekilde huzurlu hissediyorlar. Yakın geçmişte Yahudilere veya sinagog ve mezarlık gibi Yahudi cemaati kuruluşlarına yönelik taciz veya fiziksel saldırı olmamış. Hükümet Yahudilerin dini haklarını koruma altına alan herhangi bir yasa çıkarmamış olsa da, ibadet özgürlüklerini hiçbir şekilde kısıtlamamış,  ayrıca Müslüman komşularıyla aynı yasal ve politik haklardan yararlanmalarına olanak sağlamış. Emir İsa bin Salman Al Khalifa 1999 yılında öldüğünde yerine geçen oğlu Kral Hamad, Yahudi cemaatine adadaki ibadet özgürlüğünün ve hoşgörünün süreceği konusunda güvence vermiş.  Hükümet Bahreyn’deki İslami köktendinciliği bastırmak için oldukça sıkı çalışıyor. Gerçekten de Bahreyn Yahudileri hiçbir ayrımcılık hissetmediklerini söylüyorlar.

 

Yahudi sefire

Abraham David Nanoo Bahreyn’in kırk kişilik parlamentosu Şura Konseyi’nin bir üyesi olarak görev yaptı ve 2005 yılında yerine yeğeni Houda Ezra Ebrahim Nonoo atandı. Bayan Nanoo 2008 - 2013 yılları arasında ülkesinin ABD Büyükelçisi görevini üstlendi ve böylelikle Arap dünyasının ilk Yahudi büyükelçisi oldu. 2013 yılında Bahreyn’e dönen Nanoo, Dışişleri Bakanlığında çalışıyor.  Khedouri ailesi Bahreyn’in en önemli ev tekstili ithalatçısı. Rouben Rouben elektronik mağazasının en önemli kurumsal müşterisi hükümet.

Bahreyn’de yaşayan Yahudiler oldukça vatanseverler, Kral Hamad ve kraliyet ailesine son derece bağlılar. Bahreyn Yahudilerinin hissettiği tek kısıtlama İsrail’i ziyaret edemiyor olmaları. Yasaya göre pasaportlarında İsrail’e giriş mührü olanların Bahreyn’e girmeleri yasak. Bahreynlilere göre sorun Yahudiler veya Yahudilik değil, sorun İsrail. Bahreyn Yahudileri ülkelerine ve krala olan saygılarının bir göstergesi olarak İsrail dışında, Bahreyn’in diplomatik ilişkisinin olmadığı ülkeleri de ziyaret etmiyorlar.