Ester’in Şifresi

Takvimler 16 Ekim 1946’yı gösterdiğinde Nürnberg Mahkemesi’nde yargılanan Nazi Partisi ileri gelenlerinden Julius Streicher idam sehpasının üzerindendir. Streicher’in asılmadan önceki son sözleri “Yahudiler memnun olacak. Purim 1946!” olur

Rayka NAYIR GÜVEN Sanat
12 Mart 2014 Çarşamba

Herkes şaşkınlık içinde Streicher’in ne demek istediğini anlamaya çalışır. Bir Nazi iki bin yıllık dini bir metine Ester’in Kitabı’na – Megila Ester- gönderme yapmaktadır. Tüm dünya Nazilerin Yahudi tarihi hakkında bu kadar detaylı bilgisi olduğuna inanamadığı gibi Streicher’in sözlerine de bir anlam veremez. Ester’in Şifresi kitabının çıkış noktası olan bu sözler bizleri tarihi, dini ve siyasi bilgilerle dolu gizemli bir serüvene çıkartıyor.

91 yaşındaki annesini kaybeden TV yönetmeni Yohan Perez, Kadiş duasını okumak üzere Paris’te Eyfel Kulesi’nin arkasındaki küçük bir sinagoga gider ve tesadüf eseri gazeteci ve TV yapımcısı Bernard Benyamin’in yanına oturur.  İlerleyen günlerde bir sohbet sırasında Bernard, Yohan’a Streicher’in idam edilmeden önceki son sözlerini bilip bilmediği sorar ve ikili bu tarihi olayı çözmek üzere yollara düşer.

Nürnberg’ten Kudüs’e, Zürih’ten Adolf Hitler’in Kavgam kitabını yazdığı Landsberg Cezaevine giden Bernard ve Yohan, Holokost ile Ester’in Şifresi arasındaki ilişkiyi çözmek için birçok din adamı ve tarihçi ile görüşür, tanıklarla konuşur ve yüzlerce sayfa belge okurlar. Eski bir metinden yolan iki araştırmacı hiçbir zorluktan kaçınmaz ve en sonunda geçtiğimiz yüzyılın en acımasız olayları karşısında karşılaştıkları sarsıcı gerçekler onları aradıkları cevaba götürür.

Eski yazılar uzmanı ve yazı bilimci Avraham Malthete ile görüştüklerinde diğer tüm Yahudi dini edebiyatı kitaplarının aksine Megila Ester’de Tanrı’nın hiç ortaya çıkmadığını ve bunun Tanrı’nın adını yüceltmek için olduğu gerçeğiyle karşılaşırlar. Öğrendikleri bu şaşırtıcı gerçekle birlikte Streicher’in Yahudiliğin herhangi bir metni yerine Megila Ester’i bilinçli olarak seçtiğini bir kez daha anlayan kahramanlarımızın bu görüşme sonrası kafalarındaki soru işaretleri daha da çoğalmıştır.

Bir sonra görüştükleri kişi Rav Ariel, Bernard ve Yohan’a senelerdir yaptığı incelemeleri göstererek, Yahudiliğin en büyük âlimlerinden biri olan Maimonides’in ‘günlerin sonu’ geldiğinde bütün kitapların ve Purim hariç tüm bayramların ortadan kalkacağını söylediği bilgisini paylaşır.

Bernard’ın bir sonraki hedefi Megila Ester’de geçen büyük ve küçük harflerin gizemi çözmektir. Bunun için teknolojinin her türlü imkânından faydalanan Rav Bloch ile görüşen Bernard anakronizm (tarihin yanılgısı) kelimesini duyunca sarsılır. Megila’da Kraliçe Ester’in, bir gün önce Aman’ın ve on çocuğunun asılmasına rağmen kralın huzuruna çıkarak aynı dileği yinelediği yer almaktadır. Bunun anakronik bir baskı hatası olmadığını belirten Rav Bloch, Ester’in talebinin meşhur büyük ve küçük harflerin gizeminin açıklanmasıyla mümkün olabileceğini söyler ve Aman’ın on çocuğunun isimlerindeki harflerin boyut farklılıklarını inceleyerek bu gizemi çözmeye çalışır.

Nürnberg sonrası Kudüs’e giden ikili Rav Chaya ile görüşür ve ondan Almanya’nın Yahudilerin yok edilmesinde rol oynayacağına ilk kez değinen 1500 yıllık Megila Akdini öğrenir.

İkili daha sonra çocukluğu Holokost’un gölgesinde geçen Profesör Mordechay Neugroschel ile bir araya gelir. Kendini Holokost konusunda eğiten profesör, kurduğu dernekte, kutsal metinlerde gelecekteki tarihi olayların duyurusu niteliğindeki bölümleri keşfetmekle görevlidir. Tüm insanlığın Tora’da ve ‘Sözlü Gelenek’ Talmud’da yer aldığını bilen profesör, Megila Ester’de anlatılanlarla Nazi dönemi arasındaki benzerlikleri bir kanıt olarak değerlendirir. Tora’daki her sözcüğün derin bir gizem içerdiğini anlatan Neugroschel Yohan ve Bernard’a şu örneği gösterir: Yahudi takvimine göre 21 Tişri 5707 tarihi Oşana Raba; Roş Aşana ile başlayıp Yom Kipur ile sona eren yargı sürecinin gerçekleştiği günler olarak kabul edilir. Nümerik hesaplar yapıldığında bu tarih Nürnberg mahkûmlarının idam edildiği 16 Ekim 1946’ya denk gelmektedir.

Gizem dolu bu verilere sadece bir tesadüf demek mümkün mü? Ya da olayları yerinde araştırmanın gücünü ve sihrini kanıtlarcasına Landsberg’de Nazi döneminin tanıklarıyla yaptıkları görüşmelerin sonuçlarına bakıp sadece rastlantı denilebilir mi?

Yahudileri kökten yok etmeye çalışan Aman’ın ve Hitler’in hikâyesini günümüz siyasi ortamını da gözeterek anlatan şaşırtıcı gerçek ve olaylarla dolu bu kitabı bir an önce okumanızı tavsiye ederim.

Bernard Benyamin ve Yohan Perez’in kaleme aldığı ve Estreya Seval Vali’nin Türkçeye çevirdiği Ester’in Şifresi sayesinde bir yandan tarihin derinliklerinde kaybolurken bir yandan da Yahudi dininin gizemli dünyası içinde bulacaksınız kendinizi. 

Keyifli okumalar dilerim…