Bebeğim prematüre doğdu

Günümüzde bebek bekleyen birçok ailenin karşılaştığı bir durum erken doğum… Prematüre bir bebeğe sahip olmak, doğduğu anda onu kucağına alamamak, zamanında eve götürememek aileler için önemli endişeler yaratır. Uzman Psikolojik Danışman Belin Güner Nas, bu tecrübeyi yaşayan aileleri anlatıyor

Çocuk-Aile
12 Mart 2014 Çarşamba

Prematüre bebek ne demek?

Zamanından önce doğan bebeklere ‘prematüre’ denir. 37 haftadan önce doğan ve ağırlığı 2500 gramdan az olan bebekler bu kapsam içine girer. İstatistikler tüm doğumların yüzde 8-10’unun erken doğumla sonuçladığını gösterir.

Prematüre doğum nedenlerine bakıldığında, ilk sırada çoğul gebelikleri ve anne karnındaki sıvının fazla olmasını görürüz. Bunun yanında enfeksiyonlar, servikal yetmezlik, rahim veya rahim ağzı ile ilgili doğumsal bazı anormallikler yine erken doğum nedenleri arasında sayılabilir. Ayrıca, anne adayının beslenmesinin yetersiz olması, sosyoekonomik seviyesinin düşük olması, anne adayındaki kansızlık, sigara kullanımı gibi etkenler de doğum eylemini başlatmada etkili olabilir.

Prematüre bebekler doğum sonrası çok özenli bir bakım gerektirir. Bebeğin doğduğu hafta ve doğum kilosuna göre uzun bir süre küvözde kalması gerekebilir. Akciğerler tam olarak gelişene kadar solunum cihazına bağlı kalırlar. Ayrıca enfeksiyon kapmamaları için çeşitli iğneler, ilaçlar ve serumlarla çok erken tanışır bu bebekler.

Anne babalar nasıl hissediyor?

Anne-babalar birçok duyguyla bekler bebeğini. Saçının rengini, gözünün hayal ederler. Ultrason resimlerinden kime benzeyeceğini tahmin etmeye çalışırlar. Tüm bunlar ailenin bebeğinin dünyaya gelişi için ruhsal hazırlığıdır aslında.

Ama bazen hiç beklenmedik bir şey oluverir; bebek erken gelir. Hazırlıksızdır bu yeni duruma aile.  Yeni bir düzene ihtiyacı vardır, uyum sağlayabilmesi için. Birçok karmaşık duyguyu da yanında getiriverir erken gelen bebek. Şok, kızgınlık, endişe, korku, suçluluk, acizlik, kayıp hissi en yaygınıdır bu duyguların. Anne babaların kafalarında birçok ortak inanç vardır erken doğan bebeklerine dair. Bunlar:

Bebeğimin prematüre olmasına sebep olacak yanlış bir şey yaptım:

Erken doğum yapan birçok anne hamilelikleri sürecinde kendilerine çok iyi baksalar dahi prematüre bebekleri olabilir. Prematüre doğum nedenlerine baktığımızda, baş sırayı enfeksiyonlar, çoğul gebelikler, annenin alkol sigara kullanması, hormonel faktörler sayılabilir. Ancak kimi zaman bu nedenlerin hiçbiri yokken de bebek erken doğabiliyor.

Bebeğimi çok sevememekten korkuyorum:

Beklenmeyen doğum, anne için fiziksel olarak olduğu kadar ruhsal olarak da yorucu bir süreçtir. Bazı aileler bebeğe fazla bağlanmayarak bir bakıma bebeği kaybetmeye duygusal olarak hazırlık yapar. Bazı aileler hastaneden çıkmadan bebeklerine isim vermekten kaçınırlar. İsim seçmeyi geciktirirler. Çünkü bebeğin bir ismi olmazsa ondan ayrılmanın daha kolay olacağını düşünürler. Bu ölüm korkuları geçici olarak çocukla anne arasındaki bağlanma süreçlerinde sıkıntı yaratabilir. Ve aileye, özellikle de anneye psikolojik destek verilmezse, hastaneden çıktıktan sonra bile bebekle anne arasında yaşam boyu sürecek bir duvar örülebilir.

Bebeğim annesini tanımazsa diye endişeleniyorum:

Bebekler daha anne karnındayken anne ve babalarının sesini ayırt edebilirler. Dolayısıyla prematüre bebekler annelerinin sesleriyle hemşirelerinkini ayırabilirler. Araştırmalar prematüre bebeklerin anne ve babaları yanlarındayken kanlarındaki oksijen seviyelerinin yükseldiğini gösteriyor. Ne yazık ki bu bebekler hastanede kaldıkları müddetçe birçok acı verici durumla karşı karşıya kalırlar. İğneler, ilaçlar, serumlar... Ancak acı verenin anne- babaları olmadığının farkındadırlar. Bu yüzden aileler bebeklerinin yanındayken sakin bir sesle konuşmalıdır. Böylece bebek anne ve babasının sesinin özel olduğunu hissedecek, bu sesler ona rahatlık verecektir. Ve tabii ki bu sesle eve gitmek bebeğe huzur verecektir.

Doktor ve hemşirelere çok soru sorduğumda aptal gibi hissediyorum:

Birçok aile, cahil görünmemek için doktor ve hemşirelere soru sormaktan kaçınır. Doktor ve hemşirelerin bu işin eğitimini aldıklarını unutmamak gerekir. Onların yıllar içinde öğrendiklerini, ailelerin bir kaç gün ve haftada öğrenmelerini beklemeleri haksızlık olur. Bebeğinde neler olup bittiğini bilmek ailenin en doğal hakkıdır. Çoğu zaman sorularına yanıt almak anne-babaların endişelerini yatıştırır.

Bebeğim her geçen gün daha iyiye gitmesine rağmen hâlâ çok korkuyorum:

Prematüre bir bebek dünyaya getirmek ve onu doğar doğmaz kucağa alamamak, özellikle anne için oldukça travmatik bir süreçtir. Bebek sağlığına kavuşup eve döndüğünde bile, travmatik sahnelerin annenin zihninde tekrar tekrar yaşanması normaldir. Hastaneden çıktıktan sonra bu korkuların daha az yaşanabilmesi için anne ve bebeğin güvenli bağlanabilmiş olması önemlidir. Yapılan araştırmalar prematüre doğan bebekler ve anneleri arasında güvenli bağlanmanın daha rahat sağlanabilmesi için bebek doğar doğmaz ‘kanguru bakımını’nı önemini vurguluyor. Kanguru bakımı anne ve bebek arasındaki ten tene temasa verilen isimdir. Ten tene temasın, prematüre çocuklarda anne çocuk ilişkisinin kurulmasında çok önemli bir yeri vardır. Kanguru bakımında bebeğin üstünde sadece şapka ve altbezi vardır. Bebek annenin göğsüne yerleştirilir. Kanguru bakımının prematüre bebekleri sakinleştirdiği, ağlamayı azalttığı, solunumu düzenlediği, anne sütünü arttırdığı, hastanede kalış süresini azalttığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği de yapılan çalışmalar arasındadır.

Bu inançlara sahip ailelere ne yardımcı olabilir?

Dünyaya erken bir bebek getirmek aileler için çok stres verici bir durum olabilir ve hastaneden çıktıktan sonra bile post travmatik stres tepkileri verebilirler. Bu durumda ailenin, benzer deneyimleri olan anne - babalarla konuşması, bebeği ve kendilerini nelerin beklediğiyle ilgili bilgi alması, yardıma ihtiyaçları olduğunda yardım istemeleri, bebeğin bakımıyla ilgili yakın çevreden yardım almaları ve önemlisi de kendi duygularıyla yüzleşmesi, süreci daha rahat atlatmalarına yardımcı olur.

 

 

Prematüre bebek ebeveyni olmak…

----“Her şeyin yolunda gittiğinden bahsetmişti doktor. Bebeğim sağlıklı bir şekilde büyüyormuş karnımda. İyi beslenmiş, onu da iyi beslemişim. Bizim için tam bir şaşkınlıktı zamanından önce doğuvermesi.

Erken bir ziyaretçi gelmişti dünyaya. Minicik elleri ve ayaklarıyla. Durmadan kendimi suçluyordum, nerede yanlış yaptım diye. Aklımda sürekli aynı cümle: Benim yüzümden oldu...”

---“Erken doğan bakım ünitesine giriyorum. Kızımın her yanından kordonlar sarkıyor. Göbek bağımın yerini tutar mı ki o kordonlar... Avucumun içi kadar bir şey bebeğim. Ya onu kaybedersem diye gözüme uyku girmiyor. Ne yazık ki hastanede kalmamama müsade yok. Süt verme saatlerinde içeri alıyorlar beni. Çıplak tenime bastırıyorum. Vücudu buz gibi. ısıtmaya çalışıyorum. Ya sakat kalırsa. Bunun büyümesi mümkün değil diye düşünüyorum”

---“Birçok plan yapmıştık onun doğumu için. Odasını seçmeye gitmiş, kararsız kalmıştık. Daha odası seçilemeden doğmuştu. Ziyarete gelenler ne diyeceklerini şaşırmışlardı. Tebrik etseler bir türlü, etmeseler başka türlü. Neredeydi o çiçekler, çikolatalar, akraba ziyaretleri. Neredeydi bebeğimin badem şekerleri...”

---“Her gün sadece belli saatlerde bebeği görme iznimiz var. Hastaneye gidip kucağıma alıyorum. Bedeni çıplak ve çok soğuk. Isıtıyorum. Göğsüme alıp çıplak tenimi ve kokumu hissetmesini sağlıyordum. Şimdiye kadar birkaç kez ölümden döndü. Hergün yeni bir heyecan... Görüyor mu? Duyuyor mu? Böbrekleri çalışıyor mu?... “

---“Ziyarete gittiğimde onu bıraktığım yerde bulamama korkusuyla yaşıyorum. Bazı gidişlerimde, önceden dolu olan kuvözlerin boş olduğunu görüyorum. Sormaya korkuyorum... İçimden kesin taburcu olmuşlardır, başka ne olabilir ki diyorum. Ama sonra bir gün yanıbaşımda, ben bebeğimi emzirirken duyuyorum makinelerin tiz sesini. Yanıbaşımda bir bebek ölüyor. Bebeğime bunun olmaması için dua ediyorum...”