CHP MİLLETVEKİLİ ERDEMİR: “Hükümet, Türkiye’de nefret söyleminin en güçlü hoparlörü oldu”

CHP Bursa Milletvekili Doç.Dr. Aykan Erdemir, Salı günü TBMM’de yaptığı basın toplantısında, eski Bakan Zafer Çağlayan’ın sözlerini yeniden gündeme getirdi.

Toplum
12 Mart 2014 Çarşamba

Konuşmasında Türkiye topraklarındaki Yahudi tarihine kısaca değinen Erdemir, Yahudilerin devamlı olarak nefret söyleminin ve suçunun kurbanı olduğunu vurguladı.

Geçtiğimiz hafta kabul edilen torba yasada yer alan nefret suçları yasasını eleştiren Bursa Milletvekili, mevcut yasanın yeterli olmadığını, ülkemizdeki 60 STK’yı bir araya getiren Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu’nun hazırlamış taslak metnin bir an önce meclisin gündemine gelmesi gerektiğini savundu.

İşte Aykan Erdemir’in konuşmasının öne çıkan ifadeleri:

“Türkiye’de 60’ın üzerinde sivil toplum kuruluşunu ve savunucu örgütü bir araya getiren Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu’nun bir taslak metni bulunmaktadır. Bu metin kapsamlı bir nefret suçları yasasını içermektedir

Ne oluyor da bugün Türkiye’de sürekli olarak din ve siyaseti bir arada konuştuğumuz günlerde ahlâk siyasetin kapısından çıkıveriyor? Yani dinin çok, ahlâkın az olduğu bir günde yaşıyoruz. Yalnızca Zerdüştlere yönelik değil, Bakan’ın son açıklamalarında da görüldüğü gibi, aynı zamanda Yahudilere, ateistlere yönelik nefret söylemlerinin sıklıkla dile getirildiği bir dönemden geçiyoruz. Bir Bursa milletvekili olarak bundan özellikle utanıyorum, özellikle hicap duyuyorum. “Neden?” diye soracaksınız.

Türkiye’de bilinmez ama, Türkiye’de Yahudilerin genelde 1492 ile birlikte geldiğine inanılır ama, Anadolu coğrafyasında Yahudilerin tarihi 2.500 yıllıktır. Bu toprakların yerlileridir Yahudiler. Sürekli antisemitik söylemlere, sürekli nefret söylemlerine ve nefret suçlarına maruz kalmalarına rağmen bu topraklarda aslında bir zamanlar, yalnızca 1492 sonrası değil, Osmanlı’nın ilk gününden itibaren bağra basılmış bir topluluktur. Bursa’nın fethi sırasında, Orhan Bey’in kuşatması sırasında, o savaş ortamında, Bursa’nın da yerlisi olan Yahudiler Bursa’yı terk etmiştir. Ve Bursa’nın fethinin hemen akabinde yalnızca Orhan Bey değil, kardeşi Alaaddin Bey de, yalnızca Bursa’dan kaçan Yahudileri değil aynı zamanda da Şam başta olmak üzere bölgedeki diğer şehirlerdeki Yahudileri de Bursa’ya davet etmişler ve Osmanlı hükümranlığı altındaki ilk sinagogun inşasına izin vermişlerdir. İşte bir zamanların önemli Yahudi şehirlerinden biri olan Bursa’da bugün Yahudi cemaatinden 57 kişi yaşıyor. Ben üzülerek söylüyorum ki Orhan Gazi’nin ve kardeşi Alaaddin Bey’in bağrına bastığı, bir dönemin binlere onbinlere sayıları varan Yahudileri bugün 57 kişi kaldılar ama ne yazık ki buna rağmen, yani yok olmaya yüz tutmuş, yaşlanmış bir cemaat, buna rağmen sürekli olarak nefret söylemlerinin, nefret suçuna teşviklerin kurbanı oluyor, hedefi oluyor.

Bir kere daha buradan çağrımızı yenilemek istiyoruz. Torba yasayla geçen ve nefret suçları yasası olduğu iddia edilen yasa bir nefret suçları yasası değildir.

Türkiye’de 60’ın üzerinde sivil toplum kuruluşunu ve savunucu örgütü bir araya getiren Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu’nun bir taslak metni bulunmaktadır. Bu metin kapsamlı bir nefret suçları yasasını içermektedir.

Bu metni 5 Aralık 2012 tarihinde bir yasa teklifi olarak TBMM’ye sundum. Bu yasa teklifinin yaşanan bütün bu olumsuzlukların ardından, bu olumsuzluklardan bir ders çıkardığımızın kanıtı olarak Meclis gündemine alınmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.

Yine aynı şekilde Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin, Avrupa Konseyi üyeliğinin bir önşartı şartı olan, bir şartı olan Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu’nun da bir an önce kurulması gerektiğini bir kere daha hatırlatmak istiyorum.

2007’den bugüne pek çok kereler hazırlanan taslaklara ve tasarılara rağmen Ayrımcılıkla Mücadele ve Eştilik Kurulu halen Meclis’in önüne getirilmemiştir. Bu yönde gerek Avrupa Birliği İlerleme Raporları’nda, gerek Avrupa Konseyi’nin çeşitli mesajlarında Türkiye’ye çağrı yapılmıştır. Ama görülen o ki Hükümet, bugün Türkiye’de nefret söyleminin bir anlamda en güçlü hoparlörü, en güçlü borazanı olmuş olan Hükümet, nefret söylemi ve suçlarıyla mücadelede kararlı gözükmemektedir.”