TOMATİS TEKNİĞİ: Beden, ruh ve ses arasındaki denge

Kalp çarpar, beyin böler! Tomatis yöntemi tekrardan güvenli bir bağ kurmamızı sağlar

Raquel AŞKANER HABİB Çocuk-Aile
26 Şubat 2014 Çarşamba

 

 

İki ay kadar önce tanıştığım Ahun ve İris’in Etiler’deki ‘ANAEL’ adlı merkezlerinde ilk duyduğumda aklımda şüphe uyandıran ancak merakımı da aynı oranda arttıran TOMATİS tekniği ile tanıştım. Üç aylık yolculuğumuz sırasında iki oğlum ve ben, her birimiz ayrı ayrı süreçler geçirdik. Sanki görünmeyen kanallarımız birbirine daha iyi bağlandı. Bu sayede de iletişimimiz aşırı derecede kuvvetlendi ve kolaylaştı. Tomatis’in ne olduğunu Anael’in kurucuları Ahun ve İris anlattı. 

 Kiminiz için okuduğunuzda belki de anlamsız gelecek ama hazır olduğunuz anda yaşanması kesinlikle fark yaratacak bir tecrübe geçirdiğimi paylaşmak isterim. Tomatis sayesinde çocuklarım ile aramda var olan ilişkim ve iletişimim daha da akıcı ve net bir hal aldı. Konuşmalarımızı kavgasız noktalandırabiliyor, halen anlaşamadığımız konularda bile birbirimizi saygı ile dinleyebiliyoruz. Sanki aramızdaki var olan tül perdeler kalktı ve birbirimizi görüşümüz daha da berraklaştı. Bu sebepten bu hafta sizlere Tomatisi nlatmak istediğim için Anael’in kurucuları sevgili Ahun ve İris ile sohbet ettim. (Konuya skeptik yaklaşanlar için internette TOMATİS’İ araştırmanızı ve konunun bilimsel açıdan açıklamasını okumanızı tavsiye ederim.)

Bir bebek anne karnına düştüğü andan itibaren annenin hem ruhsal hem de bedensel du rumundan etkilenmeye başlar. Bilim ve tıp tarafından bebeğin altıncı aydan itibaren iç kulak gelişimi tamamlanmış olduğu bilinirken Tomatis uzmanları bu dönemde bebeğin kemik iletimi ile annesinin sesini belli frekans spektrumunda duyabildiğini belirtiyorlar. Bu ses iletimi sayesinde anne bebek bağı kuvvetleniyor.

Yeryüzündeki her şeyin bir frekansı vardır. Herşey bir enerjidir. Frekansları ise ölçülebilinir. İşte Tomatis BEDEN - RUH - SES arasındaki dengeyi keşfetti ve onların frekanslarını ölçüp, arkasından özel bir cihaz (elektronik kulak) aracılığıyla müzik dinleterek bu frekansları gerekiyor ise dengeye getirebiliyor.

Anne ve bebek arasındaki bağ ilk ne zaman başlar? Bebekler ilk ne zaman dinlemeye başlarlar?

Bebek ile bağ doğumdan önce başlar. Bebek anne karnındayken, amniyosentez sıvısının içindeyken de su yolu ile annenin sesini kalın frekanstan duyar ve bu ses sinir sisteminin rahatlamasına yardımcı olur. Bebek, anne sesini kemik üzerinden duyduğunda ise hem daha yüksek bir frekansta hemde kemik hattı yüksek frekansları daha hızlı ilettiği için 2,5 kat daha yüksek bir volüm ile algılar. 

Hayatımızın en temel ihtiyaçı olan bağ kurma davranışını aslında ilk olarak anne karnındayken annemizin sesini duymak ile yapıyoruz. Bu ses ile bebek “seni dinliyorum, seninle dış dünyaya bağ kurmak istiyorum, öğrenmeye kendimi açıyorum” konumuna geçer. Böylece hayatımıza çok önemli bir şekilde yön verecek olan “Aktif Dinlemenin” ilk tecrübesini anne karnında yaşıyoruz.

Annenin sesi olumlu, pozitif ve sakin ise o zaman çocuk, annenin kemik hattına dayandığı an tüm duyguları olduğu gibi özümser. Bilimin kabul ettiği ve ispatladığı kısım ise, doğumdan sonraki annenin ses tonunun bu patternleri etkilemesidir. Annenin beden dili, bakışı, ses tonu  bağ kurdurur ya da kurdurmaz. Her ses tonu bizde farklı etkiler yaratır. Bir ses bizi sabaha kadar dans ettirir, başka bir ses ise bize enerji verir, başka bir ses bizi rahatlatabilir, uyutabilir ya da komşunun sesi bizi rahatsız edebilir. Neticede sesi duyduğumuz an bizim bedenimizde ve sinir sistemimizde bir etki yaratır.

Hangi sesin içinde yaşarsak ona alışırız. Bu sebeple  anne lisanını karında öğrenmeye başlarız.  Daha sonra bu lisanı ayırt edebiliriz.

Tomatis yönteminin başarmak istediği faktörlerden birisi olan Aktif Dinleme nedir?

Aktif dinleme odaklanmak, yan sesleri yok etmek, karşıdakinin ne dediğini anlamaya çalışmak, karşı tarafın aynı zamanda duygusunu da anlamaya çalışmaktır. Bu durum bizim bağ kurmamızı sağlar. Bazı kişiler sadece duyarlar ama gerçek odaklanma ile dinlemezler. En sık tekrarlanan şikâyetlerden birisi “beni dinlemiyor”dur.  Genelde karşı tarafı dinlerken anlamak için değil, cevap vermeye odaklanıyoruz.  Sürekli aktif dinlemede kalırsak kulak kasları gelişir.

Orta kulak geniş bir frekans spektrumunu duyar. Ancak  500-5000 hertz arasındaki frekanslar tam bağ kurma frekans aralığıdır. Bu frekansı iyi duyabildiğimiz zaman, iyi bağ kurarız ve dolayısı ile kendimizi iyi ifade eder, öğretmenin sesini güzel takip eder, yan sesleri yok edebilir ve en önemlisi odaklanabiliriz. İşte bu da bir çocuğun okul hayatından başlayarak iş hayatına kadar tüm başarısını ve ilişkilerini etkileyecek bir etkendir.

Tomatisin yaptığı ölçümleri biraz açıklar mısınız?

Tomatis 1000 HZ üstü frekansları öne çıkartıyor, üzerlerinde bir vurgu yapıyor. Biz öncelikle bir ince frekanstan bir kalın frekansdan yayın yapıyoruz. 1000HZ mide yani bedenin ortasını temsil eder, kalın frekans alt bedeni etkiler ve rahatlamamızı, gevşememizi sağlar.  Yüksek frekans beden dilimizin üstünde dinlememizi ve  dış dünya ile bağ kurmamızı etkiler, bu da aktif dinleyici olmamızı sağlar.

Tomatis ile yapılan kalın frekans ölçümlerinden uyku kalitemizin nasıl olduğunu da anlarız. Beden farklındalığını açıkça bize gösterir, denge ve koordinasyonumuzu belirler, kalın motorumuzun seviyesini gösterir.

Denge sisteminde bir sorun var ise, mesela çocuk çok sakar ise, demek ki alt yapısında bedende problem vardır. Bu tarz bir çocuğun kendini ifade etmesi hiç kolay değildir.  Akıcı okumak , akıcı konuşmak bu tarz çocuklar için çok zordur. Çünkü hassas beden sürekli kendini dengeleme ile meşgul olur, normalden daha fazla güç sarf eder.

Tomatiste dinlettiğimiz ses frekanslarından vücudumuzda belli bölgelerdeki hassasiyetleri anlayabiliyoruz.  Dediğimiz gibi herşey bir frekanstır.

Nasıl bir yol izliyorsunuz?

Önce frekans ölçümü yapıyoruz. Ölçüm sonrasında hedefleri belirliyoruz ve hem çocuğun hem de annesinin ihtiyacını ortaya koyuyoruz. Yöntem ideal olarak beş bölümden oluşuyor. Bu süreç 8 ila 15 günden (ikişer saatlik dinleme seansları) oluşan dört veya beş dinleme küründen oluşmakta. Kürlerin arasında da üç ila sekiz haftalık aralar verilmektedir.

O zaman Tomatis duygularımızın yeniden kodlanmasına yardımcı olur diyebilirmiyiz?

Kalp Çarpar, beyin böler! Heyecanlandığımızda mantıklı düşüncelerimizi takip etmek imkansızlaşır. Bu durumlarda daha saldırgan ve defansif hale gireriz. Tomatis yöntemi tekrardan güvenli bir bağ kurmamızı sağlar. Daha sonraki evrelerde doğum öncesi sembiotik döneme geri götürüp tekrardan anne ile sağlıklı bir biçimde bağ kurdurur.  Daha sonra bir nevi yeniden doğum, yani akustik doğum yaptırırız, çünkü doğum bir ayrışmadır ve bunu sağlıklı bir biçimde yapmış olmak ilerisi için çok önemlidir. Birleşme ve ayrışma yerinde ve zamanında olduğu zaman insan sağlıklı bir ruh halinde olabiliyor. Bazen bağ kurmak isteriz, bazen yalnız kalmak isteriz.  Bu bir döngüdür.  Bazen kişiler hayatlarında hep bu  sembiyotik halde kalırlar ve ayrışamazlar, bazen de hiç bir zaman bağ kuramazlar. Dolayısı ile Tomatis’in buradaki amacı sağlıklı bir şekilde bağ kurup ayrışmayı sağlamaktır yani kişinin gelişimi sağlıklı bir şekilde tekrarlamak.

Genelde çocuklar buraya ne sebeplerden gelebiliyorlar?

Dikkat eksikliği, konsantrasyon problemi, uykusuzluk, öğrenme güçlüğü, disleksiya vs gibi sorunlar ile geliyorlar. Çocuklarda ve yetişkinlerde çok yoğun stress ve uyku problemi ile gelenler, parasempatik durumu tetikleyen frekanslarda dinliyorlar. Motor becerisi zayıf olan bir çocuk için veya sinir sistemi zayıf olan bir çocuk için 125 HZ-1500 HZ arasında ki frekansları veriyoruz. Bedenini denge sistemine oturtuyoruz. Depresyon, yorgunluk, melankoli ve aşırı halsizlik durumlarında çok hızlı bir şekilde daha yüksek frekanslar da veriyoruz. Duruma, ihtiyaca ve kişinin kendi kapasitesini ne kadar ve ne yapmaya hazır olduğu ile ilgili olarak ne kazanmak istediği de değişiyor.

Annenin burada bulunmasının önemi nedir?

Biz burada çocuk ile anne arasında sağlıklı bir bağ kurmaya çalışıyoruz. Her gün bir buçuk saat ile iki saat arasında bizim hazırladığımız bir kişiye özel frekanslı müzik dinletiyoruz.  Anneler büyüklerin odasında müzik eşliğinde dinlenirken, çocuklar bu sırada serbest olarak oyun oynabiliyor, kitap okuyup derslerini yapabiliyorlar, tek yapmaları gereken kulaklıkları kafalarında tutmak. Son gün tekrar test ve durum değerlendirmesi yapıyoruz. Gözüken değişiklikleri paylaşıyor,  bir ay ara veriyoruz. İkinci evrede anne sesini kaydedip çocuklara dinletiyoruz.

Davranış bozukluğu ya da konsantrasyon problemlerinde  genellikle çocuğun karşılanmayan bir ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Dolaysıyla çocuğun ihtiyacını karşılamak için annesinin ruhsal ve bedensel olarak iyi durumda olması gerek. Bizim önemli kuralımız ve farkımız anneler ve çocuklar birlikte çalışıyoruz. 17 yaşına kadar olan çocukların anneleri programa ücretsiz katılmak zorunda. Bu hayatta en çok ebeveyn ve çocuk birbirinden etkileniyorlar. Çocuk kadar annenin de davranışı, tutumu, ses tonu, konuşma biçimi değişmesi lazım ve bunun için önce farkındalığının açılması gerekir.

 Davranışsal bozuklukların altında yatan sebep aslında ruhsaldır ve bağ kurma ile ilgilidir.  Dolayısı ile o durumda tüm ailenin bu değişime ayak uydurması gerekir. Bu sebepten bazen de babaları da işin içine alınca daha büyük ve hızlı fark görüyoruz.

Dinlettiğiniz müzikler nelerdir?

Alt yapısında Mozart’ın parçaları var çünkü Mozart hem yüksek hem kalın hem de orta frekanslı bir dinletidir. Biz de yüksek ve orta frekans odaklı dinletiyi öğretmek istiyoruz.  Yüksek frekans dinleyebilmek  (1000 hz ve üstü gibi) aktif dinlemeyi ve aktif öğrenmeyi sağlar ve dolaylı olarak bağ kurmayı sağlar.  Mozartın eserleri çok zengindir; keman, flüt vs.  Aynı zamanda Mozart’ın parçalarının ritmi bebeğinin kalp ritmi ile aynıdır.  Biz Mozart dinlediğimiz an bilinç dışımız otomatik olarak çocukluğumuza gider. Amacımız da çocukluğumuzu şifalandırmaktır. Oradaki bağları tekrardan sağlıklı olarak kurdurmaktır.

Mozart eserlerinde hep  aynı melodileri tekrarlar,  bu  tekrar  güven verir. Mozart parçaları bizim beyin dalgalarımıza ve dikkat süremize çok uygun bir ritim ve beste şekline sahiptir. Hem kalın, hem orta, hem de yüksek tüm frekansları kapsar. Hiçbir kültüre bağlı değildir; Afrika’da ki ormanda yaşayanlarda, Amerika’da ki şehir hayatındakilerde, Hindistan’dakilerde aynı etkiyi yaratır. Bu uyum güven sağlar, güvende olunca gevşeriz  ve rahatlarız. Bu gevşeme ve rahatlama sayesinde de konsantrasyon ve dışa odaklanma sağlıklı bir şekilde gerçekleşir.

Kaç yaş grupları ile çalışıyorsunuz?

Kalın motor Parkinson problemi yaşayan 90 yaşında bir hastamızdan, iki aylık kolik olan bir bebeğe kadar herkes ile çalıştık. Tabiki en yoğun ihtiyaç olan dönem okul çağıdır. Aslında problemler ortaya çıkmadan çalışmak gerekir. Çocukların hayatında anaokulu çok önemli bir dönemdir. Sağ veya sol tarafımızın dominant olarak belirlendiği bir dönemdir. Kendi sesimizi sağ kulak ile kontrol etmek sağlam bir yoldur. Daha etkileyici bir yoldur. Hızlı anlamamızı, kolay öğrenmemizi, akıcı konuşmamızı sağlar. Bazı kişilerde sol göz, sol kulak, sol el, sol bacak baskındır. 3-5 yaş arasında dominant tarafımız netleşir.

Yuva çağındaki çocuklar çalışılması en kolay ve yararlı gruptur. Çünkü okul çağından itibaren sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Malesef ki sorun ortaya çıkmadan da pek kimse buraya gelmez.

Bu çalışmalardan özellikle hamileler çok yararlanabilirler. Aslında hamilelikte annenin olumlu, pozitif, huzurlu, stresten uzak ses tonu ve sağlıklı ruh halinin, çocuğu en iyi şekilde etkileyeceğini biliyoruz ve gözlemliyoruz. Anneler ilk bebeklerindeki huzuru gördüklerinde ikinci hamileliklerinde koşarak geliyorlar.

 

TOMATİS HANGİ KONULARDA ÇOCUKLARA YARDIMCI OLARABİLİR?

Çocuklarda dikkat ve konsantrasyonu etkileyen en önemli etken bir sesin nereden geldiğini bilebilmektir. Sağ taraftan sesleniyorsunuz ama çocuk sola bakıyor, bu işitmede çok önemli bir fonksiyon eksikliğidir. Sesin yönünü doğru algılayamazsak kendimizi asla güvende hissedemeyiz. Güvende hissedemezsek bağ kuramayız,  bağ kuramazsak öğrenemeyiz ve odaklanamayız. Çünkü bedenin dengede olması kişiyi güvende hissettirir, o zaman zihinsel faaliyetlere daha kolay odaklanabilir. Aynı zamanda sesleri düzgün bir biçimde ayırt edebilmek, yön, işitme ve tespit etme yeteneğimizin kuvvetli olmasını sağlar ve bu da çocukların güvende hissetmesinine sebep olur. Güven alt yapısı olduğu anda hem ilişkiler daha sağlıklı yaşanır, hem de öğrenme daha kolay olur, konsantrasyonumuz da daha uzun ve iyi olur. Dolayısı ile çocukların potansyeli daha iyi ortaya çıkar. Korkuları azalır, performansı yükselir.