Ayşe Teyze ve Salih Amca’nın finansal günlüğü

Ayşe Teyze ve Salih Amca’nın son iki ve altı aylık finansal hayatında büyük hareketlenmeler oldu.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
12 Şubat 2014 Çarşamba

FED eski Başkanı Bernanke mayıs ayında varlık (tahvil) alımlarını gözden geçirebiliriz kıvamında bir belirsiz açıklama yapınca, bir anda piyasada dolaşan sıcak para açık pozisyonlarını kapatma yönünde panik atak yaşamaya başladı.

 

Mayıs sonu itibarı ile Türkiye’deki hareketliliğin başlangıcı diğer gelişmekte olan piyasalar ile beraber temelde bu nedene dayanıyordu. Derken 2014 yılında nominal olarak dış borç ödemeleri brüt 76 milyar dolar ile yüksek görünen bankacılık ve reel sektörleri, seçimler nedeni ile algılarda oluşan belirsizlik ortamının da etkisi ile döviz taleplerini arttırmaya başladı. Ancak, hatırlatmak lazım ki, bunun 44 milyar doları bankacılık, 10 milyar doları kamu borcu olarak maliyetleri yükselse de yenilenebilir durumda. Kalan 22 milyar dolar reel sektör dış borcuna karşılık, sıcak para da (portföy yatırımları) tersine girişlerin de devam ettiği düşünüldüğünde ve son 2 aydaki 10,5 milyar dolarlık Merkez Bankası döviz rezervi azalışı ile piyasadaki talebin bir kısmının karşılandığı düşünülebilir. Ancak yine de geçtiğimiz iki ayda, piyasalardaki bu hareketliliğin enflasyon üzerinde ve gayet normal seyreden diğer kamu makro dengelerinde oluşturabileceği baskı nedeni ile Merkez Bankası faizleri gözden geçirdi. Bu gelişmelerin sonucunda, dış ticaret açığında ithalat azalması ile oluşmaya başlayan pozitif etkinin, döviz borç yaratan tüketim harcamalarının da kredi kartlarındaki taksitlerin azaltılması ile aşağıya baskılanması dâhilinde ve sıcak kışın enerji döviz maliyetlerini indirmesi kapsamında, cari dengenin sürdürülebilir hale gelmesi söz konusu olur ise, cari açık / GSYİH oranında düzelmenin dolayısı ile kurlar üzerindeki baskının azalmasının devam etmesi beklenebilir. Ancak, tüm bu gelişmelerin aktif büyüklüğü ekonominin yüzde 110’una ulaşmış ve açık pozisyon ve döviz kredi portföyü taşıyan bankacılık sektörü karlılık beklentilerindeki yansımasının negatif yönlü olabileceği ve dolaylı olarak krediler kanalı ile GSYİH büyümesi üzerine, bundan hareketle de vergiler nedeni ile kamu bütçesi üzerine oluşturabileceği baskının, kuraklık beklentisi olan bir yaz döneminde gıda fiyatlarındaki olası artışların enflasyon hedefine yaratabileceği etkiler de göz önüne alınarak, 2014’ün karlılıktan çok bilanço pozisyonlarının ve likiditenin daha dikkatli yönetilmesini gerektiren bir yıl olduğu aşikâr.

İçeride bunlar olurken, Bernanke gitmeden önce kendi başlattığı hareketi düzelten başkan imajı için ufak bir manevra ile FED’in varlık alımlarını aylık 25 milyar dolar azalttı. Ancak, bilanço hala yıllık 780 milyar dolar  büyüyor ve ekonomik verilerde FED hedeflerine yönelik hala realistik bir zıplama yok. Hazine’nin borç sarmalının finansmanı ile bilançonun aşırı hızlı büyümesinin dengelenmesi konusunda bu hafta ilk defa konuşacak bayan başkan Yellen’in üzerine odaklanmış durumda piyasalar. Avrupa’da ise işler daha kötümser durumda. İşsizlik yüzde 12 seviyesinde, enflasyon yerine deflasyon kaygısı var ve Draghi bu nedenlerle faizleri sıfır seviyesinde tutmaya devam ediyor. Dünya borsaları bu gelişmeler ile yukarı yönlü. Ancak, para politikalarındaki sıkıntılar nedeni ile 1260’lar seviyesinde ons fiyatı ile altın arada ‘güvenli liman benim’ diye hatırlatma yapıyor. Kıymetli madenlerdeki fiyat artışlarının tersine Brent petrolün fiyatı 108, Amerikan ham petrolünün varili 99 dolar seviyelerinde düşüş yönlü hareket gösteriyor. 

Türkiye’ye dönersek; BIST 62.000 ve sonrasında 57.000’lerdeki teknik destek seviyeleri ile seçim sonuçlarını ve global piyasaları gözlemliyor.

Dolar 2,20’ler, Euro 3’ler bandında, parite Euro lehine 1,36 seviyelerinde. Hazine’nin şubat ve mart takvimine bakarsak, 24-25-Şubat, 3-4 ve 18 Mart ihale tarihleri. Bonoda gösterge faizi yüzde 10,60 – 10,70 arasında hareketli. Merkez Bankası’nın emisyon hacmi son üç aydır aynı seviyelerde.