Bu hafta ağımıza takılanlar

Tel Aviv öyle renkli ki, hakkında söylenebilecek her şeyin aksini de iddia etmek mümkün. Bir yandan oldukça büyük ve kültür-sanat açısından renkli bir şehir, tıpkı New York gibi; öte yandan -ya da aynı zamanda- tüm sakinlerin birbirini tanıdığı bir köy misali, insanların samimi, içli dışlı olabildiği bir yer. Her sokağında bir sinagog bulunacak kadar gelenekçi ve dinine düşkün ama aynı zamanda partileri ve gay dostu bir şehir olmasıyla tüm dünyaya nam salmış. Bölgedeki siyasî çatışmalardan izole gibi görünür, öyle ki kimileri bazen buradan “Baloncuk” diye bahseder, öte yandan buradaki herkes, sevdiği birini ya savaşta ya da bir terör saldırısında kaybetmiştir. Ve mucizevi bir biçimde, İsrail’in diğer şehirlerinden farklı olarak, bütün bu karşıtlıkları çatışma ya da saldırı olmaksızın içerir. ETGAR KERET/www.taraf.com.tr/haber/tel-aviv

Diğer
12 Şubat 2014 Çarşamba

SADECE YAHUDİLERE DEĞİL, AZINLIKLARA ÇOK İYİ DAVRANMADIK. CUMHURİYET’TEN SONRA TÜRK, TÜRK OĞLU TÜRK, ÖZ TÜRK GİBİ YAKLAŞIMLAR ÇIKTI. 1940’LARDA ÇOK CİDDİ BİR ANTİ-YAHUDİLİK YÜKSELDİ. DİYELİM Kİ O GÜNÜN ŞARTLARINDA ÖYLEYDİ, KITLIK VARDI, PARA YOKTU VS. AMA YAHUDİ OLSA DA ÖNCE TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI ONLAR

 

Gerede’nin de Almanlardan nemalandığını. Ama İnönü Almanya’nın yanında değildi de değil; İnönü korktuğu için bunu aleni yapamıyordu. 1942’de uygulanan politikalara bak; Anadolu Ajansı’ndan çıkarılan Yahudiler, basında çizilen korkunç karikatürler, yapılan korkunç haberler, Varlık Vergisi... Neden Aşkale kampı vardı mesela?

Cumhuriyet döneminde Yahudilere bakış değişti mi yani?

Sadece Yahudilere değil, azınlıklara çok iyi davranmadık. Cumhuriyet’ten sonra Türk, Türk oğlu Türk, öz Türk gibi yaklaşımlar çıktı. 1940’larda çok ciddi bir anti-Yahudilik yükseldi. Diyelim ki o günün şartlarında öyleydi, kıtlık vardı, para yoktu vs. Ama Yahudi olsa da önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı onlar.

Öyle bir olay yaşanmış mı Struma’da? Yani Türkiye vatandaşı bir Yahudi var mıymış?

Hayır. Türk olmasını ben istedim orada. Bakalım devlet ne reaksiyon verecek diye. Ama TC vatandaşı olması yetmiyor çünkü gayrimüslim. Hani Türk oğlu Türk’tük? Yahudi asıllı Türk olunca yüzde 100 Türk olamıyor muyuz? Düşünsene, sen burada doğdun, Türk’sün, baban da burada doğdu, o da Türk, bir sürü hizmetleriniz geçti ama siz tam Türk olmuyorsunuz, ben ve babam Müslüman olduğu için biz tam Türk oluyoruz. Formülü ne bu Türklüğün?

Kitapta Mustafa Kemal ve İsmet İnönü de mukayese ediliyor sanki... Mesela İzak Levi’nin babası Yasef Levi, “Mustafa öldü, düzen değişti” diyor...

İsmet İnönü’nün Atatürk’ten nefret ettiğini satır aralarında ifade etmeye çalıştım. Atatürk’ün ölümü 10 Kasım. İnönü, 11 Kasım’ı kendi bayramı ilan ediyor. Sanki bir devir kapandı ve benimki başladı, gibi. Paranın üzerine kendi resimlerini koyduruyor. Bu nefreti ve Atatürk’ün ölümünden sonra İnönü’nün kurduğu hâkimiyeti, biraz da acımasızlığını anlatmak istedim.

Bahar Feyzan

http://www.haberturk.com/yazarlar/kursad-oguz-2027/919924-basbakan-saydamin-olumu-saibeli

 

  • ARKADAŞIM “İYİ NİYETLİ” BİRİ VE KENDİLERİNİ GENELLİKLE İSRAİL’İN EVRENDEKİ TEK UYUMSUZ OLDUĞU KANISINA SAHİP OLAN VS GENEL MEDYADAN UZAK DURANLARIN BEKLENEN KLİŞE CEVAPLARIYLA KARŞILIK VERDİ

Gerçekten ama gerçekten sodadan nefret ederim.Hangi aromalı olursa olsun, köpürdeyen su fikri tüylerimi diken diken eder.Aramızda kalsın işte tam bu yüzden, tüm dünyadaki sodaların yasaklanmasını şahsen destekleyebilirim!

Hadi o zaman biraz ciddi olalım ve biraz Soda Stream olayından bahsedelim.

Farklı bir kıtadan IMF arkadaşım, Soda Stream boykotundaki “ahlaki durumu” sormak için aradı.

“Boykot” fikri ona doğru gelmese de, bir yandan kendi gibi düşünen arkadaşlarından biraz erkek ol ve yerleşim yerleri hakkında tavır al gibi bazı baskılar geldiğini söyledi.

Genellikle her insanın hayat hakkında bir duruşu olmasından yanayım. Her zaman söylerim ki, bu %99 konu için geçerlidir, “Eğer bir konuda fikrim yoksa, ortadan yok olmalısın.”  Bu düşüncelerle birlikte, bir süre arkadaşıma neden ilk etapta yeterli tavrı almadığı hakkında sorular sordum.

Arkadaşım “iyi niyetli” biri ve kendilerini genellikle İsrail’in evrendeki tek uyumsuz olduğu kanısına sahip olan vs  genel medyadan uzak duranların beklenen klişe cevaplarıyla karşılık verdi.

Bulunduğu kıtadaki, şu anda bilinen birkaç “küçük münakaşanın” onların kısa tarihinde çok kan dökülmesine neden olduğunu hatırlatmamışken, 60 yıldır süren tüm İsrail-Filistin çatışması; ya da 100 yıllık Arap- İsrailli çatışmasıyla beraber tüm bu tramvaları bir araya koyun ve 100 ile çarpın* [verdiğim istatistiği kontrol etmekte kendinizi rahat hissedin] yine de onun kıtasındaki silahlı çatışmalarda ölenlerin sayısına erişmenin yanından bile geçmeyeceğini göreceksiniz.

En azından SodaStream’i lanetlemeden önce bana danışması da dikkate değer bir durumdu, belki de ilk olarak İsrail boykot etmenin ne türlü bir getirisi olacağını kendine sorsaydı daha iyi olurdu.

Ohad Avidan Kaynar

http://israilblogu.com/2014/02/07/kopurmekten-kaynamaya-mi-soda-stream-ve-dunya-barisi/

 

  • TEL AVİV YAŞAMAK İÇİN DÜNYANIN EN HARİKA ŞEHİRLERİNDEN BİRİ DEĞİL BELKİ, ANCAK YAZMAK İÇİN İDEAL BİR YER

Tel Aviv öyle renkli ki, hakkında söylenebilecek her şeyin aksini de iddia etmek mümkün. Bir yandan oldukça büyük ve kültürsanat açısından renkli bir şehir, tıpkı New York gibi; öte yandan -ya da aynı zamanda- tüm sakinlerin birbirini tanıdığı bir köy misali, insanların samimi, içli dışlı olabildiği bir yer. Her sokağında bir Sinagog bulunacak kadar gelenekçi ve dinine düşkün ama aynı zamanda partileri ve gay dostu bir şehir olmasıyla tüm dünyaya nam salmış. Bölgedeki siyasî çatışmalardan izole gibi görünür, öyle ki kimileri bazen buradan “Baloncuk” diye bahseder, öte yandan buradaki herkes, sevdiği birini ya savaşta ya da bir terör saldırısında kaybetmiştir. Ve mucizevî bir biçimde, İsrail’in diğer şehirlerinden farklı olarak, bütün bu karşıtlıkları çatışma ya da saldırı olmaksızın içerir; Orta Doğu gibi şiddetle yüklü bir coğrafi bölgede yaşayan tüm barış yandaşlarına umut ve ilham verebilecek bir nitelik bu. Tel Aviv’in sol kanat liberal nüfusunun bu denli büyük olmasına şaşmamalı.

(...) Tel Aviv yaşamak için dünyanın en harika şehirlerinden biri değil belki, ancak yazmak için ideal bir yer. Farklı insanları birarada barındırması hem uyuşmazlıkların hem de zıt kutuplar arasında beklenmedik birlikteliklerin doğmasına yol açıyor. Çatışma ve empati, iyi bir öykü kurgulamak için gerekli temel unsurlardır. Yaşam sükûnet ve huzur ile akarken varoluşsal korkularla yüz yüze gelmek, tipik Tel Aviv havasının bir parçası ve buna, benim de çoğu öykümde rastlamak mümkün.

Etgar Keret

http://www.taraf.com.tr/haber/tel-aviv-matah-degil-ama-yazi-yazmak-icin-birebir.htm

 

  • GÜLER YÜZLÜ, HER GİTTİĞİMDE “HOŞ GELDİN KOMŞU” DİYEN YAHUDİ DOSTLAR SANKİ BUHARLAŞIP YOK OLDULAR

Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti yıllar. Büyüklerimizden saklamak için yanındaki daracık merdivenlerinde sigara tüttürüp, yağmur yağınca arka tarafındaki demir kapılarının üstünde bulunan sundurmaların altına sığındığımız, o güzel hemşirelerini göreceğiz diye sokak başında saatlerce beklediğimiz ve dünyaya birçoğumuzun ilk kez gözlerini açtığı Karataş Hastanesi 2013 yılının Mayıs ayında Çankaya Tıp Merkezine devredildiğini duymuştum. Önceleri inanmasam da sonra yavaş, yavaş alıştım, tansiyon ilaçlarımı, mide ilaçlarımı ve en önemlisi de böbrek sancım tutuğunda ilk soluğu aldığım bu hastaneye el değiştirdikten sonra hiç gitmedim, gitmekte istemiyorum, gidersem bütün hayallerim yok olup gidecek sanki. Güler yüzlü, her gittiğimde “hoş geldin komşu” diyen Yahudi dostlar sanki buharlaşıp yok oldular.

(...) 1913 yılında Nesim Levi Bayraklı yazlık evini satarak hastaneye bağışlamasıyla, hastanenin yanındaki iki evin de satın alınarak hastane biraz daha büyütülerek yeniden açılmıştır. Tarihi Asansörün geliri de 1942 yılına kadar hastaneye bağışlanıyordu, fakat 1942 yılında Asansör satılınca bu gelirden de mahrum kaldı. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 1920’de azınlık hastanesi olmaktan çıkıp milli bir hastane olarak günümüze kadar hizmet vermiştir ve 1950 yılında doğum kliniği ilave edilerek daha da büyümüştür. 1962 yılında da Keçeciler semtinde bulunan yaşlılar yurdu hastane bünyesine dâhil edilmiştir. Hastanenin hizmet alanları artıkça mevcut bina yetersiz kalmaktadır fakat ekonomik olarak yetersiz olan kurum fiziki olarak büyüyememenin sıkıntılarını çekerken 1985 yılında kocası tarafından öldürülen Yolande Fercken’in hastaneye bıraktığı miras imdada yetişir ve eski binanın Konak tarafına çok katlı yeni bir bina yapılarak 1988 yılında hizmete açılır.

Abdülkadir Hazman

http://www.egeninsesi.com/article/136958-ferman_padisahin_hastaneler_bizimdir

 

  • SURİYE KRİZİ BİLHASSA DA CİHATÇI GRUPLAR TÜRKİYE VE İSRAİL'E ORTAK TEHDİTLER YÖNELTİYOR VE İŞ BİRLİĞİ İHTİYACINI ARTTIRIYOR. ÇOĞU DİPLOMAT DA İKİ ÜLKENİN İŞ BİRLİĞİ YAPARAK BÖLGE BARIŞI VE İSTİKRARINA DAHA FAZLA FAYDA SAĞLAYACAĞINA İNANIYOR. BU NEDENLE DE TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİNDE DAHA ERKEN BİR NORMALLEŞME BEKLENİYOR

Ankara'nın yalnızca İsrail ile değil Yahudi diasporasıyla köprüleri yeniden kurmak istediğinin bir diğer işareti, Dışişleri Bakanlığı’na 27 Ocak'ta İstanbul'da yapılan Holokost anma törenlerine üst düzey bir temsilcinin gönderilmesi için verilen talimattır. Dışişleri Bakanlığı 26 Ocak'ta yaptığı açıklamada, Yahudi Cemaati ve Kadir Has Üniversitesi tarafından düzenlenen törende Türkiye'yi Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru'nun temsil edeceğini bildirdi. Açıklamada, ayrıca "Anma töreni kamuoyuna konunun önemini hatırlatarak, özellikle genç nesillerin Holokost ve insanlığa karşı işlenen suçlar alanında bilinçlenmesine de katkıda bulunmayı amaçlamaktadır" denildi.

Farklılıklar nedeniyle altı aylık bir duraksamaya uğrayan tazminat görüşmeleri de İsrail heyetinin Türkiye'ye davet edilmesiyle Aralık'ta yeniden başladı. Bu görüşmeyi, üst düzey diplomatların ve hukuki uzmanların bir kaç gün önce İsrail'e gerçekleştirdikleri ziyaret takip etti.

Al-Monitor'a bilgi veren hükümet kaynakları tazminatların doğrudan öldürülen Türklerin ailesine verilmesini sağlayacak bir mutabakat yerine devletlerin uluslararası hukuk kapsamında bir anlaşma imzalayacaklarını bildirdi. Parlamentonun onayına sunulacak anlaşma kapsamında tazminatlar devlete ödenecek. Yani hayatlarını kaybedenlerin ailelerine tazminatlarını Türkiye ödeyecek. Aynı kaynaklar bu anlaşmayla üst düzey İsrailli yetkililer ve muvazzaf askerler aleyhinde Türkiye'de açılan Mavi Marmara davalarının düşeceğini de bildirdi.

İsrail basınının yetkililere dayanarak verdiği haberlere göre taraflar müzakerelerin ardından 20 milyon dolara yakın bir tazminat rakamı üzerinde anlaştı. Yani Türkiye 30 milyon dolarlık talebini aşağı çekti, İsrail de 15 milyon dolarlık teklifini yükseltti. Hurriyet Daily News gazetesine konuşan diplomatik bir kaynak da şöyle dedi: "Tazminatlar konusunda olumlu gelişmeler var. Anlaşmalar neredeyse hazır, anlaşmanın iki ülkenin yönetimlerine sunulması için ufak tefek meselelerin neticelendirilmesi bekleniyor." Al-Monitor'a bilgi veren bir diğer diplomatik kaynak ise tarafların şu an "ayrıntılar" üzerinde çalıştığını doğruladı. Hükümetin anlaşmayı parlamentoya götüreceğini anımsatan kaynak Erdoğan'ın parlamentoda anlaşmanın ayrıntılarından doğacak bir pürüzle karşılaşmak istemediğini söyledi.

AKP aslında anlaşmanın onaylanması için gereken meclis çoğunluğuna sahip. Ancak bu olay, hem dokuz Türk'ün ölümüyle sonuçlandığı hem de Türkiye'deki yaygın Filistin sempatisi nedeniyle Türkiye için duygusal bir anlam taşıyor. Ayrıca Erdoğan yalnızca olası bir parlamento muhalefetini değil, Mart sonunda yapılacak son derece önemli yerel seçimler arifesinde İslamcı destekçilerinin hassasiyetlerini de göz önünde bulundurmak zorunda. Zira yolsuzluk skandalının kuşatması altında olan Erdoğan ulaşılacak bir anlaşmanın AKP içinde hoşnutsuzluğa sebep olmasını istemiyor. Ankara kulislerinde de tazminatta anlaşma sağlansa bile İsrail ile tam normalleşmenin seçimlerden sonraya bırakılacağı konuşuluyor.

...

ABD'nin eski Azerbaycan Büyükelçisi ve İsrail-Türkiye doğal gaz hattını destekleyen Turcas Petrol AŞ'nin yönetim kurulu üyelerinden Matthew Bryza Bloomberg için kaleme aldığı makalede şöyle yazdı: "Türk yetkililer İsrail ile ilişkilerin onarılmasının İsrail-Türkiye doğal gaz boru hattı projesiyle peş peşe gerçekleşebileceğini belirttiler".

Türkiye ile İsrail arasındaki normalleşmenin yaklaştığını gösteren bir diğer işaret ise İsrail ulusal havayolu El Al'ın beş yılı aşkın bir aradan sonra Türkiye'ye yeniden sefer başlatması için Aralık'ta imzalanan anlaşmadır. El Al, Türkiye'nin İsrail güvenlik güçlerinin Türk havaalanlarına ilişkin taleplerini karşılamayı reddetmesinin ardından uçuşları durdurmuştu. Şirketin bu yaz uçuşları yeniden başlatması beklenirken, büyük tur operatörleri de bu anlaşmanın Türkiye'ye daha çok İsrailli turist çekmesini umut ediyor, bilhassa da ilişkiler normalleşirse... 2008'de 514 bin olan İsrailli turist sayısı Mavi Marmara baskınının ardından 2011'de yaklaşık 80 bine düşmüştü.

Diplomatik ve siyasi ilişkilerin normalleşmesi beklentisi eskisine göre daha yüksek olsa da neticede bahse konu olan Orta Doğu. Suriye krizi bilhassa da cihatçı gruplar Türkiye ve İsrail'e ortak tehditler yöneltiyor ve iş birliği ihtiyacını arttırıyor. Çoğu diplomat da iki ülkenin iş birliği yaparak bölge barışı ve istikrarına daha fazla fayda sağlayacağına inanıyor. Bu nedenle de Türkiye-İsrail ilişkilerinde daha erken bir normalleşme bekleniyor.

Semih İdiz

www.al-monitor.com/pulse/tr/contents/articles/originals/2014/02/turkey-israel-pipeline.html##ixzz2srttrYcx

 

  • ÇOK SAYIDA KİŞİ SEFİLİN GÖSTERİLERİNİN DURDURULMAMASINI “İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ” GİBİ BİR GEREKÇEYLE SAVUNURLARKEN, BÜYÜK İNSANLIK AİLESİNİN UZUN YILLARA DAYANAN MÜCADELESİ SONUCU, AYRIMCILARA, IRKÇILARA, BASKICI HÜKÜMETLERE KARŞI KAZANDIKLARI BU HAKKI. FRANSA’DA BU TÜR BİR TARTIŞMA SÜRÜYOR ŞİMDİ

Kendi gerçeğinden de başkalarını ötelerken Avrupalı ırkçılardan da farkının olmadığından habersiz bu zavallı tam altı kez Yahudilere hakaret suçlamasından sorumlu tutuldu. Bazı gösterileri yine Yahudilerle, büyük insanlık dramı Soykırım’la dalga geçtiği gerekçesiyle yasaklandı. Her ırkçı gibi ahlaksız olan sefilin evine geçen hafta Fransız polisi “bir yolsuzluk soruşturmasıyla” ilgili olarak basmıştı da. Yani, hem ırkçı hem de kabul görmek için iyice alçaldığı Fransız toplumunun paraziti durumunda. Kendilerini sivil toplum kuruluşu olarak tanımlayan kimi kurumlar, ifade özgürlüğünü sansürlediği için hükümeti eleştiredursunlar, Fransa İçişleri Bakanı Manuel Walls ırkçı sefili “nefret makinesi” olarak niteleyerek gösterilerinin tüm Fransa çapında durdurulmasını istiyor. Çok sayıda kişi sefilin gösterilerinin durdurulmamasını “ifade özgürlüğü” gibi bir gerekçeyle savunurlarken, büyük insanlık ailesinin uzun yıllara dayanan mücadelesi sonucu, ayrımcılara, ırkçılara, baskıcı hükümetlere karşı kazandıkları bu hakkı. Fransa’da bu tür bir tartışma sürüyor şimdi. Ama belli ki, ne de mutlu ki, İngiliz hükümeti hala ülkedeki anti ırkçı kamuoyunun gücünü de tepkilerini de dikkate alıyor.

Gün gelecek, ırkçıların burnunu bile çıkaramayacakları anlar olacak. Hiç bir yere gidemeyecek, hiç bir yerde kabul göremeyecek, büyük insanlık ailesinin kabul etmediği sefiller olarak inlerinde yaşayacaklar. Her şeye rağmen umutsuz olmanın gereği yok. Çünkü dünyamızda azımsanmayacak, küçümsenmeyecek denli büyük bir ırkçılık karşıtı insan topluluğu var. El birliğiyle sevgiden, eşitlikten, barıştan bir dünya oluşturacağız, mutlaka. Kendi trajedilerinin “komiklerini” de asla aramıza almayacağız tabii.

Mehmet Erdemli

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/mehmet-erdemli/sefile-kapi-kapali-87127

 

  • TÜRK ŞİRKETLERİNİN SÖZ KONUSU İSRAİL-AKDENİZ-TÜRKİYE HATTI İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI SÖZ KONUSU

Hem gaz ve hem de muhtemelen önemli bir petrol potansiyeline sahip Leviathan sahası ile ilgili ticarî faaliyetlerde bugünlerde önemli gelişmeler meydana gelmiş bulunuyor. Bunlardan en önemlisi de geçen hafta perşembe gecesi varılan anlaşmayla Avustralyalı gaz şirketi Woodside Energy’nin Leviathan sahasının geliştirilmesi ve işletilmesi amacıyla yeni bir ortak olarak mevcut şirketlere katılması.

Woodside Energy, dünyanın önemli enerji şirketlerinden birisi sayılır. Birkaç yıldır devam eden müzakereler sonucu işte bu LNG devi Leviathan’ın yeni ortağı olarak devreye girmeye hazırlanıyor. Anlaşma kesin olarak sonuçlandığında Leviathan’daki pay dağılımı şöyle olacak: Woodside yüzde 25; Delek Group Limited’in, Avner Oil and Gas LP ve Derek Drilling Limited’in payları yüzde 16,93; Teksa merkezli Noble Energy yüzde 30 ve Ratio Oil yüzde 11,12.

Esasen, Woodside öteden beri Leviathan’da yüzde 30 pay istiyordu ve geçmiş müzakereleri bu doğrultuda yapıyordu. Ancak sahanın diğer pay sahiplerinin ısrarlı talepleri sonucu muhtemel payını yüzde 30’dan yüzde 25’e düşürmüş bulunuyor. Bunda da diğer pay sahipleri şirketlerin Leviathan’ın gaz ihracatının LNG’den ziyade yapılacak boru hattıyla dünya piyasasına ulaştırılması taleplerinin ve ısrarlarının belirleyici rol oynadığı söylenebilir. Bu durumda Leviathan’da Woodside’ın muhtemel gaz ihracatındaki önceliği olan LNG değil, boru hatlarıyla ihracat öne çıkacak. Bu da şüphesiz Leviathan için en uygun ihracat yolu olan Akdeniz-Türkiye hattı alternatifini güçlendirecek. Esasen, bu konuda birtakım temaslar da var. Özellikle Türk şirketlerinin söz konusu İsrail-Akdeniz-Türkiye hattı ile ilgili çalışmaları söz konusu. Ayrıca İsrail hükümetinin, şirketlerinin de Türkiye alternatifine meyilli oldukları da söylenebilir. Bu bağlamda Türk hükümetinin resmi tavrı ise bilinmiyor. Belki Mavi Marmara müzakerelerinin sonucuna göre bir tavır ortaya koyabilir. Bunu da beklemek gerekiyor. Ama her halükarda Leviathan’ın geleceği bizi de bir şekilde ilgilendiriyor.

Fikret Ertan

http://www.zaman.com.tr/fikret-ertan/israilin-leviathan-gaz-sahasi-ve-turkiye_2198682.html

 

  • ERDOĞAN’IN SÖZLERİNDE HİÇBİR ANTİ-SEMİTİK KELİME DUYMADIM. BAZEN SESİN YÜKSEKLİĞİ KULAĞA PEK HOŞ GELMİYOR

Anlaşmanın imzalanmasından sonraya kadar bekleriz. Söz verilirse yeterli olacaktır. (Türk) Hükümetine güveniriz, Başbakan (Erdoğan) sözünün eridir. Söz verirse beklememize gerek kalmaz. Böylece buradaki temsilcilik seviyemizi tekrar büyükelçiliğe çıkarabiliriz. Türkiye ve İsrail arasında çok iyi bir ticaret var. Ne yazık ki güvenlik konusunda ilişkiler durdu. Güven tekrar inşa edildiğinde tüm kanallar açılır.

...

Özür dilenmesi doğruydu. Hatta daha önce yapmamız gerekirdi. İsrail özgür bir ülkedir özellikle de politikacılar. 120 parlamenterimizin 120 fikri var. Her biri ne istiyorsa onu söyleyebilir. Ama sonunda önemli olan tek düşünce hükümetin ne yapmaya karar verdiği, parlamentonun onayladığı düşüncedir. Konunun tekrar parlamentoya bile gelmesine gerek yok. Bu Başbakan’ın kararıydı ve yaptı. Knesset ve halkın desteğini aldı. Farklı düşünenlerin kendi özel düşünceleridir.

...

Profesyonel anlamda ordunun eylemini eleştirmek istemem. Siyasi seviyenin altında tamamen ordunu kararıydı. Taktik kısmına girmek istemiyorum ama asla olmaması gereken trajik bir olaydı. İsrail bu olaydan sonra diğer filolara daha farklı davrandı.

...

Erdoğan’ın sözlerinde hiçbir anti-semitik kelime duymadım. Bazen sesin yüksekliği kulağa pek hoş gelmiyor. İsrail halkıyla hiçbir problemi olmadığını, sorununun hükümetle olduğunu söyledi. Kavga edecek şeylerden daha fazla ortak çıkara sahibiz.

...

Knesset’teki faaliyetimi Türk olmam etkilemedi. Tabii ki bu ülkeye sempatim var. Aileme çok iyi davranıldı. Yahudilere onca yıl boyunca çok iyi davranıldı, İkinci Dünya Savaşı sırasında herkes Yahudileri reddederken, burada Yahudileri korudular. İsrail’le ilişkilerde ekonomi, kültür gibi konuların çoğu bugün de devam ediyor. Güvenlik konularında anlaşmayı sağladığımızda her şey açık olabilir. Kendimi Türkiye’nin İsrail’deki elçilerinden biri olarak görüyorum ve İsrail’in de Türkiye’deki elçilerinden biri.

David Tsur

http://gundem.milliyet.com.tr/mavi-marmara-da-ozur-icin-gec/gundem/detay/1834358/default.htm?ref=OtherNews

 

  • Netten okumalar
  • YAHUDİ SOYKIRIMININ TEK KELİMEYLE ANLATILAN HİKÂYESİ - JODI RUDOREN

http://www.sabah.com.tr/NewYorkTimes/2014/02/09/yahudi-soykiriminin-tek-kelimeyle-anlatilan-hikyesi

 

  • BİLİNMEYEN İSRAİL

http://vivahiba.com/article/show/bilinmeyen-israil/

 

  • 'BENİM YAHUDİ KARDEŞİME YILLAR BOYU ZULMETTİLER!' – MUSTAFA FİDAN

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/benim-yahudi-kardesime-yillar-boyu-zulmettiler-49146

 

  • İYİLİĞİN GÜCÜ

http://www.hasturktv.com/anti_semitizm/6502.htmhttp://www.hasturktv.com/anti_semitizm/6502.htm

 

  • BİR ZİHNİYET Kİ ANCAK UTANÇ VERİR – AYDIN ENGİN

http://t24.com.tr/yazi/bir-zihniyet-ki-ancak-utanc-verir/8506

 

  • YENİ SİLİKON VADİSİ İSRAİL'DE Mİ?

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/02/140210_israil_teknoloji.shtml

 

  • TÜRKİYENİN YENİ DONANMA GEMİSİ DOĞU AKDENİZDEKİ DENGELERİ DEĞİŞTİRECEK

http://www.hasturktv.com/israilde_gundem/6496.htm

 

  • DÜNYADAKİ EN YAŞLI KÜRT

http://vivahiba.com/article/show/dunyadaki-en-yasli-kurt/