Televizyon dizilerinin Yahudileri

Türk dizilerinde Yahudi karaktere rastlamak pek mümkün olmasa da Hollywood yapımı dizilerde yer alan Yahudi karakter her geçen gün artıyor. Bu karakterlerin yarattığı stereotipler ise 1940’lı yıllardan günümüze büyük değişim gösterdi

Diğer
22 Ocak 2014 Çarşamba

Çela Saranga


Kalıp yargı (stereotip), bir grubun üyelerine yönelik sabit, aşırı basitleştirilmiş ve aşırı genelleştirilmiş, kişilerin bireysel özelliklerini göz ardı eden, hepsine olumlu veya olumsuz ortak özellikler yükleyen, çoğunlukla ön yargılı bir düşüncedir. Bu tür düşünceler gerçeği tam olarak yansıtmayabilir. Yahudiler, 2000 yıldan daha uzun bir süredir bu tür kalıp yargılara maruz kaldılar. Günümüzde bile Yahudiler genelde açgözlü, mızmız, cimri olarak algılanır ve karikatürlerde, çizgi romanlarda ve propaganda posterlerinde para sayan veya pırlanta toplayan kişiler olarak betimlenirler. Haham, sürekli sızlanan ve insanda suçluluk duyuları yaratan Yahudi anne, şımarık ve maddiyatçı Yahudi-Amerikan prenses ve silik, modası geçmiş giyisilerle dolaşan, kibar Yahudi oğlan kullanılan diğer stereotipler arasında. Bu tür stereotipler Amerikan televizyon dizilerinde oldukça sık kullanılıyor.

ABD’de, televizyon 1930’lu yılların sonlarına doğru mağazalarda yerini aldı ve 1940’lı ve 1950’li yıllarda Amerikan evlerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Yahudiler, televizyon endüstrisinde en başından beri önemli bir rol oynadılar. Televizyon programlarının yapımcılığını üstlendiler, bu programlarda boy gösterdiler ve Yahudi karakterler, kitaplar, çizgi romanlar ve filmlerin yanı sıra ekranlarda da belirmeye başladı.

TELEVİZYONUN İLK YAHUDİ AİLESİ

Televizyon pogramlarındaki Yahudi karakterlerin sayısında inişli çıkışlı dönemler yaşandı. İlk Yahudi durum komedisi, 1940’larda yayımlanan The Goldbergs (Goldberg Ailesi) oldu. Dizi, günlük sorunlarla boğuşan göçmen ve Yahudi bir aile hakkındaydı. The Goldbergs dizisi sona erdikten sonra geçen yaklaşık kırk yıllık süreçte Yahudi karakterler yanlızca bir iki dizide yer aldı, ancak bu dizilerin hiçbiri Yahudilikle ilgili konuları açık bir şekilde işlemedi.

1970’li yıllarda tikelciliğin yani belirli bir topluluğa duyulan bağlılığın daha kabul edilebilir bir düşünceye dönüşmeye başlamasıyla, Afrikalı-Amerikalı aileler hakkındaki diziler beğeni topladı ve televizyon programları Yahudilikle ilgili konuları daha açık bir şekilde ele almaya başladılar. Televizyonun en sevilen Yahudi karakterlerinden biri The Mary Tyler Moore Show ve devamı niteliğindeki Rhoda’da yer alan Rhoda Morgenstein karakteri oldu. Rhoda, Yahudiliğini açıkça ortaya koyuyor ama aynı zamanda, sürekli kilosu hakkında endişelenmek ve erkekler konusunda kuruntulu bir şekilde davranmak gibi birçok olumsuz stereotipik özellik yaratıyordu. Program Rhoda’nın Yahudi olmayan bir erkekle yaptığı evliliği de tüm ayrıntılarıyla aktarmıştı.

SEINFELD İLE YENİ DÖNEM

1980’li yıllarda ise televizyon programlarında beliren Yahudi karakterler çok azdı ve bu on yıllık süreçte Yahudi temaları işleyen dikkate değer programlar olmadı. Bu durum 1990’larda Jerry Seinfield’in izlenimci komedisiyle değişti. Seinfeld, Yahudilerin televizyondaki betimlenme şeklinde bir devrim yarattı. Dizinin bi çok bölümü, Brit-mila törenine katılmaktan çılgın Yahudi ebeveylerle uğraşmaya kadar çeşitli Yahudilik temaları üzerine odaklandı.

Seinfeld’in açtığı yolu, Yahudi karakterlerin başrolde olduğu ve Yahudilik temalarını açıkça işleyen birçok dizi izledi. Hatta bu dizilerin bazı bölümleri Yahudiliğin tartışmalı konuları etrafında döndü. The Nanny (Dadı) dizisindeki New York’lu maddiyatçı Yahudi kızın stereotipik karakteri, Dharma & Greg (Dharma ve Greg) dizisindeki karışık evlilik veya Friends (Arkadaşlar) dizisinde kullanılan itici Yahudi erkek stereotipleri Yahudi toplumundaki birçok kişiyi rahatsız etti.

1990’larda televizyon dizilerinde görülen Yahudi karakterlerin sayısında ani bir artış oldu. 2000’li yıllara gelindiğinde televizyon programlarında Yahudi öğelerin bulunması son derece normal karşılanmaya başlandı. Ancak programlar bu karakterlerin Yahudiliklerini gittikçe daha az abartmaya başladılar. Curb Your Enthusiasm dizisindeki Larry David, The Sarah Silverman Program adlı şovu sunan Sarah Silverman ve Entourage adlı dizideki Ari Gold gibi karakterler dizginleri Seinfeld karakterlerinin elinden aldı.

Televizyon programlarında Yahudi karakterler ve temalar hızla çoğaldıkça, Yahudilik ilginç bir yenilik olmaktan çıktı. Bu eğilimin en belirgin olduğu program, Jon Stewart’ın heyecanlı bir şekilde günün olayları hakkında söylendiği The Daily Sho w with Jon Stewart (Jon Stewart’la Gün) adlı satirik akşam haberleri programı. Stewart açık sözlü, utanmaz ve laik bir Yahudidir ve hafta içerisinde sayısız kez Yahudilik ve Yidiş konularında imalarda bulunuyor ve daha önce yanlızca Yahudiler arasında kullanılan şakaları canlı yayında kullanarak yaygın kültüre taşıdı.

Günümüzün televizyon dizilerine baktığımızda ise, stereotipik özellikler taşıyan Yahudi karakterleri neredeyse hiç görmüyor olmamız çarpıcı bir gerçektir. Arrested Development, Seinfeld ve Curb Your Enthusiasm gibi eski dizilerdeki Yahudilik,  tesadüfî değil dizinin vazgeçilemeyecek bir ayrıntısıydı. Yahudi karakterler diziden çıkartıldığında, tüm bütünlük bozuluyordu. Üzerinde çok tartışılan The Sopranos dizisinde bile, arada sırada görünen Yahudi karakterler dışında, dizi boyunca görünen bir Yahudi karakter vardı.

Ama son dönem dizileri, Yahudi stereotipleri görmeyi bekleyeceğimiz durumlarda bile bu karakterleri kullanmamaları açısından dikkat çekicidir. Son yılların en şaşırtıcı, sürükleyici ve etkileyici yapımı olarak kabul edilen Breaking Bad dizisindeki düzenbaz avukat Saul Goodman aslen İrlandalı ancak kendini pazarlamak amacıyla adını değiştiriyor ve Yahudi olduğu izlenimini yaratıyor. Bu durum Yahudi avukatların diğer meslektaşlarına kıyasla daha üstün niteliklere sahip oldukları algısının yaygın olması olarak yorumlanabilir.

Orange is the New Black dizisindeki Larry Bloom ve ailesi tipik birer Yahudi olabilirler, ama bu karakterler dizide gerçek hapishane temasının sadece bir yan hikâyesi olarak yer aldılar. Ve Larry ile dizinin ana karakteri Piper Chapman arasındaki nişan bozulunca, büyük bir olasılıkla bir sonraki sezonda diziden koybolacaklar. Hapishane görevlisi Susan Fischer, ismen ve görünüş olarak bir Yahudiye benzese de, bunu urgulayacak hiçbir davranışta bulunmuyor.

House of Cards dizisinde yalnızca iki olası Yahudi karakter var. Kongre üyesi Abrams ve Rachel Posner isimleri bu karakterlerin Yahudi oluğu izlenimini verse de, bu konuda hiçbir kesinlik yok.

Barack Obama’nın en sevdiği televizyon parogramı olduğunu belirttiği Homeland dizisinin başarılı CIA ajanı Saul Berenson’un Yahudi olduğunu sadece bir çocukluk anısından ve terörist bir saldırıda ölenlerin başında yavaşça Kadiş duasını okumasından anlıyoruz. Üstelik duayı yalnız başına okuyarak, on Yahudi erkeğin dua sırasında hazır bulunması geleneğini hiçe sayıyor.

Bu durum yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Amerikan televizyonun önemli televizyon dizilerinde, özellikle de dram türü dizilerdeki Yahudi karakterler yavaş yavaş azalıyor. Yahudi karakterler dramatik dizilerden çok komedi dizilerinde boy gösterme eğilimindeler. Televizyon programlarında görülen Yahudi karakterlerin azalması bir tür gerçeklik olarak görülebilir. Sonuçta Yahudiler, Amerikan halkının yalnızca küçük bir bölümünü oluşturuyorlar ve televizyon dizilerindeki varlıkları ilk baştan beri fazlasıyla abartılmıştır. Ayrıca daha önceleri kendisine özgü gelenekleri bulunan kapalı bir toplum olarak algılanan Yahudilerin Amerikanlaşmaları ve Amerikan halkıyla kaynaşarak onların yaşam şekillerini benimsemeleriyle birlikte halkın onları sıradan beyaz insanlar olarak gördükleri sonucu çıkartılabilir.