Barış sürecine Arap Birliği’nden destek

İsrail-Filistin barış görüşmeleri çerçevesinde beş günlük hızlı bir diplomasi trafiği yaşayan ABD Dışişleri Bakanı Kerry, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Filistin lideri Abbas ile ardı ardına görüşmeler yaptıktan sonra pazar günü Riyad’a geçerek Ürdün ve Suudi Arabistan kralları ile görüşmelerde bulundu. Suudilerin ve Arap Birliği’nin de desteğini alan Kerry’nin nihai sonuca varmak için önümüzdeki hafta yeniden İsrail’e gitmesi bekleniyor

Dünya
8 Ocak 2014 Çarşamba

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, dokuz aylık sürecin sonu olan ve 29 Nisan’da tamamlanması planlanan İsrail-Filistin barış müzakerelerine hız kazandırmak ve bir taslak anlaşmanın imzalanması için onuncu kez bölgeyi ziyaret etti. Geçtiğimiz perşembe İsrail’e giden Kerry cumartesi gecesine kadar, Kudüs’te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile üç kez ve Ramallah’ta Filistin lideri Mahmud Abbas ile iki kez görüştü.

Kerry, Arap Birliği’nin de desteğini almak üzere pazar sabahı önce Ürdün’e ardından Suudi Arabistan’a gitti. Ürdün’de Kral II. Abdullah ve Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cude ile görüşen Kerry, daha sonra Suudi Arabistan’a geçerek Riyad’da Kral Abdullah bin Abdülaziz ile görüştü. İki lider, İsrail- Filistin barış sürecine ek olarak, Suriye’deki iç savaş, Irak’ta son zamanlarda yaşanan huzursuzluklar ve İran’ın nükleer programı dâhil olmak üzere diğer bölgesel sorunları da ele aldı. Kerry, pazar akşamı Riyad’dan Kudüs’e dönerken yaptığı basın toplantısında Arap Birliği’nin tamamının ve Suudi Arabistan’ın barış sürecine destek vermesinden dolayı büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. 

Barışın bölgeye kazandıracağı olumlu etkilere değinen Kerry açıklamasına şöyle devam etti: “Tarafların anlaşmaya varması halinde, bölgede bulunan Arap ve Müslüman ulusların da aralarındaki anlaşmazlıklar son bulacak ve bu ülkelerin hepsi barış sağlandığı takdirde İsrail’i tanıyacaklar.” Kerry ayrıca İsrail’in Arap Birliği ülkeleri tarafından tanınması halinde bölgedeki tüm dinamiklerin değişeceğine ve bölgeye istikrar geleceğine dikkat çekerek müzakerelerin sadece İsrail ve Filistin için değil tüm bölge açısından oldukça faydalı olduğunu sözlerine ekledi.

Kerry pazar sabahı Kudüs’ten ayrılmadan önce yaptığı açıklamada, Netanyahu ve Abbas ile ayrı ayrı yaptığı görüşmelerin çok olumlu geçtiğini, bir takım ilerlemelerin kaydedildiğini ancak nihai karar varmak için her iki tarafın da zamana ihtiyacı olduğunu, müzakereler sırasında oldukça önemli ve zor konuların görüşüldüğünü vurguladı. Kerry, müzakereler sırasında sınırlar,  güvenlik,  İsrail’in tanınması, Kudüs’ün geleceği ve mültecilerin durumu gibi temel konulara değinildiğini belirtti ancak görüşmelerin içeriğiyle ilgili detay vermekten kaçındı.

“Tüm bu konular aslında bir bulmacanın parçaları gibi birbirini tamamlıyor. Hiç birini diğerinden ayıramazsınız. Ancak yolumuz gittikçe aydınlanıyor,” demekle yetinen Kerry, Washington’a döndükten sonra görüşmelere uzmanlar düzeyinde devam edileceğini kaydetti.

Pazartesi günü Washington’a dönmeden önce son bir kez Netanyahu ve Abbas ile görüşen Kerry, amacının ABD’nin fikirlerini empoze etmek değil, taraflar arasında var olan fikir ayrılıklarının kapanması için köprü oluşturmak olmak olduğunu belirtti.

FİLİSTİNLİLER SÜREÇTEN MEMNUN DEĞİL

 

Adının açıklanmasını istemeyen Filistinli bir yetkili pazartesi günü yaptığı açıklamada Kudüs’ün durumu başta olmak üzere teklif edilen taslak anlaşmanın şartlarından memnun olmadıklarını açıkladı. Filistinliler Kudüs’ün doğusunun kurulacak Filistin Devleti’nin başkenti olması ile ilgili maddelerin net bir şekilde konuşulmasını istiyorlar.

Filistin Fetih Merkez Komitesi üyesi Azzam el-Ahmed de Kerry’nin görüşmelerde ilerleme kaydedildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak,“Kerry bir kısır döngünün içinde. Eğer Filistin tarafına önerdiklerini teklif etmeye devam ederse, hiçbir şey elde demeyecek,” dedi.

El-Ahmed, Ürdün merkezli Al-Ghad gazetesine yaptığı açıklamada Kerry’nin son üç ziyaretinde de taslak bir anlaşma sunduğunu ancak bu anlaşmanın Filistin tarafının geri adım atması anlamına geldiğini belirtti. Önerilen iki devletli çözümde ‘büyük Kudüs’ fikrinin öne atılarak her iki tarafın da başkenti olmasının teklif edildiğini açıklayan el-Ahmed taslak anlaşmanın 1967 sınırlarını kapsamadığına dikkat çekti.

 El-Ahmed bu teklifi kabul etmelerin mümkün olmadığına belirterek barış müzakerelerinin dokuz aylık takvimin sonu olan nisan ayından sonraya uzatılmasına karşı olduklarının altını çizdi.

Filistin Başmüzakerecisi Saeb Erekat da cumartesi günü medyaya yaptığı açıklamada, “Herhangi bir taslak anlaşmaya ya da müzakerelerin uzatılmasına karşıyız. Bunu da görüşmeler sırasında söyledim. Ayrıca, karşılıklı olarak henüz üzerinde yazılı olarak anlaştığımız bir konu yok,” diyerek süreçle dair olumlu adımların atılmadığını dile getirdi.

Taraflar,  Kerry’nin önerdiği güvenlik planı çerçevesinde, İsrail’in Ürdün Vadisi’nde asker bulundurmaya devam etmesi ve Abbas’ın buna tamamen karşı olması nedeniyle ciddi fikir ayrılığı yaşıyor. Ayrıca taslak anlaşmanın bir parçası olan ve Kerry’nin Netanyahu’dan kabul etmesini istediği 1967 sınırlarına dönülmesi, Kudüs’ün statüsü ve paylaşımı, bazı bölgelerin takas edilmesi, Abbas’ın İsrail’i bir Yahudi Devleti olarak tanıması gibi kritik maddeler tarafların çözüm konusunda ortak bir zemin bulmasını zorlaştırıyor.

100 YENİ YERLEŞİM BİRİMİ YAPILIYOR

Daha önce Kerry’nin barış görüşmeleri için İsrail’de bulunduğu süre zarfında yerleşim birimleriyle ilgili herhangi bir açıklama yapmayacağına dair  söz vermesine rağmen İsrail  Batı Şeria’da 100 yeni yerleşim biriminin yapılacağını ilan etti. Haber pazar günü İsrail İçişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde resmi olarak yayınlandıktan sonra pazartesi günü de İsrail Ordu Radyosu tarafından duyuruldu. İsrail Çevre Bakanı Amir Peretz bu hareketi barış sürecine karşı yapılan bir sorumsuzluk olarak değerlendirdi. İsrailli yetkililer, Kerry’nin bölgeyi ziyareti sırasında uygunsuz olması nedeniyle konuyla ilgili duyuruyu ertelediklerini belirtmişlerdi.