Geçmişle bugünü kıyasladığımızda teknolojik gelişmelerin hayatı ve bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdığı bir gerçek. Bununla beraber bu kolaylık ve değişen çocuk yetiştirme tutumları nedeniyle çocukların emek harcaması, çaba göstermesi yolundaki bazı mekanizmalar da ortadan kalkmış durumda. Biz yetişkinlere düşen önemli bir görev de onlara her şeyi altın bir tepside sunmak yerine sorumluluk bilinci geliştirmek olmalıdır
Özlem Namlı (*)
Önlerindeki uzun geleceğe hazırlık aşamasındaki gençlerle çalışan biri olarak, zaman zaman kendi gençliğimi düşünüyorum da hayat onlarınkinden ne kadar farklıydı.
İnternet, hatta cep telefonu yokken, bir yere geç kaldığınızda ya da adresi bulamadığınızda arkadaşınızı arama şansınız yoktu, nasıl da doğru zaman ve yerde buluşabildiğimize şimdilerde hayret ediyorum.
Ödev yapmak da öyle her zaman kolay olmazdı. Toplanıp kütüphaneye gitmeniz gerekirdi bazen. Gazetelerin en çok verdikleri hediye ansiklopedi olurdu. Evet, o zamanlar gazeteler hediye dağıtma yarışındaydı şimdiyse çoğu eve gazetenin kendisi bile girmiyor, tabletlerde bir gazeteyi tüm ekleri ve bulmacalarıyla birlikte okumak mümkün.
Bir de yazdığımız bir cümlenin sonuna gülücük koyma âdetimiz de yoktu. Yazıda eleştiri mi var, espri mi yapılmış, yazan kızgın mı, kinaye mi yapıyor bunu satır aralarından çıkarmak zorundaydınız.
Kariyer planlamaya gelince böyle bir kavramı da pek hatırlamıyorum doğrusu. En iyi kariyer planlaması “yüreğinin götürdüğü yere git” ilkesine dayanırdı. Ben de bu ilke doğrultusunda yaptım tüm alan, bölüm, üniversite ve iş seçimlerini. Şanslı bir azınlık olarak işimden ve bana kattıklarından memnunum. Oysa birçok akranım için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Birçoğu kendilerini tanımayı başarabildikleri 30’lu yaşlarında yeni başlangıçlar yapmayı seçtiler. Buna cesareti olmayanlar ise pazartesi sendromuna diğer günleri de ekleyerek mutlu olmak için bayram tatillerini bekler oldular. Çalıştığınız işin eziyet olmadığı hatta hobiniz olduğu bir yaşam, mutluluğun anahtarı. Bugün gençlere yönelik çabalarımızın birçoğu, onlara kendileri için doğru olan kararları zamanında alabilmelerine yardımcı olmak üzerine. Kaldı ki günümüz iş dünyası da geçmişe göre epeyce farklı. İşverenlerin beklentileri daha yüksek ve hedefe odaklı. Rekabet çok daha zorlayıcı. Üniversite eğitiminin üzerine yüksek lisans, birden fazla yabancı dil, uzmanlaşmaya yönelik eğitimler gerekmekte. Bugün bir lise öğrencisi yaptığı bir etkinliği şimdiden özgeçmişine koyma telaşındayken, bizim kuşağın böyle bir çabası yoktu.
Geçmişle bugünü kıyasladığımızda teknolojik gelişmelerin hayatı ve bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdığı bir gerçek. Bununla beraber bu kolaylık ve değişen çocuk yetiştirme tutumları nedeniyle çocukların emek harcaması, çaba göstermesi yolundaki bazı mekanizmalar da ortadan kalkmış durumda. Meslek seçimi ve kariyer planlaması ise daima gencin kişisel çabasını, soru sormasını ve araştırmasını gerektirir. Kariyer planlaması adına yapılan tüm çalışmaların başarılı olması biraz da buna bağlı. Biz yetişkinlere düşen önemli bir görev de onlara her şeyi altın bir tepside sunmak yerine sorumluluk bilinci geliştirmek olmalıdır.
Gelecek kapıyı bir kere çalmaz. Yaşamın değerlendirmek üzere birçok fırsat sunduğunu da akıldan çıkarmayalım.
* UOML Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı