JAK KAMHİ “Dünyaya olumsuzluk üretenleri engellemeye çalışıyorum”

‘Gördüklerim ve Yaşadıklarım’ adlı kitapta Jak Kamhi, çocukluğundan iş yaşamına, politikacılarla ilişkilerinden Devlet Üstün Hizmet Madalyası’na uzanan yaşam öyküsünü dile getiriyor

Ester YANNİER Toplum
27 Kasım 2013 Çarşamba

  Hayatınızı kitaplaştırma fikri nasıl doğdu?

 Babam hatıralarını anlatırdı, ben de yazmasını istedim. ‘Sen yaz’ demesi üzerine 14 yaşında yazmaya başladım.

  Bir hayatı kitap ile insanlarla paylaşmak nasıl bir duygu?

Vereceğiniz mesaja bağlı, elbette başkalarının beğenebileceği ve yaşayabileceklerine yön gösterme amacıyla yazılan bu kitabın neşrinden sonra beni çok mutlu eden ilgi ve methiyeleri, kitabımı yazarken iletmek istediğim “Dünyada sulh yurtta sulh” amacımı okuyucularıma ulaştırabildiğimden dolayı mutluluk duyuyorum.

  Jak Kamhi denildiği zaman insanların duruşu değişiyor? İş hayatında olduğu kadar sosyal hayatınızda da kişilere örnek bir yaşam sürdünüz... Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Bazen bana gösterilen bu tutumdan rahatsız oluyorum, çünkü biraz izam ediliyor gibi geliyor. Ne denir “Ülkeni sevmek, kendini sevmekten kaynaklanır.” Ben kendimi sevdiğimden dolayı bu amaç için uğraş verdim.

  Kitabınızda II. Dünya Savaşı yıllarında amcanızın Varlık Vergisi’ni ödeyemediğinden Aşkale’ye gönderildiğini ve orada yaşamını kaybettiğini anlattınız... Bu olaylar birçok insanda travma yarattı. Oysa siz bu olayı yaşamanıza rağmen farklı davrandınız. Türkiye’yi yurt dışında her platformda desteklediniz; faaliyetlerde ön saflarda bulundunuz. Bunu nasıl açıklayacaksınız?

Dünyamızı bir bardak suya benzetirseniz, yedi milyarlık toplum bardağında, midenizi alt üst edebilecek bir toz girerse, çok rahatsız olursunuz,  bundan dolayı suyu suçlamazsınız, onu dikkat ederek içmeye devam edersiniz, suyun geldiği kaynağı, sıhhatli olması için uğraş verirsiniz. Ben de, dünyamızdaki 7 milyar kişinin arasında buna sebep olan olumsuzluk üretenleri engellemek için, uğraş veriyorum.

  Türk Musevi Cemaati İsmet İnönü’ye karşı ön yargılıdır. Siz ise yazdıklarınızla bunun tersini dile getiriyorsunuz...

Bazen kişileri yeterince tanımadan yargılıyoruz. İnönü’yü ve ailesini yakından tanıma olanağını yaşadım, söylendiği gibi bir kişi değildir. Türk halkı en azından II. Dünya Savaşı’nda Türkiye’mizi savaş dışı bırakmakla, ona minnet borçludur diye düşünürüm. Kitabımda İnönü’ye ait tespitlerimi okursanız, sanırım bu konudaki görüş bir nebze değişir.

  Profilo hakkında neler diyeceksiniz? İthalatın artması, uluslararası rekabet, bazı firmalar için Türk sanayisinde sonun başlangıcı oldu diyebilir miyiz?

Bütün dünyada rekabet sorunu var. Türkiye’de de olması doğaldır

Rekabetin sağladığı, rakip firmadan daha cazip olmak için son teknolojinin peşine düşüp, daha geliştirilmiş ürün sağlamak…

Oğlum Hayati, hep daha mükemmelin peşinde idi, bu konuya kitabımda geniş yer verdim. Bundan dolayı Profilo’nun ürünleri mükemmeldi ve rekabetten pek rahatsız olmadı. Hayati, rekabetin sebep olduğu sorunları, mükemmeliyetle çözerdi.

  Dünya liderleri ile yakın ilişkiler içinde oldunuz… Yurt dışında ve içinde çeşitli nişanlara layık görüldünüz... Devlet Üstün Hizmet Madalyası almak hayli gurur verici olsa gerek...

 Başlıca sebep her konuda sabırlı ve sebatkâr olmaktır. İlk adımım İstanbul Sanayi Odası’na Musevi kökenli bir Türk olarak seçilmiş olmamda yatar.

Ondan sonra ülkeme hizmet etmek için birçok olanaklar buldum. Kitabımın Sanayi Odası bölümünde özet bilgi bulabilirsiniz.

  Sizce 500. Yıl Vakfı amacına ulaştı mı? Müze hakkında görüşleriniz nelerdir?

 Evet, amaca vardık; ülkemizde bu amaca varmak için dışişleri ve cemaatimiz çok uğraştı. Bu uğraş Sayın Evren Paşa’nın cumhurbaşkanlığı döneminde başladı. Evren, Osmanlı topraklarına kabulün beş yüzüncü yılını kutlamak üzere cemaat mensupları ve beni huzuruna kabul ettiğinde, “ricamız Osmanlının bu başarısını dünyaya duyurun” öğüdünde bulundu. 500. Yıl Vakfı kuruldu ve bilindiği gibi tanıtma yönünde büyük başarısı oldu.

  Türk Musevi cemaati yönetimi ile aranız nasıl?

Musevi Cemaatine bu mutluluğumu borçluyum, bana güvenerek görev vermeselerdi, bu mutluluğu yaşamazdım.

  Maddi gelirleri sürekli düşen Türk Musevi Cemaati’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Buna cevap verecek yeterli bilgiye sahip değilim.

Ben daima iyimserim. Dünyamızda daima ekonomik sorunlar oldu, gelip geçicidir. Temennim, cemaat yöneticilerinin becerisiyle, nasıl uzun yıllardan beri, çözümler bulunmuşsa, yönetimin bunu da başaracağıdır.

  Yazmadıklarınız var mı?

75 yıllık bir sürede yazabileceklerim 470 sayfadan çok fazladır. Hatıralarımı özet olarak 470 sayfaya sığdırdım. Aslında her bölüm birer ayrı kitap olabilir.

   Yoğun bir iş hayatınız oldu... Ailenize yeterince zaman ayırabildiniz mi? Dede Jak Kamhi’nin torunlarla ilişkisi nasıl?

13 torunum var.

Bazıları yurtdışında, bazıları İstanbul’da

İş ve politik uğraşlarımdan dolayı, biraz uzak kaldım. Bayramlarda onlara yakın olabiliyorum.

 

PİŞMANLIKLARINIZ, YAPAMADIKLARINIZ OLDU MU?

ELBETTE OLDU! Sorun çözme şampiyonu olmamıza rağmen, yapılan hatalar arasında,  yanlış kimselere güven duyarak, bir Alman firmasına, vaatlerine inanmak oldu. Almanların sömürgesi olmadığından Türkiye’mizi sömürmek konusundaki tutumlarından dolayı, çok kayıplarım oldu, en önemlisi, canım oğlum Hayati’yi kaybetmemdi.