Ezeli, ezici, ebedi

Son on dört yılda olduğu gibi, bu sezon da Galatasaray, Saraçoğlu’ndan boynu bükük ayrıldı. Fenerbahçe taraftarı ve oyuncuları ise Galatasaray üstünde kurduğu psikolojik baskının keyfini çıkarırken, ligde de aradaki puan farkını dokuza çıkarma şansı yakalamış oldu

Sami MORHAYİM Spor
13 Kasım 2013 Çarşamba

Son iki yılın lideri ve hem ligde hem de Avrupa’da büyük başarılar elde eden Galatasaray’ın, Fatih Terim’in gidişiyle daha da aşağı çekildiği de gözden kaçmayan bir detay. Sneijder’in son haftada parlayan grafiği, bel sorunları nedeniyle bölünürken, Mancini yabancı kontenjanının da getirdiği olumsuzluklarla tam olarak istediği futbolu oynattıramıyor. Ceyhun Gülselam ve Aydın Yılmaz ısrarı, taraftarları pek memnun etmezken, Galatasaray’ın üçüncü bölgedeki top tutma ve topla oynama sıkıntısı da her geçen gün kronikleşmeye devam ediyor. Peki, son iki yılda Saraçoğlu’nda galibiyeti kıl payı kaçıran Galatasaray, bu derbide ve daha öncesinde hangi maçlarda nasıl bozguna uğradı?

Fenerbahçe evindeki son mağlubiyetini 1999 yılında, Galatasaray’ın Marcio ve Hasan Şaş’ın golleriyle almıştı.

10 Kasım 2013: Hem Şampiyonlar Ligi’nde hem de ligde, pek de göze hoş gelen futbol oynamayan Galatasaray, ezeli rakibi karşısında sönük bir performans ortaya koyarken, daha üretken oynayan Fenerbahçe, biraz şansla biraz da baskıyla bulduğu iki golle galibiyete uzanarak seriyi devam ettirmeyi başardı.

12 Mayıs 2013: Şampiyonluğu garantileyerek Fenerbahçe’nin karşısına çıkan Galatasaray, ipi göğüslemesinin verdiği rahatlık ve gururla maçı kazanacağını düşünse de, Fenerbahçe geriye düştüğü maçı Webo’nun üçer dakika arayla attığı iki golle geçerek galibiyeti almıştı. Aykut Kocaman önderliğinde kapalı ve savunmaya yönelik top oynayan Fenerbahçe’yi, Fatih Terim yönetimindeki Galatasaray doksan dakika boyunca yoğun baskıyla boğsa da, Fenerbahçe hata yapmadığı prestij maçını kazanmıştı.

12 Mayıs 2012: Şampiyonluğu garantilemiş Galatasaray’a karşı oynanan tam bir yıl önce, kendi sahasında ilk ve son kez oynanan Süper Final’de şampiyonluğu almak isteyen Fenerbahçe, tüm maç üstünlük kurduğu Galatasaray karşısında golü bulamayınca kendi stadında Galatasaray’a şampiyonluğu kaptırmıştı. Galibiyet alamama serisini cömertçe harcayan Galatasaray, beraberliğe rağmen şampiyonluğu alarak buruk bir galibiyet elde etmişti. Ama her şeye rağmen, Saraçoğlu’ndan mutlu ayrılan Galatasaray’dı.

17 Mart 2012: Senenin flaş ve en başarılı takımı Galatasaray, ilk kez bu kadar emin ve zafere yakın Saraçoğlu’na geliyordu. Ezici üstünlük sağlayan Fenerbahçe taraftarı bile bu maçta çok gergin olduklarını her daim dile getiriyordu. Galatasaray’ın tüm istikrarına rağmen, Fenerbahçe Alex ve Sow ile bulduğu inanılmaz iki golle 2-0 öne geçerken, herkes yeni bir 6-0’ın kapısının aralandığını düşünüyordu. Ancak, Galatasaray’ın o sezonki en etkili forvetlerinden Elmander devre bitmeden golle buluşarak takımına umut verip, Hakan Balta 83.dakikada bulduğu golle de maçın 2-2 sonlanmasını sağlıyordu.

24 Ekim 2010: Galatasaray’ın yıllar sonra Saraçoğlu’nda aldığı puandı. Bu tarihe kadar her zaman galibiyeti göğüsleyen Fenerbahçe, evinde yıllar sonra Galatasaray’a puan kaptırıyordu. Üstünlüğün Galatasaray’da olduğu maçta, galibiyeti kaçıran sarı-kırmızılı ekip aldığı puana değil kaybettiği puana üzülüyordu. Fenerbahçe de, sezon başında oynanan maçta kaybettiği puanı aldırmayıp, ezeli rakibi karşısında yıllar süren namaglupluğun keyfini sürüyordu.

25 Ekim 2009: Bursaspor’un son hafta ipi göğüslediği sezon, Galatasaray adına işler pek de parlak başlamamıştı. Leo Franco’nun yaptığı büyük hatalarla Alex’in attığı iki golle öne geçen Fenerbahçe, Hakan Balta’nın kornerden bulduğu gole rağmen, çokça eleştirilen ve sosyal medyada hakkında çok espri yapılan Guiza 89.dakikada bulduğu golle 3-1’lik galibiyetin alınmasına ve serinin devam etmesine yardımcı olmuş oldu.

9 Kasım 2008: Lincoln’un henüz 2.dakikada topukla attığı golle üstünlüğü kuran Galatasaray, yine Lincoln’un frikikten bulduğu ancak geçersiz sayılan golüyle çöküşe geçmiş ve farka gidebileceği düşünüldüğü, De Sanctis’in de bolca hata yaptığı maçı 4-1’lik ezici bir skorla kaçırmıştı. Aylar sonra sahalara dönen Deivid, uzaklardan bulduğu golle gözyaşlarına boğulmuştu. Sosyal medyada “4 1 yanım Galatasaray” esprileri yapılırken, Galatasaraylılar da farka gidilecek maçın bu denli ezici bir skorla kaybedilmesine çok üzülmüştü.

8 Aralık 2007: Galatasaray’ın hem Fenerbahçe’yi kupadan elediği hem de ligde ipi göğüslediği seneydi. Ancak, ilk derbi maçında gülen taraf yine Fenerbahçe’ydi. Semih’le henüz 5.dakikada golü bulan Fenerbahçe, üstünlüğü hiç bırakmadığı maçta 56.dakikada Devid’le 2-0 öne geçerek, sarı-kırmızılıların umutlarını bir kez daha yıkıyordu.

3 Aralık 2006: Oynanan futboldan çok, maçtaki olayların gündemde olduğu bir maçtı. Sahaya yağan yabancı maddeler ve Erick Gerets’in başında açılan yarık daha çok akıllarda kalanlardandı. Tıpkı Alex’in her zaman yaptığı gibi Galatasaray karşısında bulduğu gol gibi, bu tarz derbilerde görülen olaylardandı. Kezman da golü bulunca, Galatasaray hem mağlup hem de uzun süre iki farklı mağlup yenilmeye devam edecekti.

22 Nisan 2006: Galatasaray’ın saman alevi gibi yanıp söndüğü ve üstünlüğü kolayca Fenerbahçe’ye kaybettiği maçlardan biriydi. İlk 20 dakikada, o zamanın parlayan yıldızları Lugano ve Appiah’la 2-0 öne geçen Fenerbahçe, Anelka’nın ve Alex’in şık golleriyle Mondragon’u yıllar sonra tekrar bol gollü evine gönderiyordu.

22 Mayıs 2005: Fenerbahçe’nin 14 yıllık süreçte nadir aldığı tek gollü galibiyetlerden biri olarak kayıtlara geçen maçtı. Aksine, sürekli gol atmayı seven Nobre yine maçın parlayan isimlerindendi. 65.dakikaya kadar Galatasaray’ın üstünlüğüyle geçilen maçta, kontrayla golü bulan ekip Fenerbahçe ve Nobre olurken, kimse bundan sonra galibiyetlerin bu kadar uzun süreceğini düşünemezdi.

29 Şubat 2004: Nobre her zamanki gibi yine iş başındaydı. 17. dakikada bulduğu erken gole, Murat Erdoğan cevap verse de eski Galatasaraylılardan Mehmet Yozgatlı, takımını 85.dakikada öne geçirip takımını galibiyete uzandırıyordu.

6 Kasım 2002: Fenerbahçe için belki de tüm mutlulukların, Galatasaraylılar için de tüm acıların başlangıcı bu maçla olmuştu. Kornerden Tuncay Şanlı’nın bulduğu golde kimse bu denli gollü bir maçın geçeceğini hayal edemiyordu. Sırayla gelen golleri hazmedemeyen Galatasaray, göz açıp kapayıncaya dek altı gollü mağlubiyet almış ve yıllarca sürecek olan psikolojik üstünlüğün de altında ezilmeye başlayacağının sinyallerini veriyordu, ki öyle oldu. Galatasaray, bugünden sonra her maça bu maçın ezilmişliğini kaldırmak için çıktı, ancak bugüne kadar hala başaramadı. Tuncay (8), Ortega (38), Serhat (68, 75), Eriş (78), Özat (86)

16 Şubat 2002: Rapaiç’in golüyle Fenerbahçe’nin kazandığı sıradan maçlardan biriydi.

6 Mayıs 2001: İstatiksel olarak, Fenerbahçe’nin Galatasaray karşısında galibiyet serisinin başladığı maçtı. O zamanların yıldızı Ali Güneş ve Yusuf Şimşek’le galibiyete uzanan Fenerbahçe, aldığı bu galibiyetle şampiyonluğa uzanmış ve yıllar sürecek olan serinin başlamasını sağlamıştı.