Holokost eğitimi neden önemli?

Uluslararası Holokost Eğitimi semineri İstanbul’da yapıldı. 23-24 Ekim tarihlerinde Galatasaray Üniversitesi’nde aralarında Avrupa, Ortadoğu, ABD ve Kuzey Afrika´dan yüksek düzey ülke temsilcilerinin ve akademisyenlerin bulunduğu yaklaşık 40 kişilik uzman bir grup ile uluslararası Holokost eğitimi semineri yapıldı.

Rayka NAYIR GÜVEN Diğer
31 Ekim 2013 Perşembe

Aladdin Projesi tarafından organize edilen seminer, ABD Holokost Anma Müzesi ve hükümetler arası bir örgüt olan IHRA’nın (The International Holocaust Remembrance Alliance) desteğiyle gerçekleştirildi. İki gün süren seminerde Ortadoğu, Asya, Afrika ve Güney Amerika gibi Nazi Soykırımının yaşanmadığı yerlerde Holokost eğitimi konusunda neler yapılabileceği konuşuldu.

Altı ayrı panelin yapıldığı seminerde Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Laurent Bili, ABD Başkonsolosu Charles Hunter, Türkiye IHRA Başkanı - Büyükelçi Ertan Tezgör, AB Bakanlığı Sözcüsü Dr. Burak Erdiner, Aladdin Projesi Direktörü Abe Radkin ve İsrail Başkonsolosu Moşe Kamhi konuşmacılar arasında yer aldı.

Seminerin açılış konuşmasını yapan Büyükelçi Ertan Tezgör, IHRA’nın gözlemci üyesi olan Türkiye’nin son dönemlerde Holokost eğitimi konusunda neler yaptığını katılımcılarla paylaştı. Tezgör, Türkiye’nin son bir yıl içinde konuyla ilgili bazı projeleri sonuçlandırdığını, bazı yeni projelere de başladığını belirtti.

Türkiye’de başlatılacak eğitim programlarından, ders kitaplarında yapılacak değişikliklerden ve öncelikli olan eğiticinin eğitiminden bahseden Tezgör, ayrıca Holokost eğitimi, anması ve araştırması konusundaki çabaların arttırılması gerektiğine değindi.

AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Burak Erdenir konuşmasında, “Antisemit, ırkçılık ve nefret söylemi içeren olayların basında yer alıyor olması, bize daha uzun bir yolumuzun olduğunu gösteriyor. Bu konudaki çalışmalara hız vermeliyiz,” dedi.  

Aladdin Projesi Direktörü Abe Radkin konuşmasında, Abu Dabi’deki bir kitap fuarında ilk defa Arapça ’ya çevrilmiş bir Şoa kitabını fuar sırasında okuyup bitiren iki kişinin, “Keşke bu kitapları daha önce okuma fırsatımız olsaydı. O zaman belki de iki millet birbirimizden bu kadar nefret etmezdik,” yorumlarını paylaşarak, Holokst eğitiminin dünyanın her yerinde verilmesi gerektiğine dikkat çekti.

İsrail Başkonsolosu Moşe Kamhi Holokost eğitimi için öncelikle hoşgörüye, cesarete ve güvene ihtiyaç olduğuna değinerek güven olmadan hedeflere ulaşılamayacağını ve güven yaratmak için de öncelikle karşımızdakini dinlemek gerektiğini belirtti. 

Oturum başkanlığını Irak eski İnsan Hakları Bakanı Bahtiyar Emin’in yaptığı  ‘Holokost eğitimi neden soykırımın yaşanmadığı ülkelerde verilmelidir?’ konulu ilk panelde tüm katılımcılar daha onurlu, daha anlayışlı ve daha iyi bir insan olmak ve Holokost’u gelecek nesillere aktarabilmek için, özellikle Holokost’un yaşanmadığı yerlerde bu eğitimin verilmesi gerektiği konusunda fikir birliğine vardılar. Ayrıca insanlık tarihinin önemli bir parçası olan Holokost’un insan hakları ihlali ve savaş suçu olduğunu belirten konuşmacılar, ‘nihai çözüm’ kavramının da Holokost döneminde ortaya çıkıp günümüzde başka soykırımlarda da kullanıldığı bilgisini verdiler.

Panel sırasında Güney Afrika Holokost ve Soykırım Vakfı Direktörü Richard Freedman Güney Afrika’da yapılan Holokost eğitimi hakkında detaylı bilgi verdi. Freedman, 1994’te sekiz farklı şehirde açılan ve daha sonra tüm ülkeyi dolaşan Anne Frank sergisi sırasında öğrendikleri hikayeler sayesinde Afrikalı öğrencilerin ilk kez ayrımcılığın sadece siyah-beyaz meselesi olmadığını fark ettiğini ve bu sayede özgüvenlerinin arttığını belirtti. Freedman, ülkedeki 300 yıllık sömürgeci eğitim sisteminin değişerek, hukuka ve insan haklarına uygun bir müfredat programının uygulanmaya başladığını açıkladı.

‘Holokost hakkında yanlış ya da hiç bilgisi olmayan kişilerde farkındalık yaratmanın yolları’ adlı panelde konuşmacılar, verilecek eğitimin başarıya ulaşabilmesi için öğrencilerin kendi kimlikleriyle ve varoluşlarıyla bağlantılı olması gerektiği konusunda ortak görüşlerini paylaştılar.

Eğitimler sırasında teknolojiden de faydalandıklarını açıklayan konuşmacılar, gelişen teknolojiye rağmen öğrencilerin ciddi anlamda arşiv merakı olduğunu, her türlü tarihi belge, fotoğraf vb. ilgi duyduklarına dikkat çekti. Yeni teknolojik metotlarla geleneksel metotların birlikte kullanılması gerektiğine değinen eğitimciler, Holokost’tan kurtulmayı başaran kişilerle bir araya gelmenin ve kampları ziyaret etmenin oldukça faydalı olduğunu da sözlerine eklediler.

 

Holocaust Educational Trust’ın direktörü Karen Pollock da 1980’lerden itibaren İngilitere yapılan Holokost eğitimi ile bilgi verdi. İngilizlerin Holokost’a ancak Nazi savaş suçları yasasının çıkmasından sonra ilgi duymaya başladığını söyleyen Pollock, eğitimlerde çoğunlukla yaşanmış olaylardan faydalandıklarını, sadece kurbanların değil, hayatta kalmayı başarmış kişilerle birlikte her gün soykırımla karşı karşıya gelip bu konuda hiçbir şey yapmadan sadece izleyenlerin de hikayelerini incelediklerini söyledi.

24 Ekim günü Prof. Dr. İlber Ortaylı başkanlığında  ‘Holokost bilinci ve Güneydoğu Avrupa’da Holokost eğitimi’ başlıklı panel yapıldı. Ortaylı, panelin açılış konuşmasında Holokost’un iyi bilinmemesinin nedenlerini olayın inkâr edilmesine, görmezden gelinmesine ve bazı bilgilerin silinmesine bağladı. Ünlü tarihçi,  II. Dünya Savaşı sırasında Almanya ve Avustralya’dan kaçan profesör ve sanatçıların büyük çoğunluğunun Türkiye’ye gelmesiyle Türkiye’deki eğitim ve sanatın geliştiğini, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun o dönemde kurulduğunu dile getirdi.

Hırvatistan’dan panele katılan Sredoje Pejusinovic, 2003 yılından beri okullarda Holokost eğitiminin yapıldığını, eğitim materyalleri ve kitapların çevrilmesi konusunda ABD Holokost Anma Müzesi ve Kudüs Yad Vaşem’den ciddi anlamda destek aldıklarını söyledi. Ayrıca antisemitzimi önlemek için Yad Vaşem tarafından çevrilen bir kitabın da MEB sitesinden ücretsiz olarak herkes tarafından indirilip okunabileceği bilgisini paylaştı.

Romanya’da kurulan Elie Wiesel Enstitüsü Holokost Eğitim Direktörü Elisabeth Ungureanu da ülkesindeki son durumu şöyle özetledi: “Söz konusu eğitim Romanya’da son 4-5 yıldır ülkelerinde yapılıyor. 2000’li yılların başına kadar Holokost’un Romanya’da büyük bir tabuydu. 2003 yılında Hırvatistan’da okullarda eğitim verilirken Romanya’da Holokost kelimesini söylemek bile neredeyse imkânsızdı.”

Son olarak Marmara Üniversitesi’nde insan hakları dersi veren Sıla Çehreli de Holokost’un Türkiye için yeni ve fazla bilinmeyen bir konu olduğuna değinerek, öğretim görevlerinin eğitimini kapsayan projenin bir an önce başlatılmasından yana olduğunu ifade etti.

Konuyla ilgili dilimize çevrilen kitapların belli bir çerçeve oturtulması gerektiğini söyleyen Çehreli, üniversite öğrencileriyle yaptığı konuşmalar sırasından konuyla ilgili hiçbir bir olumsuz tepki almadığını ve bundan büyük memnuniyet duyduğunu sözlerine ekledi.

Son olarak katılımcılar Holokost eğitimi konusunda tüm dünyada yaşanan gelişmeleri olumlu karşıladıklarını, ırkçılığı, hoşgörüsüzlüğü ve çatışmaları engellemek için çalışmaların devam edeceğini vurguladılar.