İran’lı Yahudi milletvekili ülkedeki dini özgürlüğü övdü

Dünya
2 Ekim 2013 Çarşamba

İran’ın tek Yahudi milletvekili Siamak Moreh Sedgh, CNN’e verdiği röportajda, İran Yahudi Cemaati’ne otoriteler tarafından bazen eşit şekilde davranılmadığını kabul etti ama bu tarz sorunların daha sonra aralarında konuşulduğunu söyledi.

Moreh Sedgh, “Dindar bir ülkede Yahudi azınlık olmanın bir takım zorlukları var ama devrimden sonra problemlerimiz yavaş yavaş çözüldü.  Bugünkü durumumuz 10 veya 20 sene öncesine göre çok daha iyi,” dedi.

İran Parlamentosunda azınlıklar için, Yahudilere bir, Hıristiyanlara ve Zerdüştlere ikişer sandalye olmak üzere toplam beş sandalye ayrılmış bulunuyor. 48 yaşındaki Moreh Sedgh Tahran Yahudi Cemaati’nin başkanı olmakla beraber 2012’den beri parlamentoda Yahudi Cemaatini temsil ediyor.

Yahudi Parlamenter İran’daki Yahudilerin, Yahudi kanunlarına göre yaşayabildiklerini  çünkü ülkenin gerekli dini  hizmetleri sağladığını ve kendi dini teşkilatlarını çalıştırmalarına izin verdiğini ileri sürdü.

“Dini özgürlük anlamında İran en özgür ülkeler arasındadır. Kendi sinagoglarımıza gidebiliyor ve kendi törenlerimizi yapabiliyoruz,” diyen Moreh Sedgh konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Tahran’da on kaşer kasap ve beş kaşer lokanta var. Bugün Tahran’da beşten fazla Yahudi okulu var ve çocuklarımız isterlerse Yahudi okullarına, isterlerse devlet okullarına gidebiliyorlar.”

İran Yahudi Cemaati İsrail’den sonra Ortadoğu’daki en büyük Yahudi cemaati olma özelliğini taşıyor. 2012 nüfus sayımlarına göre sayıları 9 binin altında olan İranlı Yahudilerin sayısı 1948’de İsrail kurulduğunda  yaklaşık 150 bindi. 70 bin kadar Yahudi sonraki 30 yıl içinde İsrail’e göç etti ve 1979’daki İslam Devrimi sırasında ülkede 80 bin Yahudi kaldı.  İslami kanunların gelmesiyle yaklaşık 20 bin Yahudi daha ülkeyi terk etti ve bu sayı sonraki senelerde azalmaya devam etti.

Geçen hafta İran  Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile New York’a giden Moreh Sedgh, İran’ın Birleşmiş Milletler temsil heyetinde yer almıştı.  Bu durum Ruhani’nin azınlıklara devlet dairelerinde daha büyük görevler vereceğinin sözünü tutması olarak görüldü.