Paris Yahudi mahallesi canlılığını yitiriyor mu?

Bir zamanlar Yahudi toplumunun merkezi sayılan Paris’in Le Marais bölgesi, giderek değer kazanması nedeniyle Yahudi yaşamının geçmişi ve geleceği açısından önemli bir değişimin odağı konumuna geldi

Nelly BAROKAS Kültür
11 Eylül 2013 Çarşamba

Seine Nehri’nin doğusunda yer alan Le Marais bölgesi yüzyıllar boyunca Paris Yahudi yaşamının merkezi ve başkentin fakir semtlerinden biri oldu. Bataklık bir alan üzerine kurulan bu ortaçağ semti şimdilerde kentin eşcinsel kesiminin yaşadığı, turistlerle zamanı bol Paris’lilerin vakit geçirdikleri bir bölge. Rosiers sokağında (Rue des Rosiers) bir zamanların Yahudi yaşamını canlandırmak artık mümkün olmasa da, bir kesim oradaki kültürel ve tarihi mirasın korunması yönünde çalışmalar yapmakta.

“1970’lerde Le Marais, kaşer restoranları, Yahudi kütüphaneleri, kasapları, berberleri, Yom Kipur öncesi sokaklarında ‘Kaparot’ yapanlarıyla sıcak bir kasaba görünümündeydi” diyen 68 yaşındaki emekli Jean-Claude Marek son kırk yıldır Rue des Rosiers’de yaşamaktaydı.

Jean-Claude Marek, “Geçmişte burada gerçek bir Yahudi yaşamı olduysa da, Holokost kurtulanları ile Kuzey Afrika Sefaradlarının yan yana yaşadığı sağlıksız ve bakımsız binalarıyla fakir bir semtti. Şimdi ise lüks hazır giyim dükkanları, kafeleri, gurme lokantaları ve ünlüleri ile folklorik bir açık hava müzesine dönüştü” sözleri ile anılarını dile getiriyor.

Son üç yıldır Marek, bölgenin en simgesel Yahudi kuruluşlarından biri olan Café des Psaumes’da gönüllü olarak çalışıyor. Yıllarca kapalı kalan Café des Psaumes, Yahudi bir sivil toplum kuruluşu olan ‘Œuvre de Secours aux Enfants’ (Çocuğu Kurtarma Kuruluşu) tarafından 2010’da yeniden açılarak yaşlılar için sosyal bir kulübe dönüştürüldü.

“Tanrı’ya şükür ki, Le Marais’de Yahudi kimliğini koruyabileceğimiz Café des Psaumes gibi birkaç taşınmaz var. Ama bu taşınmazlar giderek kaybolacak gibi bir izlenimim var,” diyen Marek bölgenin son otuz yıldır giderek değer kazanması nedeniyle Yahudilerin başka semtlere taşınmak zorunda kaldıklarına dikkat çekmekte.

Oysa ‘CEH-Cercle d’Etudes Historiques du Marais’ (Marais Tarihi Araştırma Merkezi) kurucusu Shmuel Lemarteleur, Paris Yahudilerinin bu bölgenin Yahudi kimliğini korumak için gerekli mücadeleyi vermediklerinden yakınmakta.

Shmuel Lemarteleur, “Yahudi liderler oldukça yaşlılar. Hafta sonları Le Marais’ye gelen  gençler Yahudi toplumsal yaşamı ile fazla ilgili değiller. Yahudi toplumunun birşeylere ivme kazandırmak üzere birlik olamama gibi kronik bir sorunu var,” demekte.

Üç yıl once kurulan ‘CEH-Cercle d’Etudes Historiques du Marais’, Yahudi kültür ve geleneklerini genç nesillere aktarmayı amaçlıyor. Kuruluş ayrıca halen maddi güçlükler içinde bulunan ve bazısı halen Rue des Rosiers civarında yaşamaya devam eden Holokost kurtulanlarına para yardımında bulunmakta.

Shmuel Lemarteleur, “Fransa Yahudiliği bu işi ciddiye almaz boş verirse, Le Marais kimliğini kaybedip yok olacak, insanların civarda tek tük kalmış dindar Yahudilerin fotoğraflarını çektiği turistik bir bölgeye dönüşecek,” sözleri ile geleceğe yönelik endişelerini dile getirmekte.

Herşeye rağmen Le Marais’de yer alan beş sinagog, yakın semtlerde yaşayan Paris Yahudileri için önemli çekim merkezleri olamaya devam ediyor. Rue Pavée’de bulunan Agoudas Hakehilos Sinagogu Başkanı Daniel Altman, her Şabat günü yaklaşık 200 kişinin duaya geldiğini söylüyor.

1914’de Rusya’dan göç eden Ortodoks Yahudileri tarafından inşa edilen ve ünlü Fransız mimar Hervé Guimard’ın (Paris metrosunu tasarlayan kişi) tasarımı bu Art Nouveau tarzı sinagog, 1880’lerde başlayan Merkez ve Doğu Avrupa Yahudilerinin yoğun göç dalgalarının mirası niteliğini taşıyan bir yapıt.

Daniel Altman olaya daha iyimser yaklaşıyor, “Bölgenin günümüzdeki durumunu gereğinden fazla dramatik yapmayalım; Le Marais, Yahudi ruhunu henüz yitirmedi. Ama Paris Yahudiliğinin merkezi değil artık bu bölge. Böyle olması kaçınılmazdı, çünkü Yahudiler artık bu bölgede yaşamıyorlar. Yahudilerin büyük bir kesimi hafta sonları buraya geliyor, semtin çağdaş Paris’te Kudüs’ten bir perspektif niteliğindeki kendine özgü atmosferini soluyorlar” diyor.

Kaynakça/Times of Israel-Rebecca Benhamou