Ortadoğu’da yeniden barış görüşmeleri

İsrailli ve Filistinli arabulucular Yahudi devletinin yanında bir Filistin devletinin kurulması için barış müzakerelerini yeniden başlatmak üzere Washington’a gidiyor

Dünya
24 Temmuz 2013 Çarşamba

Barış yolunda ilk durak Washington

Son dört ayda bölgeyi altı kez ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, cuma günü Ürdün’ün başkenti Amman’dan ayrılırken İsrail ve Filistin’in barış müzakerelerini yeniden başlatmak için anlaştıklarını duyurdu. Kerry, taraflar arasında doğrudan müzakerelerin başlaması için varılan anlaşmanın henüz resmiyet kazanma sürecinde olduğunu söyledi. İsrail’den Adalet Bakanı Tzipi Livni, Filistin’den ise arabulucu Saeb Erekat önümüzdeki hafta Washington’da bir araya gelecek.

Kerry açıklamasında, 1967 sınırları, İsrail Devleti’nin Yahudi devleti olarak tanınması, yerleşim inşasının dondurulması ve mahkûmların serbest bırakılması gibi konulara girmekten özellikle sakınırken müzakerelerin esaslarının Washington’da belirleneceğini söyledi. Bir yetkili Kerry’nin Abbas’a İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yerleşim inşalarını durduracağını ve konuşmaların 1967 sınırları temel alınarak başlayacağı garantisini verdiğini ancak bunu resmi olarak kamuoyuna açıklamadığını belirtti. 

Filistin lideri Mahmud Abbas “Uzun süren görüşmelerin sonucunda Filistinliler barış görüşmelerinin yeniden başlamasını kabul etmişlerdir,” derken Livni, “Dört yıl süren diplomatik çıkmazdan nihayet çıkıyoruz,” dedi. Gelişmeler BM tarafından olumlu olarak nitelendirilirken, “Gerçek bir anlaşmaya varmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız,” denildi. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi  Catherine Ashton ABD’yi çabalarından, Netanyahu ve Abbas’ı ise cesaretinden dolayı kutladı.

Netanyahu Filistinli mahkûmları bırakacağına söz verdi

İsrail Başbakanı Netanyahu barış görüşmelerine geri dönmek için iyi niyet göstergesi olarak İsrailli vatandaşların öldürüldüğü terör saldırılarına karışmaktan hüküm giymiş bir grup Filistinli mahkûmun serbest bırakılacağını açıkladı.  İsrail kabinesi 1993 Oslo Anlaşması imzalanmadan önce hapse girmiş 82 Filistinli’nin akıbetini Washington’daki görüşmeler başlamadan önümüzdeki pazar oylayacak.  Abbas gelişmelerle ilgili olarak sessizliğini bozarak pazartesi günü ABD önderliğindeki görüşmelerin sonuçsuz kalması halinde her tür seçeneğin masada olduğunu belirtti. Bu, geçen yıl BM’de üye olmayan devlet statüsü kazanan Filistin’in, BM nezdinde daha fazla tanınma, BM’ye bağlı organlara üyelik ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’e tazminat davaları açabileceği anlamına geliyor.

Netanyahu’yu bekleyen zor süreç

Müzakerelerin zorlu geçeceğini belirten Netanyahu, “İlk etaplarını gizlilik içinde yürütmemiz gereken görüşmelere İsrail Devleti olarak bütünlük ve dürüstlük ilkelerine bağlı olarak giriyoruz; sürece sorumluluğumuzun bilincinde, ciddiyetle ve sonuç odaklı yaklaşacağız,” dedi. Nihai anlaşmada kesinlikle refarandumla halkın onayını alacaklarını belirten Netanyahu, anketlerde İsraillilerin çoğunluğun iki devletli çözümden yana olduklarını hatırlattı. Ancak Netanyahu başta koalisyon içinden gelen itirazlarla mücadele etmek zorunda.

1967 sınırlarını, Kudüs’ün pazarlığını ve yerleşim yerlerinin yıkılmasını asla kabul etmeyeceğini belirten Bayit Yehudi (Yahudi Evi) Partisi Başkanı Ekonomi Bakanı Naftali Bennett, mecliste derhal referandum yasasının çıkarılması gerektiğini aksi takdirde bütçe yasasına olan desteklerini çekeceklerini ve daha ileri giderek koalisyonu bozacakları tehdidinde bulundu.

Likud içinden fazla çatlak ses çıkmasa da sürece sessizce destek veren milletvekilleri müzakerelerin meyve vereceğine şüpheyle yaklaşıyor. Netanyahu’nun mahkûmların serbest bırakma tavizine karşı çıkan ve bir Filistin devletinin kurulmasının Likud’un duruşuna aykırı olduğunu söyleyen milletvekilleri mevcut.

Analistlerin cevabını bulmaya çalıştıkları soru barış yolunda ikilem arasında kalan Netanyahu’nun asıl istediğinin ne olduğu. Omuzlarında büyük sorumluluk taşıyan Netanyahu’nun müzakere masasında, bir yandan koalisyonunun bozulma tehlikesine karşı, öte yandan tüm dünyanın tepkisini çekerek izole duruma düşmemek için ne tür manevralar tasarladığı merakla bekleniyor.

ABD’de öne çıkan isim: Indyk

Diplomatik kaynaklara göre, ABD’nin İsrail eski Büyükelçisi ve Clinton döneminde Yakındoğu’dan sorumlu Dışişleri Bakanı Yardımcılığı görevini üstlenmiş Martin Indyk, Washington’daki barış görüşmelerinde ABD’nin arabulucusu seçildi.   Londra’da yaşayan Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Indyk çocukluğunu Avusturya’da geçirmiş, daha sonra da ABD’ye göç etmişti. Abbas ve Netanyahu seçimden memnun olduklarını belirttiler.