İşitme kaybı mı? Kulak tüpü mü? Ameliyat mı?

İlkokul çağına kadar çok sık görülen kulak rahatsızlıklarının nedenlerini ve işitme sorunlarına yol açan durumları uzman Prof. Dr. Asım Kaytaz’dan dinledik

Raquel AŞKANER HABİB Çocuk-Aile
5 Haziran 2013 Çarşamba

Kulak rahatsızlıklarını genel olarak anlatır mısınız?

İşitme ve denge sistemlerinin uç organlarını barındıran kulaklarımızın gelişimi anne karnındaki hayatın çok erken dönemlerinde başlar ve nerede ise gelişimi doğumdan kısa bir süre sonra tamamen bitmiş olur.  Altı yedi yaşlarına gelen bir bireyde işitme sistemi nerede ise erişkin ile aynı boyut ve işlevlere sahiptir. Bu nedenle çocukluk çağında ortaya çıkan ve işitme kaybına yol açan hastalıkların tedavisi ayrı bir öneme sahiptir.

Genel olarak işitme kaybı yaratan hastalıkları doğumsal, travmatik, infeksiyöz ve tümöral başlıkları altında incelemek gerekir. Bu hastalıklarda az veya çok işitme kaybı ortaya çıkar ve bazıları tedavi edilebilirken bazılarında ilaç, ameliyat ve hatta cihazla bile çözüm bulunamayabilir. Erken tanı ve tedavi bu yüzden çok önem kazanır. Çok geniş bir alan içeren bu hastalıklardan çok sık görülen ve anne babaların kafalarını çok karıştıran ‘seröz’ veya efüzyonlu otitis media’ dan bahsetmekte yarar vardır.

Efüzyonlu otitis media veya kulaklarda sıvı olması hastalığı nedir?

Orta kulak östaki tüpü aracılığı ile genizle bağlantılı olan bir boşluktur. Dış kulak yolundan kulak zarı ile ayrılırken iç kulağın da dış kısmını oluşturur. Orta kulak kemikçiklerinin de içinde bulunduğu bir büyücek boşluğun çevresinde ekmek içi gibi çok sayıda boşluğun birleşmesinden oluşur ve hava ile doludur; bu havalanma da östaki tüpünün zaman zaman açılması ile sağlanır. Yani östaki tüpü bir ventilasyon/havalandırma görevi yapar, dış ortam ile orta kulak boşluğu eşit basınçta tutulur. Ne zaman ki östaki tüpü tıkanır ve havalanma olmaz o zaman orta kulaktaki hava yavaş yavaş emilmeye başlar ve orta kulakta dış ortama göre negatif yani azalmış bir basınç ortaya çıkar. Kulak zarı çökmeye başlar, sesleri ileten mekanizma iyi çalışmamaya başlar ve kulakta tıkanıklık hissederiz. Bir süre daha tıkanıklık devam eder ise orta kulak boşluğunda sıvı toplanmaya başlar, uzayan süreç sıvının iyice koyulaşmasına yol açar ki artık östaki tüpü sıvının boşalması için yeterli olamaz. Kulaklardaki sıvının dışarıdan kulağa kaçtığı tarzında çok karşımıza çıkan bir yanlış vardır: böyle bir şey yoktur, orta kulaktaki sıvı tamamen kendiliğinden oluşmaktadır. İşitme kaybı bu evrede 40 desibel civarına varır, iyice işitme kaybı belirtileri ortaya çıkar ve bir şekilde cerrahi girişim gereklilik halini alır. Bu süreç çoğunlukla iki kulağı birden etkiler.

Östaki tüpünün tıkanıklığına ne yol açar?

Maalesef tam olarak bilemediğimiz bir süreç. Çocuklarda östaki tüpünün yapısı erişkinlerdekinden farklılık gösterir. Daha yatık, kısa ve geniş olan tüpün tıkanmasında çok fazla sayıda faktör rol oynar. Yüzlerce neden sayılabilir ama en çok burun alerjisi ve rinosinüzitler, geniz eti (adenoid), bazı yapısal faktörler, sigara dumanına maruz kalma (duman altı olma) sayılabilir.

Hangi yaş çocuklarında daha sık görülmektedir?

2 yaştan itibaren görülme sıklığı artmaya başlar, 4-7 yaşlar arasında en fazla görülür, ergenlikle birlikte, östaki tüpü erişkin hal alıncaya kadar azalır. Erişkinlerde uçakta basınca maruz kalma, genizde tümör olası gibi nedenler haricinde pek görülmez.

Anneler bu durumun nasıl farkına varırlar? Ne zaman bir uzmana başvurmalıdırlar?

Genellikle sessizce ilerleyen bu hastalıkta en belirgin belirti işitme kaybıdır. Aileler, öğretmenler çocuğun televizyona daha yaklaşması, sesini daha çok açması, seslenildiğinde cevap vermemesinden işitme kaybı varlığına dair şüpheye kapılmalıdırlar. Okulda başarı düşmeye, huysuzluk, çevreye dikkatini yöneltememe gibi sorunlar da ortaya çıkar. Kulaklardaki basınç yüzünden çocuk sık sık kulağını kaşıma, çekme ihtiyacı hisseder. Bu belirtileri fark edemeyen aileler genellikle Çocuk Hastalıkları veya KBB uzmanının muayenesi sırasında gerçeği öğrenirler.

Bu hastalığın tedavisi nasıl yapılmaktadır?

Nedenini ve mekanizmasını tam olarak bilemediğimiz bir hastalık olduğu için genellikle hastaya göre karar vermekte yarar vardır. Allerji, rinosinüzit gibi hastalığın nedeni olabilecek durumları düzeltmeye çalışmak ilk atılması gereken adımdır. Genel olarak ağır işitme kaybı yaratmayan, ancak 1-2 aydır devam eden veya tek taraflı sıvı olan hastalarda hele bir de yaz ayları yaklaşmakta ise sorun genellikle kendiliğinden düzelir. Ama ağır işitme kaybı 3-4 aydır devam etmekte ise, konuşma bozukluğu gelişmişse, okulda başarı düşüyor ise, KBB hekiminin ayrıntılı muayenede görebileceği kulak zarı çöküklüğü ve benzeri durumlar gelişiyor ise hele bir de kış ayları yaklaşmakta ise cerrahi girişime gereksinim duyarız. Yani her sıvı mutlak hemen cerrahi olarak tedavi edilmelidir diye bir kayıt söz konusu değildir.

Bu hastalığı doğru zaman da teşhisi konulmaz ise ne gibi sorunlar ile karşılaşırız?

İşitme kaybı uzun süre devam eder ise işitme sisteminin gelişimi engellenir ki işitme sisteminin gelişimi 7-8 yaşlarında tamamlanır. Hayatın ilk 10 yılı bu yüzden önemlidir ve işitme kaybının telafisi daha sonra mümkün olamaz. Zardaki çöküklük ve yapışma gibi komplikasyonlar daha sonra ciddi ameliyatlarla dahi düzeltilemeyebilir, kalıcı kulak zarı delikleri ve akıntıları oluşabilir.

Ameliyattan sonra nelere dikkat edilmelidir, komplikasyonları var mıdır?

Eğer tüp takılır ise genellikle geniz eti yani adenoid de alınır. Adenoidektominin çok az da olsa kanama riski vardır. Kulaklara takılan tüpler ise sudan korunmalıdır, yani denize, havuza girmek kısıtlanmalıdır. Zaman zaman akıntı olabilir ki hemen tedavi edilmelidir. Çok az da olsa sık takılan tüp türlerinde kalıcı kulak zarı deliği riski vardır. T tüp dediğimiz tüp türlerinde ise kulakta kalıcı delik kalma olasılığı çok yüksektir. Hangi tüpün takılacağına tabii ki KBB hekimi karar verecektir.

Bu tüpler ne kadar süre kulakta kalır?

Normal tüpler 6-8 ay da kendiliğinden düşer, bazen yaz ayları gelince bu süreyi beklemeden biz alabiliriz. En fazla 12 ay bırakılması gerekmektedir. T tüp dediğimiz tüp türü ise 2-3 yıl gibi kalmak üzere takılır.

Kulak tüpü ameliyatı yerine alternatif olarak ne yapılabilir? Kulak çizdirmek ne demektir?

Tüp takma ameliyatı kulak zarının üzerine küçük bir kesi yapılarak başlar. Bu işleme halk arasında kulak zarı çizilmesi denen parasentez adı verilir. Parasentez sonrası zara açılan delikten orta kulaktaki sıvının bir miktarı aspire edilir yani hava ile çekilir. Sıvının hepsini almak mümkün değildir. Bu delik kendiliğinden birkaç gün içinde kapanır ve eğer sıvı miktarı az, koyuluğu fazla değil ise hastalığın iyileşebilmesi için küçük bir fırsat yakalanmış olur. Eğer uzun süreli bir hastalık var, işitme kaybı fazla, sıvı koyuluğu fazla ise kulak zarındaki çizilmiş noktaya küçük bir makarayı andıran tüp takılır.

Hastalığın tam tedavisi mümkün müdür?

Bazı hastalarımızda tekrar tekrar tüp takmak zorunda kalabiliyoruz; esas tedavi zamana bağlıdır, ergenlikle birlikte çoğunlukla hastalık görülme sıklığı çok azalır.