Mendy ve Moris - Birlikte

Toplum
22 Mayıs 2013 Çarşamba

Ralf Arditti

 

12 Mayıs sabahı pırıl pırıl bir güneş Haliç’i ısıtıyordu. Hasköy’ün sahile bakan kesiminde demir kesim fabrikaları yerlerini restoran ve tasarım atölyelerine bırakmaya başlamışlar. Eski, döküntü ve yıkılmakta olan binalar yenileniyor, canlanıyor ve geleceğe güvenle bakma sürecine giriyor.

İhtiyarlara Yardım Derneği’nin yapısı da bu hareketlenmeden nasibini almış. Daha yaklaşırken fark ediliyor varlığı. Köşedeki taksi durağında: “Abi, İhtiyarları mı arıyorsun?’’

“Evet, nereden biliyorsun?”

‘’Bu sabah herkes burada, yol soruyor!’’

 İçeri girdiğimizde derli toplu, renkli bir salonda 100 kadar meraklı Mendy Chitrik (Rav) ve Moris Fransez’in görüşlerini bekliyorlardı.  Chitrik ve Fransez ‘Yahudiliğe İki Farklı Bakış’ başlığı altında 3000 yıl boyunca dindarların münhasır görüşü ile daha geniş açıdan yaklaşımı konuşurken kâh birbirlerinden ayrıldılar, kâh buluştular.

Günümüzün ikilemi: Etnik kimliğimizi korumanın ve sürdürmenin yolu, olayları Kutsal Kitaplar açısından değerlendirme ve geleneklere bağlılıktan mı geçer? Yoksa tarihimize kuvvetle sarılmanın yanında, bilimsel ve sosyal gelişmelere de açık fikirle yaklaşmaktan mı?

Mendy başladı ilk söze. Tüm dünyada azalmakta olduğumuzu, Yahudiliği 2000 yıl boyunca devam ettiren din ve Tevrat ilkelerinin geçerliliğini koruduğunu, kimliğimizden onur duymamız gerektiğini, hatta kipayı takmaktan gurur duymamızı savundu.

Moris girdi devreye. Yahudi düşünce tarihinde özellikle Rambam’ın (Maimonides – 12. yüzyıl – İspanya ve Mısır) Tevrat ve bilimi kucaklaştırma çabasında ve yeni buluşların Kutsal Kitapla çelişmesi durumunda Tevrat’ın yeniden yorumlanması gereğini ve orada muhakkak akılcılığın ve doğa kanunlarının egemen olduğunu söyledi.

Oysaki Baruh Spinoza (17. yy – Hollanda) akılcılığın ön plana alınmasını, yeni buluşlara Kutsal Kitap’ın yanıt verememesi durumunda bilimin gücüne güvenilmesini ileri sürmüştü. Bu görüşlerinden dolayı Amsterdam Yahudi Cemaati tarafından ‘herem’ (aforoz) edilmekle birlikte hiç bir zaman Yahudilikten ayrılmadı.

 Ardından Mendy, haham fıkralarıyla dinleyenleri coşturdu ve güldürdü. Yahudi neslinin devamı için ailenin önemine değinirken, çocukların geleneklere bağlılığın şart olduğunu, kaşerut ve Şabat’ın önemini bilmeleri gerektiğini vurguladı.

Moris Fransez, karışık evliliklerde nasıl bir yol tutmak gerektiğini sorguladı. Çifti dışlamak mı, yoksa yeni geleni kabul ederek onun da etnik kimliği merak etmesine mi yardımcı olmak gerekir sorularını sordu.

Mendy’nin buna cevabı “sağlam durmalıyız.” oldu.

Dindar ve laik görüş arasında çatışma çıkmasını bekleyen dinleyici topluluğu hayret içinde kaldı. Oysa Yahudi kimliğini benimsemek, tarihine sahip çıkmak, gelenekler kadar kültüre de odaklanmak, Mendy’nin de Moris’in de hedefleriydi. Konuşma iki tarafın da sevgi ve dostlukla kucaklaşmasıyla sona erdi.