Tek kutuplu dünya mı, çok kutuplu dünya mı?

Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından bu yıl on altıncısı düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde ekonomi, enerji, sağlık, teknoloji ve güvenlik alanlarında birçok konu ve gündem uluslararası katılımcılar tarafından masaya yatırıldı

Virna BANASTEY Ekonomi
1 Mayıs 2013 Çarşamba

Nisan ayında gerçekleşen 16.Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne bu yıl 50’nin üzerinde ülkeden yaklaşık 500 temsilci katıldı. Bu yıl, ‘Tek kutuplu dünya mı, çok kutuplu dünya mı?’ başlığı altında düzenlenen zirvede, Avrasya, Ortadoğu, Afrika ve Avrupa’nın sorunları ve çözüm arayışları dile getirildi. Toplantının ardından Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver ile zirveyi değerlendirdik.

Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin bu yıl on altıncısını düzenlediniz… Bu büyük bir başarı…

Bir sivil toplum kuruluşu için, 16 yıl aralıksız bir etkinliği sürdürebilmek ve sürdürürken de itibarını, çıtasını daima yüksek tutmak büyük bir başarıdır bana göre. Bu yıl zirveye dört cumhurbaşkanı, yedi eski cumhurbaşkanı katıldı. Madagaskar Başbakanı 13,5 saat uçarak geldi; bir konuşma yapıp dönmek için. Yaklaşık 34 de bakan aramızdaydı.

Zirvenin ana konusu dünyanın kutuplaşmasıydı. Nasıl bir sonuç çıktı bu konuda?

Bu seneki başlığımız ‘Tek kutuplu dünya mı, çok kutuplu dünya mı?’ idi. Zirvede ortaya çıkan sonuç dünyanın doludizgin bir şekilde tek kutba doğru gittiği oldu. Ve bu kutbun da Amerika Birleşik Devleti olduğu, zirveye katılanlar tarafında özenle ifade edildi. Ayrıca zirvede ortaya çıkan diğer bir sonuç da, özellikle komşu ülkelerde ve Avrupa Birliği’nde yaşanan mevcut ekonomik istikrarsızlığın bugün bütün boyutları ile dünyamızı tehdit eden bir tehlike arz ettiği gerçeği oldu.

Dünyanın artık tek kutba doğru gitmekte olduğunu belirttiniz. Çin ya da Avrupa Birliği gelecekte bir kutup olarak karşımıza çıkmayacak mı?

Çin elbette güçleniyor, özellikle de nüfus olarak. Ancak ekonomisinin ABD seviyesine ulaşması şimdilik çok zor. Bir tarafta 3-4 bin dolarlık bir GSMH var, diğer tarafta 30-40 bin dolarlık. Bu arada ekonomik tutarlılık olarak Avrupa Birliği de çok kredi kaybetti, erozyona uğradı. İstikrar gösteremedi, hâlâ da gösteremiyor. Bu arada toplantı katılımcılarından ve konuşmacılarından biri olan İtalya Senatörü ve eski Başbakanı Lamberto Dini, AB’nin Türkiye hakkında yanlış hareket ettiğini, haksızlık yaptığını belirtti. AB üyeliği Türkiye’nin en doğal hakkıdır. Dini buna örnek olarak da bizim toplantıyı gösterdi. “Bakın bir sivil toplum kuruluşu bu kadar ülkeyi yan yana getirebiliyor. Bu kadar ülkeyi yan yana getirebilen sivil toplum kuruluşu, bizim Avrupa Birliği’nde kaç ülkede mevcut?” dedi.

Başka hangi konular zirvede gündeme taşındı?

En önemli konulardan biri de bilişim teknolojisi idi. Daha doğrusu bu alanda karşı karşıya olduğumuz siber tehlikeler… Bugünkü teknolojiye bağlı yaşam tarzımızda karşımızda büyük tehlikeler var. Akıllı aletler, evler, yollar bir anda tersine dönebilir, yapılmış planlar bir gecede bozulabilir. Ve tehlikenin büyük bir kısmı, maalesef tehdit, şantaj amacıyla yapanlardan gelmiyor; “acaba şöyle yapsam ne olur?” diye merak eden gençlerden geliyor. Bu tehlikenin boyutunu, bilişim sektörünün duayenleri dile getirdi.

Sonuçta bu önlem alamayacağınız bir tehlike, nereden geleceği belli olmayan bir şey?

Kesinlikle. Bu güne kadar yaşananlardan örnekler verildi. Mesela, San Francisco’da 18 yaşındaki bir genç hava sistemini bozmuş. Siz istediğiniz kadar kuleden haber verin, haberiniz uçağa ulaşamıyor, uçak size ulaşamıyor. Uçak bir türlü kuleyle iletişim kuramıyor, havada geziyor, yere inemiyor. Bunu yapan da, onların tabiriyle “haylaz bir çocuk”. “Haylaz bir çocuk oynuyor,” diyorlar.

Din adamlarından da zirveye katılım oldu…

Evet, konularımızdan biri de ekolojideki dar boğazdı. Din, siyaset ve bilim adamları bu konuyu tartıştılar. Günümüzde artık su ve iklim tehlike sinyalleri veriyor. Son yıllarda denizlerin yükselmesi, su basmaları, büyük fırtınalar, tsunamiler hep iklim değişikliklerinden kaynaklanıyor. İklimde ortalama iki derecelik bir hava sıcaklığı artışının büyük tehlikelere neden olabileceğini belirtti konunun uzmanları.

Hahambaşı Rav İsak Haleva’nın da aralarında bulunduğu din adamları konuyu dini ölçüler içerisinde ele aldılar. Bu tehlikelerin daha evvel söylendiğini, vaat edildiğini belirterek buna ait bulguları ortaya koydular. Bu da enteresan bir konuydu; onlara da ihtiyacımız vardı tabiatıyla.

Kadınların zirveye katılımı ve ilgisi nasıldı?

Zirvede ilgi çeken panellerden biri de kadın paneliydi. Kadınların modernleşmesi konusu gündeme geldi. Kosova Cumhurbaşkanı Atifete Yahyaga hanımefendi, panelin şeref misafiriydi. Onun dışında Arnavutluk ve Makedonya ‘first lady’leri de aramızdaydı. Ülkemizden de AK Parti, CHP ve MHP’den milletvekilleri katıldı. Kadın ve Aile Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan da toplantımıza katıldı. Yine bu toplantıda, Türkiye’nin tek kadın genel yayın yönetmeni, Yeni Asır’ın genel yayın yönetmeni Şebnem Bursalı bizimleydi. Günümüzde bu kadar çok sözel, yazılı, sanal basın var ve tüm bu basın organları içerisinde genel yayın yönetmeni sıfatını taşıyan tek bir hanım var. Bu durum biz erkekler için hiç de hoş görülecek bir durum değil ve bence önemli bir eksiklik.

Gündem maddelerinizden biri de enerji idi…

Evet, enerji konusu da iki ayrı panelde ele alındı. Birinci panel Karadeniz ve Hazar Denizi bölgesi hakkındaydı. Bu panelde, bölge ülkelerinin yapacağı ortak yatırımların bu alanlardaki enerji kaynaklarının kullanımını arttıracağı belirtildi. Diğer bir panelde ise Ortadoğu, Akdeniz ve Afrika’daki enerji sorunları ve çözümleri konuşuldu. Bu panelde de uzmanlar, bu bölgelerdeki enerji kaynaklarının aslında tahmin edilenden daha fazla olduğunu, ancak bölgede istikrar sağlanmasının kaynakların pazarlanması konusunda elzem olduğunu belirttiler. Söz konusu kaynakların pazarlanabileceği ülke olarak, hızla büyüyen enerji ve doğal gaz talebiyle Türkiye öne çıkıyor.

Avrasya ülkeleri ile sınırlı kalmadınız…

Avrasya Ekonomi Zirveleri artık Avrasya coğrafyasının dışına çıktı. Dolayısıyla ben bu organizasyonu Avrasya coğrafyasının bir zirvesi olarak değil, bir mantık, bir felsefe, bir çıta olarak değerlendiriyorum. Nasıl Türkiye’nin Avrupa Birliği sevdası, Alman olmak, İngiliz olmak değil; Avrupalı gibi olmak, o seviyede olmak, o standartları yakalamak, o düzeye ulaşmaksa aynı şekilde, ben de bu zirvenin Madagaskar’a, Gana’ya, Peru’ya, Çin’e ulaşmış olmasını bu coğrafyanın dışında bir değerler silsilesi olarak mütalaa ediyorum. O mütalaa içerisinde de diyorum ki Avrasya Ekonomi Zirveleri coğrafi sınırlarda, coğrafi boyutlarda düşünülmemeli; bir uygarlık projesi olarak düşünülmeli, bir uygarlığın diyalogu olarak ele alınmalı.

İsrail’in zirveye katılımı nasıldı bu sene?

Bu sene maalesef İsrail’i buraya getiremedik. Ben çeşitli gazetelere verdiğim mülakatlarda hep bu mesajı verdim; Şalom vasıtasıyla bir kez daha vermek istiyorum: İsrail’i mutlaka aramızda görmek istiyoruz; yokluğunu hissediyoruz.

İsraillilerin her fırsatta Türkiye’ye gelmesinde fayda var, çünkü bu bölgede demokrasi ile idare edilen iki ülkeden biri İsrail, diğer Türkiye. İkisi de batının müttefiki ve dostu. Ben, Türkiye-İsrail münasebetlerini bölgenin olmazsa olmaz gerçeği olarak görenlerdenim.

16. Zirve’de başka neler yaşandı?

Zirvede ikili takdim yaptık. Birincisinde EXPO 2020 İzmir için, diğerinde ise İstanbul 2020 Olimpiyatları için oy istedik. EXPO’nun genel sekreteri ile Türkiye Olimpiyat Komitesi Başkanı zirvenin açılışında söz alarak kendilerini tanıttılar. Bu imkânı da onlara sağladık.

Bunların yanı sıra, Başbakanlığımız zirve sırasında bir sergi açtı. Bu sergi medeniyetler ittifakı çerçevesinde Batıya Doğru Akan Nehir isimli filmin panolarla takdimi idi. Sergiyi Kosova, Makedonya ve Arnavutluk Cumhurbaşkanları bir arada açtılar.

Üç önemli mesajımız vardı. Biri Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün, diğeri Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, üçüncü mesaj da UNESCO Genel Direktörü Madam İrina Bukova’nun mesajlarıydı.  Madam Bukova gönderdiği sesli mesajında vakfımızın uluslararası diyalog ve barış alanında ortaya koyduğu çalışmaları öven bir konuşma yaptı. Aynı şekilde Cumhurbaşkanımız da bizlerden takdirlerini esirgemediler.

Zirvede baş başa görüşmeler oldu. TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek Arnavutluk, Kosova, Makedonya Cumhurbaşkanlarıyla baş başa görüşmeler yaptı. Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım Bosna Hersek, Uganda, Azerbaycan Ulaştırma Bakanlarıyla bir araya. Makedonya heyeti Türk sanayici ve iş adamlarıyla bir toplantı yaptı.

Ayrıca ilk defa biz bu sene paralel oturumlar yaptık; aynı anda yedi oturum gerçekleştirdik. Her oturumda yaklaşık 200 kişi vardı. Özellikle kadının modernleşmesi oturumunda büyük bir izdiham yaşandı; yaklaşık 600’e yakın hanımefendi var. Bu hanımların büyük bir çoğunluğu akademisyen, iş kadını, Türkiye’nin tanınmış yüzleriydi. Onların da zirveye rağbet etmeleri de bize ayrı bir gurur verdi.