Jabotinsky’nin ırkçılık karşıtı mirası

Zencilerin sivil haklarını kazanma mücadelesi sırasında rol alan Yahudiler deyince akla ilk gelenler liberal aktivistler ve idealist üniversite öğrencileridir. Ancak ABD ve Güney Afrika’da atılan önemli sivil haklar adımlarının bir kısmı İngiltere’nin Filistin Mandası’ndaki Yahudi yeraltı örgütü İrgun Zvai Leumi’nin subayları tarafından atıldı. Revizyonist Siyonizm’in ve Irgun’un kurucusu olan Ze’ev Jabotinsky pek bilinmeyen bir ırkçılık karşıtıydı

Diğer
17 Nisan 2013 Çarşamba

Çeviri: Semih Rodrigue


4 Ağustos 1940’ta hayatını kaybeden Jabotinksy, muhtemelen döneminin en tartışmalı Siyonist lideriydi. Jabotinsky, Avrupalı Yahudilerin antisemitizm sebebiyle yok olacaklarını söylediğinde insanları gereksiz yere telaşlandırmak ile suçlandı. Sosyalist Siyonistler, Marksizm yerine serbest piyasa ekonomisini tercih ettiğinde onunla ters düştüler. İnsanları silah eğitimine teşvik ettiği için militarist olmakla suçlandı. Arapların hiçbir zaman bir Yahudi Devleti’ni kabul etmeyeceğine inandığı için ise ırkçılık ile damgalandı.

Jabotinsky’nin kendi yazılarını okuyanlar bu suçlamaların doğru olmadığını bilirler. Jabotinsky, Arapların büyük bir azınlığı ve Yahudilerin çoğunluğu oluşturduğu bir Yahudi Devleti’nin hayalini kuruyordu. Araplar bütün sivil, politik ve kültürel haklara sahip olacak, meclis içerisinde temsil edilecek, Arapça ve İbranice resmi diller olacaktı. Bunun dışında, Jabotinsky eğer bir Yahudi başbakan olursa Arap bir başbakan yardımcısı olması gerektiğini savunuyordu.

ÖZGÜRLÜK VE EŞİTLİK

Jabotinsky’nin ABD’deki ırkçılık hakkında görüşleri gözlemle sınırlı değildi. 1910 yılında siyahî boksör Jack Johnson’ın beyaz rakibi Jack Jeffries’i yenmesinden sonra çıkan ırkçı ayaklanmalar ile ilgili Jabotinsky, Rus dergisi Odesskie Novosti’de, şunları yazmıştı: “Dünyanın en özgür cumhuriyeti olan ABD’de şok edici bir biçimde on milyon vatandaş, sadece ten renkleri yüzünden bazı haklara sahip değiller. Tiyatrolar siyahîlere kapılarını açmıyorlar, aynı şekilde oteller, tren vagonları ve okullar da. Kendilerine ayrılmış özel tren vagonlarında ve dar kompartımanlarda oturabiliyorlar. Siyahî çocuklar için kurulan okullar ucuza yapılıyorlar, yetersizler ve pisler. ‘Özgür ve eşit’ siyahî vatandaşların politik hakları mevcut değil.”

Olaydan on yıl sonra, ABD’ye bir ziyaretinde, Jabotinsky, Teksas’ta bir Ku Klux Klan yürüyüşü ile karşılaştı. Bu olay Amerika’daki ırkçılık konusundaki nefretini kuvvetlendirdi. O dönemde bir arkadaşına yazdığı bir mektupta, ABD’de hem Yahudilerin hem de siyahîlerin yakın zaman içinde düşmanlarına karşı kendilerini fiziksel olarak savunmaları gerekeceğini yazdı.

‘A FLAG IS BORN’

Bu olaylardan sonra İrgun subaylarının da siyahî sivil haklar için mücadele ettiğini söylememiz çok şaşırtıcı olmasa gerek. 1940’ın başlarında Jabotinsky bazı Avrupa ve Filistin topraklarından genç İrgun subaylarını, Yahudi mültecileri kurtarmak ve Yahudi Devleti’ni kurmak için yardım almak amacıyla, Birleşik Devletler’e gönderdi. Peter Bergson takma adını kullanan Hillel Kook önderliğinde İrgun subayları, mitingler düzenlediler, gazetelere ilanlar verdiler, Washington’da lobi yaptılar ve 1946 yılında Siyonizm’e destek toplamak amacıyla Broadway’de bir oyun sahnelediler. ‘A Flag is Born’ (Bir Bayrak Doğdu) adlı oyun ırksal ayrımcılığa karşı savaşta şaşırtıcı bir rol oynadı. 

Genç Marlon Brando’nun başrolünde oynadığı ‘A Flag is Born’ Manhattan’ın Alvin Tiyatrosu’nda (günümüzde Neil Simon Tiyatrosu) 10 haftalık başarılı bir performans sonrasında yola koyuldu. 1947 başlarında Washington DC’deki Ulusal Tiyatro’da sahnelenmesi planlanan bir gösterim Baltimore’un Maryland Tiyatrosu ile değiştirildi. Bu değişikliğin sebebi oyunun yazarı Ben Hecht’in Ulusal Tiyatro gibi siyahîlerin girişine izin vermeyen tiyatrolarda oyununun sahnelenmesine izin vermemesiydi.

Hecht, Maryland Tiyatrosu’nda siyahîlerin balkona alınmadığını fark ettiği zaman, Bergson ve NAACP  (Siyahî İnsanların Gelişmesi İçin Ulusal Birlik) protesto için birleştiler: NAACP grev yapmakla tehdit ederken Bergson adına konuşan bir görevli oyunu izlerken iki siyahî arkadaşını getireceğini ve onların kendisinin yanında oturacaklarını açıkladı. Tiyatro yönetimi siyahî izleyicilerin istedikleri yerde oturabileceklerini açıklayarak boyun eğdi. NAACP liderleri olayı “gelenek bozan bir zafer” olarak değerlendirip, Baltimore’un diğer tiyatrolarında da ayrımcılığı sonlandırmak amacıyla kullandılar.

Hecht daha sonraları yaptığı bir açıklamada, “Oyunum, ülkemize leke süren, Amerikanlık dışı ve demokratik olmayan uygulamalardan birini delecek bir araç olduğu için gurur duyuyorum,” dedi.

GÜNEY AFRİKA’DA IRKÇILIKLA SAVAŞ

Bu sırada, Jabotinsky’nin takipçileri Güney Afrika’daki ırkçılık ile de savaşmaya başladılar. Eski bir İrgun komutanı olan ve muhalefet partisi Herut’un liderliğini yapan Menachem Begin 1953 sonbaharında Güney Afrika’ya ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Begin, Durban’a vardığı zaman yanında İsrailli bir avukat ve yerel Revizyonist gençlik hareketi Betar’ın lideri olan Hertzel Katz da vardı. Katz, Begin’i ağırlayanların onu bir konuşmaya götürmek için, o sıralarda standart ulaşım şekli olan bir çekçek (bir veya birkaç koşucu tarafından çekilen iki tekerlekli hafif kara taşıtı) ayarladıklarını hatırlıyor. Katz, JNS.org’a, “Begin, siyahî bir adamın bu kadar küçük düşürücü bir iş yapıyor olabileceği düşüncesi ile dehşete düşmüştü. Çekçeki kullanmayı reddetti,” dedi.

 Begin’in Güney Afrika ziyaretini organize eden ve daha sonra başbakanlığı sırasında yardımcılığını yapan Harry Hurwitz aynı ziyaretten aklında kalan bir başka unutulmaz olayı anlattı. Begin, Johannesburg’da yaptığı konuşmaların birinden kısa bir süre önce, kanunlara göre siyahîlerin beyazlar ile aynı toplantı salonunda oturmalarına izin verilmeyeceğini öğrendi. Hurwitz, “Begin, siyahîler de içeri alınana kadar sahneye çıkmayı reddetti,” diye anlattı. Yahudi liderlerle son saniyelerde yapılan hararetli tartışmalar sonrasında, yerel yetkililer geri adım attılar ve siyahîlerin Begin’in konuşmasına katılmalarına izin verdiler.

Katz ise, zamanını Betar ve apartheid (ırk ayrımı, ırkçılık) ile mücadeleye ayırdı. O ve bir başka Betar lideri Kenny Gross, Helen Suzman’ın apartheid karşıtı Progressive Party’sinde (İlerici Parti) aktif rol aldılar ve 1965 yılında bu partinin adayları olarak parlamento seçimlerine katıldılar. Katz aynı zamanda apartheid rejime karşı çıkmakla  suçlanan bir Pan-Afrikan Kongresi üyesinin savunmasında da yardımcı oldu. Katz Jabotinsky’nin yazdığı ve her insanın doğasında var olan asaleti anlatan, ‘Every Man a King’ (Her İnsan Bir Kraldır) adlı makalenin, Yahudilerin bağımsızlık mücadelesi ile siyahîlerin apartheid karşıtı mücadelesi arasında doğal bir bağlantı görmesine yol açtığını söyledi.

Baltimore’dan Johannesburg’a kadar, tüm Jabotinsky taraftarları Ben Hecht’in söylediği “bir grup insana uygulanan adaletsizlik ile savaşmak diğer tüm grupları da korumak anlamına gelir,” sözünün doğruluğuna inanıyorlar.

Yazar: Rafael Medoff/JNS.org

Dr. Rafael Medoff, David S. Wyman Holokost Araştırmaları Enstitüsü’nün yöneticisidir ve Prof. Sonja Schoepf Wentling ile birlikte, “Herbert Hoover ve Yahudiler: ‘Yahudi Oyunun’ Kökenleri ve İsrael’e Çift Partili Destek” adlı yeni kitabın yazarıdır.