Varşova Gettosu Ayaklanması: BİR CESARET ÖYKÜSÜ

Yahudilerin, II. Dünya Savaşı sırasında, Almanlara karşı en bilinen silahlı çatışmasıyla, direniş teşebbüsü, Varşova Getto’sunda yaşandı. Bu direniş tarihe; Varşova Getto’su Ayaklanması olarak kaydedildi

Sara YANAROCAK Kavram 0 yorum
10 Nisan 2013 Çarşamba

1942 Ocak ayındaki Wansee Konferansı’ndan sonra, Naziler, Yahudileri sistemli bir şekilde, tüm Avrupa’dan, Polonya’daki altı imha kampına göndermeye başladı:  Yahudiler Chelmno, Belzec, Sobibor, Treblinka, Auschwitz-Birkenau ve Majdanek imha kamplarında gaz verilerek öldürüldü.

 Doğu Avrupa’daki gettolarda bulunan pek çok Yahudi, Almanlara karşı direniş örgütlemeye, çalıntı ve el yapımı silahlarla silahlanmaya çalışıyordu.1941-43

arasında yaklaşık 100Yahudi grubu, yeraltı direniş hareketleri oluşturdu. Yahudilerin Almanlara karşı en bilinen silahlı çatışmasıyla, direniş teşebbüsü, Varşova Getto’sunda yaşandı.

 1942 yazında, yaklaşık 300.000 Yahudi, Treblinka’ya sürüldü. Ölüm merkezinde toplu katliamlar olduğu haberi Varşova Getto’suna sızdığında, hayatta kalan ve çoğu gençlerden oluşan bir grup, Z.O.B (Lehçe Yahudi Muharebe Örgütü anlamına gelen, Zydowska Organizacja Bojowa) adında bir örgüt oluşturdu. 23 yaşındaki Mordechai Anielewicz liderliğindeki Z.O.B, Yahudileri tren vagonlarına binmeye karşı direnişe çağıran, bir bildiri yayınladı. Ocak 1943’de, Varşova Getto’sundaki savaşçılar, gettodan kamplara sürmek üzere, yeni bir grup toplamaya çalışan, Alman birliklerine ateş açtı. Savaşçılar gettoya kaçak olarak sokulmuş, az miktardaki silahları kullanıyorlardı. Birkaç gün sonra Alman birlikleri geri çekildi. Bu küçük zafer, getto savaşçılarına, gelecekteki  direniş için hazırlanma gücü verdi.

19 Nisan 1943 ‘de, Alman birlikleri ve polisi hayatta kalan sakinleri sürmek üzere, gettoya girdikten sonra, Varşova Getto’su ayaklanması başladı.

750 savaşçı, ağır silahlı ve iyi eğitimli Almanlara karşı savaştı. Getto savaşçıları, yaklaşık bir ay kadar dayanabildi.Ancak16 Mayıs 1943’ de isyan sona erdi. Almanlar direnişi yavaşça kırmışlardı. Yakalanan 56.000 Yahudi’den yaklaşık 7.000 i vuruldu. Geri kalanlar ise imha kamplarına gönderildi.

 Mordechai Anielewicz, 23 Nisan 1943’de yazdığı son mektubuna şu sözlerle başlıyordu; “Yaşadıklarımızı kelimelere dökmek imkânsız. Birşey açık: Burada olanlar, en cesur hayallerimizi bile aştı. Almanlar, gettodan iki kere kaçtı. Birliklerimizden bir tanesi,40 dakika karşı koydu. Diğeri 6 saatten fazla.

 Çarpışma alanına döşenen mayın patladı. Birkaç birliğimiz dağılan Almanlara saldırdı. İnsan gücü kaybımız asgari düzeyde. Bu da ayrıca bir başarı. Yechiel öldü. Makineli tüfeğin başında, bir kahraman gibi. Büyük şeylerin olduğunu hissediyorum: Kalkıştığımız işin büyük, çok büyük önemi var. Yahudilerin yaşadığı koşulları tarif edecek sözcük bulamıyorum. Sadece seçilmiş birkaçı dayanacak. Diğerleri eninde sonunda can verecek. Ok yaydan çıktı. Arkadaşlarımızın gizlendiği yerlerde havasızlıktan mum yakılamıyor. Asıl olan şu: Hayatımızın düşü gerçek oldu. Gettodaki direnişi, tüm büyüklüğü ve görkemiyle gördüm. Olay, kazanmak veya kaybetmek değildi. Nasıl öleceğimize karar vermekti. Direnerek mi? Yakılarak mı?”

 Savaştan sonra, Polonya Mahkemesi’nde yargılanan ve gettonun yanında asılarak idam edilen, Alman Birlikleri Komutanı Stroop,”Varşova Getto’su artık

yok” başlıklı 75 sayfalık raporunda şunları yazıyordu:”Operasyon başlar başlamaz, Yahudilerin ve haydutların güçlü ve koordineli ateşine maruz kaldık. Bir tank ve iki zırhlı araca, molotof kokteylleri yağdı. Düşmanın karşı taarruzu yüzünden geri çekilmek zorunda kaldık.17.30 civarında, bir bölümde, makineli tüfek ateşi de dâhil olmak üzere çok güçlü direnişle karşılaştık. Özel bir saldırı timi düşmanı yenilgiye uğrattı, ama direnişçileri ele geçiremedi. Yahudiler, bodrumdan bodruma geçerek direndi ve hep son anda elimizden kaçtı. İlk taarruzda oniki kaybımız oldu.”.

 Direniş lideri Mordechai Anielewicz, Almanlara teslim olmaktansa, sevgilisi Mira’yı vurduktan sonra, kendi beynine ateş etmiş, çoğu arkadaşı da intiharı tercih etmişti. Marek Edelman, Varşova Getto direnişinin yaşayan tek kişisiydi. Daha sonra verdiği röportajlardan birinde, neden kendisinin de diğerleri gibi intiharı seçmediğine dair soruya “Bir liderin intihar etmeye hakkı yoktur. Kaçmaya olanak olduğu sürece devam etmesi gerekir.” yanıtını vermişti. Savaştan sonra  yaşamını Varşova’da kardiyolog olarak sürdüren Edelman, Polonya’nın komünist döneminde, demokratik muhalefetin yanında yer aldı.1980’lerde ise Lech Walesa’nın ‘Dayanışma Hareketi’ne destek verdi.

 Marek Edelman,2009 yılında,90 yaşında iken Varşova’da hayata veda etti. Edelman, Z Yayınları tarafından yayınlanan,’Varşova Getto’su Savaşıyor’ isimli kitabın da yazarıydı.

Varşova Getto’su direnişi, faşizme karşı yazılan bir destandır. Bir avuç insan, kendinden çok daha üstün Faşist Nazi güçlerine karşı kahramanca direnerek, Faşizm’e karşı direnişin mümkün olabileceğini tüm dünyaya gösterdi.

 

1 Yorum