Özür normalleşme getirir mi?

Dünya
3 Nisan 2013 Çarşamba

Can YİRİK

İbrani Üniversitesi 

Türkiye - İsrail ilişkilerini temelinden sarsan ve neredeyse tüm alandaki ilişkilerin askıya alınmasına neden olan Mavi Marmara krizi İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, Türkiye’nin ilişkilerin eski seviyesine dönmesi için öne sürdüğü özür şartını yerine getirmesiyle aşılma sürecine girdi. İsrail’in Türkiye’den neden bu dönemde özür dilediği, bu yeni süreçte iki ülkenin hangi alanlarda işbirliğine gideceği ve ikili ilişkilerin geleceği herkesin merak ettiği soruların başında geliyor.

22 Ocak seçimleriyle kurulan yeni İsrail hükümetinin dış politikadaki ilk önemli hamlesi olan bu gelişme, son üç yıldır ikili ilişkilerde yaşanan tüm gerilimlere rağmen her iki ülkenin ortak bölgesel çıkarlarının ne kadar önemli olduğunun teyit edilmesi anlamına geliyor. Diğer taraftan, ABD Başkanı Obama’nın İsrail ziyaretinde başlayan süreç, her iki ülkeyle stratejik ilişkilere sahip olan ABD’nin Türkiye-İsrail ilişkilerinin sigortası olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

İsrail’i harekete geçiren nedenlerin en başında Suriye’de devam eden iç savaş geliyor. Suriye krizinin İsrail’in güvenliğini doğrudan tehdit etmeye başlaması Türkiye ile işbirliğinin yeniden tesis edilmesini gerekli kıldı. Bu durum Türkiye açısından da farklı değil. Suriye’de yaşanan kriz Türkiye’nin dış ve güvenlik politikasının öncelikler sıralamasında ilk sırada yer alıyor. İsrail’le istihbarat ve güvenlik alanında Suriye’ye karşı yapılacak işbirliğinin Türkiye’nin elini çok daha güçlendireceği aşikar. İsrail Genelkurmay Başkanı Benny Gantz’ın Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesinin her iki ülkenin bölgesel tehditlere karşı mücadelesinde pozitif etki yaratacağına yönelik açıklaması da konuya ilişkin karşılıklı işbirliği ihtiyacını ortaya koyuyor.

İsrail’in Türkiye’den özür dilemesine neden olan bir diğer önemli sebep de Hamas’la yaşadığı sorunlar. İsrail’in son Gazze operasyonunda Hamas’ın füze menzilini 70 kilometreye kadar geliştirdiğini ve bu durumun İsrail’deki hayatı nasıl felç ettiğini gördük. Türkiye’nin El Fetih ve Hamas arasındaki sorunların çözümünde ve Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarını durdurmasına yönelik çabaları İsrail açısında oldukça önem arz ediyor.

Bölgesel ortak çıkarlara rağmen ikili ilişkilerin hızla eski düzeyine gelmesi kolay değil. Türkiye-İsrail ilişkilerindeki asıl deprem İsrail-Filistin barış sürecine ve Türkiye’nin arabuluculuğunda yürütülen İsrail-Suriye görüşmelerinin çökmesine neden olan 2008 yılında İsrail’in Gazze’ye düzenlediği Dökme Kurşun Operasyonuyla yaşanmıştı. Bu dönemde Türkiye, Ortadoğu barış sürecinde ilerleme olmadıkça İsrail’le ilişkilerin eski düzeyinde sürdürülemeyeceği mesajını net bir şekilde ifade etmişti. Türkiye’nin bu siyasetinde hiçbir değişiklik olmadığı gibi, Arap Baharıyla Ortadoğu siyasetinde yaşanan büyük değişim dalgası Türkiye’nin barış sürecine dayalı siyasetini daha da güçlendirdi. Bu nedenle Mavi Marmara krizi aşılsa dahi Ortadoğu barış sürecinde ciddi bir ilerleme kaydedilmemesi veya bölge siyasetine şiddetin hakim olması durumunda ikili ilişkilerin Davos krizi öncesine dönmesi mümkün görünmüyor.

Araştırmacı/Kudüs İbrani Üniversitesi