Üç yıl sonra gelen özür bölgeye istikrar getirecek

Özür krizinin atlatilmasiyla ilişkileri normalleştirme yoluna giren İsrail ile Türkiye bölgesel istikrar yolunda büyük bir adim atmiş oldular

Dünya
28 Mart 2013 Perşembe

Geçen cuma günü ABD Başkanı Barack Obama’nın İsrail’i terk etmesinden hemen önce oluşan ani bir gelişmeyle, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla aradı. 2010 yılı Mavi Marmara olayında yaşanan can kayıpları ile ilgili üzüntüsünü dile getiren Netanyahu dokuz Türk aktivistin ölümüne neden olabilecek operasyonel her türlü hatadan dolayı özür diledi. İki ülke üç yıldır çıkmaza girmiş ilişkilerinin normalleşmesi için anlaştı. ABD’nin müttefiki olan iki ülkenin bağlarını yeniden kurması Suriye sorununa çözüm getirebileceği gibi, İsrail-Filistin barış görüşmelerinin başlamasına da ivme kazandırabilir.

Analistlere göre İsrail’in teknolojisi ve istihbarat kapasitesi ile Türkiye’nin Suriye sınırındaki güçlü askeri varlığı bir araya getirilirse, İsrail ve Türkiye’nin yakınlaşması Ankara’nın Beşar Esad’ın düşürülme yönündeki talebinde elini kuvvetlendirebilir. Suriye ordusunun elinde bulundurduğu kimyasal cephanenin radikal grupların eline geçmesini önlemede ise iki ülkenin işbirliği yine etkili olabilir.

Başbakan özrü Türk halkı adına kabul etti

Başbakan Erdoğan telefon görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, İsrail’in, Türkiye’nin talepleri olan Mavi Marmara için özür dilemesi, şehit olanlara ve yaralananlara tazminat ödemesi ve daha fazla tüketici mallarının girişine izin vermek suretiyle ablukayı kaldırması koşullarını kabul ettiğini söyledi. Analistler Erdoğan’ın abluka şartını kabul etmesini ambargonun tamamıyla kalkması yönündeki eski söylemlerine göre esnetilmiş buldular. Gazze topraklarına sivil malların girişine uygulanan kısıtlamalar zaten büyük ölçüde hafifletilmişti. Gazze’nin 2009 Dökme Kurşun Operasyonu sırasında başlattığı deniz ablukası ise aynen olduğu gibi devam ediyor.

Başbakan ve Netanyahu yaptıkları telefon konuşmasında, Filistin topraklarındaki insani durumun iyileştirilmesi için birlikte çalışma konusunda da görüş birliğine vardı.

Netanyahu: İsrail’in özrünün sebebi Suriye

 Netanyahu, Suriye’deki mevcut durumun Türkiye ile olan ilişkileri bir kez daha değerlendirmeyi gerekli kıldığını ve sınırdaki Golan Tepelerinde varlık gösteren terörist öğelerinin ülkenin savunma sistemine ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Sözlerine “Suriye ile sınırı olan Türkiye ve İsrail’in iletişim halinde olması büyük önem taşımaktadır, bu diğer bölgesel tehditler için de geçerlidir,” diye devam eden Netanyahu, ABD Başkanı Obama ve Dışişleri Bakanı Kerry’nin ziyaretlerinin de krizin sona erdirilmesinde bir fırsat yarattığını söyledi.  

Peres: Arkadaşlığımız için bin sebep görüyorum

İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres özür olayının hemen ardından Hürriyet’e verdiği röportajında iki ülke arasındaki ilişkilere verdiği önemin altını çizdi. Peres, “Türkiye ile İsrail’in dost olması için 1000 tane neden sayabilirim. Tarihsel ve coğrafi yakınlıklar var. Türkiye Müslüman dünya içinde modern ve bilimsel olabilen de ilk ülkedir. Bilim küreselleşmeyi getirmiştir. Küreselleşme ise ırkçılığı reddeder, dinler arasında farkları da reddeder. Bütün bunlara bakınca beraber çalışmak için çok neden olduğu ortada,” dedi.

Hamas’ın bir terör örgütü olmadığında ısrar eden Başbakan Erdoğan’ın barış masasında Hamas’ın mutlaka taraf olması gerektiğine karşılık Peres’in röportajında “İsrail’in özrü kabul etmesinin arkasında ne var? Anlaşma için İsrail’in koşulu neydi?” sorusuna yanıtının “Hamas’nin İsrail’i vurmayı sonlandırması yani Türkiye’nin Hamas’ın İsrail’i vurmayacağı konusunda garantör olması” şeklinde oluşu Türkiye’nin İsrail-Filistin barış müzakerelerinde aktif bir rol üstleneceğinin habercisi oldu. Yine ayı röportajda önemli bir açıklama olarak Peres, Başbakan Erdoğan’ın Viyana’da sarf ettiği Siyonizm’in bir insanlık suçu olduğuna dair sözlerini Danimarka’da,  “Kimse benim söylediklerimi yanlış anlamasın. Herkes biliyor ki benim eleştirilerim, bazı kritik konular üzerine. Özellikle Gazze bölgesinde, İsrail’in politikalarına karşı. İsrail, Filistin devletinin varlığını kabul etmediği sürece bizim eleştirilerimiz devam edecektir. Diğer taraftan biz iki devlet çözümü çerçevesi içinde İsrail Devleti’nin varlığını 1967 yılında tanıdık,” şeklinde düzeltmesini yeterli gördüklerini ifade etti.

Bundan sonra ne olacak?

Başbakan Erdoğan’ın ilişkilerin normalleşmesi için İsrail’in verdiği sözlerin arkasında kalıp kalmayacağının izleneceğini ve gerekirse geri adım atabileceklerini söylemesi; öte yandan İsrail tarafının Gazze ablukasının kaldırılmasını uzlaşmanın bir parçası olarak görmediklerini hatta şu anda yumuşatılmış ambargonun güvenliklerinin tehdit edilmesi halinde daha da sıkılaştırılabileceğini söylemeleri tedirginlik yaratıyor. Kaldı ki iki ülkenin ilişkilerinin tam olarak eski haline dönmesi beklenmiyor.  

İlk etapta Türkiye ve İsrail’den diplomatlar ve hukukçular Mavi Marmara olayı ile tazminat ödenmesine karar verilen dokuz aileye ödenecek miktar konusunda çalışmalara başlayacak. Bunun ardından İsrail ve Türkiye karşılıklı olarak büyükelçi atayacaklar.

Erdoğan Gazze’ye gidiyor

İngilizce basılan Türk gazetesi Today’s Zaman’da geçen cumartesi yayınlanan bir haberde Hamas lideri İsmail Haniye’nin açıklamasına yer verildi. Haniye açıklamasında, Erdoğan ve Hamas Siyasi Büro Şefi Halit Meşal’in bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini; görüşmede Türkiye Başbakanı’nın Netanyahu’nun özür konuşması ile ilgili kısaca bilgi verdiğini ve Meşal’in de Erdoğan’ı Gazze’ye davet ettiğini söyledi.

Haniye ayrıca açıklamasında Erdoğan’ın Meşal’e “Netanyahu’nun Filistinlilere yönelik ablukayı kaldırma sözü verdiğini” söylediğini de belirtti.

Şimon Peres Hürriyet’e verdiği röportajda Erdoğan’ın Gazze’ye gitmesinde hiçbir sakınca görmediklerini belirtti.

İsrail’de özrün yankıları

İsrail Savunma Bakanlığı üst düzey yetkilisi Amos Gilad, Ordu Radyosu’na yaptığı açıklamada, “Filistinlilere karşı değiliz. Deniz yolu taşımacılığı konusundaki abluka tamamen güvenlikle ilgili konulardan kaynaklanmaktadır, zira terör örgütleri deniz yoluyla yüklü miktarda silah ve cephaneyi yasadışı olarak ülkeye sokabilmektedir,” dedi.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Yaakov Amidror da aynı radyoya verdiği demeçte, “Sükunet devam ettiği sürece, Gazzelilerin yaşam koşullarının düzeltilmesi süreci de  devam edecektir. Ancak Katyuşa atışları sürerse, bu süreç yeniden yavaşlayacak hatta gerekirse tamamen durmak zorunda kalacaktır. Türklerle yapılan anlaşma nedeniyle Gazze’de olanlara müdahele etme hakkımızdan vazgeçmeye niyetimiz yok,” dedi.

Amidror ayrıca, Netanyahu’nun sözkonusu özrü hem ABD Başkanı’na bir jest olarak hem de Suriye’deki tehlikeli durum gibi bölgesel tehditlerle daha etkin şekilde baş edebilmek için dilediğini ifade ederek, “Yahudilerle Türkler arasında 500 yılı aşkın süredir devam eden bir dostluk ilişkisi var. Ortadoğu’yu daha güvenli bir yer haline getirmek ve istikrarlılığı sağlamak için yeniden iyi birer dost ve ortak olmamamız için bir neden yok,” dedi.

İsrail Genelkurmay Başkanı Benny Gantz da, Türkiye’den özür dileme kararının doğru bir karar olduğunu ifade ederek, “Özellikle Suriye krizi konusunda, İsrail Devleti’nin menfaatini düşünmeliyiz,” dedi.

İsrail’in eski Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Türkiye’den özür dilenmesinin ‘büyük bir hata’ olduğunu ve bunun hem İsrail askerlerinin motivasyonunu olumsuz etkileyeceğini hem de ulusal onurlarına zarar vereceğini söyledi.