Yaşanmışlıklar ve kişisel girişimin Pencere´si

Bazı zamanlarda hayat karşınıza istenmeyen olaylar silsilesi sizi yenmeye çalışır. Çaresizliğe boğar. O an etrafınızdaki insanlara bakıp ‘Neden ben?’ sorusunu sorarsınız. Çözümünü, yaşanmışlıkları ve kendi hayat bakışı ile Stella Abulafya’nın kitabında bulacaksınız… İkiz çocuk annesi, eşini kanserden kaybetmiş olan Abulafya’nın hikâyesine girişimci bir ruhla tanık olacaksınız! Empati içerisinde; zoru başarmanın ne demek olduğunu hissedeceksiniz...

İlona LEVİ Yaşam
20 Şubat 2013 Çarşamba

Bu ilk kitabınız mı?

Evet, daha önce Gila Kohen Öykü yarışmasına katılmıştım. Herhangi bir derece almamıştım ama yazma serüvenini çok etkileyici bulduğumdan 25 sayfayı 320 sayfaya yükselterek ilk kitabımı yayınladım.

YENİ BİR ÜNVANA SAHİP OLDUM HAYATTA!

 

Esas mesleğinizin yazarlık olmadığını biliyoruz. Sizi yazmaya teşvik eden ne oldu?

Yazmak, benim için her zaman bir tutkuydu. Çok küçük yaşlardan beri günlük tutarım, hepsini de saklarım. Bazen eğlenmek ve kat ettiğim yolları görmek adına zaman ayırıp eskileri okuduğum çok olmuştur. Yazmanın insanı huzura kavuşturan bir yol olduğunu keşfettikten sonra kurgu ile yazıp yazamayacağımı denemeye karar verdim. Yaşanmışlıkların etkisi çok tabii ki, ama yazar olmak demek sürekli izlemek, güçlü bir hafızası olmak, biraz kendine zaman ayırmak ve yalnızlığı sevmek demek. Bu aralar hepsi biraraya gelince yeni bir unvan sahibi oldum hayattan!

Kitabın isminin ve hikâyesinin hayatınızdan bazı kesitlerle oluştuğunu belirttiniz...

Kitabın adı PENCERE, bu ismi bulduğumda içimdeki sevinci anlatamam. Kitap zor anlarla baş eden bir karakteri işliyor ve insan zor anlarda kendine, ilerleyecek bir güç arıyor. Herkes kendi gücünü ayrı yöntemlerde arar ve herkesin bakış açısı farklıdır. Bu farklılıklar bana kitabın ismini koymakta ışık oldu. Her PENCERE’nin ardında başka hayatların olması ve tek acıyan, üzülen, sevinenin siz olmadığınızı hissettirdiğinden bu ismi uygun buldum. Ayrıca PENCERE’den her baktığınızda yeni bir hayal kurabilirsiniz, aydınlıklara bakan PENCERE’leriniz olması dileğiyle diye imzalıyorum kitabı… Bunu da önceden düşündüğümden olsa gerek; ismini bu şekilde koydum.

KİTABIN YAZILIŞ AMACI, LÖSEV’E DESTEK OLMAK…

Sizi tanımayan, hayatınıza dair bilgisi olmayan biri kitabı okuduğunda ne hissedecek ya da sen ne hissetmesini isterdiniz?

Kitabın yazılış amacı da bu zaten, beni tanımayan ama benimle aynı zor yollardan geçen ya da geçmese de empati yapabilen okuyucularım olsun diye yazdım. Okuyucunun zor zamanları olan insanlardan haberdar olmasını, farklı baş etme yöntemleri olduğunu bilmesini  hedefledim. Her insanın zor zamanın sadece kendiyle sınırlı olmadığını, birileri gülüp eğlenirken bir başka pencerenin ardında başka sıkıntılar, gözyaşları ve çıkmazlar olduğunu, keyifler, kahkahalar ve heyecanlar olabileceğinin farkında olmasını istedim. Hedefim hüzün yüklemek değil; ama hayatın acıtan gerçekleriyle baş edilebileceğini, ‘Neden ben?’ diye sormaktansa kurban olmadan yol almanın mümkün olduğunun bilinmesini istedim. Kitap ilk sayfasında bu yılı hayatınızın en iyi yılı yapmak için on bir yoldan altıncısı ile başlıyor, ‘başkalarına yardım edin.’ Bu kitabı başkalarına yardım için kaleme aldım, kendime bir misyon belirledim ve gelirinin bir kısmını LÖSEV’e bağışlama kararı aldım. Size kayıtsız şartsız destek veren birilerinin varlığından haberdar olmak zor zamanları aşmada büyük etken. Onun için herkesin desteğine ihtiyacım olacak. Kitap ne kadar satarsa ALP ABULAFYA adına bize destek olan bir sivil toplum kuruluşuna o oranda destek olabileceğim. Bu kişisel bir girişimdir.

Bir kitap yazmak için sizce bir yaşanmışlık olmak zorunda mıdır? Yazarlık, insanın yaratıcı özgür düşüncesi ile oluşmuyor mu?

Yazma eyleminin altında yaşanmışlıklar olduğu fikrindeyim. Yaratıcı, özgür düşünce, yaşanmışlıklar, ülkenin ekonomik ve politik durumu, fikir ayrılıkları ya da toplum kurallarına ters düşen konuları savunmak gibi farklı konularla birleştirilirse çok sürükleyici, bizden biriymiş gibi içimize dokunan hikâyeler ortaya çıkabilir. Tarih veya edebiyat gibi konularda yazmıyorsanız, özgür düşünce sizi her boyuta sürükleyebilir. İnsan zihniyle sınırlı olan bu yolculukta uç uç böcek misali... Tanımadığınız hayatlar, bilmediğiniz mekânlar yaratırsınız her hikâyede. Bazıları hayalleriniz, bazıları ise korkularınız olabilir. Her birini kurar, bozar, değiştirip yeniden yazabilirsiniz. Yazmak, bence iplerin elinizde olduğu bir tiyatro ama ipin ucundaki her daim kendi karakteriyle sahnede yerini alır.

İkinci kitabı yazmayı düşünüyor musunuz?

İkinci kitaba yavaştan başladım. Farklı bir konu seçtim. Yeni hikâyem de kişisel gelişimimize destek olacak bir konu... Bilinmeyen bir zamanda geçen, on üç yaşında sağır bir kız ile on altı yaşında kekeme bir erkek çocuğun paralel dünyalarını işleyeceğim. ‘Duyamayan ve düzgün konuşamayan gerçekte kimlerdir?’ sorusu yeni kitabın çıkış noktası! Kendimi zaman açısından kısıtlamak istemem ama sanırım senenin sonuna doğru  kitabın elinizde olması gayretindeyim.