RANDEVULAR EKSİKTİR ARTIK

Bir gülen yüz eksildi aramızdan, bir heyecan, bir sporsever, bir yenilik eksildi. Çok zamansız gitti, randevuların boynu bükük kaldı. Türkiye’ye ‘belgesel’ kavramını yerleştiren ilk adımları atan bu adam, aynı zamanda örnek bir Galatasaraylıydı. Bu haftaki yazımı O’na, geçen hafta kaybettiğimiz büyük ustaya, büyük gazeteciye, bana medya alanını sevdiren güzel adama Mehmet Ali Birand’a ayırmak istedim

Spor
23 Ocak 2013 Çarşamba

Belgesel kavramını ülkemize getiren ustayı, kendi sporseverliğiyle harmanlayıp, ‘spor tarihimizin belgesellik olay’larını araştırdım. Hepsine de bir isim verip belgesel görünümüne ulaştırmaya çalıştım. Keşke bu yazıyı yazarken aramızda olsa diye geçiriyorum. Eğer ki sizlere bir parça da olsa onu hatırlatabildiysem ne mutlu bana. Her zaman güler yüzünle hatırlanman dileğiyle, arkanda bıraktığın başarılar herkese ışık olsun. Nur içinde yat Mehmet Ali Birand. 

BİR TUTAM SPOR BELGESELİ

Türk futbolunun miladı

Hangi takımlı olursanız olun, Türk futbol tarihiyle ilgili bir şey yazacaksanız eğer Galatasaray’ın 2000’deki UEFA destanını bir numaraya koymak gerekir. Rahmetli Birand, bunla ilgili bir sürü belgesel çekip yayınladı. Galatasaray 17 Mayıs 2000 tarihinde Arsenal’i penaltılarla elemiş ve Türkiye’nin göğsünü kabartmıştı. Sadece penaltı vuruşları bile ayrı bir film yapılabilir nitelikte. Bu filme heyecanı da kuşkusuz, o dönemin spikerinin sözleri katar. “Allah’ım, Allah’ım, ağlamak istiyorum”. Bir kez daha helal olsun Galatasaray.

Futbola balans ayarı

Başlık biraz karmaşık. Ancak bu olaya en çok böyle bir başlık yakışır diye düşündüm. Nitekim 3 Temmuz 2011 tarihinde açılan ‘şike’ davasında hala bir sona gelinememiş ve hiçbir radikal sonuç alınamamıştı. Bir sürü insan hapse alınıp, çıkarıldı. Şikeci belli değil, şikeye maruz kalan belli değil ancak tek bir şey belli: Bu olayın kurbanı futbol. Hâl böyle olunca, Türk futboluna bir ayar verilmeye çalışılmış ancak başarılı olunamayınca Türk futbolunun dengesi tümden bozulmuştu.

 Kaç İstanbul timsah geliyor

Bu sefer ki belgesel, Anadolu’nun haklı gururunun sembolü. Senelerdir Süper Lig şampiyonluğuna ambargo koyan İstanbul takımlarına 1985’ten beri ilk başkaldırı 2009’da Bursaspor’dan geldi. En son 1985’te Trabzonspor’un şampiyonluğuyla başlayan Anadolu hasreti, 2009’da son buldu. Şampiyonluğu sonuna kadar kovalayan timsahlar, mutlu sona ulaşıp ilk şampiyonluklarını ilan etmeyi başardılar.

 Kovulan Kral

Çok değil daha üç ay önce bir efsane terk etti Türkiye’yi. Alex De Souza’ydı bu efsane. Kırılmadık rekor, yapılmadık iş bırakmayan büyük kaptan apar topar geri döndü ülkesine. Onun ne yaptıklarını buraya yazmaya kalksam gazete üç gün sonra yayınlanmak zorunda kalacağından, sadece adını yazmakla yetindim. İsmini duyunca bile tüyleri diken diken olan Fenerbahçeliler seni asla unutmadı, unutmayacak.

Bacasız sanayi: Spor

Hepimizin bildiği gibi artık dünyada spor, spor olmaktan çıkıp çok açık bir pazar halini aldı. Buna bağlı olarak da birçok yeni iş sahası açıldı. Takımların formaları, kombineleri, ‘store’ları, sosyal tesisleri… Hepsi bir kazanç sağlamakta. Türkiye’de 2000 yılından sonra patlama yapan futbol ekonomisinin bir belgeseli, herkesin ilgisini çekebilir diye düşünüyorum.

Cenneteki sporcular

Ne yazık ki sporda bir sürü güzel olayın yanında kötü durumlar da yaşanmakta. Sadece spor uğruna, kendi hayatından olan birçok sporcunun önünde saygıyla eğilmekten başka bir şey gelmiyor aklıma. Ne Aslı Nemutlu ne de Ediz Bahtiyaroğlu ve daha birçok sporcu… Hiçbirinizin yeri dolmayacak.

Keşke sizlerle bütün spor tarihindeki olayları paylaşabilseydim. Bunlar benim seçtiklerim. Eminim ki Mehmet Ali Birand hayatta olsaydı hepsinden bir belgesel çıkarabilirdi. Selam olsun büyük ustaya, mekânı cennet olsun. Yarın kimselere randevu vermeyin gene aynı saatte aynı kanalda birlikte olalım.