Toplumsal uzlaş(ma)?

Son zamanlarda medyada çıkan haberlerin merkezindeki tek konu maalesef ki ‘Kutuplaşma’. Elbetteki bu yeni bir terim degil, fakat bu terimin son zamanlarda aldığı şekil ve etki alanı toplum içindeki taşları yerinden oynatabilecek kapasiteye gelmiş durumda

Dünya
9 Ocak 2013 Çarşamba

Ülkede yaşanan gelişmeleri günü gününe takip eden bizler her gün başka bir haber şekli ile aynı içeriği farkına varmadan özümsüyoruz.

 Futbol takımları arasında yaşanan ve her geçen gün daha ciddi bir hale gelen tehlikeli çekişmeler, üniversitelerde yaşanan olaylar, Belediye yönetimleri arasındaki çekişmeler, mahalleler arasında yaşanan kavgalar, başka bölgelere sezonluk çalışmaya gelen kişiler ile yerel gruplar arasında yaşanan kavgalar ve buna benzer bir çok konunun hepsi toplanıp okuyucuya, izleyiciye, dinleyiciye günlük haber niteliğinde verildiğinde toplum içinde‘Kutuplaşma’ oluşması kaçınılmazdır.

 Şöyle bir etrafınıza bakın: Gerek dost, gerek iş ve/veya aile sohbetlerinde “Sizler, bizler, ötekiler, yabancılar, başkaları” kelimeleri ön plana çıkmışsa toplum içinde dinamiklerin geleceği açısından durum pek iç açıcı değildir ve bu durumun değişmesi için tüm toplum liderlerinin ellerinden gelen tum çabayı göstermeleri elzemdir. Toplumu tekrar bir araya getirmek için liderlerin gerekirse kendi değerlerinden ve doğrularından feragat edip orta yolu bulma konusunda çalışmaları gerekmektedir.

 Şu sıralar herkes birbirini suçlamak ile meşgul. Herkes kendine göre haklı, herkes kendine göre mazlum.

 Eğer bir yerden başlanması gerekiyor ise yapılması gereken ilk hareket, çekişme içinde bulunan tüm tarafların aynı zamanda karşılarındaki grubun da kendi açılarından haklı olabileceği gerçeğini kabul etmeleridir.  Bu noktadan hareket ile bir konsensus sağlama yoluna gidilebilmesi mümkündür. Gerek makro gerek mikro düzeyde yaşanan bu tip çekişmelerde bir tarafın kazanacağını düşünmek saflık olur. Unutmayalım ki ilk zamanlar baskın çıkan grup yaşanan çekişme sürecinden galip ayrıldığını zanneder. Fakat tarihin her köşesinde binlerce örneğini bulabileceğimiz üzere, aslında kazanan veya kaybeden bir taraf değil toplumun tümü olur (tıpkı savaşlar gibi). Toplum içinde açılan yaraların tedavisi çok meşakkatlidir ve zaman alır. Onun yerine o yaraların açılmasını önlemek çok daha az çaba gerektirir.

 Bazı okurlar bu anda “artık bunun icin çok geç; açılan yara açıldı” diyebilir. Ama kanımca bu

sürecin durdurulması için çok geç değil ancak bu yara kontrol altına alınmadığı taktirde çok daha derinleşebilir.

 Bu noktada genel olarak kutuplaşma olgusunun yüzeyde görünmeyen sebeplerine de dikkat

çekmek isterim. İçinde yaşadığımız zaman diliminde ekonomik gelişmeler toplumlara yön veren  en  etkin güç durumunda ve şu anda mantıklı sebepler ışığında hükümetin ekonomiyi soğutma çabalarının etkisi olarak ortaya çıkan düşük büyüme hızı dolaylı bir şekilde kutuplaşmayı tetikleyen ana unsurlardan biri haline geliyor. Ekonominin soğuması demek, çalışabilir işgücünün bir kısmının açıkta kalması veya bu kişilerin yıllık kazançlarının azalması anlamına gelir. Aynı zamanda bu süreçten doğrudan etkilenen toplum bireylerinin ve onların yakın çevrelerinin ruh hallerinin olumsuz yönde etkilenmesi demektir. Her toplumda ekonomik yavaşlama veya daralma ile ortaya çıkan “düşman yaratma” sendromu kontrol edilmediği taktirde tüm toplumu sarabilecek bir alevdir.

 Daha önce belirttiğim gibi  belirgin herhangi bir taraftan, konudan, haklıdan, haksızdan bahsetmiyorum çünkü artık hepimizin olaya daha geniş bir perspektiften bakmaya başlamamız gerektiğine inanıyorum.

Toplum içinde:

- Çatışma çözüm teknikleri

- Vizyonel bakış

- Empati

 Konularının efektif bir şekilde toplumun yararı yönünde kullanılmaya başlanması gerektiğinidüşünüyorum. İçinde yaşadığımız zamanda kişilerin savundukları fikirlerde  kendi açılarından haklı olduğunu düşünüyorum. Önemli olan birbirimizin de haklı olabileceği olasılığını kabullenmek. İşte o zaman sağlıklı toplum yönünde olumlu bir adım atmış olabileceğiz.

Son söz: Toplumsal uzlaşı yolunda atılacak adımlar tek taraflı olduğu taktirde başarı şansı yok denecek kadar azdır.

 

SEMİH KANDİYOTİ