İsrail piyanosunun ‘First Lady’si Pnina Salzman

Medya dünyasından uzak bir hayat süren Pnina Salzman’ı, gazeteci kızı Yaira Yasmin günümüz internet teknolojilerini kullanarak yaşatmaya çalışırken, öğrencilerinden Iddo Bar-Shai geçtiğimiz günlerde onu Paris’te bir konser ile andı

Kültür
27 Aralık 2012 Perşembe

Pnina Salzman’ın adını ilk defa, yetiştirdiği son öğrencilerinden İddo Bar-Shai’dan duymuştum. “O da kim?” diye şaşkın bir ifadeyle sorduğumda yanımızda bulunan annesiyle, birbirlerine hüzün dolu baktılar ve sorumu geçiştirdiler. Ama sahne kafama kazındı…

Geçtiğimiz kış, Salzman’ın kızı Yaira Yasmin’in annesi için açtığı facebook sayfasına kendimi de eklenmiş bulunca Pnina Salzman’ı keşfetme şansına sahip oldum. Öncelikli olarak ustası olduğu romantik repertuarda, romantizmin olmazsa olmazı fırtınalara rağmen korumayı başardığı dinginliği ve tinselliği beni çok etkiledi. Ardından bir o kadar da hayat hikâyesi!

Harika çocuk Cortot’ya teslim

2006 yılında hayata gözlerini yuman Pnina Salzman, Filistin’de 1922 yılında muhasebeci bir babayla anaokulu öğretmeni bir annenin çocuğu olarak doğdu. Salzman ailesinin evinde o zamanlar Filistin’de çok ender bulunan bir şey vardı: piyano. Ve Pnina yürümeyi öğrenir öğrenmez Tel-Aviv’de Shulamit Konservatuarı’nda bir başka Pnina’nın (Hopenko) öğrencisi olarak piyano çalmaya başladı. Ünlü Fransız piyanist ve pedagog Alfred Cortot, 1929 yılındaki turnesinde harika çocuk Pnina’yı dinledi. Cortot çok sıra dışı bir şekilde küçük Salzman’ı- kendisinin hiç çocuk öğrencisi yoktu- hemen Paris’e Ecole Nomale de Musique’e davet etti. Pnina 1931 yılında, 9 yaşında, annesi ve kardeşi ile birlikte Baron de Rotschild’in sponsorluğunda Paris’e gitti. 13 yaşında Cortot’nun sınıfından konsertist ve piyano öğretmeni olarak mezun oldu. Ardından Paris Konservatuarı’ndan Magda Tagliferro’nun öğrencisi olarak 16 yaşında birincilikle mezun olurken, bir yandan da gizli gizli Arthur Rubinstein ile çalıştı.

Olmaz demeyin bir gecede üç konçerto!

1938 yılında Paris Konservatuarı yarışmasında birincilik ödülünü almasının ardından Filistin’e geri döndü. Bu sırada daha sonra İsrail Filarmoni Orkestrası olacak Filistin Orkestrası’nı kuran Bronislaw Huberman, kendisini orkestrayla konser vermek üzere davet etti. Salzman, orkestrayla ilk konserinde üç konçertoyu arka arkaya çaldı: Liszt’in 1 numaralı mi bemol majör konçertosuyla, Chopin’in mi minör ve fa minör (op. 11 ve 21) konçertoları. Pnina Salzman bu sıra dışı performansı kariyeri boyunca farklı zamanlarda tekrarladı. İkinci Dünya Savaşı boyunca Filistin Orkestrası gibi Salzman da Mısır, Lübnan ve Filistin’de çalmaya devam etti. 1944 yılında altı aylık bir süre zarfında 65 konser verdi. Salzman İsrail’in önde gelen müzisyenleriyle farklı dönemlerde üç oda orkestrası kurdu. Aynı zamanda İsrail piyano dörtlüsünün üyesiydi. Bir yandan da zaman içerisinde piyano bölümü başkanı olacağı Tel-Aviv Rubin Müzik Akademisi’nde pedagog olarak çalışmalarını sürdürdü. Salzman, Carlo Maria Giulini yönetiminde New York, Kanada, Fransa ve Japonya’nın yer aldığı konser turnesinin yanı sıra, 1963 yılında Rusya’da halka açık konser veren ilk İsrailli sanatçı oldu. Aynı şekilde 1994 yılında Çin’de konser veren ilk İsrailli’ydi.

Bu nasıl ‘first lady’?

İsrail’de piyanonun ‘first lady’si lakabını taşıyan Salzman’ı, biz onunla aynı dönemde kariyer yapan, örneğin bir Alicia de Laroccha (1923-2009) gibi neden dinlemedik, bilemedik, doğrusu kendime sormadan edemiyorum.  O dönemde İsrail’de kayıt teknolojisi henüz gelişmediği için Pnina Salzman’ın pek ticari kayıt yapma şansı olmadı. İlk CD kayıtları 2003 yılında ABD’de aralarında Jascha Heifetz, Sviatoslav Richter ve Yehudi Menuhin’in de yer aldığı ‘Efsane Hazineler’ serisindeki iki kaydıdır. Ne ilginçtir ki, Salzman’ın biyografisi günümüzün en önemli iki büyük müzik ansiklopedisi olan  ‘The Oxford Dictionary of Music’de yer almadığı gibi ‘Grove Music ‘de de yer almıyor. Haydi, onlar uluslararası; ‘20. yüzyılın büyük piyanistleri’ başlığını taşıyan beş yüz sayfalık İbranice tek ulusal yayında da İsrail piyanosunun ‘first lady’sinin esamesinin okunmamasına ne demeli? Neden? Hâlbuki Salzman, İsrail’de yalnızca performans standardının çıtasını yükseltmekle kalmadı. Birçok İsrailli bestecinin eserlerinin de ilk seslendirişini mükemmel bir şekilde gerçekleştirdi. Bunların arasında Paul Ben-Haim’in op.41 piyano konçertosu, Paris Konservatuarı’nda öğrenciyken Fransızca ve armoni dersleri ile kendisine yardımcı olan Mordecai Seter’in yine kendisine ithaf ettiği piyano ve klarinet ikilisi, Marc Lavry’nin piyano konçertosu ve daha birçokları yer alıyor.

Peki, savaşın eksik olmadığı bu ülkede, first lady Pnina savaş zamanlarında ne yaptı? 1967 yılında, 6 gün savaşından birkaç hafta önceki zaman kendi deyimiyle ‘tam bir felaketti’. Eşi askerdeydi. O ise akşamları evde yalnız olan küçük kızına sirenlerin çalması halinde barınağa inmesini tembihleyerek Galile’ye, Suriye sınırına konser vermeye gitti. Ve bu duruşunu esas olarak hep korudu. İnsanlara müziğiyle hep umut ve güç verdi.

Her daim, hem orada hem değil…

Rubinstein Yarışması Yönetim Kurulu üyeleri bakın Salzman’ı nasıl anlatıyor: “O biricikti. İfadesiz, sakin yüzünün arkasında inanılmaz ince bir espri anlayışı yatardı. Herhangi bir sohbette hemen herkesin dikkatini üstüne çeker, hepimizi gülmekten kırar geçirir,  ama yüzünde en ufak bir gülümseme olmaz, sadece ufak bir göz kırpmasıyla verirdi tepkisini. Pnina’nın onu çok seven öğrencileri ve hayranları vardı. Aradaki büyük yaş farkına, içe dönük karakterine ve gizliliğe olan ihtiyacına rağmen öğrencileri ile son günlerine kadar çok özel ve yakın bir ilişkisi oldu. Pnina’nın mutluluk saçan ruh halini, profesyonelliğini ve düz iletişim kurma biçimini hepimiz çok özleyeceğiz” .

Son öğrencilerinden Iddo Bar-Shai, hocasını Kasım ayının sonunda, 90. doğum yıldönümünde ‘Paris Musée d’Art et d’Histoire de Judaisme’in oditoryumunda, en sevdiği besteciler olan Albéniz,  Avidom, Ben Haïm, Chopin, Couperin, Granados, Haydn ve Mozart’tın eserlerinden oluşan bir resitalle andı.

Hayat ne garip değil mi?

Veya bana öyle geliyor belki de…

Var Allah’tan Pnina’nın öğrencileri,

En az kızı kadar olan çocukları!

Kızı çalışırken yaşatmaya onu teknolojiyle

Diğerleri konuşuyor, vefaları ve yetenekleriyle,

Bu çok özel dili herkesle,

Ve diyorlar: “İşte onun sayesinde!”