Yeni Vakıflar Kanunu Türk Musevi Cemaati’ne ne sağlayacak?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ağustos 2011’de azınlık cemaatleri tarafından İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde verilen iftar yemeğinde açıkladığı ve Vakıflar Kanunu’na eklenen bir madde sevinçle karşılanmıştı. Bu kanun neleri kapsıyordu ve Türk Musevi Cemaati bu kanundan ne şekilde yararlanacak… Türk Musevi Cemaati Avukatları Yuda Reyna ve Ester Zonana konuya açıklık getirdi

Toplum
27 Aralık 2012 Perşembe

ESTER YANNİER

Vakıflara yönelik son düzenlemeyle hangi taşınmazlar iade edilecek?

27 Ağustos 2011 tarihinde yayınlanan 651 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle daha önce kabul edilmiş olan Yeni Vakıflar Kanun’a geçici 11. madde eklendi. Bu madde ile bu güne kadar iade edilmesi hüküm altına alınmamış veya 4771 sayılı kanunda geçmesine rağmen 5737 sayılı kanunda belirtilmemiş bazı taşınmazların iade edilmelerine karar verildi.

Bu kararnameyle “tapudaki malik haneleri açık olan taşınmazlar, 1936 beyannamesinde kayıtlı olup kamulaştırma, satış, trampa dışındaki nedenlerle Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Belediye ve İl Özel İdaresi adına kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurumları adına tescilli olan mezarlıkları ve çeşmeleri bu maddenin yürürlüğe girdiği 27 Ağustos 2011 tarihinden itibaren 12 ay içinde müracaat edilmesi halinde Vakıflar Meclisi’nin olumlu kararından sonra ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescil edilir” hükmü getirildi

Vakıflar Genel Müdürlüğü veya Hazine tarafından üçüncü şahıslara satılmış veya devredilmiş taşınmazların bedeli bu kurumlar tarafından tazmin edilecek.

Bu düzenlemenin yapılma nedeni ve bu güne kadar cemaat taşınmazlarının cemaat vakıflarının elinden alınmaları. Bu süreç hakkında bilgi verebilir misiniz?

Osmanlı döneminde uzun süre tüzel kişilik kavramı yoktu. Cemaatlere ait olan taşınmazlar nam-ı müstear (takma isim) veya nam-ı mevhum  (sanal gerçekte olmayan kişiler) kişiler adına tescil ediliyordu. 1912’de kabul edilen bir kanunla cemaatler tapu sicil memurluklarına verdikleri gayrimenkul listelerinde belirttikleri taşınmazları kendi adlarına tescil ettirme olanağına sahip oldular. Ancak uygulamada çeşitli usuli zorluklarla karşılaştıkları için verilen listelerdeki tüm taşınmazları tescil ettiremediler.

İkinci düzenleme Cumhuriyetin kuruluşundan sonra geldi.

1935 yılında kabul edilen Vakıflar Kanunu ile sinagog yönetimleri kullandıkları sinagogları, gelir getiren taşınmazları, mezarlıkları ‘1936 Beyannamesi’ şeklinde ifade edilen beyanname ile bir liste halinde Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne verdiler. Sinagog yönetimleri verdikleri beyanname ile Vakıf haline geldiler ve vakıf tüzel kişiliği kazandılar. Hukuki olarak da listelerinde beyan ettikleri taşınmazları tapuda adlarına tescil ettirmeye hak kazandılar. Ancak uygulamada yine bir takım usul sorunları nedeniyle tüm taşınmazları adlarına tescil ettiremediler. Ama 1936-1974 dönemi arasında cemaat vakıfları mülk satın alabildiler, bağış ve vasiyetname kabul edebildiler.

1974 yılında kabul edilen bir Hukuk Genel Kurulu Kararı, mevcut uygulamayı altüst etti. Bu kararla ‘1936 Beyannamesi’ Vakıfname olarak kabul edildi ve cemaat vakıflarının bu beyannamede yer almayan taşınmazlara malik olmayacakları hükmü çıktı.

Bu Hukuk Genel Kurul Kararından sonra Hazine ve Vakıflar 1936 Beyannamesi’nde  bulunmayan ve sonradan edinilmiş mülkler için tapu iptal davaları açarak  bu mülkleri cemaat vakıflarının elinden almaya başladılar.

Musevi Cemaati Vakıfları’nın elinde satın alınmış, bağışlanmış veya vasiyet edilmiş fazla mülk yoktu, ancak usuli işlemler nedeniyle nam-ı müstear veya nam-ı mevhum kişiler adına kaydedilmiş veya malik haneleri açık kalmış gayrimenkuller hakkında Hazine veya Vakıflar tapu iptal ve tapu tescil davaları açarak bu taşınmazları cemaat vakıflarının elinden almaya başladılar.

Cemaat vakıflarının elinden alınan taşınmazların iadeleri süreci nasıl gelişti?

2002 yılına kadar cemaat vakıfları, 36’Beyannamesi’nde kayıtlı olup açılan davalarla ellerinden alınmış olan veya alınma riski taşıyan gayrimenkuller üzerinde yaptıkları çalışmalar sonucu açtıkları tapu iptal ve tescil davalarıyla önemli miktarda taşınmazı ilgili vakıflar adına tescil ettirdi. Bunların büyük bölümü Hasköy, Balat ve Ortaköy semtlerinde bulunan sinagoglardır.

Cemaat Vakıflarının sorunları sürekli olarak gerek Vakıflar Genel Müdürlüğü, gerek diğer yetkili merciler nezdinde dile getirildi..

Yapılan bu temaslar sonucunda, AB’ne uyum sürecinin ve Devletin üst kademelerinde sorunların çözümü yönünde irade oluşmasının etkisiyle bu sorunların giderilmesi yolunda önemli adımlar atıldı.

Bu adımların ilki; 4771 ve 4778 sayılı Kanunlarla Vakıflar Kanunu’na getirilen değişiklik. Bu kanunla cemaat vakıflarına yeni taşınmaz edinme hakkı verilmiş, tasarruflarında bulunan taşınmazları da kendi adlarına tapuya tescil imkânı sağlandı. Bu kanun sonunda önemli miktarda taşınmaz vakıflar adına tescil edilmişse de, kanun tüm tescilsiz taşınmazları kapsamadığı için eksik kalmıştır.

Bu eksik, Devlet kademeleri ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından görülmüş ve 2008 yılında Yeni Vakıflar Kanunu kabul edilmiştir.  Bu kanun kapsamına giren birçok taşınmaz tapuda cemaat vakıfları adına tescil edilmiştir.

Üçüncü ve son değişiklik 27 Ağustos 2011 tarihinde kabul edilen 651 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile gelmiştir.

Bu kararname ile daha önceki değişiklikler kapsamına girmeyen taşınmazların iadesi söz konusu olmuştur.

Son düzenlemenin Yahudi Cemaati için önemi nedir? Hangi taşınmazlar için talepte bulunduk? Sonuçlananlar var mı?

Yahudi Cemaat Vakıfları gerek mahkeme kararları, gerek 2002 ve 2008 değişiklikleri ile taşınmazların neredeyse tamamına yakınını kendi adlarına tapuya tescil ettirmişken bu kanunlar kapsamına girmeyen mezarlıkların mülkiyeti belediyelerde kalmıştır.

Bu son kanunun bizim için önemi mezarlıklarımızı Cemaat Vakıfları adına tescil ettirip yok olmaktan kurtarılmasına olanak sağlamasıdır.

Bu kanunun vermiş olduğu hakla ilgili idari süreç devam etmektedir. 27 Ağustos 2012 itibariyle Kuzguncuk Nakkaştepe,  Altunizade Kapitol, Kadıköy Acıbadem, Ulus Aşkenaz, Ulus Sefarad, Ortaköy, İtalyan, Kuruçeşme Hasköy ve Sütlüce ile Eğrikapı Mezarlıkları hakkında tescil talebinde bulunulmuştur. Bu mezarlıklardan Ulus Aşkenaz, Altunizade Kapitol, Kadıköy Acıbadem Mezarlıkları hakkında tescil kararı çıkmış bu güne kadar Kuzguncuk’ta küçük bir arsanın da tapusu alınmıştır. Diğer mezarlıkların dosyaları henüz Vakıflar Meclisi tarafından incelenmemiştir.

Taşradaki Vakıflarımızın yaptığı başvurularda da Bursa Mezarlığı hakkında tescil kararı verilmiş ve tapusu alınmıştır.

Bulunabilen belgelerin yetersizliği ve kanun hükümlerine uymamaları nedeniyle Kırklareli, Antakya ve İskenderun mezarlıkları hakkında yaptığımız talepler maalesef reddedilmiştir.  Bu mezarlıklarla ilgili kanun yolları açıktır. Ve ilerleyen günlerde ne yapılacağına karar verilecektir.

Son düzenlemenin ardından İzmir Musevi Cemaati’ne vakıf tüzel kişiliği verildi. Bu konuyla ilgili ne söyleyebilirsiniz?

Bu kanun ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün idari bir düzenlemesiyle diğer çok önemli bir sorunumuza da çözüm getirilmiş olmaktadır.