2012’yi yavaş yavaş kapatırken…

Adettendir, yılın sonlarına yaklaşırken bir çok yazar kendi konusu ile ilgili yılı değerlendirir, kısa bir yolculuğa çıkarır okurlarını

Aydın BOLKAR Teknoloji
19 Aralık 2012 Çarşamba

Konu teknoloji olunca, durum biraz karmaşık oluyor halbuki. Gerçekten baş döndürücü bir hızla ilerleyen ve yeni bir ürün duyurusunun yapılmadığı gün neredeyse bulunmayan teknoloji arenasında 2012 senesi de çok hareketli geçti.

Artık ‘mobil iletişim ve internetin yükselişe geçeceği’ şeklinde klişe bir cümlenin kesinlikle işe yaramadığı, ‘mobil’in çoğu insan için tek iletişim yöntemi olduğu bir yılı yaşadık 2012’de.

Instagram adında, bir web sitesi dahi bulunmayan, 12 kişilik bir şirketin, tek kuruş ciro üretmeden, satıldığı tarihte sadece iPhone telefonlarda çalışan bir fotoğraf paylaşım uygulaması ile bir milyar dolarlık bir değerleme ile satın alınması 2012’nin ilkbahar aylarında gerçekleşti.

Apple’ın, kurucusu Steve Jobs başında olmadan bir yılını tamamlaması da 2012 de tamamlandı.

Telefon tarafında iPhone5’i duyurdular, ama artık akıllı telefon tarafında bir kült olmayı başarmış olan tasarımını sadece 2-3 santim uzatmaları bir çok teknoloji tutkununu kesmedi. Apple, her ne kadar ‘tek elle kullanım’, ergonomi gibi bir takım beyhude çabalarla tasarımı dikte ettirmeye çalışsa da, Samsung önderliğinde Galaxy serisi cep telefonu ve küçük tablet Note gerçek çıkışını 2012’de yaşadı. Bu telefonlar, bırakın tek elle kullanmayı, hafta sonu dışarı çıktığınızda jean pantolonunuzun cebine dahi sığmayacak büyüklükteler ama herkes onları çok seviyor. Bakalım bu büyüme nereye kadar devam edecek?

2012’nin sonlarında akıllı telefon pazarına uzun deneme yanılmalar sonrasında Nokia tekrar katıldı ve gerçekten harika bir donanım kalitesi ile Lumia 920’yi duyurdu. Nasıl bir başarı sağlayacaklarını zaman gösterecek, bence başarının gelmesi için iki önemli unsur var. Birincisi kullanım kolaylığı; Microsoft burada farklı olmayı seçmek adına iPhone ve Android’den oldukça farklı bir arayüz tasarımı seçti. Bu seçim diğer akıllı platformlardan buraya geçişi zorlaştırıyor. İkincisi de uygulama zenginliği. Bu tarafta Microsoft’un çok sıkıntı çekeceğini sanmıyorum, elinde oldukça yetkin bir uygulama geliştirici havuzu var, tek sorun sadece onları değil, hali hazırda Apple ve Google için uygulama geliştiren başarı yazılım evlerinin de dikkatini çekmeleri.

Apple, 2012’de geleneksel bir takım ezberleri bırakarak özellikle iPad tarafında Mart ayında ‘yeni’ şeklinde sürdükleri ürünü Ekim ayında ‘4. Versiyon’ şeklinde güncelleyerek bir çok kullanıcının (ben dahil) en çabuk ‘eski’ olan tablete sahip olmalarını sağladılar.

Tablet tarafında Google ve Amazon, iPad’in karşısındaki en büyük rakipleri gibi gözüküyor. Ekim ayında duyurulan iPad Mini ile küçük tablet piyasasına giren Apple’ın tablet satışlarının son çeyrekte bu tarafa kayması firmanın tablet stratejisinde bir takım değişiklikler yapmasına sebep olabilir.

Microsoft da 2012’yi oldukça meşgul geçirdi. Telefon tarafındaki atılımlarına yukarıda kısaca değindim. Firma, tablet tarafında Surface adını verdikleri ürün ile birlikte Windows 8’in duyurusunu 2012’de yaptı. Açıkçası Surface ile ilgili şu aşamada çok yorum yapamayacağım, ancak Windows 8 ile ilgili küçük bir kehanetim var. Microsoft’un Windows 98 ürününden beri bireysel pazardaki gidişatına bakarsanız hep bir adet başarılı, bir adet de başarısız ürün görürsünüz. Windows 98’i başarılı olarak adlandırırsak, ardından gelen Windows Me gerçek bir fiyasko idi. Sonrasında çıkan Windows XP, şirketin bugüne kadarki en uzun ömürlü işletim sistemi olarak karşımıza çıktı. Ardından Vista geldi, meraklıları hatırlar, hatırlamayanlar için; bir şey kaybetmediniz. Sonrasında Windows 7 geldi. Kabul etmeliyim ki, hakikaten XP’yi gölgede bırakacak ve yer yer Mac ile boy ölçüşebilecek bir kullanıcı deneyimi sunan Windows 7 işletim sistemi, 2012’de yerini Windows 8’e bıraktı. Tarih bu kez de tekrar edecek mi, birlikte göreceğiz. Benim ilk izlenimin bu yönde. Zira dokunmatik tecrübeyi dikey ekranla entegre ederek üzerinde bol parmak izi bulunan bilgisayar çağını başlatan Microsoft, bu tarafta başarılı olamayacak gibi.

Masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar tarafında Apple’ın neredeyse tüm ürün gamını değiştirdiği bir yıl oldu 2012. iPhone ve iPad’de kullanılan ‘Retina’ ekran teknolojisini ilk kez 2012’de bilgisayarlarına uygulayan Apple, iddia ediyorum, eğer ki şarj problemini halleder ve tüm bilgisayarlarına bu teknolojiyi getirir ise, üst orta seviye kullanıcıların tamamını yakalamayı başarır.

Uygulamalar ve yazılım tarafında, önceden bu sayfada çok okuduğunuz Bulut Bilişim’in hız kesmeden büyüdüğü bir yıl oldu 2012. Özellikle Facebook ve Twitter’ın başını çektiği paylaşım çılgınlığı ve entegrasyon bu tip uygulamalar ile bambaşka bir boyuta taşındı.

2012’nin son ayına girerken Türkiye ile birlikte 56 ülkede daha iTunes Store açıldı. Artık Türkiye’deki kullanıcılar da sevdikleri sanatçıların albümlerini indirebilecek ve filmlerini seyredebilecek. Şu anda arşiv çok kalabalık değil ama eminim oldukça gelişecektir.

2010 ve 2011’in çok popüler konuları olan grup alışveriş için 2012 çok iyi geçmedi. Özellikle Amerika’da Groupon’un halka arzından sonra büyük bir düşüş yaşaması ve sosyal medyada bu alışveriş tipi ile ilgili çıkan olumsuz söylemler bu tip bir tüketime karşı soru işaretlerini arttırdı. Öte yandan özel alışveriş tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı yükselişini sürdürdü. Her ne kadar bu tarafta Türkiye’de Alman bir yatırım grubunun hızlı giriş ve çıkışı yaşanmış olsa da sektör halen cazibesini sürdürüyor.

Basında son bir yıldır hep yeme-içme sektöründe yatırımları ile gündeme gelen Doğuş Grubu’nun Güney Kore’nin önde gelen Internet şirketlerinden SK Group ile birlikte gerçekleştirdikleri Bonubon ve Numaraonbir.com ve şu anda ücretsiz sunulan video platformu VDYO, 2013’ün takip edilmesi gereken konuları olarak karşımıza çıkıyor.

Hepinize sağlıklı, başarılı, barış ve teknoloji dolu bir yeni yıl diliyorum…