Jasmin Traub ile mucizevî anlar kayıt altında

Jasmin Traub, profesyonel fotoğrafçı olmaya karar verdikten sonra, yoğun bir tempo ile düğün ve doğumlar başta olmak üzere, kişilerin en özel anlarını yakalayıp, yaşanan duyguların kaybolmasını önlüyor

Yaşam
21 Kasım 2012 Çarşamba

Düğün ve doğum fotoğrafçısı olmaya nasıl karar verdin?

Kendimi bildim bileli fotoğraf çekmeyi çok sevdim ve herkesin fotoğrafçılığa ilgi duyduğu bir ailede büyüdüm. ODTÜ’de çift ana dal ekonomi ve işletme okudum. O yıllarda, aileme fotoğrafçılık okuyacağımı söylesem çok fazla tepki verirlerdi diye düşünüyorum. 11 sene profesyonel olarak kendi mesleği yaptım ve şimdi tamamen kendimi hobime verdim. Öncelikli olarak, kendimi geliştirmek adına fotoğrafçılık dersleri aldım. 3,5 yıldır sadece fotoğrafçılık yapıyorum. Bu süre zarfında 300’den fazla doğum çektim. Ayrıca düğün, nişan ve doğum günü çekimleri de yapıyorum.

Doğum fotoğrafçılığının zorlukları nelerdir?

Aslında oldukça zordur, ama bir o kadar da zevklidir, çünkü bir mucizeye tanıklık ettiğimi ve onu belgelediğimi düşünüyorum.  Bebeğin suyun içinden çıkıp, ağlamaya başlaması, annesi ile kavuşması çok özel ve duygusal anlardır. İlk çekimlerimde, ben de duygulanıp ağlıyordum.  Şimdi daha fazla alıştığım söylenebilir.  Ailelerin bebeğe sahip olmak için yaşadıkları zorlukları bildiğim zaman yine de duygulanıyorum. Herkes çok şanslı olmuyor. Bir baba adayı ile omuz omuza ağladığımı bilirim.

Fotoğraf çekmenin zorluklarına gelince, tecrübe kazandıkça olabilecek aksaklıklara karşı önlemini alıyorsun, ama her an, her türlü değişikliğin olabileceğini göze alman gerekli.

Bazı doktorlar resim için yardımcı oluyor, bazıları ise seni hiç fark etmiyor. İdeal olan, sanki orada yokmuşsun gibi davranabilmektir. Düğündeki gelişmeleri kurgu ve fotoğraf için durdurabilirsin, ama bir doğum sadece bir kez gerçekleşir ve hata kabul etmez. Burada hem annenin, hem de bebeğin sağlığı çok önemli. Ameliyathanelerde dikkatlice kurallara uyman ve soğukkanlı olman gerekir. 

Genel olarak doğum çekim süreci nasıl ilerliyor?

Normal ve sezaryen doğum olmasına göre değişiyor. Planlıysa, aileyle, doğum öncesinde de çekim yapıyorum. Bebeğim doğması, muayenesi, tartılması ve yıkanmasını da çekiyorum. Anne hazırlandıktan sonra, odada kavuşma anını belgeliyorum. Anne, bu anları görmediği veya çok heyecanlı olup iyi hatırlayamadığı için, resimler onun için çok değerli bir belge oluyor.  Fotoğrafın güzelliği o anı, o anki halinle, hatırlamamızı sağlamasıdır.

Bir iki gün sonra, anne ve bebek daha rahat olduğunda, tekrar çekim yapıyoruz. Resimlerden bir albüm ve poster hazırlıyorum. İşlenmiş resimleri DVD’de, yüksek çözünürlükte, hem siyah beyaz, hem de renkli olarak teslim ediyorum.

Normal doğumda ise çok iyi bir haberleşme gerekiyor. Yine de her zaman planlama yapmak mümkün olmuyor. Bu nedenle yedek fotoğrafçı arkadaşlarımla da çalışıyorum. Planlı olmayan doğumlarda, kesin bulunacağımın yüzde yüz garantisini vermek imkânsız.  Genel işleyiş olarak, önceden anne ile randevulaşıyoruz. Hastaneye giderken beni aramalarını özellikle rica ediyorum.  Çoğunlukla da yetişiyorum. Bazen de mucizevî bir şekilde, ben odaya girdikten kısa bir süre sonra, bebek doğuyor.

Doğum sonrasında da bebeklerle olan bağın kopmuyor ve kendi stüdyonda onların farklı aylarına ait fotoğraflarını da çekiyorsun. Farklı pozları yakalamak için neler yapıyorsun? 

Son iki yıldır, kendi stüdyomda yeni doğandan iki yaşa kadar bebek çekimleri de yapıyorum. Güzel bir gülümseme yakalamak için oldukça çaba sarf ediyorum. Bebeklerle de iletişimim çok iyidir. Onları çok kolay sakinleştiririm. Her aya uygun kostümlerim var. İstenirse bebekleri bir tırtıla veya peri kızına dönüştürebiliyorum. Çekimler genelde iki saat sürüyor. Benim paraflaşlarım ‘softbox’ olduğu için bebeklere zarar vermiyor. Stüdyo çekimlerinde, gerçekten çok sabırlı olmak gerekiyor. Üç aylık çekimi, yeni doğandan bile zordur. Genellikle üç aylık bebekler sevmedikleri pozisyonda kalmak istemezler ve hemen ağlamaya başlarlar. Bebekler hareketlendikten sonra da kaçabiliyorlar. En fazla zorlandığım yaş grubu ise iki yaş çekimi, çünkü artık “hayır” demesini biliyorlar. Onları ikna etmek gerekiyor. Bu nedenle stüdyomu küçük bir oyun parkı şeklinde düzenledim.  Hem annelerin, hem de bebeklerin rahat edebileceği bir ortam yaratmaya çalıştım.  Genelde anne rahatsa, bebekte rahat olur.

Fotoğrafçılıkta seni mutlu eden ve seni farklı kılan nedir?

Bu işten büyük bir zevk alıyorum, büyük bir sabır işi. 7X24 saat hazır olman gerekiyor. Daha önceden bütçe raporlama, stratejik planlama müdürlüğü gibi bir işim vardı. Onca emeğin Jasmin Traub adı ile anılması mümkün değildi.  Fotoğrafçılık ile yaratıcılığım ve katkım her zaman hatırlanacak. Yaptığım işin tatmini çok fazla. Anları ölümsüzleştirip, kaybolmasını önlüyorum. Kendi bakış açımı katarak o fotoğrafı çekiyorum ve fotoğrafları işlemek içinde en az bir gün mesai harcıyorum. Gerçekten bu işi çok severek yapıyorum. Bunu da karşımdakilere hissettirdiğimi düşünüyorum. Fuarda yanıma gelen insanlara, çekim paketlerimi anlatmadan önce, bebekleri ile ilgili sorular soruyorum.  Bu işte, özellikle de, normal doğumda, anne ile olan iletişim çok önemli.

Genellikle insanlar sana nasıl ulaşıyorlar?  Facebook’u oldukça aktif kullanıyorsun, an ve an çalışma temponu ve doğumlara yetişme telaşını paylaşıyorsun.

Tanıtım için fuarlara katılıyorum ve broşür bastırıyorum. Çoğunlukla insanlar tavsiye ile beni buluyorlar. Bazı fotoğrafları, aileden izin alarak, isim vererek ya da isimsiz Facebook’ta da paylaşıyorum. İnsanlar bebeklerinin güzel fotoğraflarının yayınlanmasını ve arkadaşları tarafından görünmesinden hoşlanıyorlar. Bu şekilde arkadaşlarının profilinden resimlerimi görüp bana ulaşanlar da oluyor.

Fotoğrafçıyı seçerken nelere dikkat etmek gerekir?

Doğum fotoğrafçısını seçerken, üç kriterin önemli olduğunu düşünüyorum. Öncelikle, kişinin fotoğrafçının tarzını ve diğer çalışmalarını beğenmesi gerekli. Doğumda ve düğünde o kişinin çok özel anlarını paylaşıyorsun, o kişi ile birlikte bu zamanı en iyi şekilde geçireceğini düşünmen gerekiyor, seni strese sokmamalı, deneyimli olmalı, tabii ki işin bir de bütçe kısmı var. Bütçe ne olursa olsun, muhakkak o özel anları ölümsüzleştirmeli. 10 yıl sonra o fotoğrafların değeri daha da artıyor.

Işık SİVİL KARAKOÇ