Semih Kandiyoti yazdı: Amerikan politikasının 4 senelik projeksiyonu

2012 seçimleri her ne kadar başa baş geçse de bir o kadar da sonucu tahmin edilebilen bir yarıştı; gerçek anlamda hiç bir sürprizi olmayan bir sonuç ortaya çıktı: Demokrat bir başkan, Demokrat ağırlıklı bir senato, Cumhuriyetçi ağırlıklı bir temsilciler meclisi. İlk dört senede oluşan derin kutuplaşmanın hemen düzelmesi kısa dönemde pek mümkün görünmese de her iki taraftan da yapılan açıklamalar gerek Demokrat Parti’nin gerekse Cumhuriyetçi Parti’nin bazı konularda orta yolu bulma yönünde motivasyonlarının arttığı sinyallerini veriyor.

Diğer
14 Kasım 2012 Çarşamba

Şu anda Başkan Obama’nın önünde iki seçenek var: Ya ilk dört senesinde yaptığı gibi kendi doğrularının peşinden giderek muhalefet ile iletişimi minimumda tutup kutuplaşmayı derinleştirecek, ya da eski tavrından vazgeçip ülkenin önündeki sorunları çözmek için Cumhuriyetçiler ile birlikte çalışmaya çabalayacak. Pek tabiî ki Cumhuriyetçi Parti’nin daha esnek ve iletişime açık olması mutlak bir gereklilik.

Daha önceki yazımda belirttiğim gibi şaşırtıcı olmayan bu tablo esas anlamda Amerika Birleşik Devletleri için pek de istenen bir sonuç değil. Bir yasanın hayata geçirilebilmesinin ilk durağı olan Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçilerin ağırlığı olduğu sürece son iki yıldaki gibi Cumhuriyetçilerin istemediği birçok yasa tasarısının daha şekillenmeden rafa kalkması muhtemeldir. İstisnai durumlarda ABD politik sisteminin çeşitli açıklarından yararlanılarak Demokratlar tarafından geçirilecek bazı yasalar pek tabiî ki olabilir. Fakat muhalefet partisinin by pass edildiği bu tip durumlarda politik sistem daha da polarize olacağı için bu son seçenek olarak kullanılacaktır.

Cumhuriyetçilerin yenilgisi:

Bu seçim sonuçlarında göze çarpan en önemli unsur başkanlık yarışına ek olarak Cumhuriyetçi Parti’nin gerek senato gerekse temsilciler meclisi dağılımında da kan kaybetmesi olarak ortaya çıkıyor.

Bazı Cumhuriyetçi Parti üyelerinin özellikle kürtaj ve göçmenlik konularında yaptıkları ve tüm kamuoyu tarafından tepki ile karşılanan açıklamalar bu kişilerin hemen hepsinin seçimlerden hüsran ile çıkmalarına neden oldu.

İşte tam bu noktada ABD politikasında hiç beklenmeyen bir fırsat penceresi açıldı. Son bir kaç senedir uçlara kaymaya başlayan Cumhuriyetçi Parti bu seçimlerde halktan yanlış yönde gittiğine dair bir mesaj aldı.

Eğer Cumhuriyetçi Parti halkın verdiği “Kavga etme, aşırı uçlara kayma” mesajını ciddiye alıp doğru adımlar atabilirse bu hem Cumhuriyetçi Parti hem de ABD politik konjonktürü açısından olumlu olabilir.

O yüzden ortaya çıkan son koltuk dağılımında Obama’nin tavrı ülke için büyük önem taşıyacaktır.

Şu anda Başkan Obama’nın önünde iki seçenek var:  Ya ilk dört senesinde yaptığı gibi kendi doğrularının peşinden giderek muhalefet ile iletişimi minimumda tutup kutuplaşmayı derinleştirecektir, ya da eski tavrından vazgeçip ülkenin önündeki sorunları çözmek için Cumhuriyetçiler ile birlikte çalışmaya çabalayacaktır. Pek tabiî ki yukarıda belirtildiği üzere Cumhuriyetçi Parti’nin de daha esnek ve iletişime açık olması mutlak bir gerekliliktir.

Amerikan başkanlarının ikinci dönemlerinin genelde ilk dönemlerinden çok daha verimli geçtiği bir gerçektir. Bir dönem daha seçilme endişesi taşımamalarının verdiği rahatlık ve ilk dört senenin getirdiği tecrübe ile başkanlar daha fazla kendilerine güvenebildikleri için genelde muhalefet ile iletişime daha açık olabiliyorlar.

Açıkçası ilk dört senede oluşan derin kutuplaşmanın hemen düzelmesi kısa dönemde pek mümkün görünmese de her iki taraftan da yapılan açıklamalar iki partinin de bazı konularda orta yolu bulma yönünde motivasyonlarının arttığı sinyallerini veriyor.

Pek tabiî ki bu olumlu açıklamaların samimiyetini ölçebilmek için ABD’nin önündeki önemli konuların ele alınma tarzlarını analiz etmek yerinde olacaktır.

Özellikle 2013 başında otomatik olarak devreye girecek olan ve gerek Demokratlar gerekse Cumhuriyetçiler tarafından kesinlikle arzulanmayan otomatik vergi oranları arttırımı (Fiscal Cliff/Mali uçurum) bu durum her ne kadar çözümü kolay gibi gözükse de Obama’nın yeni döneminin ilk aylarındaki en önemli testlerinden biri olacaktır.

2012 -2016:

Önümüzdeki 4 sene boyunca ABD kamuoyu gündemini meşgul etmesi beklenen konular şu şekilde sıralayabiliriz:

Ekonomi: ABD ekonomisinin hassas karnı olan cari açık kamuoyunu önemli bir şekilde meşgul ediyor. Cari açığın getirdiği kırılganlık iş dünyasında endişe ve tereddüt yaratıyor. Bunun çözülmesi için büyük olasılıkla Obama’nın ekonomi konusundaki ajandası şu şekilde olacaktır.

2012 Aralık: Önümüzdeki yılbaşında otomatik devreye girecek olan vergi arttırımı ve birçok devlet harcamasında yapılacak mali kısıntılar her iki parti tarafından da kesinlikle istenmeyen bir durum. Tahminler son dakika da her iki partinin anlaşması ile bu durumun bir sene ileriye ötelenmesi şeklinde olmasıdır. (Aksi durumunu düşünme olasılığı bile kamuoyunu diken üstünde tutmaya yetiyor)

2013 veya 2014: Güncellenmiş bir vergi reformu paketi ve aynı zamanda devlet harcamalarında yapılacak kısıntıların belirlenmesi ve bu konu üstünde her iki partinin anlaşabilmesi için yapılacak çalışmalar.

2015 – 2016: İç tüketimden çok ihracata dayalı yeni bir ekonomi mekanizması kurulmasını teşvik etmeye yönelik icraatlar.

Göçmenlik: Güncelleştirilmiş göçmenlik yasası gerçekte hayata geçirilmesi en kolay konulardan biri olarak tanımlanabilse de, Latin kökenli seçmenden gelecek oy kaygıları nedeni ile her iki parti kendi dönemleri sırasında bu yasanın hayata geçirilmesini amaçlıyorlar. Pek tabii ki bu durum otomatik olarak partilerin oy deposu olarak tanımlanabilecek bu yasanın rakiplerinin yönetimde olduğu dönemlerde çıkartılmasını engelleyebilmek için tüm güçlerini ortaya koymalarına sebep oluyor. Ortaya çıkan bu tablo, son on senedir konuyu adeta kısır döngü durumuna cevirmiş durumda.

Obama’nın ikinci dönemi olması sebebi ile göçmenlik konusuna eğilebilme şansı daha fazla olacaktır. Artik ikinci bir dönem için seçim hesabı yapmak zorunda olmayan Obama kartlarını daha açık oynayabilecektir. Önemli olan soru bu icraatı Cumhuriyetçilerin desteği ile mi yoksa sağlık reformunda yaptığı gibi muhalefetin desteğini almadan kendi başına mı yapmaya çalışacaktır? Bu seçimlerde Latin kökenli seçmenin ağırlıklı olarak Demokratları desteklemesi, Cumhuriyetçilerin göçmenlik yasası konusundaki sert tutumunu yumuşatması konusunda büyük bir baskı yaratmaktadır.

Eşcinsellerin birbirleri ile evlenebilmesinin önünü açacak Federal kanun değişikliği: Her ne kadar Obama eşcinsel evlilikleri desteklese de bu icraatın kendisinin ikinci döneminde öncelik sırasında olması beklemek dogru olmaz. Sebebi, bu konunun çok duyarlı bir konu olması. Her ne kadar kendisinin bir daha seçilme endişesi olmasa da Demokrat Parti’nin imajının manipüle edilmesinin önüne geçmek için bu yasayı Federal bir çözüm yerine eyaletlerin kendi inisiyatiflerine bırakmayı tercih edecektir. Aynı zamanda seçimlerde ağırlığı artan Latin kökenli seçmenin büyük bir çoğunluğu Katolik olduğu için Obama Demokrat Parti’yi riske atmak istemeyecektir.

Medikal amaçlı marihuana kullanımı: Bazı eyaletlerin referandumda halka sorduğu medikal amaçlı marihuana kullanımı sonuçları şaşırtıcı bir biçimde marihuana kullanımının doktor tavsiyesi ile kullanılabileceği konusunda halkın desteğinin gitgide arttığını gösteriyor. Özellikle son seçimlerde Washington ve Colorado eyaletlerinde yapılan referandum sonuçlarında halkın medikal marihuana kullanımının yanı sıra kişisel kullanım konusuna da yeşil ışık yakılması konuyu çok daha ileri ve bir o kadarda karmaşık hale getirmiş durumda.  Fakat ayni eşcinsellik yasasında olduğu gibi her ne kadar kamuoyunun desteği artış gösterse de, Obama Demokrat Parti’nin imajında herhangi bir kayma yaratmamak için bu icraatı da federal seviyede çözme yoluna gitmek yerine eyalet bazında konsensüsün güçlenmesini beklemeyi tercih edecektir.

Dış politika: Her ABD başkanının gönlünde yatan herhangi bir İsrail-Filistin barışı Obama’nın da ajandasında olacaktır. Fakat son yirmi senedeki diğer ABD başkanlarından biraz daha farklı tavır sergileyen Obama’nın bu konuda adım atması için İsrail’de oluşacak herhangi bir politik lider değişimini beklemesi muhtemeldir. Aynı zamanda dış politikada Uzak Doğu bölgesinin önemi gitgide artacaktır.

Genelde dış politika konuları her iki parti tarafından ulusal çıkarlar göz önünde bulundurulduğu için elden geldiğince tartışma konusu yapılmamaya çalışılıyor. Fakat pek tabii ki dünya konjonktüründe ortaya çıkacak olayların ABD politik tartışmalarını da tetiklemesini beklemek doğal olacaktır.

Sosyal Güvenlik ve sağlık reformları: Obama’nın hayata geçirmek için çok uğraştığı ve aynı zamanda birçok köprüyü yakmasına sebep olan sağlık reformu bu son seçimlerle günlük hayatın yerleşmiş bir parçası olarak yerini almış vaziyette. Artik Cumhuriyetçi Parti de aynı zamanda ‘Obama Yasası’ olarak kabul edilen bu yasanın kaldırılması yönündeki çabalarına son vereceklerini açıkladılar. Öte yandan 2014’te tam anlamı ile yürürlüğe girecek olan sağlık reform paketinin avantajları ve dezavantajları sosyal güvenlik konuları ile birleştirilerek özellikle Cumhuriyetçi Parti tarafından tartışma konusu haline getirilmesi kaçınılmazdır.

Kısacası önümüzdeki dört senenin haber kanallarını meşgul etmesi beklenen konuların aynı zamanda dünya kamuoyunu da meşgul etmesi muhtemeldir.