Başkan aynı kaldı ya Ortadoğu politikası?

Amerikan seçimlerinden ikinci kez zaferle çıkan Obama’nın İsrail-Filistin sorununa yeni döneminde nasıl yaklaşacağı merak konusu

Dünya
14 Kasım 2012 Çarşamba

Yeniden ABD Başkanı seçilen Barack Obama görev süresini oluşturan önümüzdeki birkaç yılda önceliği neye verecek? Obama kazandığı Nobel Barış ödülünün hakkını vermek için mi yoksa topal ekonomisini düzeltmek için mi çalışacak?

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun açık açık rakibi Cumhuriyetçi Mitt Romney’i desteklemesi, Filistinlilerle barış konuşmalarını dondurması ve İran konusunda liderlik öğütleri vermesi gibi konularda çok da sesini çıkaramayan Obama, Netanyahu ile artık Yahudi lobisinin desteğini kaybetmekten çekinmeden hesaplaşabilir.

Seçim öncesinde Obama’yı zorlamamak için FÖY lideri Mahmud Abbas, BM’de üye olmayan devlet statüsü için başvuru talebini kasım sonuna erteledi. Böylece Obama, Yahudi bağışçıların desteğini kaybetmek pahasına Filistinlileri mi yoksa BM Genel Kurulunda bir başına kalma pahasına İsraillileri mi desteklediğini açıklamak zorunda bırakılmamış oldu. Ancak Obama şimdi Abbas ve Netanyahu arasında bir seçim yapmaya mecbur.

FÖY – OLMAK YA DA OLMAMAK

ABD’nin veto etme gücü dikkate alındığında Filistinlilerin girişiminin Güvenlik Konseyinde reddedilmesi öncelikle Abbas’ın istifasına ardından FÖY’ün yıkılmasına, bölgenin kaosa sürüklenmesine ve muhtemel bir üçüncü intifadaya sebebiyet verebilir. Öte yandan Filistinlilerin talebini onaylamak veya çekimser kalmak bile Netanyahu hükümetinin Filistinlilere ekonomik yaptırımlarının artmasına ve sonrasında yine Abbas’ın istifası, FÖY’ün dağılması, kaos, intifada ve bölgede krize yol açabilir. Bu iki korkutucu senaryoya karşılık dünyaya bir üçüncü alternatif sunabilecek tek kişi şu anda Obama gibi görünüyor.

2009 Kahire konuşmasında iki devletli çözüme yönelik Obama, “İki devletli çözüm her ne kadar çok sabretmeyi gerektiriyorsa da şahsen sonuca ulaşmak için çalışmaya hazırım. ABD, Filistinlilerin haysiyetleri ve kendilerine ait devletleri olması için meşru talebine sırtını dönmeyecektir,” demişti. BM’de veto hakkını kullanarak Filistin girişimine karşı gelmek Obama’nın kendi sözleri ile çakışacağından, içlerinde yüksek rütbeli askerlerin bulunduğu uzmanlardan oluşan bir grup Obama yönetiminin geniş kapsamlı bir plana ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Uzmanlar grubu, ABD’nin Filistinlilerin egemenliğini, Arap Barış Girişimi temeline dayanarak ve Filistin topraklarında uluslararası ve Arap askeri güçlerinin gözetimi olması şartıyla tanıması gerektiğini söylüyor. Uzman ekip ayrıca ABD Başkanının, İsrail’e, Filistin egemenliği planının bir parçası olarak İsrail’in güvenliğini temin edecek bir planla gitmesini öneriyor. Bu planda İsrail’in daha üstün askeri güce sahip olma avantajını sürdürmesine izin verilmesi ön görülüyor. Bunun karşılığında ABD’nin, İsrail’in ‘Nükleer Olmayan Ortadoğu’ konulu Helsinki Konferansına katılmamasına ses çıkarmaması ve İran’ın nükleer güce sahip olmasını engelleme sözünü tutması tavsiye ediliyor.

ABBAS BARIŞ GÖRÜŞMELERİ İÇİN ABD’DEN YENİ ADIMLAR BEKLİYOR

ABD'de Başkan Obama'nın yeniden seçilmesi ile Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas rahat bir nefes aldı. Abbas seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Obama'ya bir tebrik mesajı göndermekte gecikmedi. Mesajında Abbas, Ortadoğu'da hem İsrailliler hem Filistinliler açısından adil ve kalıcı bir barış için tüm gücü ile mücadele edeceğine dair söz verdi.

Obama özellikle İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşimleri açısından Abbas'ın tarafında görünüyor. Obama yakın geçmişte sıklıkla İsrail'in bu yerleşimlerine karşı çıkarken, Abbas da bundan cesaret alarak yerleşimler varolduğu sürece barış görüşmelerinin devam etmeyeceği noktasında direnebiliyor.

Yine de Abbas'ın Obama yönetiminden bazı yeni talepleri bulunuyor. Örneğin Abbas, FÖY'ün Birleşmiş Milletlerde gözlemci statüsünde üye olmayan devlet kabul edilmesinde Obama'dan destek bekliyor. Hamas'ın giderek güçlendiği bir ortamda taviz vermek olarak görüleceğinden politik olarak Abbas'ın bu noktadan sonra bu başvurusundan geri çekilmesi mümkün görünmüyor. Buna karşılık Abbas, BM'deki statüsünün onaylanması durumunda hiçbir ek şart talep etmeden barış masasına tekrar oturacağını taahhüt ediyor.

ABBAS, OBAMA- HAMAS YAKINLAŞMASINDAN ÇEKİNİYOR

ABD'nin Hamas'ın çatı kurumu olan Müslüman Kardeşlerle Mısır'da diyaloga geçmesi ve Müslüman Kardeşleri diğer daha aşırı gruplara (Selefiler, El-Kaide v.b.) veya Şii gruplara karşı tercih etmesi, gelecekte ABD'nin Hamas ile de benzer bir diyaloga girebileceğini gösteriyor. Bunun yanı sıra Arap ve Ortadoğu dünyasından başka liderler de son zamanlarda Arap kamuoyundan puan toplamak için Gazze ile doğrudan temaslarda bulunarak yardım ediyor. 

FÖY lideri bu noktada Obama'nın Hamas’ı değil, kendisini desteklemesini istiyor. Abbas, Obama'nın öncelikle yeni bir barış elçisi atamasını ve ardından barış için yeni bir yol haritası sunarak barış görüşmelerini tekrar başlatmasını bekliyor. Abbas ikinci döneminde Obama’dan yeni bir Camp David zirvesi bekliyor olabilir.

NETANYAHU: “OBAMA İLE BİRLİKTE ÇALIŞMAYI SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM”

Geçtiğimiz Çarşamba günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Barack Obama’nın yeniden başkan seçilmesi vesilesiyle bir kutlama mesajı gönderdi ve İsrail’de görev yapmakta olan ABD Büyükelçisi Dan Shapiro’ya iki ülke arasındaki güvenlik ilişkilerinin bir kaya kadar sağlam olduğunu söyledi. Başbakanlık konutunda gerçekleşen toplantıda, Netanyahu, Shapiro’ya “Amerika bir kez daha dünyanın en büyük demokrasisi olduğunu ispatladı,” dedi. Netanyahu, Obama ile ABD-İsrail arasındaki mevcut bağları kuvvetlendirmek, barışı ve güvenliği teşvik etmek için birlikte çalışmayı sabırsızlıkla beklediğini de sözlerine ekledi.

İsrail ve Filistin Bölgeleri Uluslararası temsilcisi eski İngiltere Başbakanı Tony Blair de, Obama’nın ikinci başkanlık döneminde uzun süredir durma noktasına gelmiş olan barış sürecini ‘hızlı bir şekilde ileriye taşıyacağını’ umduğunu belirtti. Blair, Amerika Birleşik Devletleri’nin yıllardır süren anlaşmazlığı çözme konusunda ilgi ve kararlılığını kaybettiğine inanmadığını ve çok yakın bir zamanda yepyeni bir girişimin gerçekleşmesini beklediğini de sözlerine ekledi.

BM’de, ABD, İsrail ve bazı Batı ülkelerinin karşı çıktığı Filistin devlet statüsü girişimi ile ilgili olarak da Blair, teklifi onaylamadığını ancak kınamadığını da belirterek, acele kararlar alarak tepki vermekten kaçınılması gerektiği konusunda uyarıda bulundu.

Blair, Filistinlilerin yaşadığı hüsranı anladığını ifade etti, ancak 1967 savaşı sonrası ele geçirilen topraklarda şimdi 500.000 İsraillinin yaşaması nedeniyle iki devletli çözümün hayal olduğu iddialarını da reddetti. Blair bu konuda, “Şu an iki devletli bir çözümün işe yaramayacağını iddia etmek çok moda. Ancak bir an için durun ve alternatif çözümü düşünün. Tek devletli bir çözüm ne anlama geliyor? Şu anlama geliyor: Tam da kalbinde çözülmemiş ama üstü kapatılmış bir çatışmanın yer aldığı bir devlet.“