Tarihte haftanın olayı: 6-7 Eylül Olayları

06 Eylül 1955, 6 Eylül’ü 7 Eylül’e bağlayan gece İstanbul Beyoğlu’nda burada yaşayan gayrimüslim azınlıklara karşı, daha sonra yağma ve linç girişimine dönüşecek bir gösteri yapıldı

Kavram
5 Eylül 2012 Çarşamba

Her şey İstanbul Ekspres adındaki küçük bir gazetenin Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin bombalandığıyla ilgili asparagas bir haber yapmasıyla başladı. Bunun üzerine Kıbrıs yüzünden Yunanistan’a ve Rumlara olan kızgınlık Beyoğlu sokaklarında bir öfke patlamasına yol açtı. Önceleri üniversite öğrencileri tarafından bir protesto yürüyüşü olarak başlayan olaylar giderek kontrolden çıktı. Beyoğlu, İzmir ve Büyükada’da çoğunluğu azınlıklara ait dükkânlar yağmalandı veya zarar verildi. Hangi mağazanın yağmalanacağı daha çok isminden anlaşılmaktaydı. Olaylar sabaha kadar devam etti. Güvenlik güçleri çok sayıdaki insan karşısında yetersiz kaldı ve ancak sabaha karşı kontrolü ele almayı başarabildi. Olaylardan komünist oldukları bilinen birkaç kişi sorumlu tutularak sol örgütler suçlandı fakat herhangi bir delil bulunmadığı için herkes serbest bırakıldı. 6-7 Eylül Olayları 1960 darbesinden sonra Yassıada duruşmalarına da damgasını vurdu. Duruşmalarda yargılanan zamanın başbakanı Menderes olaylarda kusurlu bulundu.

Son senelere kadar söylenen ve bilinen işte bu resmi söylemdi. Ancak yapılan araştırmalar ve görgü tanıklarının ifadeleri olayların gelişiminin bambaşka olduğunu ortaya çıkardı. Öncelikle normal şartlarda 20-30 bin gibi küçük bir tiraja sahip İstanbul Ekspres gibi bir gazetenin o gün tam 290.000 adet basılmış olması bu haberin kasıtlı bir şekilde yapılmış olduğu gösteriyordu. Aynı şekilde her ne kadar olaylar kontrolden çıkmış olsa da saldırılan evlerin ve mağazaların önceden belirlenmiş ve işaretlenmiş olduğuna dair kuvvetli şüpheler bulunuyordu. Haber ve gerginlik Yunanistan ve Rumlarla ilgili olmasına rağmen yağmalanan mağazaların sadece yüzde 55’i Rum azınlığa aitti. Yağmalanan işyerlerinin yüzde 25’i Ermenilere, yüzde15’i ise Yahudilere ait işyerleriydi. Olayların planlı olduğunu bize gösteren en önemli ayrıntı yağmaya katılanların büyük çoğunluğunun şehir dışından otobüslerle İstanbul’a getirildiği ve ellerinde tek tip sopa olduğu gerçeğiydi.

6-7 Eylül Olaylarının ardından

6-7 Eylül Olaylarının üzerinden 40 yıl geçtikten sonra, o günlerde Özel Harp Dairesinde çalışan eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu gazeteci Fatih Güllapoğlu ile yaptığı bir röportajda, “6-7 Eylül olayları Özel Harp Dairesi işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı” diyecekti. Emekli generalin “amacına ulaştı” ile ne kastettiği, bugün azınlık nüfusunun durumuna bakıldığında ortaya çıkıyor. Olaylardan sonra büyük oranda Rum nüfusu ülkeyi terk etmek durumunda kaldı. 1924 sayımlarında 280.000 olan İstanbul Rumlarının sayısı bugün 1500-2000’i geçmemektedir.

6-7 Eylül Olayları da, Trakya olayları gibi, Varlık Vergisi gibi Cumhuriyet döneminin utanç duyulacak lekelerinden biri olarak tarihte yerini aldı. Cumhuriyetin ilanından sonra eşit vatandaşlık ve ortak ülkü çerçevesinde kendini bu cumhuriyetin bir parçası gören yüz binlerce insan yaşadığı toprakları ve evleri terk etmek durumunda kaldı.

Metin Delevi  Sento Almaleh