Tiyatrokare’den meraklılarına kukla tiyatrosu atölyesi

Hobim, tiyatro ve kuklalar diyenlere müjde! Tiyatrokare, 20. yıl özel projesi kapsamındaki eğitim çalışmalarına 29 Nisan’da, Akatlar Kültür Merkezi’nde üç ayrı atölye ile başlıyor. Bunlardan biri de kukla tiyatrosu atölyesi bünyesinde, Estel Lita Russo’nun kukla yapımı çalışmaları…

-
25 Nisan 2012 Çarşamba

Balerin Marta, Orçun, Aysel Gürel, Zıpır, Divigna ve daha niceleri... Kim mi bunlar? Bunlar, Estel Lita Russo’nun hayal gücünün ve el becerilerinin ürünü, şirin, güzel, tatlı, rüküş, haşarı kuklaları. Hepsi ayrı malzemelerden, ayrı duygularla üretilmiş, ayrı ruh hallerinde... Tiyatrokare bünyesinde düzenlenen bu kurslara katılıp sizin de hayalinizde canlandırdığınız tüm karakterler gerçeğe dönüşebilir artık. Çünkü kurumun 20. kuruluş yılı nedeniyle düzenlediği özel atölyelerin arasında bir de kukla yapımı ve kukla tiyatrosu eğitimi de var. Bu eğitimler çocuklara olduğu kadar yetişkinlere de açık. Çocuklarımızla, arkadaşlarımızla ya da yalnız, yapıcı ve değişik bir deneyim yaşayabilmek; hırslarımızı, öfke ve keyifli hallerimizi, kısaca kendimizi biraz daha iyi tanımak, el becerilerimizi geliştirmek ve bunu yaparken de eğlenmek için çok güzel bir fırsat.

Biz de bu vesile ile Tiyatrokare bünyesinde ilgilenenlere bu eğitimi verecek olan Estel Lita Russo ile kukla yapımı ve kukla tiyatrosunu konuştuk.

 Öncelikle kursun içeriğini anlatır mısın?

Kursun ilk gününde evdeki basit malzemeleri kullanarak nasıl kukla yapılabileceği anlatılacak. İlerleyen günlerde ise daha profesyonel çeşitlere geçilecek. On iki saatin sonunda da katılımcıların elinde biri profesyonel olmak üzere üç-dört tane kuklaları olacak.

  Peki, neden kukla tiyatrosu?

Kukla tiyatrosu çünkü kukla karikatürün üç boyutlu halidir. Kukla oynatırken nefret de, sevgi de çok daha kolay ve zararsız bir şekilde dile gelebilir. Zaten aslında bu, hem normal tiyatro hem de kukla tiyatrosu. Bana sorarsan en güzeli ikisinin birbirinin içine girmiş hali.

  Bir kukla tasarımcısını tarif etmemiz gerekse, kimdir kukla tasarımcısı sence?

Kukla tasarımcısı tamamen yarattığı karaktere odaklanır ve içindeki duyguları, espri yeteneğini, sevgisini, öfkesini, zevkini ona akıtır.?Kukla yapan kişi, marangoz olur, boyacı olur, estetik cerrahı olur, terzi olur, tasarımcı olur. Kuklayı yaparken içindeki sevgiyi de, öfkeyi de, anlayışı da, kıskançlığı da ortaya çıkarabilir. Dolayısıyla, kukla eğitimine içlerindeki yaratıcılığı ortaya çıkarmak ve bu yaratıcılığın kendisini nereye kadar götürebileceğini öğrenmek isteyen herkes gelmeli.

Zaten bir anlamda, kukla yapmak aynı zamanda bir terapi. Kuklayı yaparken tamamen yaptığın işe odaklanıyorsun, oynatırken de normalde dile getiremeyeceğin birçok şeyi söyleyebiliyorsun.

 Kukla tasarımında ve kukla tiyatrosunda insanın kişilik ve hayallerini gerçeğe dönüştüreceğini söylüyorsun. Bunu açar mısın biraz?

Dediğim gibi, kursa gelenler kuklayı yaparken birçok detayla uğraşacaklar. Bunu yaparken de kuklayı güldürebilecek, ağlatabilecek; uçuk kaçık bir tip de yapabilecekler, cici bici bir çocuk da. Mesela benim ilk yaptığım kuklaların çoğu abartılı giyinen rüküş tiplerdi. İçimde bastırılmış bir rüküş var sanırım.

  Peki şimdikiler?

Şimdikilerin karakterleri yaptıkça ortaya çıkıyor. Mesela sokak adamı, ayaklarından ortaya çıktı. Önce ayaklarını yaptım, sonra yaptığım bu ayakları sokak adamı ayaklarına benzettik ve vücudu oluştu. Orçun yüz şeklinden çıktı. Haydar Asabi’nin karakterini ise kasları ortaya koydu. Biz kuklayı yapmaya başlıyoruz, onun kişiliği ilerleyen adımlarda kendiliğinden ortaya çıkıyor. Ama hepsinin benim kişiliğimin öne çıkmış ya da gizli kalmış yanları olduğunu düşünüyorum.

  Ülkemizde aslında bir kukla tiyatrosu geleneği var. Bizi bu konuda biraz bilgilendirir misin?

Ülkemizdeki kukla geleneği çok eskilere dayanıyor. Ali Poyrazoğlu, hocam Asuman Sübay’ın atölyesinde bizi ziyaret ettiği bir gün, kuklanın Osmanlı’ya gelmesinin Yahudilerin İspanya’dan gelişlerine kadar uzandığını anlatmıştı. O dönemde gelenler Osmanlı topraklarına kabul edilirken, buradaki Yahudi cemaati, gelecek olan meslek sahiplerinin içinde bir miktarının da gösteri sanatları ustaları olmasını talep etmiş. İşte bu ustaların içinde gölge oyunları sanatçıları da varmış. Anlayacağın gölge oyunlarının ve kukla tiyatrolarının geçmişi o zamanlara kadar gidermiş. Ancak kukla geleneği ülkemizde zamanla kaybolmuş. 

Günümüzde, kukla sektörü dünyada bizden çok daha ileri durumda. Türkiye’de ise yeni yeni gelişiyor. Açık konuşmak gerekirse benim bildiğim çok ciddi bir sektör yok. Buna rağmen kukla tiyatrosu festivalleri düzenleniyor. Bu festivallere hem yurt dışından hem yurt içinden katılım oluyor. Çok güzel şovlar var. Şu aralar yine kukla kullanılarak yapılan ‘siyah tiyatrolar’ çok popüler. ?Ancak, Türkiye’de hâlâ çok az kuklacı varsa.Buna karşılık kukla tasarımcılarının sayısı giderek artıyor. Bu işi yapan en eskilerden biri benim kukla öğretmenim Asuman Sübay. Kukla tiyatrolarımız yeterli değil ancak ilgi katlanarak artıyor.

  Tiyatrokare’nin 20. yıl kutlamaları kapsamında düzenlenen bu etkinlikte başka ne eğitimler var?

Eğitimlerde, oyunculuk hayatına hazırlık ve müzikal oyunculuğu için ilk adım seminerleri de var ve bu eğitimleri verenler sektörün en iyilerinden. Nedim Saban’la metin çözümlemesi ve yaratıcı metin oluşturma, Gökçer Genç ve Halim Ercan’la tirad ve sahne çalışmaları, Serpil Günseli’yle müzikal tiyatro şarkıcılığı, Yıldız Tunbul’la ses, Uğur Babürhan’la müzikal tiyatro oyunculuğu, Sadık Kızılağaç’la dekor ve kostüm tasarımı veriliyor. Bana sorarsan, sahne sanatlarında kariyer yapmayı planlayan her genç bu üç eğitime de katılmalı. Zaten bu kurslarda kendini gösterebilenler ileride Tiyatrokare’de küçük roller alma şansını yakalayabilecekler.

  Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

Özellikle gençler, bu eğitimlere katılınca bu sektörde hangi noktada olmak istediklerine çok daha kolay karar verecektir. Bu işi meslek olarak yapmak istemeyenlerse hem kurs boyunca çok eğlenmiş, hem de çok keyif alacakları bir hobi edinmiş olacaklar.

 

Dalia Maya