OKUR MEKTUBU: Açık mektup

- Toplum
25 Nisan 2012 Çarşamba

Cemaatimize bağlı hayır kurumlarında ister gönüllü ister profesyonel olarak görev almış kişilerin gösterdikleri olağanüstü gayret sonucu sağlanan olumlu sonuçlar muhakkak ki hepimizin takdir ve minnetine layıktır.

Bununla beraber, az da olsa göze çarpan bazı sorunların açıkça tartışma konusu yapılması gerektiğine inanıyorum.

Geçen hafta, Or-Ahayim Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Elio Medina’nın, aralarında en kıdemlilerinden biri sıfatıyla bulunduğum eski Yönetim Kurulu üyelerine ilettiği nazik davet üzerine bayram öncesi yapılması mutad olan olağanüstü bir Yönetim Kurulu toplantısına zevk ve şevkle katıldım.

Esasen haftada iki defa ziyaret ettiğim hastanenin başlarında mükemmel insan Başhekim Op. Dr.Tunç Çelebi olmak üzere, en güncel teknik cihazlarla ve modern bir fabrika gibi her biri branşında en ehil uzmanlarla ve gerek bakım, gerekse idari kalifiye personelin, hastalara gösterdikleri sıcak ilgi ve şefkatin bilincindeyiz. Keza, Yönetim Kurulu’nun tam kadro halinde Pembe Meleklerin iştirakiyle birçoğundan haberdar dahi olamayacağımız hastane içi ve hastane dışı tedavi hizmetleri hakkında sunulan rapor ve bilgiler beni çok etkiledi.

Sayın Başkan, açıklamasına son verip sözü hazır bulunanlara bıraktığında, kendimi bundan 40-50 yıl önce ve 20 yılı aşkın Yönetim Kurulu üyeliğim sırasında, halli çok zor sorunlar arasında karşılaşmadığımız ve fakat daha sonraları zuhur edip halen devam etmekte olan acı bir hususu deşmekte ve icabında tartışma konusu yapmayı gerekli gördüm.

Cevabını tahmin etmekle beraber, halen Cemaatimize mensup kaç öğretim üyesi ve/veya pratisyen doktorun hastane kadrosu ve/veya poliklinikte ücretli veya ücretsiz görev yaptığını sordum.

Karşılık: Yönetim Kurulunda müşavir üye sıfatile görevli Prof. Dr. Abut Kebudi ve Prof Dr. Alp Gürkan’ın, Poliklinikte Prof.Dr. Leon Saporta’nın Ürolog, Dr. Şaul Cemal’in Dişhekimi, Sn.Vivian Elveri’in Eczacı olarak görev yaptıklarını öğrenmiş bulunuyorum. Cemaatimize mensup doktor bulunmadığı, ancak çok vahim bir vaka halinde konsültasyon için sayılı birkaç Öğretim Üyesinin Hastaneye gelmeyi kabul ettikleri şeklinde oldu.

Evvela şu hususu belirteyim ki, mesailerinin nakdi karşılığını kısmende olsa aldıkları bilinen kadrosu her bakımdan en ehil doktorlarımızın görevde bulunmaları sebebiyle hastanenin, halen yukarıda andığım cemaat mensubu doktorlara ihtiyacı olmadığı gibi, bir an için belki de bu öneri üzerine müracaat edenler olduğu taktirde görev yapabilecekleri münhal yer mevcut olmaması da ihtimal dahilindedir.

Benim bu konuyu ele almaktaki esas amacım, bir çoğunun staj ve asistanlık dönemlerini hastanemizde yapmış olmaları muhtemel olan cemaat mensubu doktorların, ziyade olmasını temenni ettiğim gelirlerinden ufak bir fedakarlığa katlanmaya rıza göstermediklerini vurgulamak ve/veya hastaneyi şanlarına layık bir Şifa Müessesesi olarak telakki etmemek suretiyle, gösterdikleri ilgisizliği bir kere daha açığa vurmaktır.

Bu durumun diğer bir acı tarafı, cemaate bağlı hastalarımızdan birçoğunun kendilerini tedavi eden keza cemaat mensubu doktorların hastanemize iltifat etmemeleri ve bakım için hastalarını hastanemizde yatmaya sevk etmemeleridir.  Üzüntü ile ifade edilmesi gereken yersiz bir prestij ve tercih meselesi yapan hastaların ve ailelerinin rağbet ettikleri ve en ünlü hastaneler kadar,  tedavi  ve ihtimamı kıyas kabul etmeyecek derecede çok  daha müsait finansal şartlar sağlayan hastanemize karşı herhangi haklı bir gerekçeye dayanmayan olumsuz bir tutum  sergiledikleri bilinmektedir.

Hastanemize uzaktan yakından ilgi göstermemeyi tercih eden cemaatimiz mensubu doktorları, belki de bizim bilmediğimiz ve fakat bu tutumlarını haklı gösterebilecek nedenleri ister Sayın Gazetemiz vasıtası ile  açıkça verebilecekleri cevaplarıyla, ister hastanede yapılabilecek bir açık oturumda açıklamalarının, bu konudaki soru ve tereddütleri gidermeye yardımcı olabileceğini  ümit etmekteyim.

 

İzzet Hatem