TBMM Terör Alt Komisyonu Türk Musevi Cemaati’ni dinledi

Cemaat Başkanı Sami Herman ve Başkan Vekili İshak İbrahimzadeh, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan Terör Alt Komisyonu’na 2003 yılında sinagoglara yönelik yapılan terör saldırılarından sonra Türk Musevi Cemaati’nin yaşadığı travmayı anlattı

Ester YANNİER Toplum
4 Nisan 2012 Çarşamba

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan Terör Alt Komisyonu, 2003 yılında Şişhane Neve Şalom ve Şişli Beth İsrael Sinagoglarına yönelik eş zamanlı gerçekleştirilen terör saldırılarında ve beş gün sonra İstanbul’un İngiltere Başkonsolosluğu’na yönelik bombalı saldırıda hayatını kaybeden polis ve güvenlik görevlilerinin eşleri ile Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman ve Başkan Vekili İshak İbrahimzadeh’i dinledi.

AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı başkanlığında yapılan komisyon toplantısında, Türk Başkan Herman ile Vekili İshak İbrahimzadeh, komisyon üyelerine saldırı sonrasında Türk Musevi Cemaati’nin bireylerinin yaşadığı travmayı aktardılar. 

“Terör aslında din, dil, ırk ayırt etmiyor”

Türk Musevi Cemaati Başkanı Herman, Türk Musevi toplumunun ilk kez terörle 1986 yılında Neve Şalom Sinagogu’na yapılan saldırı ile tanıştığını;  o tarihe kadar rahatça girilebilen ibadethanelerde saldırı sonrasında güvenlik tedbirleri almaya başladıklarını açıkladı.

 13 Kasım 2003 terör saldırılarında can kayıplarının ve yüzlerce yaralının en büyük üzüntüleri olduğunu  dile getiren Herman, şöyle dedi: ‘’Terör aslında din, dil, ırk ayırt etmiyor. Neticede terör bir dehşet ve yıldırma dalgası yaratıyor. Bu tedirginlik yıllar geçse de yaşanmaya devam ediyor. Terör mağduru insanlar hayatları boyunca bunun izlerini taşıyorlar. Bugün dahi, üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen bu mekânlara gitmek istemeyen insanların hislerini duyuyor ve anlamaya çalışıyoruz.  Bütün bu hadiseyle beraber bu travma, yakınlarını kaybedenler ve yaralananları en güçlü olarak etkiliyor. Ama orada olup, hiç yara almayanlar da o travmayı yaşıyor.

Terör saldırılarının sonrasında Türkiye’nin kenetlenildiğini ve Türk Musevi Cemaati’nin bunu hissettiğini söyleyen Herman, başta Başbakan ve bakanlar olmak üzere hükümetin ve devlet kurumlarının yakın ilgisini gördüklerini vurguladı.

Olay sonrasında ilk kez bir Başbakan’ın hahambaşılığı ziyaret ettiğine de dikkat çeken Herman, olayda hayatını kaybedenlere devletin maddi ve manevi desteğinin olduğunu, sinagoglarının da devlet tarafından restore edildiğini anlattı. Herman, “Başbakanımız bize ciddi olarak sahip çıkmıştır,” dedi.

Herman, saldırılar ülkemize  yapılmış bir saldırı olarak görüldü. Türkiye’nin kenetlendiğini ve Türk Musevi Cemaati’nin toplumsal dayanışmayı hissettiğini söyledi ve “ En önemlisi de hayatını kaybedenlerin Türk Bayrağı’na sarılı olmalarını istedik ve bu talebimiz yerine getirildi,”dedi.

Nefret söylemlerinin olumsuz etkilerinin olabileceğini belirten Herman ayrıca, nefret suçlarıyla ilgili yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı. Herman  “sözler aslında masum değildir” ifadesini kullanarak sözlerin tehlikeli olabileceğini belirtti ve  ‘’Temerküz kampları tuğlalarla inşa edilmedi,’’ sözünü hatırlattı.

“Sinagoglarımıza güvenlikli çift kapıdan giriyoruz”

Türk Musevi Cemaati Başkan Vekili İshak İbrahimzadeh ise, ‘’1986’daki ilk saldırıdan sonra, 26 senedir mekânlarımıza girerken sanki bir suçluluk psikolojisiyle, güvenlikli çift kapılardan geçerek giriyoruz. Bu şekilde bir güvenlik tedbiri uygulamak zorunda kalarak, çocuklarımızın bilinçaltına korkuyu enjekte ediyoruz,’’ dedi.

Saldırılar sonrasında bazı devlet birimlerinin sinagoglardaki mevcut olağanüstü  güvenlik tedbirlerine rağmen, bu konularda eksiklik varmış gibi yorumlamaya çalışarak, olayın kurbanı olan cemaatin, bazı iş kanunları çerçevesinde olayın adeta sorumlusu ve suçlusu haline getirildiğini belirten  İbrahimzadeh, ‘’Bilirkişilere burasının tıpkı cami veya kilise gibi bir ibadethane olduğunu hatırlattık. Dolayısıyla bilirkişilere, bir ibadet alanını bu şekilde korumanın esasen doğasına aykırı olduğunu anlatmaya çalıştık,’’ şeklinde konuştu.

İbrahimzadeh, cemaat bireylerinden hayır olarak toplanılan paraların sosyal ve hayır işlerinden kısılmak zorunda kalınarak kurumların ve cemaatlerin korunması amacıyla harcanmasının üzüntü verici olduğunun altını çizdi. 

İbrahimzadeh ayrıca, “Tarafımıza açılan tazminat davasında bu olayın kurbanı olan toplumumuz, cemaatimiz, birdenbire olayın sorumlusu veya suçlusu haline gelebilmiştir. Kanunlarımızın yetersizliğinden diye düşünüyorum. Sanki olay havai fişek fabrikasındaki patlama olarak görülmüş, iş kanunları çerçevesinde tazminat davası yürütülmüş,” dedi.

İbrahimzadeh, saldırılar sonrasında devleti yanlarında hissettiklerini belirterek, şunları kaydetti: ‘’O gün Başbakanımız acımızı paylaştı. Başbakanımızın gözündeki acıyı kendimizinkinden daha fazla gördük. Terörün kökü, karşımızdakini ötekileştirmekten başlıyor ve iş sonunda gelip terörün içinde kendini ifade ediyor.’’

“Kimsenin bize böyle bir acı yaşatmaya hakkı yok!”

Sinagoglara yapılan saldırıda hayatını kaybeden şehit polis memuru Hüseyin Apaydın’ın eşi Güler Apaydın, gözyaşları içinde eşinin saldırıda paramparça olduğunu, kimsenin kendilerine bu acıyı yaşatmaya hakkı olmadığını söyledi.

Apaydın, devletin kendilerine sahip çıktığını ve maddi bir sorun yaşamadıklarını belirtirken, manevi olarak her zaman desteğe ihtiyaçları olduğunu vurguladı.

Saldırıda bulunulan sinagogda güvenlik görevlisi olan eşi Serkan Balcı’yı kaybeden Selma Balcı da dini veya başka kutsal kurumlara sığınarak bu tür saldırıları tertipleyenlere verilecek cezaların yetmeyeceğini söyledi.

“Bilirkişilerin soruları utanç verici “

Toplantıda söz alan AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, “Bugüne kadar farklılıkları inkâr politikası izlenmiştir. Sizler de sürekli Türk vatandaşı vurgusu yapıyorsunuz ve bundan rahatsızlık duydum. Yaşadığınız derin travmalardan halen kendinizi kurtaramadığınızı görüyorum. Bilirkişilerin sorularını utanç verici buldum. Keşke o kişilerden hesap sorulabilse. Eşlerini kaybeden kadınlarımız için de bugüne kadar sizleri manen yalnız bıraktıysak bu bizim ayıbımızdır. Kapımız sizlere daima açıktır. İyi ki gelip yüreğimizi arındırdınız, diye konuştu.

Bir tarihçi olarak konuştuğunu söyleyen MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ise İspanya’dan Osmanlı’ya göç eden Türk Musevilerinin bu vatana hizmet ettiklerinin altını çizdi.

 

 

KOMİSYON TOPLANTISI SONRASINDA BAŞKAN HERMAN VE BAŞKAN VEKİLİ İBRAHİMZADEH’İN GÖRÜŞLERİ

“Komisyon, terör olaylarından sonra yaşanan  acıların insani boyutlarını inceleyerek, benzer felaketlerde ve takip eden yıllarda terörden zarar görenlere ve ailelerine Devletin yaraların sarılmasına nasıl daha etkin  katkıda bulunabileceği yolunda araştırma yapıyor.

Bu yeni ve olumlu  bir gelişme.

Komisyon Başkanı Naci Bostancı, bu olayları yaşamış kişilerin duygularını öğrenmenin öneminin yanı sıra kin ve nefret duyguları olmadan, ileriye yönelik yapıcı ve müspet bakış açısı ile yapılan kapsamlı açıklamaları dinlemekten duydukları memnuniyeti ifade etti.”