İsrail’de arka arkaya arkeolojik keşifler

İsrail’in kuzeyinde, anıtsal bir yapıya sahip ve mozaik tabanında Tevrat’taki Şimşon karakterinin resmi ve bazı İbranice yazıtların bulunduğu eski bir sinagogun keşfi arkeologları heyecanlandırdı

- Dünya
19 Temmuz 2012 Perşembe

İsrail Eski Eserler İdaresinin gerçekleştirilen arkeolojik keşifle ilgili verdiği bilgilere göre hem Talmud, hem de geç Roma dönemlerinde dördüncü ve beşinci yüzyıla dayanan sinagog, İsrail’in Galile bölgesinde yer alan ve antik bir Yahudi köyü olan Huqoq’ta bulunuyor. 

Chapel Hill Kuzey Carolina Üniversitesinde ilkel Yahudilik profesörü olan Jodi Magness, binanın yeni yapılan bir kazıda ortaya çıkarıldığını açıkladı. Keşfi “heyecan verici” olarak niteleyen Magness, mozaiğin çok kaliteli bir sanat işçiliği ile ve renklendirilmiş küçük taş küpler kullanılarak yapılmış olduğunu anlattı.

Kazıyı yapan ABD, İsrail ve Kanadalı ekiplerin liderlerinden olan Magness, daha önce sadece birkaç ileri Roma dönemi sinagogunun Tevrat’tan sahneler resmeden mozaikler içerdiğini hatırlatarak “çarpıcı ve olağanüstü” olduğunu söylediği keşfin önemini vurguladı.

Şimşon olağanüstü fiziksel gücü ile tanınıyor ve bu gücünü İsrailoğullarının düşmanı Filistliler’e karşı mücadelede kullanıyordu. Hikâyesinde Şimşon’u önlemeye çalışan Filistili kadın Delila’dan da bahsediliyordu. Şimşon’a gücünün sırrının saçlarının uzunluğundan kaynaklandığını itiraf ettiren Delila, Şimşon’un saçlarını keserek gücünü elinden almıştı.

Magness, mozaiklerle resmedilmiş sahnenin Şimşon’u tilkilerin kuyrukları arasına meşaleler koyarak gösterdiğini ve bu mozaiğin, Tevrat’ta bahsedilen Şimşon’un Filistilerden intikam alma amacıyla topraklarını yakmak üzere alev almış tilkiler göndermesinin resmi olduğunu söyledi. Şimşon’un bulunmuş diğer resimlerinin yakınlarda bulunan Wadi Hamam bölgesindeki sinagogda olduğunu ve buradaki tasvirlerde Şimşon’un bir eşeğin çene kemiği ile Filistlileri dövmesinin görüldüğünü ekleyen Magness, bir başka Şimşon tasvirinin ise Türkiye’de bulunduğunu hatırlattı ve “Şimşon erken Hıristiyan sanatında da tasvir edilir,” dedi.

Peki Şimşon birbirine böyle yakın iki sinagogda neden bu kadar özeldi ve resmedilmişti? Magness bunu öğrenmeyi planladığını vurguluyor. Mozaikteki diğer bir resimde, birbirine dönük profilden iki kadın suratı ve sevapta bulunan kişilerin ödüllendirilmesine dair İbranice yazılar görülen bir madalyon bulunuyor. Magness, “Bulduğumuz mozaikler yüksek sanat kalitesi ve mozaik küplerinin çok küçük olması nedeniyle çok önemli. Bunun yanında binanın yapımında kullanılan taşların büyüklüğü de göz önüne alındığında, binanın yapımının çok pahalıya mal olduğu sonucuna varıyor ve bu köyde oldukça zengin bir hayat sürüldüğünü anlıyoruz,” diyerek açıklamasını tamamladı.

Haçlı Seferlerinden kalma eşsiz hazine

Geçtiğimiz hafta bugüne dek İsrail’de keşfedilmiş en büyük altın hazinelerinden biri Herzliya yakınlarında yapılan bir arkeolojik kazıda ortaya çıkarıldı.

Saklandıktan yaklaşık 700 yıl sonra ulaşılan, 400 gram ağırlığında ve toplamda 108 altın dinar sikke bulunan keşif, doksan üç tek ve on beş yarım dinarlık sikkelerden oluşuyor. Altın dinar zamanında Müslüman ülkelerde önde gelen para birimiydi.

İsrail’de Herzliya yakınlarındaki Apollonia Haçlı kalesinde bir kazı sırasında keşfedilen ve uzmanlara göre 13. yüzyılda gömüldüğü tahmin edilen hazinenin değerinin çeyrek milyon dolar olduğu düşünülüyor. 

Müzelerin sergilemek için yoğun talepte oldukları bulgu, Tel Aviv Üniversitesi ve İsrail Doğa ve Parklar Kurumdan ortak bir takımın bir uçurum kenarında bulunan antik kalenin çökmesini engellemek amacıyla yaklaşık üç yıl önce başladıkları kazı çalışmaları sırasında ortaya çıktı. Hazine, kalede bulunan odalardan birinde yer döşemelerinin altına gömülü kırık bir çömlek kap içinde gizlenmiş halde bulundu. Hazine Haçlı Seferlerin dönemine olduğu kadar, içinde bulunduğu kalenin düşmeden önceki son dönemine de ışık tutuyor. Mısır yapımı sikkelerin gömülmeden yaklaşık 250 yıl önce basıldığı tahmin ediliyor. Otuz yıldır sürdürülen kazılarda ortaya çıkan bulgulardan paraların yeni olmadığı ve sikkelerin bir bölümünün Eyyubi döneminden (1171-1341), bazılarının da Fatımi Halifeliği (909-1171) dönemine ait oldukları açıklandı.

Kazıda, sikkelerin yanı sıra Memlukların kaleyi fethetmeleriyle sonuçlanan savaşta kullanılmış yüzlerce ok ucu ve mancınık taşları da bulundu. Ayrıca kaledeki bir depoda İtalyan yapımı çömleklere ve çok nadir cam eşyalara da ulaşıldı.

Uzmanlar şu sıralarda sikkelerin üzerindeki Arapça yazıları anlamaya çalışıyorlar.

“Yazılar net olmadığından titiz bir çalışma gerektiriyor,” diyen Tel Aviv Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Proje Başkanı Prof. Oren Tal, ekliyor: “Bundan sonra da, Apollonia Kalesinin bu hazineyle tarihsel bağlantısını açıklayan bir bilimsel makale hazırlayacağız.”

İsrail’in merkezinde bulunan Appollonia Kalesi, Haçlılar için en önemli kalelerinden biriydi. Kale,1265 yılında Memluk Sultanı Baybars’ın şehri kuşatmasından 40 gün sonra düşmüş, o zamandan beri de yerleşim olmamıştı. 1998 ve 2000 yıllarında kazılar sırasında kalenin düşüşünü resmeden bazı belgeler de çıkarılmıştı.

Araştırmacılar kale liderlerinden birinin belki bir gün geri alabilmek umuduyla, hazineyi sakladığını varsayıyorlar.  Appollonia Kazı Ekibi Başkanı ve Tel Aviv Üniversitesi Profesörü Tal “Kasıtlı olarak üzeri kum ile doldurulmuş ve döşemenin altına gizlenmiş, dışarıdan bakıldığında basit kırık bir çömlek gibi görünen bu bulgunun akıllıca gizlendiğini düşünüyoruz,” yorumunu yaptı.

Appollonia Milli Parkı Müdürü Hagay Yoynana kazıda bulunan silahların uzun bir kuşatma ve sert bir savaş hikâyesi anlattığını ekledi. Arkeoloji Derneğinin web sitesine göre, çatışma Selahaddin Eyyubi ve Aslan Yürekli Richard arasındaki Arsuf Savaşı olarak geçiyor.

Uzun zaman önce ortaya çıkarılan kale ile birlikte, Fenikeliler zamanına kadar uzanan bir liman kenti kalıntıları, bir Roma villası, erken İslam dönemine ait iyi korunmuş bir pazar sokağı ve büyük bir kapı da bulunmuştu.

Rakela Palambo