Torunuma mektuplar- 44 : Babalar Günü

"Çocuklukta bir babanın korumasına duyulan ihtiyaç kadar güçlü, bir başka ihtiyaç düşünemiyorum." Sigmund Freud

Sara YANAROCAK Kavram
22 Haziran 2012 Cuma

Babama

Çocuk olmak istiyorum tekrar;
oyuncaklarım olsun istiyorum. Bez bebekler, maket binalar... Kırmasın istiyorum birileri Ve kırılmamak hayatta Körebe oynamak olumsuzluklara, Ve yakar top acılarla... Daha az yaralanmak adına Hayattaki tek görevim; Dişlerimi fırçalamak ve erken kalkmak olsun Mutlu olayım bir helva alınca, Ya da kumbarama bir yüzlük atınca
Evet! Çocuk olmak istiyorum tekrar... Çünkü benim çocukluğumda Babam da var...

Sevgili canım torunum Guy; dün Babalar Günü’ydü. Sen kendi babanı, baban da kendi babasını ne kadar sevdiğinizi düşünüp, sevgi ve coşkuyla Babalar Günü’nü kutladınız.

Canım oğlum, ben de dokuz yıl önce kaybettiğim sevgili babamı tüm gün boyunca aklımda ve yüreğimde çevirip durdum. Kendi canım, yakın dostum olan babamı... İşte bu yüzden bu hafta onsuz geçirdiğim dokuz yılın ardından, ona bir şeyler yazmak istiyorum.

Sevgili canım babacığım,

Beni sürekli izlediğini, sevdiğini, benimle gurur duyduğunu çok iyi biliyorum. Bunu yüreğimin en derinliklerinde doyasıya hissediyorum.

Papiko... dile kolay dokuz yıldır, sevgi dolu güzel yüzünden, tatlı gülüşünden, sıcacık tombul parmaklı ellerinin şefkatinden yoksun yaşıyorum. Yokluğuna hiç alışamadım ama, sensizliğe katlanmayı öğrendim. İnan bana seni düşünmediğim, seni özlemediğim hiç bir günüm geçmiyor. Hala capcanlı içimdesin. Kulağımı çınlatan kahkahan, esprili sözlerin, güler yüzün, şeker gibi kalbin ve ruhunla, içimde dolu dolu yaşıyorsun. Sen benim ömrümde delicesine sevdiğim ve son nefesime değin sevmekten vazgeçemeyeceğim ilk erkeksin.

Canım babacığım, “kerata kız”ın seni çok seviyor.

Baba, sen gittikten sonra neler oldu neler; annem, senin yokluğuna hiç alışamadı. Her gün, her dakika hep senden bahsetti, seni övdü, özledi, hiç bir şeyden haz almamayı kendine adeta görev edindi. Kadının ışığı söndü babacığım. Haksız da değildi, çünkü sen onu her zaman sevdin, saygı duydun, korudun. Onu bir erkek kuşun kanadını kaldırıp, dişi kuşunu koruduğu gibi korudun. Tüm aileye kol kanat gerdin.

Babacığım sen gittikten sonra, torunların peş peşe mezuniyet kep ve cüppelerini kuşandılar.

Ardından birer birer evlendiler.

Papiko biliyor musun, bir sürü torun çocuğun oldu. Büyük kızından üç kız torun çocuğun var. Dördüncü bebek yolda...

Benden de üç torun çocuğun var babacığım. Guy David, Maya Sara ve Sarika.

Hani sen Hay’a “adaşım benim” derdin ya, şimdi ben de ‘Sarika’ya “adaşım benim” diyorum. Hay’a da “babacım” diyorum.

Bu yaşımda torunlarla aynı isimleri taşımanın kutsiyetini daha iyi kavrıyorum. Babacığım yaşlanıyorum galiba ne dersin? Sulu gözlü bir babaanne oldumJ

Biliyor musun baba, annem artık hep yatıyor. O kadar yaşlı ve yorgun ki gözlerini bile açamıyor. Bizi zar zor hatırlıyor bazen içine girdiği kalın dalgınlık tüllerinden dışarı çıkamıyor. Sanki sonsuz bir uykuda... Onu sık sık ziyarete gidiyoruz. Bize seni soruyor, “Hayim işten geldi mi?” diye merak ediyor. Yaşım daha gençken, eski yıllarda tüm bunları yaşayacağımı söyleselerdi bunları kaldırabileceğimi kesinlikle inanamazdım. Sensizliğe nasıl katlanacağımı bile düşünemezdim. Annemin bu hallerine de...

Tanrı, nasıl bir dayanma gücü veriyorsa, her şey normal olarak devam ediyor. Sen ise capcanlı içimdesin babacığım. Seni güzel anılarımız ve sevgimizle yaşatıyoruz. Sözlerin, olgunluğun, kibarlığın, sevecenliğin, fedakarlığın, hala ılgıt ılgıt içimizi ısıtıyor. Seni tanıyan herkes, seni sevgi ve saygıyla anıyor. Ben de senin kızın olmaktan gurur duyuyorum.

Hayat böyle bir şey işte babacığım. Bir gün varız, ertesi gün yokuz... Ama önemli olan gittikten sonra bile, “iyi bir ismin sahibi olmak”, tıpkı senin gibi. Sana her zaman layık olmaya çalışıyorum.

Işık içinde olduğundan, ruhunun huzurlu ve mutlu olduğundan çok eminim. Ruhun özgür, dingin ve huzurlu. Bunu kesinlikle duyumsuyorum. Çünkü sen yaşarken de iyiliğinle hep ışık saçardın. Tanrı’ya, koşulsuz bir sevgin ve imanın vardı.

Ömrünün son gecesinde seninle mizmorları okumuştuk hatırlıyor musun? Hem de müzikleriyle birlikte.

Bu dünyadan göç ederken bile şükrederek ve gülümseyerek gittin. Daha iyi bir yere gideceğine dair inancın tamdı çünkü.

Dün babalar günüydü. Sensiz geçen bir kutlama daha...

Rahat uyu ışıkta kal babacığım. Sarika seni çok seviyor...

Sevgili oğullarım Soni ve Hay Eytan; artık sizler de birer babasınız. Artık hayatta olmayan büyüklerinizin ve kendi sevgili babanızın size açtığı yolda, aidiyetinizin tüm güzelliklerini ve özelliklerini çocuklarınıza aktarmanızı yürekten diliyorum. Tanrı yolunuzu açık etsin. Ocağınız eşleriniz ve evlatlarınızla daima sevgiyle tütsün. Atalarınıza layık babalar olmanızı Tanrı’mdan rica ediyorum. Sizi çok seviyorum.

Son olarak sevgili canım torunlarım Guy, Maya ve Sary, iyi ki varsınız. Varlığınızla hepimizi mutlu ediyorsunuz. Sizler, dün “Babalar Günü”de hayata gelen üç küçük armağan olarak babalarınızı mutlu ettiniz. Tanrı da sizleri mutlu etsin.

Sizi çok seven

Babaanneniz Sara, İstanbul,

18 Haziran 2012